Hezarfen'den Sonra Mevlana Saati Üretecek

Küçük yaştan buyana saatlere merakı olan ve bugüne kadar 3 bin saatten oluşan bir koleksiyon oluşturan işadamı Mete Oralerkaya, kendisi de saat tasarlıyor.
Küçük yaştan buyana saatlere merakı olan ve bugüne kadar 3 bin saatten oluşan bir koleksiyon oluşturan işadamı Mete Oralerkaya, kendisi de saat tasarlıyor. Hezarfen Çelebi'den esinlenerek "Hezarfen" modelini üreten Oralerkaya, şimdi de "Rumi" modelini Türkiye ve Avrupa'daki saat meraklıların beğenisine sunmaya hazırlanıyor.
Belçika'nın Charleroi kenti yakınındaki Anderlues'te yaşayan işadamı Mete Oralerkaya, 3 bin parçadan oluşan dev bir saat koleksiyonun sahibi. Avrupa ve Türkiye'deki 3 bin saat meraklısını internette kurduğu forumda buluşturan ve 2010'da tasarımını kendisi yaptığı ilk saatini üreten Oralerkaya önümüzdeki aylarda yeni tasarımı "Rumi"yi saat severlerin beğenisine sunacak. "Mekanik, kendi ruhu olan, bize özgü bir saat yaratmak istedim. Bu nedenle 2010'da kendi tasarımımı hayata geçirerek 'Hezarfen' ismini verdiğim bir saat ürettim" diyen Oralerkaya "Pilot konusunu seçtim. Dünyanın ilk pilotu olarak gördüğümüz Hezarfen Ahmed Çelebi'den esinlendiğim için de modelin ismini Hezarfen koydum" dedi.
TÜRKİYE'NİN HER YERİNDE
İlk kez bir saatte önlü arkalı Türkçe karakterler ve bir kol saatinde Osmanlı rakamları kullanıldığını hatırlatan Oralerkaya "Bizden esinlenenler de aynısını yaptılar. Hezarfen modelinden 100 adet üretildi ve hepsi satıldı. Hala çok isteyen var" bilgisini verdi. Hezarfen saatinin tanıtım ve meraklılara teslimat toplantısını 2010'da İstanbul'daki Galata Kulesi'nde gerçekleştirdiğini anlatan Oralerkaya "Saat meraklıları Türkiye'nin dört bir yanında yaşıyor. Hakkari'de görev yapan subaydan tutun, Samsun'daki oto tamircisine, Adana'daki işadamına kadar geniş yelpazedeler. Ben saatlerimi maliyet fiyatına, 550 Euro'ya satıyorum. İsviçre'de benzer saatler bu fiyatın 10 katı" dedi.
MEVLANA'DAN ESİNLENDİM
İkinci tarasımı üzerine çalıştığını vurgulayan saat meraklısı şunları söyledi: "Yeni tasarımda Muhammed Celaleddin-i Rumi, yani Mevlana'dan esinlendim. Modelin ismi bu nedenle "Rumi" olarak geçiyor. Her saatin tasarımında ait olduğu modelin ruhunu taşımasına gayret ediyorum. Örneğin Hezarfen modelinde kurma düğmesi Galata Kulesi'nin çatısı şeklinde yapıldı. Rumi modelinde de Mevlana Türbesinin üzerindeki kubbe örnek alınarak kurma düğmesi yapıldı. Son modelde de Osmanlı rakamları kullanılacak. Mevlana saatinin üretimi yaz ayına kadar bitmiş olacak. Zor bir model çizimi oldu. Çok ince mekanik kurmalı, 7,5 milimetre kalınlığında bir saat çizdim. Buna camı dahil. Kısa sürede ilk numunesi elime geçecek."
FİKİR HIRSIZLARI VAR
Şuana kadar 15 saat tasarımı olduğunu söyleyen Oralerkaya "Örneğin 'Piri Reis' temalı bir tasarımım var. Detay vermek istemiyorum. Çünkü sürekli kopya çekiliyor. Bu saatin göstergesi ve mekanizması çok farklı olacak. Özellikle Piri Reis'in haritalarına gönderme yapılacak. Ayrıca ünlü bilim adamı 'Avicenna', yani İbn'i Sina tasarımı çalışmaları sürüyor. Onun yazdığı tıp kitabı bugün hala okutuluyor. Kronosunu kalp atışlarını ölçen ölçekler içinde yaptım tasarımımda. Bu projeyi daha sonra hayata geçireceğiz. Saatin tasarımı, üretimi ve kola takılmasına kadar geçen zaman yaklaşık bir yıl sürüyor. Tasarım çalışması yaklaşık üç ay" bilgisini verdi.
YASTIK ALTINDAN İLGİNÇ SAATLER ÇIKIYOR
Koleksiyonunda dünya saatlerine damgasını vurmuş parçaların oldğunu belirten Oralerkaya şunları söyledi: "En eski saatim 1820'den kalma cep saati, "Osmanlı Serkisof". İstanbul'da bu tür saatlerin fiyatı 10 katı. Bu nedenle yurtdışından alıyorum. Bu tür saate sahip olan bir kişi genellikle bunun bir Osmanlı saati olduğunu bilmez. Arap saati olduğunu düşünür ve bu nedenle çok düşük fiyatlara satar. Zaman zaman insanların yastığının altından değerli saatler çıkar. Ben örneğin nereden geldiğini bilmediğim cep saati buldum 60'lı yıllardan kalma. Üzerinde bir madalyon var, madalyonun arkasında eski Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel'in adı yazıyor. Ona mı ait, onu seven bir kişiye mi ait bilmiyorum. Zamanında NATO'dan birisi de Belçika'ya getirmiş olabilir."