Dha Yurt Bülteni 3
Dünyanın en eski köprüsüne 'Dilan seni seviyorum' yazdılarADANA'da Roma İmparatorluğu döneminde 384 yılında İmparator Hadrian tarafından mimar Auxentius'a inşa ettirilerek 'Justinian Köprüsü' adı verilen ve zamanla Taşköprü adını alan tarihi köprüye kimliği belirsiz kişiler tarafından...
Dünyanın en eski köprüsüne 'Dilan seni seviyorum' yazdılar
ADANA'da Roma İmparatorluğu döneminde 384 yılında İmparator Hadrian tarafından mimar Auxentius'a inşa ettirilerek 'Justinian Köprüsü' adı verilen ve zamanla Taşköprü adını alan tarihi köprüye kimliği belirsiz kişiler tarafından sprey boyalarla yazılan "Dilan seni seviyorum, Best of Ahmo, Tosun' gibi yazılar görenlerin tepkisini çekiyor.
Adana'nın simgelerinden olan, üzerinden hala ulaşım sağlanabilen dünyadaki en eski köprülerden biri olan 16 asırlık Taşköprü, 2006 yılında Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından restore edilerek, taşıtlara yasaklanıp sadece yaya ve bisiklet trafiğine açıldı. Seyhan Nehri'nin üzerine inşa edilen, yerli ve yabancı turistlerin görmeden kentten ayrılmadığı tarihi köprüye sprey boyalarla yazılan "Dilan seni seviyorum, Best of Ahmo, Tosun' yazılarını görenler şaşkınlıklarını gizleyemiyor.
İş yerine giderken her gün Taşköprü'den geçtiğini belirten Canan Opçin(27), "Her geçtiğimde dikkatimi çekiyor bu kötü manzara. Keşke insanlarımız daha bilinçli olsalar. Adana'nın simgesi olan ve tarihe tanıklık eden bir köprüde bu görüntü hoş değil. İnsanların bu tür yerlere karşı duyarlı olması lazım' diye konuştu.
Görüntü Dökümü
------------------------
Köprüdeki yazılardan ve insanlardan detay
Canan Opçin Röportaj
Genel ve detay görüntü
İkinci kadın röportaj
-Köprüde yürüyen insanlar
Haber- Kamera: Can ÇELİK/ADANA,
SÜRE: 01'42"-BOYUT: 188MB
======================================
'En görkemli' seçilen Zil Kale'ye ziyaretçi akını
KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı, Türkiye'nin en görkemli 13 kalesini sıraladı. İlk sırada, Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) tarafından korunması gereken 200 ekolojik saha arasında gösterilen Rize'nin Çamlıhemşin ilçesindeki Fırtına Vadisi'nde bulunan Zil Kale yer aldı. Sarp bir kaya üzerine inşa edilen kale, eşsiz manzarasıyla ziyaretçilerini büyülüyor. Yeri-yabancı turistlerin akınına uğrayan kaleyi, yaz döneminde yaklaşık 400 bin kişi ziyaret etti.
Çamlıhemşin ilçesinde 13'üncü yüzyılda bölgede yaşayan Kommenoslar tarafından 750 metre yüksekte sarp bir kaya üzerine inşa edilen Zilkale, Cenevizliler başta olmak üzere Rumlar ve Osmanlı tarafından 1800'lü yılların sonuna kadar kullanıldı. Yakın tarihte restore edilen ve Rize'deki önemli tarihi mekanlar arasında yer alan Zilkale, Kültür ve Turizm Bakanlığınca yapılan Türkiye'de en görkemli kaleler sıralamasında 13 kale arasında birinci seçildi. Eşsiz manzarasıyla ziyaretçilerini büyüleyen kale, yeri-yabancı turistlerin akınına uğruyor. Kale, bu yaz döneminde yaklaşık 400 bin kişi tarafından ziyaret edildi.
'MUHTEŞEM BİR DOĞA HARİKASI'
Kaleyi ziyaret gelenler karşılaştıkları manzara karşısında büyüleniyor. Ahmet Emin Öztürk, kalenin harika göründüğünü belirterek "Bende ilk kez geldim. Manzarası harika. Kalenin yeri çok hoşuma gitti" dedi.
