Malatya'daki Darbe Girişimi Davasının Sanıkları Yargılanıyor (2)
ADEM HUDUTİ SAVUNMASINI YAPIYORMalatya'da devam eden terör örgütü FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, 24'ü tutuklu, 76 sanıklı darbe girişimi davasının 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 10'uncu duruşmasının 6'ncı oturumunda dönemin 2'nci Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti...
ADEM HUDUTİ SAVUNMASINI YAPIYOR
Malatya'da devam eden terör örgütü FETÖ/PDY'nin 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, 24'ü tutuklu, 76 sanıklı darbe girişimi davasının 1'inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 10'uncu duruşmasının 6'ncı oturumunda dönemin 2'nci Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti esas hakkında savuna yaptı.
Savunmasında hayatının 49 yılını devlette geçirdiğini, 17 yılı general olarak geçirdiğini anlatan Huduti, "Saat 22.47'de oğlumdan ilk bilgiyi aldım. Bana köprünün askeri araçlar tarafından kapatıldığını ve uçakların alçak uçuş yaptığı bilgisini verdi. Bunun üzerine televizyonu açarak yaşanan gelişmeleri takip ettim. Daha sonra konuyla ilgili bilgi almak için ilk önce dönemin ikinci Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler'in evini aradım. Eşi bana Yaşar Paşa'ya ulaşamadığını ve Ankara'da uçakların alçak uçuş yaptığını heyecanlı bir şekilde anlattı. Daha sonra harekat merkezini gelişmeleri öğrenmek için aradım. Bana benim bildiğim konuların dışında başka bir gelişme olmadığını aktardılar" dedi.
'SIKIYÖNETİM LİSTESİ VE ATAMA EMRİ VARDI'
Huduti, kendisinin Genelkurmay Harekat Merkezi'ni aradığını, ordu harekat merkezine sıkıyönetim emirlerinin geldiği halde bu konuda tarafına hiçbir bilgi verilmediğini ifade ederek, "Buna rağmen olayların vahametini göz önünde bulundurarak 2'nci Ordu harekat merkezine gitme kararı verdim, aracın hazır edilmesi emri verdim. Elbiselerimi giyinirken konutun kapısı çaldı. Kapıya çıktığımda Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, Tuğgeneral Zeki Karataş ve Albay Bahadır Erdemli karşımdaydı. Konutuma gelen diğer kişileri görmedim. Bana gelen mesajları Bahadır Erdemli uzattı. 2 dosya halinde sıkıyönetim listesi ve atama emri vardı. Altındaki imzalara baktım bir tuğgeneral ile bir albayın imzasının olduklarını gördüm. Mesaj emrine kabaca göz attım ve bir an önce karargaha gitmek istedim. Emirleri incelediğimde, bu emrin altındaki imzaların kanunsuz olduğu ve uygun olmayacağını söyledim. Aracıma bindim ve bu esnada emir subayım Sedat Kaya'ya sıralı amirleri ve ast birliklerin komutanlarına ulaşmasını emrettim. O da kimseye ulaşamadığını söyledi. Bende daha sonra ast birlikler ile görüştüm. Onlara sözde sıkıyönetim emirlerine uyulmamasını söyledim. Amacım neler olduğunu öğrenmek ve onlara hiyerarşi düzen içerisinde kalmaları ve anayasal düzene bağlı kalmalarını söylemekti" diye konuştu.
'EGE ORDU KOMUTANI YETERLİ BİLGİYE SAHİP DEĞİLDİ'
Ege Ordu Komutanı Abdullah Recep ile görüştüğünü ve elindeki bilgilerin ne olduğunu sorduğunu da savunmasında anlatan Huduti, "Kim bunlar, nasıl böyle bir şey yaparlar dedim. Ege ordu komutanı da yeterli bilgiye sahip değildi, bu mahiyette istişarelerde bulunduk. 23.29 da makam odasına girerken Kurmay Başkanı Avni Angun ile görüştük. Angun kısaca kendisine silah çeken bir binbaşının olduğunu ve konutundan çıkamadığını söyledi. Bu gelişme sonrası o sırada Malatya'da da kalkışmaya dahil olanların olduğunu öğrendim. Daha sonra Mustafa Serdar Sevgili'ye emir vererek Avni Angun'un konutundan karargaha getirilmesini emrettim" diye konuştu.
