Haberler
Körfez'in petrol zengini ülkesi ilk kez Ankara'da! Türkiye ve Umman arasında 10 kritik anlaşma imzalandı

Türkiye ve Umman arasında 10 kritik anlaşma imzalandı

Suriye'de patlak veren savaşta muhaliflerin ilerleyişi sürüyor

Yanı başımızda patlak veren savaşta son durumu en iyi anlatan görüntü

Putin'den yeni tehdit: Birden fazla Oreşnik füzesi, nükleer silaha eşdeğer

Putin, elindeki en güçlü silahla tehdit etti: Toz olursunuz

Turhan Çömez, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la arasını açan olayı ilk kez Haberler.com'a anlattı

Turhan Çömez, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile arasını açan olayı ilk kez anlattı

Dha Yurt Bülteni-4

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

1)BAŞBAKAN YILDIRIM ANTALYA'DABAŞBAKAN Binali Yıldırım, Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı ile yatırımı tamamlanan kamu hizmetlerinin toplu açılış törenine katılmak üzere Antalya'ya geldi.

1)BAŞBAKAN YILDIRIM ANTALYA'DA

BAŞBAKAN Binali Yıldırım, Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı ile yatırımı tamamlanan kamu hizmetlerinin toplu açılış törenine katılmak üzere Antalya'ya geldi. Antalya Havalimanı'na özel uçakla saat 10.30'da gelen Başbakan Yıldırım'ı, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya Valisi Münir Karaloğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Ak Partili Menderes Türel ve protokol mensupları karşıladı. Başbakan Binali Yıldırım ile birlikte İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ile Gençlik ve Spor Bakanı Çağatay Kılıç da Antalya'ya geldi. Havalimanı VIP Salonu'nda kendisini bekleyen vatandaşların yanına giden Yıldırım, partililerin özçekim ricasını kırmadı ve bol bol fotoğraf çektirdi. Vatandaşlar, 'Vurur Yüze İfadesi 7/24 Ülkesi İçin Çalışan Başbakanların Bir Tanesi' diye pankart açtı.Başbakan Binali Yıldırım, Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı'na katılmak üzere Kemer'deki Rixos Sungate Otel'e geçti.

AKŞAM ANKARA'YA DÖNECEK

Saat 15.00'te yatırımı tamamlanan kamu hizmetlerinin kapalı spor salonundaki toplu açılış törenine katılacak Başbakan Yıldırım, saat 17.00'da bölge adliye mahkemesi binasının açılış töreninde bulunacak. Saat 19.00'da da sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle akşam yemeğinde bir araya gelecek Başbakan Yıldırım, Ankara'ya dönecek.Görüntü Dökümü

--------------

Vatandaş arama noktası,

Havalimanı çıkışı,

Tezahüratlar,

Vatandaş el sıkması,

Gazetecilerle el sıkışması

86.8 MB /// 1. 52"

Haber: Hasan DEMİRBAŞ- Tolga YILDIRIM- Kamera: Süleyman EKİN/ANTALYA,

========================================================

2)ADANA'DA YAKALANAN DEAŞ'LILARIN AVRUPA'DA KANLI EYLEM PLANLADIĞI ORTAYA ÇIKTI

ADANA'da Avrupa ülkelerine gitmeye hazırlanırken yakaladığı Danimarka ve İsveç vatandaşı 2 DEAŞ üyesinin kanlı eylem yapmak için Suriye eğitim aldığı ortaya çıktı. Suriyelilere verilen geçici ikamet kartlarının sahtesi çıkan DEAŞ üyesi Abdullah El Halabi (35) ile Mohammed Tofik Saleh (38) tutuklandı.

Adana Emniyet Müdürlüğü'ne bağlı İstihbarat ve Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, 12 gün önce, kaçak yollardan Türkiye'ye giriş yapan 2 yabancının Adana'ya geldiği bilgisini aldı. Avrupa'ya geçmeye hazırlanan DEAŞ üyelerinin merkez Seyhan İlçesi'nde bir evde saklandığını belirleyen polis, operasyon düzenledi. Üzerlerinden Suriyeli mülteciler için hazırlanmış sahte geçici ikamet kartları çıkan Lübnan asıllı Danimarka vatandaşı Abdullah El Halabi ile Irak asıllı İsveç vatandaşı Mohammed Tofik Saleh gözaltına alındı. 10 gün boyunca sorgulanan 2 DEAŞ üyesinin 3 yıl önce örgüte katılarak Suriye'de silahlı eğitim aldıkları ortaya çıktı.

