KPSS Sorularının Sızdırılması Davası
KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin 54'ü tutuklu 230 kişi hakkında "Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) kurucusu, yöneticisi ve üyesi olmak, resmi belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarından açılan davanın ilk duruşması sona erdi.
Kpss sorularının sızdırılmasına ilişkin 54'ü tutuklu 230 kişi hakkında "Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) kurucusu, yöneticisi ve üyesi olmak, resmi belgede sahtecilik ve kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık" suçlarından açılan davanın ilk duruşması sona erdi.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada beyanı alınan tutuklu sanıklardan İhsan Kocaman, suçlamaları kabul etmediğini, hiçbir grupla da organik bağının bulunmadığını savundu.
" Kpss'ye girdim, eşim İstanbul'da çalıştığı için oraya atanmak istiyordum. Bunun içinde 95 puan gibi bir puan almam gerekiyordu. 2008'deki doğru sayımı günde 5-6 saat çalışarak artırdım. 2010 sınavında 119 doğru yaptım" diyen Kocaman, şunları anlattı:
"2010 iptal sınavına girdim, bunda 91 puan aldım ve kamuya atandım. Tekrar sınavında da iyi bir puan aldım. Tekrar sınavındaki başarımla atandım. Çalıştığım eğitim kurumlarının İstanbul'da çok şubesi var, hepsini tanımam söz konusu değil, irtibatım da söz konusu değil, sınav öncesinde ve sonrasında. Aile çevremden baldızım dışında yüksek puan alan yok. Sınav öncesi ve sonrası da kendisi ile HTS kaydım yok. İptal edilen 2010 KPSS sırasında askerdim, izin alarak katıldım. Sınava girdikten sonra birliğime teslim oldum. Bu süre içerisinde kimse ile görüşmedim. Mesleğim gereği matematik öğretmeni olarak soruları doğru yanıtlamam hayatın doğal akışına aykırı değildir. Benim, soru kitapçığında yaptığım kısa yollar ve karalamalar yanlış anlaşılmış olabilir. Bilirkişiler yüzünden 10 aydır cezaevindeyim. Para transferinden bahsedilmekte. Bu da aynı kurumda çalıştığımız arkadaşlarla yaptığımız altın günü ve okuldan alacağım ek derslere aittir."
Sanıklardan Mustafa Sarıtaş da ifadesinde, 2011'de İstanbul'da görev yaptığı dershaneden ayrılarak Antalya'ya geldiğini, babasına ait inşaat şirketinde çalışmaya başladığını belirtti.
Sarıtaş, şunları kaydetti:
"Çalıştığım firma, ayrıldıktan sonra terör örgütü faaliyetine girdi ise bunu bilemem. Ancak ben çalışırken böyle bir şey yoktu. Çalıştığım dershane ile sıkıntılı ayrılmıştım. Ayrıldıktan sonra da bir irtibatım olmadı. Şüpheli kimse ile HTS irtibatım olmamıştır, kimseyi de tanımıyorum. Öncelikte hiçbir akrabam şüpheliler arasında yer almıyor, sınava girmemiş. Ancak MASAK Raporunda para alışverisinden bahsediliyor. İrfan Dere'ye giden para da ne şekilde gitti bilmiyorum. Bunun mahkemeden çıkartılmasını istiyorum, iddianameye neden konulmuş? Bu para hareketini bulamadım."
Soru kitapçığı üzerinde matematik sorularını nasıl yanıtladığını anlatan Sarıtaş, bilirkişi raporunu ve suçlamaları kabul etmediğini ifade etti.
2010 KPSS'ye kendisinin hazırlandığını, çalıştığı dershanede KPSS hazırlık bölümü olduğunu bildiren Sarıtaş, "Oradan aldığım notlarla hazırlandım. Bir dershanenin öğrencilerine verdiği dökümandan bir öğretmenin istifade etmesi doğaldır" dedi.
Tutuklanmasının ardından işlerinin bozulduğunu, yaptığı pek çok inşaat sözleşmesinin iptal edildiğini belirten Sarıtaş, iflasın eşiğine geldiğini, ailesinin de zor durumda olduğunu dile getirdi.
Eğitim fakültesi mezunu olduğunu bildiren Sarıtaş, devlet memurluğuna başlamadığını, devlete de sızmaya çalışmadığını savundu.
Tutuklu sanıklardan Fatih Özbahçeci ise ifadesinde hayatının hiçbir döneminde hesabını veremeyeceği bir suç işlemediğini, başarılı bir öğrencilik dönemi geçirdiğini kaydetti.
Özbahçeci, "2010'daki tekrar sınavında 100 üzerinden 90 puan aldım. İlk sınavda 95 almıştım. Bu bir kopya şüphesi midir? Bahsi geçen işyerinde sadece 4 ay çalıştım. İddianamede adı geçenleri tanımıyorum. Hiçbir şekilde de hiçbirisi ile telefon trafiğim yoktur. İddia makamı, para trafiğinden bahsetmiştir, böyle bir trafik yoktur. Yakınlarımdan böyle bir sınava giren yoktur" diye konuştu.
