Halk Oylamasına Doğru

İslam Ülkeleri Akademisyen ve Yazarlar Birliği (AYBİR) Başkanı Yusuf Balcı, bir ülkenin gelişmesi ve yapısal reformların gerçekleştirilebilmesi için yönetimde istikrarın şart olduğunu belirtti.

Balcı, yaptığı yazılı açıklamada, bilgi toplumuna geçiş sürecinde medeniyetin yeniden ihya ve inşası için genelde İslam ülkeleri, özelde de Türkiye'nin siyasal, ekonomik ve sosyal alanlarda köklü yapısal reformlara ihtiyacı olduğunu sürekli vurguladıklarını kaydetti.

İslam ülkeleri ve Türkiye'nin çağın gerektirdiği değişimi, dönüşümü hızlı gerçekleştirebildiği takdirde daha önce çok gerisinde olduğu ülkelerin dahi önüne geçme imkanına sahip olacağına dikkati çeken Balcı, Türkiye'nin, darbe ürünü, halka ve vatandaşa güvensizlik prensibi üzerine kurgulanan, insana, bireye karşı devleti önde tutan, vesayet üzerine kurulu, birçok değişiklikle sistematiği bozulmuş mevcut Anayasa'nın yerine özgürlükçü, yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu daha önceden de dile getirdiklerini aktardı.

Yusuf Balcı, 1982 Anayasası'nın yürürlükte olduğu ve her kesim tarafından sürekli eleştirildiği 35 yıllık süreçte, tüm çabalara rağmen, çağın gerektirdiği reformların, mevcut yönetim sistemi içerisinde arzulanandan yavaş gerçekleştiğini ve köklü bir anayasal reformun da yapılamadığını anlattı.

TBMM'de kabul edilerek 16 Nisan'da halk oylamasıyla milletin huzuruna getirilecek yeniliklerin, yönetimde etkinliği artırarak ülke için elzem reformların gerçekleşmesini sağlayacağını belirten Balcı, mevcut Anayasa'nın, yasama, yürütme ve yargı arasında çekişme ve kaos oluşturduğunu kaydetti.

" Türkiye'nin önünü açacak değişiklikler"

Balcı, anayasada önerilen değişikliklerin ise her şeyden önce devletin erk ve organları arasında uyum ve iş birliği sağlamaya yönelik olduğunu ifade ederek, mevcut Anayasa'nın oluşturduğu sistemin, neredeyse parlamentonun kanun, hükümetin de icraat yapamamasına yol açtığına dikkati çekti.

AYBİR Başkanı Yusuf Balcı, anayasada önerilen değişikliklerin Türkiye'nin önünü açacak şekilde, devlet organlarının süratli, etkin ve liyakata dayalı çalışmasını amaçladığını belirterek, şunları kaydetti:

"Bir ülkenin gelişmesi ve yapısal reformların gerçekleştirilebilmesi için yönetimde istikrar şarttır. Geçmiş tecrübelerimiz de bunu göstermektedir. Türkiye'nin büyüdüğü dönemler hep bir partinin tek başına iktidar olduğu dönemler olmuştur. Koalisyonlarla yönetildiğimiz dönemlerde Türkiye siyasi kaosa girmiş, ekonomik sıkıntılar hatta krizler baş göstermiştir. 16 Nisan'da milletçe Türkiye'nin geleceğini oylayacağımız anayasadaki değişikliklerin ülkemize en önemli katkısı ise yönetimde etkinlik ve istikrar olacaktır. Böylece Türkiye'nin, bilgi toplumuna geçiş sürecindeki dünyada hak ettiği yeri alabilmesi için gerekli yapısal reformları gerçekleştirebilmesinin önünün açılacağını düşünüyoruz."