Haberler

Hüseyin Dönmez: Belçika'daki Türk Toplumunun 60 Yıllık Hikayesi

Hüseyin Dönmez: Belçika'daki Türk Toplumunun 60 Yıllık Hikayesi
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Kıdemli gazeteci Hüseyin Dönmez, 60 yıllık Belçika göç tarihini, babasından devraldığı anılar ve kendi haber arşiviyle yaşıyor. 1959'dan günümüze uzanan hikayesi, Türkiye'den gelen işçilerin yaşam mücadelelerini ve Avrupa Türklerinin sosyal kültürel birleşimini anlatıyor. Dönmez, Belçika'daki Türk toplumunun zorlu serüvenlerini fotoğraflar ve belgelerle belgelerken, topluma yaptığı katkılarla da dikkat çekiyor.

Kıdemli gazeteci Hüseyin Dönmez, Belçika'daki Türk toplumunun 60 yıllık tarihini bir yanda babasına ait tahta valizde sakladığı aile hatıraları, diğer yanda imza attığı haberlerden oluşan arşivinde yaşatıyor.

"Kuşaktan Kuşağa Belçika'da Türkler" başlıklı dosya haberin ikinci bölümünde AA muhabiri, kıdemli gazeteci Hüseyin Dönmez ile söyleşi yaptı.

İkinci kuşak Türklerden Dönmez'in Belçika'daki yaşamının mimarı, İş Gücü Anlaşması'yla ülkeye maden işçisi olarak gelen babası Mustafa Dönmez oldu.

AA ekibini Houthalen'deki babaevinin kapısında karşılayan Dönmez, babasının Belçika'ya yalnız geldiğini, 10 yıl kadar lojmanlarda kaldığını söyledi.

Dönmez, "Önceki evimiz, eski bir Belçika eviydi. İçinde lavabosu, banyosu yoktu. Hep şikayette bulunurduk. Babamızı ikna ettik. 1978'de bu eve taşındık. Uzun yıllar gençlik dönemimde burada oturduk. Sonra evlenip kendi çocuklarım olduktan sonra yan tarafı satın aldım. Babamla komşu oldum." diye konuştu.

60 yıllık göç tarihini hem arşivlediği hem de kendi çektiği fotoğraflar, sakladığı mektuplar ve kaleme aldığı haberlerle anlatan Dönmez, kendi öyküsünü anlatmaya, 1959 yılında çekilen bir fotoğrafla başladı.

Dönmez, "Bu fotoğrafta babam askerdeymiş. Ben doğduktan birkaç ay sonra çekilmiş. Babasına mektup göndermiş ve benim fotoğrafımı istemiş. Dedem de köyden ilçeye gelerek annem, ben, ağabeyim, halam, amcam ve büyükannemle toplu fotoğraf çektirmiş." dedi.

"Anneciğim babamın 10 sene boyunca dönmesini bekledi"

Babasının Adapazarı'ndaki şeker fabrikasına iş başvurusu yapmaya gittiği sırada işçi bulma kurumunun önündeki kuyruğu tesadüfen gördüğünü ve Belçika'da işçi olmak için başvuru yaptığını söyleyen Dönmez, "Babam Belçika'da yalnız yaşadı. Anneciğim babamın 10 sene boyunca dönmesini bekledi." ifadelerini kullandı.

Dönmez, daha sonra annesinin iki kardeşiyle Belçika'ya gittiğini, kendisinin ise lise eğitimini tamamladıktan sonra ailesinin yanına gittiğini anlatarak şöyle devam etti:

"Belçika'ya giden ilk işçilerin hiçbiri geleceğe yönelik bir tahminde bulunmadı. Şehirde bir ev, 5-10 dönüm bir arazi, 3-5 kuruş sermaye. Kafalarındaki buydu. Emeklilik hedefi olması mümkün değil. 'Emeklilik nedir?' bilmiyorlardı. Hayat nasıl gelişecek? Türkiye'de 10 yıl sonra çoluk çocuğun durumu ne olacak? Bunlar hep bilinmeyen şeyler..."

"17 bin Türk Lirası"

Dönmez, babasının gurbette biriktirdiği parayla hayatlarının yavaş yavaş değişmeye başladığını ifade ederek "İlk önce köyden kasabaya taşındık. Okula gitmemiz öyle oldu. Küçük bir ev aldık. Babamın biriktirdiği ilk parayı hatırlıyorum. 17 bin Türk Lirası. Küçük bir çıkmaz sokakta ev aldık. Hayatımızı değiştirdi onun kazandığı paralar." diye konuştu.