İzmit'ten geldiklerini belirten Mehmet Ali Büyükköse de "Doğası, şelaleleri ve kalesiyle bölge harika. Kale özellikle muhteşem. Herkesin gelip görmesini tavsiye ederiz" diye konuştu.
Isparta'dan gelen Kemal Avşar ise "Muhteşem doğa harikası bir yer. Geçmişi çok eski. Güçlü, kuvvetli ihtişamlı bir kale" ifadelerini kullandı.
'ZİL KALE, EMSALSİZ BİR YERDE'
Rize Kültür ve Turizm Müdürü İsmail Hocaoğlu, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından en görkemli kale sıralamasında ilk sırada gösterilen Zil Kale'nin birçok yönüyle gelen ziyaretçileri büyülediğini belirtti. Hocaoğlu, "Tarihi İpek Yolu güzergahı üzerinde bulunan Zil Kale, bulunduğu konum itibariyle emsalsiz bir yerde. Özellikle son yıllarda Zil Kale, yerli ve yabancı turistlerin yoğun ilgisiyle karşı karşıya. Bu yıl toplamda 400 bin kişi Zil Kale'yi ziyaret etti. Bu çok önemli bir rakam ve her yıl ilgi giderek artıyor. Bu anlamda bölgede ciddi bir yoğunlukta söz konusu. Biz turizm çeşitliliği bakımından o bölgelere yeni destinasyonlar dahil ederek, Zil Kale ve sonrasında Elevit ile Çat Vadisi'nin de turizme dahil olması konusunda ciddi çalışmalarımız var. Bu bölgede, Zil Kale ana bir destinasyon olarak kendini gösteriyor. Rize'ye gelen her ziyaretçi bu tarihin görkemli kalesini mutlaka görmeleri gerekiyor. Zil Kale, suyun, doğanın, yeşilin ve tarihin yolculuğunu bir arada gösteriyor" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Zil Kale Drone detayları
Kale detayları
Ziyaretçi detayları
Ziyaretçilerie röp.
Kültür ve Turizm Müdürü İsmail Hocaoğlu açıklaması
Haber: Muhammet KAÇAR Kamera: Aytekin KALENDER RİZE-DHA
======================================
Tulum ve Horon Kurultay'ı düzenlendi; tulum ve İskoç gaydası buluştu
RİZE'nin Çamlıhemşin ilçesinde, horon kaidelerinin kayıt altına alınarak gelecek nesillere doğru aktarılması amacıyla 'tulum ve horon kurultay'ı düzenlendi. Kurultayda, Karadeniz'in nefesli enstrümanı 'tulum' ile benzer özellikte, İskoçların milli çalgısı 'gayda' buluştu. Tulum sanatçıları gayda, gayda sanatçısı da tulum çalmaya çalıştı, ortaya renkli görüntüler çıktı.
Çamlıhemşin Eğitim ve Kültür Derneği ile Çamlıhemşin-Hemşin Vakfı tarafından tulum ve horon kaidelerinin kayıt altına alınıp gelecek nesillere doğru şekilde aktarılması amacıyla 'tulum ve horon kurultay'ı düzenlendi. Kurultay'a, Çamlıhemşin Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Metin Gültan, Hemşinliler Eğitim ve Kültür Derneği Hızır Canbaz, Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Devlet Konservatuar Müdürü Doç. Dr. Abdullah Akat, Avusturya Viyana Üniversitesi Konservatuar Bölümü Öğretim Üyesi ve gayda sanatçısı Prof. Dr. Ulrich Morgenstern ile Karadenizli tulum sanatçıları katıldı. Kurultay'da akademisyenler horon kültürü ile ilgili sunumlar yaptı, tulum sanatçılarının anlatımıyla tulum ve horon kaideleri belirlendi, kayıt altına alındı. Kayıt altına alınan kaideler bir kitapta toplanacak.