SİLAH VE BOMBA EĞİTİMİ ALDILAR

Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince sorgulanan 2 örgüt üyesinin üzerlerinden çıkan dijital malzemelerin incelenmesi sonucu, Abdullah El Halabi ile Mohammed Tofik Saleh'in aylarca Suriye'de bomba eğitimi aldıkları ve silahlı çatışmalara girdiklerini gösteren fotoğraf ve bilgilere ulaştı. Bomba eğitimini tamamlayan Abdullah El Halabi ile Mohammed Tofik Saleh'in, Avrupa'da kanlı eylemler yapmak için görevlendirildikleri anlaşıldı.

İNSANİ YARDIM GÖTÜRDÜKLERİNİ SÖYLEDİLER

Sorgularında bomba eğitimi almadıklarını ve silahlı çatışmaya girmediklerini ileri süren Abdullah El Halabi ile Mohammed Tofik Saleh, Avrupa'dan Suriye'ye insani yardım amacıyla gittiklerini, Müslümanlara para, giyecek ve gıda yardımı götürdüklerini ileri sürdü. Ayrıca Saleh'in 2014 yılında eşi Fatime El Rudeyni ile 2 kızını alarak Türkiye üzerinden Suriye'ye geçmeye çalıştıkları belirlendi. Son anda Suriye'ye gitmekten vazgeçen Fatime El Rudeyni'nin İsveç'e dönüp, kocasının kızlarıyla DEAŞ saflarına katıldığı ihbarını yapıp suç duyurusunda bulunduğu saptandı.

Abdullah El Halabi ile Mohammed Tofik Saleh sevk edildikleri nöbetçi mahkemece tutuklandı.

Görüntü Dökümü

-------------------------

Adli Tıp Birimi tabelası

Adli Tıp Birimi içindeki zanlının görüntüsü

Zanlıladın Adli Tıp Birimi'nden çıkarılması

SÜRE: 01'17" BOYUT: 82,7 MB

Haber-Kamera: Fatih KARAÇALI ADANA,

========================================================

3)LİCE'DE 1 TON 211 KİLO TOZ ESRAR ELE GEÇİRİLDİ

DİYARBAKIR'ın Lice İlçesi'ne bağlı Kabakaya Köyü içerisinden geçen dere yatağına gizlenmiş, 60 torba halinde toplam 1 ton 211 kilo toz esrar ele geçirildi.

Terör örgütünün finans kaynağı uyuşturucu maddelerini ele geçirmek için Lice İlçesi'ne bağlı Kabakaya Köyü'ne düzenlenen operasyonda, dere içerisine gizlenmiş 60 torbada toplam 1 ton 211 kilo toz esrar maddesi ele geçirildiği belirtildi. Diyarbakır Valiliği'nce yapılan açıklamada, şöyle denildi:

"Diyarbakır İl Jandarma Komutanlığınca; elde edilen istihbari çalışmalar neticesinde Lice ilçesi Kabakaya Köyü dağlık ve ormanlık alanında bölücü terör örgütünün finans kaynağı olan imal edilmiş uyuşturucu maddeleri ele geçirmek maksadıyla, operasyonel faaliyet icra edilmiştir. Lice Tepe Jandarma Karakol Komutanlığı'nca; Lice İlçesi Kabakaya Köyü içerisinde bulunan dere yatağına gizlenmiş vaziyette 60 torba içerisinde toplam 1 ton 211 kilo toz esrar maddesi ele geçirilmiş olup, Cumhuriyet Savcılığı'nın talimatı ile uyuşturucu maddeye el konulmuş olup, olay ile ilgili adli işlemlere başlanılmıştır. Bölgemizde yaşayan vatandaşların huzur ve güvenliğinin sağlanması ve bölücü terör örgütünün finans kaynaklarının yok edilmesi maksadıyla narko-terörizmle mücadeleye yönelik çalışmalara artan azim ve kararlılıkla devam edilmektedir."

DİYARBAKIR, -

====================================================

4)SURİYELİ OTİZM VE DOWN SENDROMLU ÇOCUKLARI EĞİTİYORLAR

HATAY'ın Reyhanlı İlçesi'nde Suriyeli psikoloji uzmanları, Suriyeli otizm ve down sendromlu çocukları eğitiyor.