Matematik bölümü mezunu olduğunu bildiren Özbahçeci, mahkeme heyetine soru kitapçığındaki soruları nasıl çözdüğünü anlattı.
Tutuklu sanıklardan Bekir Çayır da beyanında diğer sanıklar gibi suçlamaları kabul etmediğini, herhangi bir örgüte üye olmadığını savundu.
Çayır, "2009 KPSS'de iyi bir not aldım ancak Mersin'e atanmak istiyordum. Çünkü kız arkadaşım Mersin'de yaşıyordu ve evliliğim Mersin'e atanmama bağlıydı. Hedefim, 2010 KPSS'ye hazırlanmaktı. Açıkçası Mersin'e gidip evlenmekti. 2010'da Türkiye 69'uncusu oldum. MASAK Raporundaki para trafiği, arkadaşıma araba alması için para vermem idi. Bu da sınavdan 4 yıl sonraydı" ifadesini kullandı.
Mersin'de özel bir dershanede çalışmaya başladığını belirten Çayır, iş dışında kimse ile ilgisinin olmadığını, matematik bilirkişilerinin hazırladığı rapora da katılmadığını söyledi.
Çayır, "Bu soruları kim vermiş, nerede almış? 2010 KPSS tüm planlarımı alt üst etti, hayatımı da alt üst etmeye devam ediyor. Bu hikayenin baş aktörü eşim zor durumdadır. Bu olaydan sonra Mardin'deki evim Sincan'a taşındı. Tahliyemi talep ediyorum. Tahliye olunca terör bölgesi olan Mardin'e gidip görevime başlayacağım" dedi.
Tutuklu sanıklardan Mustafa Kılınç, ifadesinde, matematik öğretmeni olduğunu, KPSS kursuna giderek sınava hazırlandığı, elde ettiği başarı ile de memur olarak atandığını belirtti.
Kılınç, şunları kaydetti:
"Aldığım not, bilgi ve birikimin ürünüdür. İddianamedeki kişilerle organik bir ilişkim yok. Dosya şüphelisi kişilerle hiç bir şekilde HTS ve adres birlikteliği, akrabalık yoktur. MASAK Raporunda da hiçbir şey yoktur. Matematik sorularını çözebilecek kapasiteye sahibim, eğitimim bu yönde, yüksek lisansım var. Bilirkişi raporuna katılmıyorum. Bazı sorular karşılaştırmalıdır, işlem yapmaya gerek yoktur. Sınav test şeklinde olduğu için bazılarını da aklımdan yaptım. Diğer sınavlarda girdiğim matematik soruları benim için referanstır. Bunlara bakılmalı. Tüm soruları açıklayabilir."
Tutuklu sanıklardan İsmail Komiş de ifadesinde, üzerine atı suçlamaları kabul etmediğini, devletin zararına dolandırıcılık yapmadığını ve dolandırmadığını söyledi.
Komiş, 2009'daki sınava hazırlanmadan, kendini deneme amacıyla girdiğini ifade ederek, "Aleyhime delil olarak kullanılacağını bilseydim, girmezdim" dedi.
Dava konusu sınava ise ciddi hazırlanarak, birçok soru çözerek girdiğini, sınavın yaz tatilinde olması nedeniyle çalışmaya fırsat bulduğunu anlatan Komiş, hazırlık açısından verimli dönem geçirdiğini ve başarılı olduğunu söyledi.
Özel okul mezunu olduğunu, fen bilgisi haricinde, yan alan olarak matematik öğretmenliği yaptığını kaydeden Komiş, "Bunlar sınavda başarılı olmamda etkilidir. Ancak sınav iptal edilince, ikinci sınava ilk sınava hazırlandığım gibi hazırlanamadım. Hatta sınava önce girmemeyi düşündüm. Fakat, 'Belki atanırım' diyerek, girdim. Bu defa da başka sorunla karşılaştım. Sınavdan kısa süre önce sınav yerim İstanbul olarak değiştirildi. Yorgun, uykusuz ve stresli şekilde sınava girdim. Bu şartlarda girdiğim sınavda başarıyı tekrar etmeyi bırakın, yaptığım net bile başarıdır. Beni İstanbul'da sınava girmeye zorlayan ÖSYM, başarısızlığımda pay sahibidir" diye konuştu.
Komiş, yıllarca yaptığı dershane öğretmenliği süresince öğrencilere kısa yoldan, daha hızlı soru çözmeyi öğrettiğini aktararak, aleyhindeki bilirkişi raporunun özensiz olduğunu savundu.
Komiş, diğer sanıklarla para alışverişinin bulunmadığını söyledi.
Mahkeme, savunmaların ardından sanıklardan Hüseyin Elmas'ın duruşmalardan vareste tutulmasına karar vererek, duruşmaya yarın saat 10.00'a kadar ara verdi.