TULUM VE GAYDA BULUŞTU
Kurultayda, Karadeniz'in nefesli enstrümanı 'tulum' ile benzer özellikte, İskoçların milli çalgısı 'gayda' buluştu. Tulum sanatçıları Filiz İlkay Balta ve Hüseyin Reyhan ile Avusturya Viyana Üniversitesi Konservatuar Bölümü Öğretim Üyesi ve gayda sanatçısı Prof. Dr. Ulrich Morgenstern tarihi kemer köprü üzerinde mini konser verdi. Tulum ve gayda ile ortak ezgiler çalındı. Tulum sanatçıları gayda, gayda sanatçıları da tulum çalmaya çalıştı, ortaya renkli görüntüler çıktı. Her iki ülke sanatçıları da birbirlerinin enstrümanları ile başarıyla ezgiler çaldı. Kurultay, oynanan horonlarla sona erdi.
MORGENSTERN: KARADENİZLİ TULUMU İHTİYAÇ GİBİ GÖRÜYOR
Avusturya Viyana Üniversitesi Konservatuar Bölümü Öğretim Üyesi ve gayda sanatçısı Prof. Dr. Ulrich Morgenstern, Karadeniz halkının kültürlerine sahip çıkmalarının kendisini etkilediğini belirterek "Avrupa'da tulum ve benzeri çalgılar bir dönem yok oldu. Sonra yeniden canlandı. Ancak Karadeniz'de tulum kültürü süreklilik arz ediyor.İnsanlar tulum çok ciddiye alıyor. İnsanlar birilerine bir şeyi göstermek için değil tulumu hayatlarının bir ihtiyacı gibi görüyor" dedi.
GÜLTAN: AMACIMIZ, HORONUN ORİJİNAL HALİNİ ARŞİVLEMEK
Çamlıhemşin Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Metin Gültan, tulum ve horondaki dejenasyonu bir parça engellemek ve insanlara horonların nasıl oynanması gerektiği konusunda bilgi vermeyi amaçladıklarını belirterek "Kurultayda tulum, horon ve türkü konusunda uzmanlaşmış olan eski ustalarımızı dinledik. Onlarla beraber kaideleri kayıt altına aldık. Amacımız bunları kitap haline getirmek. Bir sonraki hedef olarak ta bunu bir CD haline getirip kaydetmeyi düşünüyoruz. 'Anadolu'nun Kayıp Şarkıları' gibi bir proje yapmak istiyoruz. Amacımız horonun orijinal halini arşivleyerek gelecek nesillere aktarmak" dedi.
Hemşinliler Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Hızır Canbaz da köklü geçmişe sahip horon kültürü ve eski kaidelerin kaybolmaya yüz tuttuğunu belirterek "Bunları kayıt altına almak istedik. Bu kayıtlar kültürel miras için çok önemli. Tulum derinliği olan ve ayrı bir ekol. Buna sahip çıkmamız gerekiyor" ifadelerini kullandı.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
Kurultay detayları
Tulum ve gayda sanatçılarından detay
Gayda çalınması detayları
Tulum çalanlar
Tulums ve gayda sanatçısı ile röp.
Metin Gültan ile röp.
Horonlar oynanması
KJ: Haber: Muhammet KAÇAR - Kamera: Aytekin KALENDER RİZE-DHA
======================================
Dünya Dilleri Kütüphanesi'nde 26 dilde 5 bin kitap
ANTALYA'nın Manavgat ilçesinde Halk Kütüphanesi bünyesinde kurulan ve 26 dilde 5 binden fazla kitabın bulunduğu Dünya Dilleri Kütüphanesi, yerleşik yabancılar ve tatil için ilçeye gelenlerin ilgisini çekti. Kütüphaneden Antalya Göç İdaresi Misafirhanesi'nde bekleyen yabancılar için de 500 kitap gönderildi.
