El Şark Forum 2016 İstanbul Buluşması
Kamu Diplomasisi Koordinatörü ve Başbakan Başdanışmanı Ali Osman Öztürk, Suriyeli sığınmacıların büyük bir bölümünün yaşamak için İstanbul'u tercih ettiğini belirterek, "400 bin civarında Suriyeli İstanbul'da hayat mücadelesi veriyor.
Kamu Diplomasisi Koordinatörü ve Başbakan Başdanışmanı Ali Osman Öztürk, Suriyeli sığınmacıların büyük bir bölümünün yaşamak için İstanbul'u tercih ettiğini belirterek, "400 bin civarında Suriyeli İstanbul'da hayat mücadelesi veriyor." dedi.
El Şark Forum 2016 İstanbul Buluşması kapsamında düzenlenen "Bölgesel Krizin Sosyo-Ekonomik Etmenleri" oturumunda Öztürk, bölgede yaşanan sorunların aralarında Türkiye'nin de olduğu bir çok ülkeyi de etkilediğini anlattı.
Öztürk, "Örneğin, Türkiye'deki Suriyeli mültecilere baktığımız zaman büyük bir problem olarak önümüze çıktığını görüyoruz. 5 milyon insan yerleşmek için yeni yerler arıyor, bir kısmı da bunun için Türkiye'yi tercih ediyor. Türkiye, 2 milyon 73 bin insana ev sahipliği yapıyor. Bunların yüzde 50'si çalışan kesimi oluşturuyor. Yüzde 3'ü 60 yaşın üzerinde. Hangi devlet şu an bu insanlara ev sahipliği yapmaya hazırdır?" dedi.
Öztürk, Suriyelilerin büyük bir bölümünün yaşamak için İstanbul'u tercih ettiğini dile getirerek, 400 bin civarında Suriyelinin İstanbul'da hayat mücadelesi verdiğini söyledi.
"Laik insanların sayısı az"
Mursi'nin cumhurbaşkanlığı döneminde Yatırım Bakanı olan Yahya Hamed ise Arap Baharı'ndan bugüne kadar bölgede özellikle öğrenci ve sendikal yapılanmalarda bir hareketlilik görüldüğünü, farklı grupların yargı sistemini domine etmeye çalıştığını dile getirdi.
Hamed, bir grubun diğer grup üzerinde hakimiyet kurma çabasının bölgenin kaderi haline geldiğini vurgulayarak, Mısır'da sosyal medya kullanımının giderek arttığını ve bu yapı üzerinden örgütlenildiğini, bunun da elitlerin hakimiyetini zorladığını belirtti.
Etnik kimliğe dayalı ayrışmaların olduğu ülkede STK'ların yaşam şansı bulamadığına vurgu yapan Hamed, şunları kaydetti:
"Ülkemizde laik insanların sayısı son derece az. Eğitim sisteminin içinde bulunduğu durum da pek içaçıcı değil. Eğitim kurumları kendilerinden bekleneni yerine getiremiyor. Halk fakir durumda kaldı. Kişilerin hak ve hürriyetlerini kullanmaları da söz konusu değil. Gelirin büyük bir bölümü askeriyeye harcanıyor. Gençler arasındaki işsizlik oranı yüzde 25 dolayında. Dış borcumuz da yüzde 100 arttı. Daha fakir bir kesim tarafından bir devrim dalgasının gelmesini bekliyoruz. Bu kaos nasıl yönetilecek endişe içindeyiz. Katılımcı bir demokrasinin nasıl olduğunu öğrenilmesi ve devrimci gençliğin üzerine yatırım yapılması gerekiyor."
Fransız Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Türkiye Programı Direktörü Dorothee Schmid de odaklanılması gereken noktanın bölgedeki sosyo ekonomik krizlerin etkileri olması gerektiğini ifade etti.
Schmid, bölgedeki istikrarsızlığın ekonomiyi olumsuz etkilediğini ve toplum içindeki eşitsizliğin derinleşmesinin endişeyle izlendiğini dile getirdi.
Bölgedeki en büyük tehlikenin terörizm olduğunu altını çizen Schmid, "Türkiye de bundan en çok etkilenen ülkelerden biri. Suriye sınırına bakıldığında kaçakçılığın çok arttığını görüyoruz. Bu da bizi bir kısır döngüye götürüyor. Bunların da piyasaları etkilemediğini söylemek mümkün değil. Silah ticaretinin de yapıldığını görüyoruz ve bunun inanılmaz bir şekilde artışına şahit oluyoruz." dedi.
Avrupa'nın mülteci konusunun önemini farketmesi gerektiğini aktaran Schmid, "En çok yardım eden ülkelerin başında Türkiye geliyor. Daha sonra Ürdün ve Lübnan'ı görüyoruz. STK'ların mülteciler konusunda daha duyarlı olması ve onların geleceğine sahip çıkması lazım. Mültecilerin özellikle ekonomik ve sosyal entegrasyonlarının sağlanması gerekiyor. Genç nüfus olumlu yönde kullanılmalı." şeklinde konuştu.
Siyasal İslam ve Orta Doğu konularında çalışan siyasi danışman Mohamed Okda da Ortadoğu'da girişimcilerin sadece yüzde 25'inin finans imkanlarına erişim şansı olduğunu söyledi.