Babasının Belçika'ya gelirken kullandığı tahta bavulu muhafaza eden Dönmez, içi mektuplarla ve fotoğraflarla dolu bavula dair bir anısını şöyle paylaştı:

"Bir sefer ağabeyimle babamı yolcu etmek istedik. İstanbul'a geldik. Pasaportunu bavulun içine koymuş, bavulu da bagaja vermiş. Vapura bindik Sirkeci'den Harem'e geçiyoruz. Bir baktım son anda vapura babam bindi. Ağabeyim, 'Olamaz, o şimdi gökyüzünde' diyordu. Meğerse valizi gitmiş, kendi havaalanında kalmış."

"Babamın elinde tahta bir valiz ve bir pardösü"

Dönmez, babasının Belçika'ya gitmek üzere evden ayrıldığı, matemi andıran anları küçük yaşına rağmen hatırladığını belirterek "Küçük yaştaki çocukların hatırladığı şeyler genelde şoke edici şeyler olur. Büyükannem bir yandan annem diğer yandan ağlıyor. Halalarım, komşular gelmişti." ifadelerini kullandı.

"Akşamdı. Karanlıktı. Bir hazırlık vardı evde. Babamın elinde tahta bir valiz ve bir pardösü. Meğer onu da emanet almış. Akşam yola çıktı. Anneme daha sonra sorduğumda, köyden 35 kilometre ileride, Sakarya'nın ilçesine yürüyerek gittiğini öğrendim. Bütün gece köyden karanlıkta yürümüş. Sabah Akyazı'ya, oradan Ankara'ya ve bir uçakla Belçika'ya gelmiş."

"Avrupalı Türklerin hayat hikayesi paramparça"

Dönmez, yine bir fotoğraf göstererek "Bunu 1967'de çektirdik. Babam anneme mektup yazmış, çocuklarının toplu fotoğrafını istemiş. Bir sene değil, iki sene değil. çocuklarınız büyüyor ve göremiyorsunuz. Hep bir geri dönme, bir gün tekrar bir araya gelme umudu... O kadar zor ki." dedi.

Gözyaşlarına hakim olamayan Dönmez, şöyle devam etti:

"Tüm çocukluğum, gençliğim babamdan uzak geçti. 'Baba' diyemedim doğru düzgün. 2000 yılında kaybettik babamı. Bir arada, anne baba kardeşler olarak düzenli yaşayamadık. Avrupalı Türklerin hayat hikayesi paramparça. Bir düzen kurabilmek için ayakta kalabilmek için ne tür fedakarlıklara katlandığımızı bu fotoğraflar gösteriyor."

"Yaptığımız işleri kamuoyuna göstermek istedik"

Dönmez, Belçika'ya geldiği 1977'den 1982'ye kadar Brüksel'de dil ve üniversite eğitimi gördüğünü ancak babasının hastalanmasının ardından, tahsilini yarıda bırakarak Limburg bölgesinde maden ocağında çalıştığını anlattı.

Bu esnada Brüksel'deyken öğrendiği Fransızcanın yanı sıra Flamanca da öğrenen, üniversiteyi dışarıdan okuyarak İktisat Fakültesi mezunu olan Dönmez, gazeteciliğe başlama öyküsünü şu sözlerle aktardı:

"Brüksel'den bölgeye gelince sosyal faaliyetlere katılmaya başladım. Yerel bir kulüpte kardeşlerimle top oynamaya başladım. Türk takımı kurduk. Yaşadığımız yer maden işçilerinin yoğun yaşadığı semtti. İtalyanlar, Yunanlar, Portekizliler, Faslılar var. Hepsinin kendine göre takımı var. O dönem gençleri bir araya topladım. FC Vatan diye bir takım kurduk. Turnuvalarda oynamaya başladık. Başarılar elde ettik. Yaptığımız işleri kamuoyuna göstermek istedik. Türkiye'de 70'li yılların sonunda Frankfurt merkezli medya kurumları çalışmaya başladılar. 80'li yılların başında Avrupa'ya yönelik ilaveler çıkarmaya başladı. Hürriyet, Tercüman, Milliyet'in ilaveleri vardı. Bunu fark edince müracaat ettim. Tercüman'ın Belçika Limburg Bölgesi Temsilcisi olarak yaptığımız faaliyetleri paylaşmaya başladık."