Manavgat'ta yerleşik yabancıların kitap okuma ihtiyaçlarını karşılamak için 2 yıl önce başlatılan proje kapsamında, ilçedeki turizm dernekleri ve otellerin katkısıyla İlçe Halk Kütüphanesi bünyesinde 'Dünya Dilleri Kütüphanesi' oluşturuldu. Açılışı Aralık 2016'da yapılan kütüphaneye bugüne kadar 26 dilde kitap bağışı yapıldı. Roman, hikaye ve dini kitap başta olmak üzere pek çok türde kitap dillerine göre tasnif edilerek ayrıldı. Kütüphanede en fazla Almanca olmak üzere Rusça, İspanyolca, Norveççe ve Japonca başta toplam 5 bin 500 kitap yer alıyor. Kitaplardan 500'ü gelen talep üzerine Antalya İl Göç İdaresi'ne gönderildi. Gönderilen kitapları, Göç İdaresinde sınır dışı edilmek üzere bekleyen yabancıların vakit geçirmesi için okumaları amacıyla verildiği belirtildi.
'600'DEN FAZLA YERLEŞİK YABANCI KİTAP ALARAK OKUDU'
Manavgat İlçe Halk Kütüphanesi Müdürü Hidayet Oktay, kütüphanelerin 7'den 77'ye herkese; dil, din, ırk ve renk ayrımı yapmadan hizmet verdiğini belirterek, Manavgat'ın Antalya'da en çok turist ağırlayan ilçe olduğunu söyledi. Kendilerinin de turizme katkı sağlamak ve ilçede yaşayan yerleşik yabancıların kitap ihtiyacını karşılamak amacıyla bu kütüphaneyi kurduklarını vurgulayan Hidayet Oktay, "İlçemizde 'Dünya Dilleri Kütüphanesi' adında bir kütüphane kurduk. 26 dilde 5 binden fazla kitap bulunmaktadır. Bu kitapları dillerine göre tasnif ettik. Bir yıllık zaman diliminde de 600'den fazla yerleşik yabancı kitap alarak okudu. Bu durumda bizim yaptığımız hizmetin gerçekten bir boşluğu doldurduğunu gösterdi" dedi.
500 KİTAP GÖÇ İDARESİNE GÖNDERİLDİ
Kitapların büyük kısmının ilçedeki otellerden geldiğini anlatan Oktay, "Dünya Dilleri Kütüphanesi'ni açtıktan sonra Antalya Göç İdaresi'nin talebi üzerine 500 kitabı oraya gönderdik. Orada ülkelerine gönderilmek üzere misafir edilen kişilerin beklediği alanlara bu kitapları koyduk ki en azından birkaç günlük bekleme süresince kendi dillerinde kitaplarla vakit geçirsinler istedik. İyi de olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.
'HER DİLDEN KİTABI BULMAK ÇOK İYİ'
Manavgat Kültür ve Yaşam Derneği (MAYDER) üyelerinden ilçede yerleşik yaşayan Rus asıllı Maria Özgüneş, 10 yıldır ilçede olduğunu belirterek, "Böyle bir kütüphane olduğunu duydum ama daha önceden hiç gelmedim. Bu benim ilk gelişim. Bu kadar çok kitap olduğuna çok şaşırdım. Ben çok kitap okumayı seviyorum. Biz burada yabancıyız, bizim için Rusça kitap, İngilizce kitap bulmak çok zor. Burada her dilden kitabı bulmak çok iyi" dedi.
'BU KÜTÜPHANE ÇOK HARİKA'
Rus asıllı Maria Kalaycı da Manavgat'ta çok sayıda yerleşik yabancı olduğunu hatırlatırken, "Bu kütüphane çok harika. Manavgat'ta çok insanlar var, çok yabancılar var. Bizim için çok önemli. Yabancı bir ülkede kendi dilimizde kitaplar bulmak çok güzel. Bu kütüphaneyi hiç duymamıştım. Burası bizim için çok iyi" diye konuştu.
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
--------------
Sahilden genel görüntü
Kütüphaneden genel görüntü
Yerleşik yabancıların kitapları incelemesi
RÖP 1: Hidayet Oktay
Kütüphaneden detay
RÖP 2: Maria Özgüneş
RÖP 3: Maria Kalaycı
Kütüphaneden detay
486 MB /// 04.17"
HABER- KAMERA: Mithat ABAKAN/MANAVGAT(Antalya),
======================================
Hobi olarak beslediği cüce karidesleri 8 ülkeye ihraç edecek
ANTALYA'da, eski turist rehberi Timur Eker, beslemek için satın aldığı akvaryum canlısı 'cüce karides' ve 'cüce kerevit' sayısı hızla artınca ticarete girdi. Almanya ve İtalya başta olmak üzere 8 ülkeyle anlaşma yapan Eker, yılda 250 bin karides, 20 bin kerevit ihraç edip 50 bin Euro ciro hedefliyor.
