İçişleri Bakanı Ateşle Oynuyor
AYNI zamanda Hıristiyan Sosyal Birlik Parti'in (CSU) Genel Başkanı olan Horst Seehofer, bu yaklaşımıyla hiç şüphesiz, ekim ayında kendi memleketi Bavyera'da yapılacak eyalet parlamentosu seçimlerinde sağ popülist Almanya İçin Alternatif'in (AfD) önünü keserek, partisinin yine tek güç...
AYNI zamanda Hıristiyan Sosyal Birlik Parti'in (CSU) Genel Başkanı olan Horst Seehofer, bu yaklaşımıyla hiç şüphesiz, ekim ayında kendi memleketi Bavyera'da yapılacak eyalet parlamentosu seçimlerinde sağ popülist Almanya İçin Alternatif'in (AfD) önünü keserek, partisinin yine tek güç olarak kalmasını hedefliyordu.
Yılların politikacısı Seehofer, hiç şüphesiz bu tutumunun bölücü, dışlayıcı, ayrımcı olduğunu çok iyi biliyordu. Aynı zamanda kardeş parti Hıristiyan Demokrat Birlik Parti'nin (CDU) Genel Başkanı olan Başbakan Angela Merkel, bu ülkede yaşayan Müslümanların da, dinleri İslam'ın da Almanya'ya ait olduğunu açıklayıp, Seehofer'in görüşünü paylaşmadığını ilan etti. Büyük Koalisyon Hükümeti'nin ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) de, Yeşiller de, Sol Parti de Bakan Seehofer'in bu açıklamasına sert tepki gösterdiler. Ama Horst Seehofer, bildiğini okumayı sürdürdü.
***
Eski Doğu Almanya sınırları içinde oluşturulan yeni eyaletlerden Saksonya'nın Chemnitz kentinde yaklaşık 2 hafta önce Daniel H. isimli 35 yaşında bir Alman, biri Iraklı, diğeri Suriyeli iki sığınmacı tarafından bıçaklanarak öldürüldü.
Aşırı sağcılar ve sağ popülistler, sosyal medya üzerinden yandaşlarını sokaklara dökülmeye çağırdı. Yabancı görünümlülere hakaretler yağdırıldı, küfürler edildi. Saldırıya uğrayıp yaralananlar oldu. Yasalara göre yasak olduğu halde Hitler selamı çakanlar oldu.
Görevi yerli-yabancı ayırımı yapılmadan Almanya'da yaşayan herkesin güvenliğini sağlamak olan Federal İçişleri, İmar ve Yurt Bakanı Horst Seehofer, günlerce sessiz kaldı.
Chemnitz'de yabancı avına çıkanlara, "Almanya bir hukuk devletidir. Suçluların cezasını hukuk devleti verir. Şiddete yer yok" demedi, diyemedi. Günler sonra, bu hafta ortasında partisinin düzenlediği bir değerlendirme toplantısında, Seehofer suskunluğunu bozdu. Chemnitz'te insanların sokağa dökülmesini anlayışla karşıladığını söyledi.
"Bu cinayet yüzünden halkın küplere binmesini, öfkelenmesini, kızmasını anlayabiliyorum" dedi.
Ancak yine yangına körükle gitti ve "Göç, ülkedeki tüm politik sorunların anasıdır" diyerek, tüm göçmenleri töhmet altında bırakan bir tutum sergiledi.
***
Evet, Alman Anayasası'nın 8. maddesinde bütün Almanlar, önceden bildirimde bulunmadan, izin almadan sükunet içinde ve silahsız olarak toplanma hakkına sahiptir denilmektedir. Gösteri düzenlenmesine kimsenin itirazı yoktur. Ama insanları yabancılara, göçmen kökenlilere karşı kışkırtmak, kin kusmak, hakaret ve küfür etmek, saldırmak, ırkçılık yapmak suçtur. Etnik kökenleri ne olursa olsun, hangi nedenle olursa olsun, insanları öldürmek kesinlikle kabul edilemez.
Bu ülkede yaşayan yabancılar da, göçmenler de, göçmen kökenliler de böyle düşünmektedir. Her toplumda olduğu gibi, bu ülkede yaşayan yabancılar, göçmenler ve göçmen kökenliler arasında da şüphesiz kara koyunlar vardır. Ama onların yüzünden tüm yabancıları, göçmenleri ve göçmen kökenlileri karalamak tam bir insafsızlıktır. Bu adeta ateşle oynamaktır.
***
Almanya'da 2016 yılında 409, 2017 yılında 731 cinayet işlenmiştir. Federal Kriminal Dairesi'nin (BKA) verilerine göre, 2016'da 62, 2017'de de 83 Alman vatandaşı Alman pasaportu olmayan failler tarafından öldürülmüştür. 2016'da 150, 2017 yılında 55 yabancı da Alman vatandaşı failler tarafından.
Hors Seehofer'in yıllarca eyalet başbakanı olarak görev yaptığı Bavyera'nın Nürnberg kentinde Enver Şimşek, İsmail Yaşar, Abdurrahim Özüdoğru, Münih'te Habil Kılıç ve Theodoros Boulgarides (Yunan kökenli) aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) teröristleri tarafından öldürülmüştür.
Ama kimse de doğru dürüst tepki göstermemiştir. Bu cinayetler, Döner Cinayeti olarak geçiştirilmiştir. Bu insanların anne-babalarının, eşlerinin, çocuklarının, yakınlarının acıları, öfkeleri görmezden, duymazdan gelinmiştir.
Kaldı ki sağduyulu herkesin ve özellikle de ekonomi uzmanlarının altını çizdikleri gibi, göç sayesinde Almanya bugünkü refah düzeyine ulaşmıştır.
Yani göç sorun değil, zenginliktir. İşte Seehofer, "Göç, ülkedeki tüm politik sorunların anasıdır" diyerek, gerçekten toplumsal bölünmeyi, kin ve nefreti körüklemektedir. Evet, Seehofer bile bile ateşle oynamaktadır.