"Korkudan Cenazesini Bile Alamadık"
"O Zaman İnsan Kellesinin Yumurta Kadar Değeri Yoktu"
Şırnak'ta 1993-95 yılları arasında işlenen 20 cinayetten sorumlu tutulan ve aralarında emekli Albay Cemal Temizöz ve Cizre eski belediye Başkanı Kamil Atak ile itirafçıların da bulunduğu 7 sanık 21'inci kez hakim karşısına çıktı.
Tanık olarak dinlenen ağabeyi öldürülen Mehmet Efelti, "O zaman bir insanın kellesinin bir yumurta kadar değeri yoktu. Korkudan cenazesini bile alamadık" dedi.
Şırnak ve çevresinde 1990'lı yıllarda 20 kişinin öldürülmesinden sorumlu tutularak Diyarbakır 6'ıncı Ceza Mahkemesi'nde tutuklu yargılanan emekli albay Cemal Temizöz, Cizre Eski Belediye Başkanı Kamil Atak, Tamer Atak, Adem Yakın, Fırat Altun, (Abdulkadir Güven) Hıdır Altuğ ile Kukel Atak'ın yargılanmalarına devam edildi.
Duruşma nedeniyle Diyarbakır Adliyesi çevresinde olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Adliye çevresi bariyerlerle kapatılırken, binaya girmek isteyenler 3 ayrı arama noktasından geçirildi.
6'ncı Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen 21'inci duruşma, Diyarbakır Adliye binası içinde KCK/TM ana davası için oluşturulan özel salonda yapıldı.
Duruşmaya tutuklu sanıklar, avukatları ve mağdur avukatları katıldı. Sanık avukatları fiziki koşulların yeterli olduğunu, bu nedenle yargılamanın daha çabuk yürümesi için, tutanak tutulmadan görüntü ve ses kaydının alınmasını talep etti. Mahkeme bu talebi kabul oy birliğiyle kabul etti.
Duruşma tanıkların dinlenmesiyle devam etti. Ramazan Uykur ve Abdurrahman Akyol cinayetleri ile ilgili dinlenmesi için çağrılan Mehmet Nergiz, olaylarla ilgili bir şey bilmediğini söyledi. Kendisinin 1996 yılında koruculuğa başladığını söyleyen Nergiz, aşiretinde Mehmet Nergiz ismini taşıyan 2 ya da 3 kişinin daha olduğunu belirtti.
Sanıklardan Kukel Atak ise Mehmet Nergiz ile aynı çatışmada yaralandığını belirterek, gazi olduğunu savundu.
Tanık Mehmet Elfeti, Cizre'nin İnci köyünde 12 Mart 1994 yılında cesedi bulunan ağabeyi Abdullah Efelti ile ilgili açıklamada bulundu. Elfeti köy muhtarı olduğu dönemde, köylülerin dere yatağında iki ceset gördüklerini kendisine bildirdiklerini anlatarak, "Bana söylendikten sonra Cizre'ye gidip Cemal yüzbaşıya duruma anlattım. O da bana asker verdi. Gidip cenazeleri aldık" dedi.
'KOMUTANLARA KADAR ÇIKTI'
1994 yılında öldürülen Abdullah Efelti'nin kardeşi Mehmet Efelti de tanık olarak dinlendi. Ağabeyinin maddi durumu iyi olmadığı için, pamuk ekmek için arazi kiraladığını anlatan Efelti, Cizre'de yüzbaşı olarak görev yapan Cemal Temizöz'ün, araziyi işletmemesi için sürekli ağabeyini tehdit ettiğini söyledi.
Diyarbakır ve Mardin'de komutanlarla görüşen ağabeyinin 20 gün saklandığını belirten Efelti, "Cizre İlçe Jandarma Komutanı ağabeyimi karakola çağırarak, araziyi ekmemesi, ekmesi durumunda zarar göreceğini söylemiş. Ağabeyim de Temizöz'e 'durumum iyi değil, araziyi ekmek zorundayım' demiş.
Temizöz de 'ekersen zarar görürsün' karşığını vermiş. Temizöz'ün bu söylemleri üzerine ağabeyim Diyarbakır'a gelerek dönemin OHAL valisine durumu anlattı. Vali, araziyi ekebilirsin, cevabını alınca köye geldi. Bizim Köy Hizar Karakolunun yanında. Bu köye giriş ve çıkışlar karakolun izni dışında yapılmaz.
Ağabeyimin oturduğu köy ile benim oturduğum köy arasında 1 kilometre vardı. Ben dahi ağabeyimin köyüne giderken karakol kimliğimi alıp öyle geçmeme izin veriyordu. Köye geldikten sonra iki toros marka araç köye gelip ağabeyimi götürdüler" diye konuştu.
3 GÜN SONRA CESEDİ BULUNDU
Kendisinin ağabeyini aradığını ancak babasına birilerinin "Oğluna söyle uğraşmasın sonu onun gibi olur" dediğini belirten Mehmet Efelti, "Ağabeyimin cesedi 3 gün sonra karakolun yanında bir derede bulundu. Ağabeyimin cesedini bizden habersiz Belediye mezarlığında defnedildi. Bizi öldürürler diye korkudan ağabeyimin naaşını alamadık.
Cesedini çok aradık, ama bir çoban bulup bize haber verdi. Katar Jandarma Karakolunda kimlik kontrolü sırasında bir uzman çavuş bana 'Abdullah Efelti'nin neyi oluyorsun' diye sordu. Kardeşi oluğunu söyledim. Üc gün sonra da cesedi bulundu" dedi.
'İNSANIN YUMURTA KADAR DEĞERİ YOKTU'
Sanık Cemal Temizöz'ün 'Neden o zaman şikayetçi olmadınız?' sorusuna cevap veren Mehmet Efelti, "Korkudan cenazesini bile alamadık. Bizi tehdit ettiler. O zaman bir insan kellesinin bir yumurta kadar değeri yoktu. Kendisi de biliyor. Bu kadar komutan görev yaptı niye kimse onlarla ilgili beyanda bulunmuyor.
Niye başkasını şikayet etmedik. Ağabeyimin 7 çocuğu yetim kaldı. Şikayet etseydim bugün bu salonda olmazdım. Sen gözümün önünde ağabeyi öldürseydin ben sesimi çıkaramazdım, seni şikayet edemezdim. Bir saat sonra beni de alırdın. Çünkü babamı, ağabeyimi hepimizi öldürürdün" iddiasında bulundu.
BEDRAN VE TAYFUN SOPALARLA VURUYORDU
Daha sonra dinlenen tanık Mehmet Özdal, 1994 yılında gönüllü köy korucusu olan Mustafa Aydın'ın öldürülmesiyle ilgili açıklamalarda bulundu. Tanık Özdal, Türkçe bilmediği için duruşmada tercüman aracılığı ile savunmasını Kürtçe yaptı.
Jandarma tarafından operasyona götürülen Mustafa Aydın ve Arafat Aydın ile ilgili beyanda bulunan tanık Özdal, "Jandarma köye gelerek Mustafa ve Arafat'a PKK'ya yönelik operasyona katılmalarını istedi. Bunlar korucu değildi. Kendilerine ait ruhsatlı silahları olduğu için jandarma onları da operasyona götürdü.
Birkaç gün sonra operasyon bölgesine giderek akrabam olan Mustafa ve Arafat Aydın'a yemek götürdüm. Yemek götürdüğüm sırada Mustafa'ya Bedran ve Tayfun sopalarla işkence yapıyordu" diye ifade verdi.