Reyhanlı'daki SAWA Eğitim Merkezi'nde 25'i otizm hastası 5'i de down sendromlu 30 çocuğu eğiten Suriyeli psikologlar verdikleri eğitimle çocukların yaşantısında önemli gelişme kaydedildiğini söyledi. Ülkedeki iç savaş nedeniyle Hatay'ın Reyhanlı İlçesi'ne yerleşen ailelerin otizm ve down sendromlu çocuklarını eğiterek yaşamlarının kolaylaştırılması ve hayata tutunmaları için mücadele ettiklerini söyleyen eğitmen Esra Mustafa, daha önce konuşma, hareket etme, oyun oynamadan yoksun olan çocukların SAWA Eğitim Merkezi'nde aldıkları eğitimle günlük yaşamlarında kolaylık sağlandığını söyledi.

Merkez'de görev yapan psikolog Dr. İyed Mardihi, 4 psikolog ve diğer eğitmenlerle birlikte çocukların eğitimini üstlendiklerini söyleyerek, "Burada bulunan 30 çocuk aldıkları eğitimle konuşan, hareket eden, isteklerde bulunan ve oyun oynayan duruma geldi. 3-15 yaş arasındaki çocukların hayata tutunmaları ve topluma kazandırılmaları için çalışıyoruz. Eğitimle önemli mesafe elde ettik. Ancak günlük 3'er saatlik dilimler halinde verdiğimiz eğitim dışında evlerinde ailelerinin de kendilerine yardımcı olmaları halinde aldıkları eğitim daha yararlı olacaktır" dedi.

Görüntü Dökümü

-------------------------

Eğitmenin çocukla ilgilenmesi

Çocuğun boya yapması

Başka bir çocuk ve eğitmenin görüntüsü

Çocuğun resimleri anlatması

Çocuğun oyun oynaması

Bayan eğitmenin çocukla ilgilenmesi

Çocuğun renkli kağıtları yerleştirmesi

Bayan eğitmenin konuşması

Psikolog İyed Mardihi'nin konuşması

Eğitmenler ve çocukların görüntüsü

SÜRE: 05'50" BOYUT: 186 MB

Haber-Kamera: Ferhat DERVİŞOĞLU/REYHANLI(Hatay),

=====================================================

5)YAPAY ZEKAYLA İLAÇLAMA, TOPRAK ANALİZİ VE SULAMA YAPILABİLECEK

MERSİN Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Gökhan Çuvalcıoğlu, yapay zeka teknolojisi ve bulanık mantık kullanarak geliştirdiği sistemle çiftçinin don, yanlış ilaçlama, toprak analizi ile sulama gibi sorunlarına son verileceğini söyledi.

Dünyadaki enerji problemi ve su stoklarının azalmasından yola çıkan Yrd. Doç. Dr. Gökhan Çuvalcıoğlu, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı'nın SAN-TEZ Proje desteği ile çiftçilerin yaşadığı birçok soruna çözüm buldu. Çuvalcıoğlu, yaklaşık bir yıldır üzerinde çalıştığı projesinde yapay zeka teknolojisi ve bulanık mantık kullanarak geliştirdiği sistemle çiftçinin don, yanlış ilaçlama, toprak analizi ile sulama gibi sorunlarına son veriyor. Deneme amaçlı olarak bir narenciye bahçesine kurulan sistem, bilgisayar yardımı ve oluşturulan yazılımın kurulumunun ardından her ağaca boyu üzerinde bir fıskiye yerleştirildi. Bilgisayar, donatımla topladığı bilgiler ışığında hava, ilaçlama, toprak analizini ve sulamayı ağacın ihtiyaç duyduğu hallerde devreye alarak gerekli işlemleri tamamlıyor. Geçici olarak bir narenciye bahçesinde denen sistem, üreticiyi de memnun etti. Çuvalcıoğlu, doğal su stoklarının ve dünyadaki enerji probleminin idareli kullanabilecek bir sistemi tarım alanında geliştirmeye çalıştığını söyledi. Hızlı şehirleşmenin yaşandığı kentlerdeki uzak noktalarda bulunan tarım arazilerinin geliştirilen sistemle daha aktif hale getirmeyi de hedeflediğini belirten Çuvalcıoğlu, "Proje sisteminin içinde sulama, ilaçlama, gübreleme ve don olaylarını engelleme gibi 4 çalışma kategorisini bulunuyor. Bu sistemi geliştirirken standart mevcut bilenen sistemler gibi manüel olarak kontrol edilen bir sistem geliştirmedik. Yapay zeka teknolojisini kullanarak bir uzman geliştirdik. Bir tarım arazisinde farklı yönlere bakan aynı anda tarım yapılıyorsa da tüm alanlara farklı şekilde hizmet eden bir sistem geliştirdik" dedi.