Antalya'da oturan ve 30 yılı aşkındır akvaryum hobisi bulunan eski turist rehberi Timur Eker, 2008 yılında Almanya'da düzenlenen bir akvaryum fuarına katıldı. Fuarda gördüğü 'cüce karides' ve 'cüce kerevit' olarak adlandırılan renkli karides ve kerevitler Eker'in ilgisini çekti. Türkiye'ye dönünce yaklaşık bir yıl bu canlılarla ilgili araştırma yapan Eker, Almanya'dan boyları en fazla 3.5 santimetre olan cüce karidesler ile 5 santimetre olan cüce kerevitlerden renklerine göre 20 çeşit satın aldı. İlk etapta 60 karides ve kereviti Antalya'ya getirerek beslemeye başlayan Timur Eker, 6-8 hafta arasında bir dişisi 20 adet üreyen karides ve kerevitlerin sayısının hızla arttığını görüncü bunu değerlendirmeye karar verdi.
HOBİSİNİ MESLEK EDİNDİ, ÜRETİMİ 5 KATINA ÇIKARDI
Karides ve kerevit ticareti yapmaya karar veren Timur Eker, Muratpaşa ilçesinde içerisinde havuzların bulunduğu bir tesis kurdu. 2013 yılında 100 bin litrelik tesise sahip olan ve üretimi sürdüren Eker, Türkiye'nin farklı bölgelerine akvaryum canlılarını gönderip ticaretini yapmaya başladı. Bu sırada rehberliği de bırakan Timur Eker, hobi olarak başladığı cüce karides ve kerevit ticaretini kendine meslek edindi. Süs amaçlı cüce karides ve kerevit üretiminin bu kadar büyük çapta Türkiye'de yalnızca kendisinin yaptığını belirten Timur Eker, dünyada ise yalnızca Çin'de bu kadar büyük çapta üretildiğini tahmin ettiğini söyledi. Eker, 2013 yılında 100 bin litre olan üretim kapasitesini bugün 5 katına çıkararak 500 bin litrelik hacme ulaştı.
8 ÜLKEYLE TİCARET ANLAŞMASI YAPTI 50 BİN EURO CİRO HEDEFLİYOR
Türkiye'de akvaryum süsü olarak kerevit ve karidesi bu kadar büyük potansiyelde yalnızca kendisinin ticaretini yaptığını anlatan Eker, ayrıca ihracat için kolları sıvadığını, aralarında Almanya ve İtalya'nın olduğu 8 ülkedeki firmalarla ticaret için sözleşmeleri tamamladığını söyledi. Türkiye'de tüm petshopların kendisinden bu canlıları satın aldığını ifade eden Timur Eker, şöyle konuştu:
"Edirne'den Kars'a kadar tüm petshoplar benden toptan ve perakende olarak bu canlıları alıyor. Rahat bir ortamda çalışıyorum. Bu yıl birkaç ülkeyle görüştüm. Yurt dışına açılma gibi bir girişimde bulunduk. Almanya, İtalya, İspanya, Hollanda, İsveç, Danimarka, Yunanistan ve Bulgaristan ile görüşmeler yaptık, oradaki firmalarla sözleşmeler yaptık. Amacımız yılda 250 bin karides, 20 bin kerevit ihraç etmek. Bu da yaklaşık olarak 50 bin Euro yapıyor."
GÖRÜNTÜ DÖKÜMÜ
---------------------
Tesisden genel görüntü
Böceklerrden detay görüntü
Röp: Timur EKER
Detay görnütüler
Haber: Alparslan ÇINAR- Kamera: Emrah GÜL/ANTALYA,
545 MB//4.32
======================================