Dönmez, çektiği siyah beyaz fotoğraflar, daktiloyla yazdığı haberleri gazetenin merkezine gönderdiğini, birkaç gün sonra çıkan gazeteleri ise kahvehanelere, camilere dağıttığını anlatarak "Sonrasında yerel gazeteler çıkarmaya başladık. Televizyonda Avrupa Türklerine yönelik programlar yapmaya başladık. 4 farklı program hazırlayıp sundum. 25 sene içerisinde Avrupa Baskısı, Belçika Aktüel, Belçika gündemi, Brüksel gündemi gibi programları bizzat hazırlayıp sundum. Türkiye'de TRT başta olmak üzere birçok ulusal kanala Belçika Türklerinin sorunlarını, Belçika'daki gelişmeleri aktardım." diye konuştu.

Belçika-Türkiye Medya Birliği adlı bir kuruluşa başkanlık da eden Dönmez, şunları kaydetti:

"Medya alanında yolumuza devam ediyoruz. Bu konuda çok emek verdik. Belçika Türklerinin hayatını kayıt altına alma konusunda birçok arşiv bırakacağız. 60 yıllık geçmişle ilgili belgeler, fotoğraflar, gazete kupürlerini biriktirdik. Belçika'nın 194 yıllık tarihinin üçte birinde Türkler var. Bu demek ki 100 yıl sonra Belçika tarihinde Türklere ayrı bir sayfa ayırmak zorundalar."

"O dönemki gazetelerin manşetini süslemişti"

Dönmez, gazetecilik hayatına dair unutamadığı anılardan birini, AA'nın o dönemki Brüksel temsilcisi Sıtkı Uluç'la yaşadıklarını söyledi.

1999'da Limburg bölgesinden milletvekili adayı olduğu dönemde Dönmez, Avrupa'da terör örgütü PKK sempatizanı sesler yükselirken Flaman Yeşiller Partisi Başkanı Jos Geysels'le yaptığı bir söyleşi sırasında, Geysels'in, PKK'nın bir terör örgütü olduğu yönünde ifadeler kullanmasından etkilendiğini, bunu da Uluç'la paylaştığını anlattı.

Uluç'un bunun önemli bir haber olduğunu belirterek Geysels'in aynı ifadeleri AA mikrofonuna söyleyip söylemeyeceğini sorduğunu dile getiren Dönmez, "Rahmetli Sıtkı Uluç da geldi. Biz de yanında bulunduk. Jos Geysels net bir şekilde bunun Türkiye'nin geleceğine bir katkı sunmayacağını, insanların yüzyıllar geçtikten sonra ortak kaderi paylaştığını, sorunların diyalog yoluyla, insanların vicdanındaki kabulle çözülebileceğini, dışarıdan yapılan baskıların toplumlara fayda getirmeyeceğini detaylı bir şekilde anlatarak karşı olduklarını, bunun bir terör hareketi olduğunu ve onaylamadıklarını söyledi. Bu haber o dönemki gazetelerin manşetini süslemişti." sözleriyle anısını aktardı.

Dönmez arşivinden, "Belçikalı Yeşiller'den PKK'ya karşı net tavır" başlığıyla servis edilen haberin bir kopyasını da AA kamerasına gösterdi.

Doktor oğlu, deprem sonrasında Hatay'da Belçika ekibinde gönüllü hizmet verdi

Dönmez, oğlu uzman doktor Buğra Konuralp Dönmez'in, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat 2023 depremlerinin ardından Belçika'nın Hatay'ın Kırıkhan ilçesinde kurduğu sahra hastanesinde görev yaptığını söyledi.

Hüseyin Dönmez, göçmen bir dedenin torununun elde ettiği başarıya güzel bir örnek teşkil eden oğlunun, sorumluluk sahibi bir birey olmasıyla gurur duyduğunu dile getirdi.

'Safları sıklaştırın' diyen Kılıçdaroğlu'na adliye önünde coşkulu karşılama

Adliye önünde istediği oldu

A Milli Takımımız, Uluslar Ligi play-off turunda Macaristan ile eşleşti

A Milli Takım'ın Uluslar Ligi play-off rakibi belli oldu

Yenidoğan Çetesi davasında 5. gün! Bebek katili örgütün liderinden ilk itiraf geldi

Bebek katili örgütün liderinden ilk itiraf geldi

Ordu Üniversitesi'ndeki sır fakülte! Ne öğrencisi ne de binası var

Üniversitedeki sır fakülte! Ne öğrencisi ne de binası var

title