'KALINTI SORUNU ÇÖZECEK'

Türk ihracatçısının ilaç kalıntısı nedeniyle sorun yaşadığını kaydeden Çuvalcıoğlu, "Sistemde öne çıkan durumlardan bir tanesi, meyvelere verilen kimyasalların kontrolüdür. Normalde ihracat yaptığımızda meyvelere verildiğimiz kimyasallar ölçümden geçiyor. Ölçüm sonrasında bazı meyveler gümrüklerden geri dönüyor. Bunun nedeni ise meyveyi uygun olmayan zamanlarda yapılan ilaçlamanın, çiğ düşmesi ile toprağa düşmesi, topraktan tekrar meyveye geri dönmesidir. O sırada ilaç yetmediği için yeniden ilaçlama yapılmasıdır. Birkaç kez kimyasala maruz kalmasından kaynaklı problemlerdir" diye konuştu.

'HAVAYI KONTROL EDİYOR'

Sistemin çiftçinin gözü kulağı olacağını Çuvalcıoğlu şöyle devam etti:

"Sistemde kullanılan değişkenler 5 yıl önceki ve güncel hava durumu verilerini internet üzerinden süzüyor. Sistem yapay zeka ile çalıştığı için kendine en uygun koşulları belirleyip, bu koşulları hiç kimseye belli etmeden ilaçlamayı yapıyor. Çiğ düşme risklerini göz önüne alıyor. Ağaca verilen ilacın toprağa inmesini engelliyor. Bunun yanında toprak ölçümleri yapıyor. Sistem otomatik olarak her saat başı topraktaki nem değerlerini ölçüyor. Burada da bizim kritik bir eşiğimiz var, eğer sistem aldığı hava durumu bilgilere göre toprağın nem ihtiyacı riskli eşikte ise toprağın nemini yükselterek ağacın korunmasını sağlıyor. Örneğin, yarın yağmur yağacak diye bir ihtimal varsa sulamaya doğrudan geçmiyor. Ağacın ihtiyacına göre sulama yapıyor. Dolayısıyla sudan bir tasarruf oluyor. Aynı zamanda enerjiden de bir tasarruf sağlıyoruz."

'İLAÇLAMADA TASARRUF'

Sistemin tarım alanlarında ilaçlamayı merkezi olarak yapması nedeni ile yakıt masrafı ve işçiliğinde önüne geçtiğini kaydeden Çuvalcıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Normalde 100 dönüm bir arazinin ilaçlaması 3-4 saat sürecekken, bin dönüm bir arazinizde olsa 5-10 saniyede bütün ilaçlamayı yapma şansınız var. Bu da ağaç içine gömülü sistemle yapıyor. Dolayısıyla ağaç içten ve dıştan ilaçla yıkanmış oluyor. Sistem sayesinde aynı zamanda don olayını da engelliyoruz. Don olayları çiftçinin anlık karşılaşabileceği riskli durumlardan bir tanesidir. Bir tarım arazisine baktığımızda don her alanda beklenmez. Belli alanlarda don olayının olması beklenir. Sistem üzerine yüklediğimiz alıcılar sayesinde eğer ortamda don riski varsa sistem hemen devreye girerek uygun ısıdaki suyu çekip bahçeyi sislemeye başlıyor. Bu suyun içerisine meyve ağaçlarına zarar vermeyen faydalı kimsayallar konularak, seyreltilip don olaylarının önü geçilebiliyor. Sistemin, enerji, su kullanımı, vücudumuza meyve ve sebzeden kaynaklı giren kimyasalların engellenmesi, çiftçinin tarım arazisinin veriminin yükseltilmesi gibi katkılarının olduğunu düşünüyoruz."

Bahçesinde örnek uygulama yapılan çiftçi Mustafa Bal ise, sistemin çiçek dönemi, hasat dönemi ve sonrası için çok yararlı bir sistem olması nedeniyle maliyetleri düşürdüğünü söyledi.

