Haberler

Kemal Karpat: CHP, Atatürk'ü Tehdit Etti

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Cumhuriyet'le yaşıt ünlü tarihçi Kemal Karpat, Cumhuriyet'in 90. yıl dönümünde ezber bozacak açıklamalar yaptı ve "CHP, Atatürk'ü tehdit etti." dedi.

Bugün 29 Ekim 2013, Cumhuriyet'in 90. yıl dönümü. Cumhuriyet Bayramı, bu yıl da, Ankara'da ve Türkiye genelinde 29 Ekim'de düzenlenecek coşkulu bir dizi tören ve etkinlikle kutlanacak.

Cumhuriyet'le yaşıt ünlü tarihçi Kemal Karpat, bu özel günde Milliyet'e özel açıklamalarda bulundu. CHP'nin zamanında Atatürk'ü tehdit bile ettiğini söyleyen Karpat, Cumhuriyeti de askerin kurmadığını belirtti.

İşte Karpat'ın o açıklamaları:

* Cumhuriyetimiz 90. Yılında. Siz de Cumhuriyet'le aynı yaştasınız ve tarihçisiniz. İmparatorluk sonrası yeni bir devlet kurma süreci pek de kolay olmadı. Askeri, siyasi, kültürel ve iktisadi zor sürçler yaşandı.

90 yıl içinde Türkiye'nin en büyük kazanımı modern bir millet olmayı büyük çapta başarabilmesidir. Modern milletten kastım; demokratik, yaşam seviyesi kabul edilebilir derecede ileri olması ve halk iradesine sahip bir hükümet kurması. Tabi bu kolay olmadı. 90 yıl içinde Türkiye birçok dönemden geçti. .

* Nedir o dönemler?

Birincisi ve en önemlisi, Milli Kurtuluş Savaşı'dır. Bir toprağı anavatan yapmak, ona hürriyet tanımak ve bunu halk eliyle yaptığını iddia etmek. Kurtuluş Savaşı bu milletin 'son nefesi' olarak görülüyordu. O gün verilen savaş, yeni bir şuur, yeni bir hedef ve yaşama arzusunun ifadesidir.

"CUMHURİYET SIFIRDAN BİR DEVLET DEĞİL"

* Fakat Cumhuriyet sıfırdan bir devlet değil.

Elbette. Zaten Osmanlı'dan gelen bir devlet yapısı vardı. Ne Milli Kurtuluş Savaşı ne de Cumhuriyet, eski ile arayı tamamen kesen bir dönem değildir. Yeni bir safha açarak, süreklilik vardır. Halk iradesi mefhumu ilk defa 1921 anayasasında "Hakimiyet bila kaydu şart milletindir" şeklinde girdi. Milli mücadele, Büyük Millet Meclisi'nin iradesiyle yönetilmiştir. Başında bulunan Mustafa Kemal, Samsun'a çıktıktan bir süre sonra ordudan istifa etmiş ve sivil gibidir. Böyle olmasaydı Cumhuriyet yıkılırdı.

"CUMHURİYETİ ASKER KURMADI"

Milli Mücadele ve azınlıklar

Uzun yıllar, "Cumhuriyet'i asker kurdu, koruyucusu da askerdir" denildi ve öyle de beklentilere girildi.

Bu doğru değil. Milli Mücadelenin bir askeri yönü vardı, ama bu bir sivil irade altında tecelli etti. Askerle birlikte, toplumun her bölümü katıldı. Unutmayınız, Müdafaa-ı Hukuk cemiyetleri milli mücadeleden evveldir ve bunların ekseriyeti de sivildir.

* Milli Mücadeleye azınlıkların bir kısmı da dahil oluyorlar...

Çok az... Milli Mücadele, geniş çapta Müslüman Türk'ün eseridir. Azınlıklar çok kez, işgal ordusuyla iş birliği yapıyor, onları destekliyorlar.

* İstisnai örnekler var...

Var ama bir çiçekle bahar olmaz. Batılılar, bize kendimizi suçlu hissettirmeye çalıştılar. Batı'nın böyle bir politikası var ve hala sürüyor.

"CUMHURİYETİN İLK DÖNEMLERİNDE MİLLİYETÇİLİK YOK"

* Peki, Cumhuriyet'in ilk döneminde Millet olma bilincinde muvaffak olabildik mi?

Kültürel ve dinsel bir topluluk olan millet, Fransız İnkılabından sonra siyasal bir kimlik de kazanarak devlet ile özdeşleşti. İmparatorluklar çöktü, milli devletler kuruldu. Genç Cumhuriyetimiz de bu durumu benimsedi, Milli devlet haline geldi. O dönemdeki konuşmalara bakın, hep 'millet' etrafında dönüyor.