'DERHAL BİRLİKLERİN KIŞLAYA DÖNMESİNİ EMRETTİM'
Huduti, makam odasında olan Sevgili ve Karataş'a Malatya'da kimlerin bu darbe kalkışmasına teşebbüs ettiğini sorduğunu anlatarak, şöyle konuştu:
"Ancak bir cevap alamadım. Mustafa Serdar Sevgili makam odasından çıktıktan sonra Bahadır Erdemli ve Zeki Karataş ile kısa bir toplantı yaptıkları güvenlik kameralarına yansımış. Bu sırada hatırladığım kadarıyla 3'üncü Ordu Komutanı ile de telefonla görüştüm ancak ne konuştuğumu tam teyit edemiyorum. Daha sonra odama gelen Serdar Sevgili ile Zeki Karataş'a kimlerin Avni Angun'u evinde tuttuğunu sordum. Emrin kanunsuz olduğunu ve 2'nci Ordu birliklerinin buna uymayacağını emrettim. 23.46'da sınır komutanını aradım ve bilgi almaya çalıştım. O da tugay komutanına ulaşamadığını ve birliğin çıkmış olabileceğini söyledi. Bende derhal birliklerin kışlaya dönmesini, çıkanların savcılık kanadıyla yasal işlem yapılmasını emrettim. Ardından Zeki Karataş ve Mustafa Serdar Sevgili makamdan çıktılar. Bende kimin bu işin içinde olduğunu sordum cevap vermedi."
'BAŞIMIZA GEÇ' DEDİĞİNDE ANLADIM
Malatya'da neler olduğunu, kimlerin bu işin içinde olduğunu, Avni Angun'un neden evde tutulduğu sormasına rağmen kendisine hiçbir bilgi verilmediğini ifade eden Huduti, "Bahadır Erdemli odama girdi. Komutanım biz bu işlere başladık, başımıza geçerseniz mutlu oluruz dedi. Bende kendisini ret ettim. Ordu komutanı olarak zaten başınızdayım dedim. Kimlerden emir aldıklarını sordum ama vazgeçmeyeceklerini ve bu kalkışmaya devam edeceklerini söyledi, bende bunun doğru olmadığını ve emir komuta içine girmeleri gerektiğini söyledim. Kararlıydı bende onun direncini kırmaya çalıştım. Bahadır Erdemli'nin darbeciler ile hareket ettiğini, 'başımıza geç' dediğinde anladım. Emri incelerken Avni Angun'un sıkıyönetim komutanı olarak atandığını gördüm ve kendisine silah çekildiğini de duydum. Kendisinin bu işin içinde olmadığını düşüyorum. Daha sonra Angun'a başından geçenleri sordum. Avni Angun başından geçenleri anlatmaya devam etti. Sözde sıkıyönetim emri geldiğini kanunsuz olduğu, uymayacağımı söyledim. Kendisinin sıkıyönetim komutanı olarak yazıldığını söyledim. O da bunun kanunsuz olduğunu ve emirlere uymayacağını söyledi" beyanında bulundu.
'MALATYA'DA DARBECİLERİN BULUNDUĞUNU KENDİSİNE İLETTİM'
O dönem Van jandarma Asayiş Komutanı Korgeneral İsmail Metin Temeli'i aradığını belirten Huduti, "Çakırsöğüt komutanı ile ilgili alınacak tedbirlerle ilgili koordinasyon amaçlı görüştüm. Sonrasında 3'üncü Ordu Komutanını aradım ulaşamadım. Sonrasında Malatya valisini telefonla aradım ulaşamadım. Ardından ana ast birlikleri komutanını aradım. Ona da ulaşamadım. Makamdan askeri hatla diğer ast birlikleri aradım. Malatya'daki darbecilerin bulunduğunu kendisine ilettim" dedi.
'KIŞLANIN KONTROLÜ FİİLEN DARBECİLERİN ELİNDEYDİ'
Bu süreçte yaptığı görüntülü telefon konuşmaların kaydı olmadığından mahkeme heyetine anlatmak mümkün olmadığını ifade eden Huduti, "Uyandıktan 10 dakika sonra darbe emri ile karşılaştım. Sonrasında ast birlikleri uyarmaya çalışan karargaha giden bir komutanım. Malatya'da darbeye kalkışan unsurların olduğunu anladıktan sonra kışlanın kontrolü fiilen darbecilerin elindeydi. Bir komando tugayı 2 taburun kışlayı terk etmesi en büyük tehditti. Darbeciler bana darbeyi bildirerek ve başa geçmemi istediler. Reddedince beni Ankara'ya göndermeye çalıştılar" diye konuştu.