İstanbul'daki "Kck" Davası
KCK'ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında 140'ı tutuklu 205 sanık hakkında açılan davada İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ramazan Saban, tahliye taleplerinin reddini istedi.
PKK terör örgütünün şehir yapılanması KCK'ya yönelik yürütülen soruşturma kapsamında 140'ı tutuklu 205 sanık hakkında açılan davada, tahliye taleplerinin reddini isteyen İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ramazan Saban, kuvvetli suç şüphesini gösterir delillerin bulunduğunu ve sanıklar hakkında adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını bildirdi.
İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmada, avukatlardan Sinan Zincir, mahkemeye talepte bulunacak avukatların bir listesini sundu.
Zincir, sürenin kısıtlı olması nedeniyle kendi aralarında bir liste yaptıklarını, bu sıraya göre avukatlara söz verilirse, karışıklık olmayacağını ifade etti.
Beyanda bulunan sanık avukatlarından Kadir Tunç, soruşturma aşamasındaki uygulamaları, iddianameyi ve Kürtçe savunma yapılmasına izin verilmemesini eleştirdi.
"Şimdi cübbemi sırada bırakıp dışarıya çıkıyorum. Yargılama bir hukukçuya cübbe bıraktıracak duruma gelmişse, gerisini siz düşünün" dedikten sonra cübbesini bırakarak duruşma salonundan ayrıldı.
Avukat Baran Doğan da, "kendilerinin mahkemeyle bir sorunları olmadığını, mahkemeyi kuran siyasi iradeyle sorunlu oldukları" söyledi.
Anadilde eğitim için 2003 yılında girişimde bulunulduğunu, bu konuda dilekçe veren kişilerin yargılandığını belirten Doğan, "Bugün Kürtçe'nin seçmeli ders olarak okutulması kararlaştırılmıştır. O dönem bu davalarda karar alan hakimler, o dönemki kadrolar ise görev başında değiller artık" dedi.
İstiklal Mahkemeleri ile özel yetkili mahkemelerin benzer olduğunu savunan Doğan, iddianamede bir suçun ispatlanmaya çalışılmadığını, sadece sanıkların tehlikeli kişiler olduklarının vurgulandığını öne sürrdü. Doğan, "Benim sürem doldu. Herkesin süresi dolacak. Bu davada Kürtleri yargılamadığınızı söylüyorsunuz. Bir 10 sene bekleyelim bakalım ne olacak-" dedi.
Fırat Epözdemir de, avukatların yaptıkları savunmalarla iddianamenin temelinin çöktüğünü öne sürerek, "Özel yetkili mahkemeler kapatılmıştır. Gelin kamuoyundaki olumsuz izlenimi bir nebze de olsa düzeltin. Müvekkillerin hepsinin tahliyesine karar verin" diye konuştu.
Mahkeme heyeti başkanı Ali Alçık, saat 12.10'da listedeki avukatların beyanlarının alındığını belirterek, daha önceden söz isteyen avukat Öztürk Adıgüzel' e söz vererek daha sonra da avcının görüşünü alacağını söyledi.
Bu sırada söz almak isteyen bir avukat, trafik kazası geçirmesi sebebiyle duruşmaya geç geldiğini, bu nedenle listede yer almadığını ancak talepte bulunmak istediğini ifade etti.
Başkan Ali Alçık'ın avukatın talebini kabul etmemesi üzerine, sanık avukatlarıyla Alçık arasında kısa süreli bir tartışma yaşandı.
Avukat Adıgüzel'in beyanlarını alan Mahkeme Heyeti Başkanı Alçık, daha sonra İstanbul Cumhuriyet Savcısı Ramazan Saban'den taleplere ilişkin görüşünü sordu.
-Savcının görüşü
Savcı Saban, KCK sözleşmesi, tanık beyanları ve diğer ifadeler ile iletişim tespit tutanakları, sanıklardan ele geçirilen dijital malzemeler, yapılan teknik ve fiziki takipler dikkate alındığında, kuvvetli suç şüphesi gösterir delillerin bulunduğunu, adli kontrol uygulamasının yetersiz kalacağı anlaşıldığından ve CMK'nın 100. maddesinin 3. fıkrasındaki hükme göre, sanıkların tahliye taleplerinin reddi ile tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi.
Kürtçe ve Arapça tercüman, "yetkisizlik" ve "görevsizlik" kararı verilmesi yönündeki taleplere ilişkin daha önce karar alındığından, tekrar karar verilmesine yer olmadığını belirten savcı Saban, kamuoyunda "3. Yargı Paketi" olarak bilinen 6352 sayılı Kanun'un Geçici 1. ve 2. Maddeleri'nin Anayasa'ya aykırı olduğu ve bu konuda Anayasa Mahkemesi'ne gidilmesi yönündeki talebin de reddedilmesini gerektiğini bildirdi.
Savcı Saban, sağlık sorunları yaşayan tutuklu sanıkların da Adli Tıp Kurumu'na sevk edilerek, rahatsızlıklarına ilişkin rapor alınmasını istedi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Ali Alçık, saat 15.30'da ara kararların açıklanacağını belirterek, duruşmaya ara verdi.
-Zarakolu'nun dilekçesi
Bu arada yayıncı Ragıp Zarakolu da mahkemeye "Nobel Barış Ödülü Adayı sanık Ragıp Zarakolu" imzalı bir delikçe sundu.
Davanın ilk duruşmasının yapıldığı 2 Temmuz'da Uluslararası Yayıncılar Birliği (IPA), Yayınlama Özgürlüğü Komitesi Başkanı Björn Smith-Simonsen, Uluslararası PEN Yazarlar Birliği Genel Başkan Yardımcısı Eugene Schoulgin, Hapisteki Yazarlar komitesi Direktörü Sara Wyatt ve Uluslararası Yayıncılar Birliği Yayınlama Özgürlüğü Komitesi Koordinatörü Alexis Krikorian'ın duruşmayı izlemek üzere Silivri'ye geldikleri belirtilen dilekçede, bu kişilerin dizüstü bilgisayarları, dosyaları ve cep telefonlarının mahkemenin otoparkına bırakılan çevirmenlerinin arabasından çalındığı anlatıldı.
Dilekçede, "Uluslararası insan hakları gözlemcilerinin çalışmalarını kolaylaştırmak, Türkiye Cumhuriyeti'nin de tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerin vecibeleri arasındadır. Ne yazık ki, mahkemeniz bu vecibelerin yerine getirilmesinde yetersiz kalmıştır" denildi.
Dilekçede şöyle denildi:
"Uluslararası gözlemcilere yönelik tehditkar operasyonu yöneten 'örgütlü organize yapının" ortaya çıkarılması ve kendine 'suç işleme özgürlüğü' vehmeden sorumluların yargılanmasının sağlanmasını saygılarımla siz mahkeme heyetine arz ederim."
Muhabir: Funda Kılıçerli
Yayıncı: Sabri Çelebioğlu - İSTANBUL