Görüntü Dökümü

------------------------

Narenciye bahçesinde sistemin kurulumu yapılırken

Kurulumdan genel ve detay

Elektronik ve mekanik parçalar birleştirilmesi

Yrd.Doç.Dr.Gökhan Çuvalcıoğlu, bilgisayardan sistemi kontrol etmesi

Yrd.Doç.Dr.Gökhan Çuvalcıoğlu ve beraberindekiler bahçedeki sistemi kontrol etmesi

Çalışan sistemden ve bahçeden görüntü

Yrd.Doç.Dr.Gökhan Çuvalcıoğlu ile röp

Narenciye bahçesi sahibi Mustafa Bal ile röp

SÜRE: 09'12" BOYUT: 732,59 MB

Haber-Kamera: Mustafa ERCAN/MERSİN,

====================================================

6)BEYNİNİN YARISI ALINAN 2 YAŞINDAKİ DERİN, UMUDUN ADI OLDU

İSTANBUL'da dünyaya geldikten 8 saat sonra nöbet geçiren, 6 aylıkken beyninin neredeyse yarısı alınan 2 yaşındaki Derin Çevik, umudun adı oldu. Ameliyattan sonra doktorların "Gözleri görmeyebilir, sol tarafı tutmayabilir" dediği Derin, anne ve babasının inanç ve çabasıyla kollarının altından tutulduğunda adım atmayı, dönerek istediği yere gidebilmeyi, çevresindekilerle mimik ve seslerle iletişim kurmayı öğrendi.

İstanbul'da reklam koordinatörü Emine Çevik ile muhasebeci Mehmet Çevik 2013 yılında evlendikten sonra bebeklerini kucaklarına alacakları günü hayal ederken, 22 Aralık 2014 tarihinde dünyaya gelen kızları Derin'in hastalığıyla yıkıldı. Doğduktan 8 saat sonra beyninde 'kortikal displazi' (Beyin korteksindeki nöronların anormal erken gelişimi sonucu ortaya çıkan bir beyin hastalığı) tespit edilen minik Derin, her gün çok sayıda epilepsi nöbeti geçirdi. 6 aylıkken ameliyata alınan ve sağ beyninin büyük bölümü alınan Derin, anne ve babasının umutlu çabaları sonucu bugün oturmaya, dönerek istediği noktaya gidebilmeye, yatarken oturur pozisyona gelebilmeye, kollarının altından tutulunca adım atmaya ve 'anne', 'baba', 'gel', 'atta', 'abla', 'ağabey' gibi sınırlı sözcükleri kullanmaya başladı.

BEYNİNİN BÜYÜK BÖLÜMÜ ALINDI

Geçirdikleri süreci anlatan Emine Çevik, riskli gebeliği olmadığı için Derin'in hastalığının anne karnında tespit edilemediğini söyledi. Çevik, "Doğduktan 8 saat sonra epilepsi nöbeti geçirdiğinde fark edildi. 6 ay boyunca günde onlarca epilepsi nöbeti geçirdi. Her nöbette tüm vücudu kaskatı oluyordu. Nefes alabilmesi ve kendini güvende hissetmesini sağlamak dışında nöbetin bitmesini beklemekten başka çaremiz yoktu. 6 aylıkken ameliyat olabileceği kararına varıldı" dedi.

DOKTORLAR UMUTLU KONUŞMADI

Doktorların tüm riskleri kendilerine anlattığını belirten Emine Çevik, bu riskler arasında görmemesi, felç kalması, sol kısmın tutmamasının da bulunduğunu anlattı. Çevik, şöyle devam etti:

"Ameliyat olmazsa bu kadar yoğun epilepsi nöbeti ve beyindeki bozukluk sonucu sadece 1 ya da 2 yıl yaşayabileceği, kucağımızda ölebileceği söylendi. Ameliyat için onay verdik ve 9 Haziran 2015 tarihinde operasyona alındı. 9 saat süren ameliyat sonunda doktoru ameliyatın tahmin ettiklerinden zor geçtiğini, kafatasını açıp EEG çektiklerinde sorunun düşündüklerinden daha büyük boyutta olduğunu gördüklerini söyledi. İleride sorun çıkarıp yeniden epilepsi nöbetlerini tetikleyebilecek tüm noktaları aldıklarını anlattılar."

