Eski Yüksek Yargı Üyeleri Hakim Karşısında
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin yargılanmasına devam edildi.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrasında görevlerinden ihraç edilen ve çıkarıldıkları mahkemelerce tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ve Hakimler Savcılar Kurulu (HSYK) üyelerinin yargılanmasına devam edildi.
Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen davada eski Yargıtay üyesi sanık Coşkun Demir hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, Demir ve avukatı ile yakınları katıldı.
Duruşmada Yargıtay Savcısı, sanık Demir hakkındaki iddianamenin özetini okudu. İddianamede, Demir'in, örgüt toplantılarına katıldığı, FETÖ'nün HSYK'da etkin olduğu dönemde örgüt liderinin talimatı doğrultusunda 2010'da Yargıtay üyeliğine seçildiği belirtildi.
Demir'in örgütün gizli haberleşme programı ByLock kullanıcısı olduğu tespitine yer verilen iddianamede, diğer örgüt mensuplarıyla hareket ettiği, örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu kaydedildi.
Silahlı terör örgütü üyeliği suçlaması ile dosyadaki aleyhine hususların tümünü reddeden Demir, FETÖ'nün darbe girişimini kınayarak, şehitlere Allah'tan rahmet diledi.
Savcılık ve sulh ceza hakimliğindeki ifadesi, itirafçı sanık ve tanık beyanları ile ByLock kullandığı yönündeki tespitin dosyada aleyhine deliller olarak sıralandığını anlatan Demir, verdiği ifade dışındaki delilleri kabul etmediğini söyledi.
Savcılık ve sulh ceza hakimliğindeki ifadesini kabul ettiğini, bu ifadelerde örgüt üyeliği suçlamasını reddettiğini belirten Demir, aleyhine verilen sanık ve tanık beyanlarının ise delil olamayacağını savundu.
Söz konusu ifadelerin yeminli, yeminsiz tanık beyanı olmadığını, bunlara ihtiyatlı yaklaşılması gerektiğini ileri süren Demir, bir sanığın üçüncü kişiler hakkındaki beyanının objektif delillerle desteklenmesi gerektiğini kaydetti.
Hakkında ifade veren eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem, eski HSYK üyesi İbrahim Okur'un eşlerinin gözaltına alınması tehdidi nedeniyle bu şekilde beyanda bulunduklarını savunan Demir, diğer sanık ve tanıkların da kendilerini kurtarmak için yalan söylediklerini iddia ederek, "Bunlar delil zincirinin en son en zayıf halkasıdır." dedi.
ByLock kullandığı yönündeki tespiti de kabul etmeyen Demir, "Yaşım itibarıyla böyle zor bir programı indirip kullanacak teknik becerim yok. Dijital materyalleri kullanma konusunda özürlü sayılırım." savunmasını yaptı.
Demir, Milli İstihbarat Teşkilatının (MİT) ByLock'a ilişkin tespitinin mahkeme kararına dayanmaması nedeniyle delil olarak kabul edilemeyeceği iddiasında bulundu.
Yargıtaya üye seçimi için yapılan toplantılardan haberdar olmadığını savunan Demir, FETÖ'nün etkin olduğu ve kamuoyunda kumpas davaları olarak bilinen dosyaları yalnızca basından takip ettiğini öne sürdü.
Demir, daha sonra usule yönelik itirazlarını dile getirdi.
Dosya kapsamında şu ana kadar yetkisiz merciler tarafından karar verildiğini ileri süren Demir, bu işlemlerin hukuka aykırı olduğunu iddia etti.
Demir, Anayasa'ya göre davaya suç tarihinde yetkili mahkemenin bakması gerektiğini, mahkemelerin yetkisinin kanunla belirlenebildiğini, sonradan yargılama için özel mahkeme kurulamayacağını kaydetti. Aksi bir usulün tabii hakimlik ilkesine aykırı olduğunu ifade eden Demir, dosyasının yetkili Anayasa Mahkemesi ya da Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesini istedi.
Eşinin 2015 Aralık ayında vefat ettiğini anlatan Demir, çocuklarının isteği ve aile dostlarının aracılığıyla memleketinde bir başkasıyla 2016 yılında nişanlandığını, eylül ayı için düğün günü aldığını ancak bu olay nedeniyle evlenemediğini, tahliye olması halinde evleneceğini söyledi.
15 Temmuz darbe girişimini lanetleyen Demir, olayları evden takip ettiğini, ertesi gün kızının telefonuyla gözaltı listesinde olduğunu öğrendiğini iddia etti. Demir, kaçmayı düşünmediğini, evde polislerin gelmesini beklediğini öne sürdü.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin sempati duymanın örgüt üyeliği için yeterli olmadığı yönündeki kararına atıf yapan sanık Demir, "Bu yapının anayasal düzeni yıkacağı aklıma hiç gelmezdi, cemaat adı altındaki bu örgütü 15 Temmuz'a kadar ahlak, eğitim ve iyilik hareketi olarak tanıyordum. Devletin adaletine güveniyorum." dedi.
Sanık Demir, sağlık sorunları bulunduğunu, uyku apnesi rahatsızlığı nedeniyle cihazla uyuduğunu, sol dizinde menisküs rahatsızlığı olduğunu, ayrıca prostat sorunu yaşadığını belirterek, bu nedenlerle tahliyesine karar verilmesini istedi.
Daha sonra sanığın evinde bulunan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile Mehmet Baransu ve Said Nursi'ye ait kitaplar soruldu.
Sanık Demir, lojmanda bir odayı eşine ayırdıklarını, kitapların da eşinin kullandığı çekyatın altından çıktığını, kendisinin kullandığı diğer üç odada bir şey bulunmadığını savundu. Demir, yalnızca Said Nursi'ye ait Risale-i Nur'u kendisinin okuduğunu beyan etti.
Bir başka soru üzerine Demir, ByLock tespit edildiği belirtilen cep telefonu numarasının kendisine ait olduğunu ancak bu hattaki IMEI numarasının telefonuyla uyuşmadığını iddia etti.
Mahkeme, sanığın tahliye talebini reddederek, tutukluluk halinin devamını kararlaştırdı.
Sanık hakkında ifade veren eski HSYK Başkanvekili Ahmet Hamsici, eski HSYK üyeleri İbrahim Okur, Kerim Tosun, Mustafa Kemal Özçelik ve eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem'in tanık olarak dinlenmesine karar verilirken, duruşma ertelendi.