* Cumhuriyetin ilk dönemlerinde, koyu bir Türk milliyetçiliği yok mu?

Yok. Milli Misak'ta bir millet tarifi var ki, orada her hangi bir etnik terim geçmiyor.

* "Türk Milleti" vurgusu hakim...

Evet ama, Türk milletini, ırk üzerine değil; kültür, ortak yaşam, tarih üzerine bina ettiklerini görürsünüz. Atatürk'ün o dönemdeki nutuklarında bu vurgu vardır ve orada referans alınan şey İslam'dır.

* Azınlıklar?

Gayrimüslimler, Osmanlı devleti boyunca zaten farklı olarak yaşamışlar ve bir bakıma millet olarak kabul edilmişler. Orada, dini kimlik ile etnik kimlik kaynaşmış. Türklerde, etnik kimlik zayıf olmasına karşılık gayrimüslimlerde güçlü olarak vardır.

"ATATÜRK'ÜN İSLAM VURGUSU SÜREKLİLİK TAŞIMIYOR"

* Atatürk'ün İslam vurgusu süreklilik taşımıyor.

Evet. Eskiye hürmeten, milliyete çok daha geniş bir mana veriyor. Fakat gittikçe, Türkiye'nin iç nedenlerinin etkisiyle Türklüğe ırk manası verilmeye başlanıyor.

* Ne zaman?

1928'den sonra...

"TÜRKİYE'DE EN BÜYÜK İTİCİ GÜÇ..."

* Neden?

Türkiye'de en büyük itici güç; modernleşmedir. Osmanlı'nın sonlarından itibaren aydın çevrelerde, Cumhuriyet, modernleşmenin ana yolu olarak görüldü. Cumhuriyet aydınları da modernleşme paradigmasından etkilendiler ve Türkiye, kendi sentezini oluşturdu.

* Burada pozitivist bir söylem var mı?

Daha 19. yüzyılın sonuna doğru bizde modernleşme pozitivizm ile bağdaştı. Cumhuriyet döneminde uzun zaman hakim oldu, şimdi de hakimdir.

Değerlendirme hatası yapıyoruz

Bugünden geriye doğru bakarken, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde demokrasi arıyoruz, özgürlük, adalet, zenginlik arıyoruz. Sorunsuz bir süreç bekliyoruz. Ama tarih öyle değil...

Büyük bir değerlendirme hatası yapıyor; 1920'lerdeki tarihi 2013 gözüyle ele alıyoruz. Mesela diyorlar ki, Atatürk demokrat değildi... Unutmayınız ki o dönemlerde, bilhassa dünya savaşından sonra Avrupa'da birçok diktatörlükler çıktı. Türkiye Cumhuriyeti bir diktatörlük olmadı.

"ATATÜRK, DİKTATÖR DEĞİLDİ"

* Otoriter bir lider var...

Otoriter, iradesini kabul ettiren bir lider var, ama Atatürk diktatör değildi. Onu bir Mussolini, Hitler, Franko ile asla ve asla karşılaştıramazsınız.

Atatürk iktidardayken sivilleşebildi mi?

Atatürk, devleti kuranken, yönetirken, liderlik yaparken bir asker olaşarak yaşamadı, sivildi. Onun çok yönlü bir şahsiyete sahipti. Askeri yöne de, askeri sahada kaldı.

"CHP, ATATÜRK'Ü TEHDİT ETTİ"

* Atatürk'ün partisi, CHP'nin altı okuna ne oldu?

Altı ok Atatürk'ten çıkmadı, 1931 kongresinden sonra formüle edildiler ve bugün için geçerliliği kalmadı.

* CHP'yi Atatürk'e mal etmek ne kadar doğru?

Partinin kurucusu Atatürk, başına da o geçti. Ama sonra değişti...

* Hatta CHP Genel Sekreteri Atatürk'ü tehdit bile ediyor...

Doğru. Recep Peker bunu yaptı. Dedi ki; "Parti, her şeyin üstündedir, emir veren ve yapan partidir." Parti yoluyla mevki ve mülk sahibi olanlar o durumu muhafaza etmek istediler. Yani CHP Atatürk'ün partisi olmaktan çıktı, ideolojinin ve belli çevrelerin etkisinde kendine mahsus bir parti haline geldi. Bu sadece CHP'de değil, her yerde olur.

* Atatürk'ün CHP'ye küstüğü bir dönem var mı?

Serbest Fırka'yı Fethi Okyar Atatürk'ün isteği üzerine kurdu. Bu ne anlama geliyor ki. CHP'nin kurucusu, başkanı Atatürk ne oldu ki yeni bir parti kurduruyor... Halk partisini frenlemek istedi. Çünkü, artık Atatürk CHP ile başa çıkamıyordu.

(...)

Kaynak: Haberler.Com / Güncel
title
Close