"TIP KURALLARINA BİLE UYMAYAN MUCİZE"

Böyle bir operasyondan sonra vücudun sol tarafının fonksiyonunu tamamen yitirmesinin beklendiğini söyleyen Emine Çevik, "Derin anestezinin etkisi gittikçe elini ayağını bırakın, parmaklarını bile oynatıyordu. Doktorlar bunun tıp kurallarına uymayan bir mucize olduğunu söyledi. Derin'in beyninin neredeyse yarısı artık yoktu" dedi.

Ameliyatın ardından zorlu bir sürece girdiklerini belirten Emine Çevik, işinden ayrıldığını ve zamanının tamamını kızına adadığını, asla umutsuzluğa kapılmadığını söyledi. Anne Çevik, şöyle devam etti:

"Fizyoterapi ve bizim evdeki çabalarımızla Derin'deki gelişmeleri görmek çok güzel. Derin, başını bile tutamıyordu. Ameliyattan sonra muayene eden çoğu doktor, patoloji raporuna ve Derin'in o andaki durumuna bakıp 'Bu kadar ciddi bir ameliyattan sağ salim çıkmış. Bu zaten bir mucize ama bu çocuktan artık çok da bir şey beklemeyin. Belki de ömür boyu kucağınızda ya da tekerlekli sandalyede taşımanız gereken bir çocuğunuz olacak. Bunu kabul edin' dedi. İşte bu noktada biz bunu asla kabul etmedik."

DERİN'İ MÜZİK, RİTM VE DANSLA BULUŞTURDUK

Minik kızının gelişimi için yoğun çaba gösterdiğini anlatan Çevik, Derin'le birlikte anne- bebek danslarına katılmaya başladıklarını, ardından kızının bir anda sosyalleşmeye başladığını belirtti. Hiç göz kontağı kurmazken bir anda ritmin, hareketlerin ve kendisinden aldığı güvenle mimikleriyle cevap vermeye başladığını söyleyen Emine Çevik, şunları aktardı:

"Halen devam ediyoruz müzikle bir arada olmaya. Biz gücümüzü ve Derin'e olan inancımızı asla kaybetmedik. Yüksek hipotonisi (kas gevşekliği) ciddi derecede azaldı. Sadece vücudunun sol kısmını sağ kadar aktif kullanamıyor. Ama oturabiliyor, dönebiliyor. Ayakta tek başına duramasa da kollarının altından tutunca adım atabiliyor. Yaklaşık 6 kelimeyi net olarak öğrendi. Derin'in algısı inanılmaz açık. Fizyoterapi ve destekle gelişmeye açık bir çocuk. Sadece yeterli fizyoterapi önemli olan. Ben inanıyorum ki gelecekte Derin, biz olmadan da yemek yiyebilecek, su içebilecek, ihtiyaçlarını gidererek hayatını devam ettirebilecek duruma gelecek."

DEVLETİMİZ BU ÇOCUKLARIN YANINDA OLSUN

Derin'in haftada 2 saat fizyoterapi gördüğünü anlatan Emine Çevik, bunun yeterli olmadığını, bu tedavinin haftada en az 10 saat alınması gerektiğini savunurken, "Kimse bu çocuklarda gelişim olabileceğine inanmıyor. Ama biz inanıyoruz. Devlet sadece haftada 2 saat fizyoterapiyi ödüyor. Ben evde yapmaya, destek olmaya çalışıyorum ama tabii ki yeterli seviyeye ulaşılamıyor. Belki de gerçekten yapılması gereken tüm ihtiyaçlarını eğitim anlamında yerine getirebiliyor olsak yaşıtlarını yakalayabilecek. İstiyoruz ki devletimiz bu çocukların yanında olsun" diye konuştu.

Emine Çevik, özel çocukların annelerine de seslendi. Seslerini duyurabilmek için derinbirumut.com adlı internet sitesi hazırladıklarını, burada Derin'deki gelişmeleri paylaştıklarını belirten Çevik, "Kimse asla umudunu kaybetmesin. Benim bebeğimin neredeyse beyninin yarısı yok ama ben bir gün Derin'in bensiz de adım atabileceği inancımı hiç yitirmedim. Anneler de lütfen inansın" dedi.

Görüntü Dökümü

-----------------

Annesi Derin'i yürütürken

Derin kreşte oynarken

Derin ve öğretmeniyle kumda oynarken

Derin ve diğer çocukların oynaması

Derin'in babasıyla karda gezmesi

Emine Çevik'in açıklaması

Haber: Selma KUNAR- Kamera: Antalya-DHA)

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title