Dha Yurt Bülteni-12
Ağır hasarlı 7 katlı Dilan Apartmanı boşaltılıyor Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesinde, 'ağır hasarlı' olduğu yönünde rapor verilen 7 katlı Dilan Apartmanı'nda oturanlar, evlerini boşaltmaya başladı.
Ağır hasarlı 7 katlı Dilan Apartmanı boşaltılıyor
Diyarbakır'ın merkez Bağlar ilçesinde, 'ağır hasarlı' olduğu yönünde rapor verilen 7 katlı Dilan Apartmanı'nda oturanlar, evlerini boşaltmaya başladı. 35 dairenin bulunduğu 25 yıllık binanın etrafına güvenlik şeridi çekildi.
Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü'nün boşaltılma kararı aldığı, merkez Bağlar ilçesi 5 Nisan Mahallesi 691 Sokak'ta bulunan 7 katlı 35 daireli Dilan Apartmanı'nın sakinlerine zabıta ve polisler tarafından evlerini boşaltmaları yönünde uyarı yapıldı. Polisler, bina çevresine de güvenlik şeridi çekti. Bina sakinleri evlerindeki eşyaları, nakliye firmalarının kullandığı asansörlerle taşırken, apartman altındaki işyerlerine ise 2 gün içinde boşlatılma uyarısı yapıldı.
Bina altındaki dükkanda bakkal işleten Ferhat Tunç, 10 yıldır burada olduğunu ifade ederek, "Başımıza tahlisiz bir olay geldi. Esnaf olarak bu olaydan biz de etkilendik. Mağduruz ne yapacağımızı bilmiyoruz" dedi.
Bina sakinlerinden Mehmetşah Bozkurt ise mağduriyetlerinin giderilmesi için çağrıda bulunarak, "Bodrumda su toplanmıştı. Bakmak için bodruma indik. O zaman kolonun patlamış olduğunu gördük. Hemen dilekçemizi belediyeye verdik. Belediye geldi. Bu bina gibi binlerce bina var. Bize 'Evlerinizi boşaltın' dediler. Bu zor günümüzde devlet bize sahip çıkmazsa biz nereye gideceğiz? Elektrik, su parasını veremeyen insanlar var. Devletimizden yardım bekliyoruz" diye konuştu.
Ev sahiplerinin bina etrafında bekleyişi sürerken, apartmanın etrafına güvenlik şeridi çekildi.
Görüntü Dökümü
----------
Dilan Apartmanı
Bekleyen aileler
Tahliye edilen eşyalar
Bakkal Tunç'un konuşması
Bina sakini Bozkurt'un konuşması
Genel ve detay görüntüler
GÖRÜNTÜ BOYUTU: 633 MB
Haber-Kamera: Serdar SUNAR-Mesut BUDRAÇ/DİYARBAKIR,
=================
AFAD, hasar gören evlerde inceleme yaptı
Kütahya'nın Emet ilçesinde heyelan nedeniyle göçen yol ve Günlüce köyünde çatlakların meydana geldiği evlerde AFAD ekiplerince inceleme yapıldı. Evlerinin yıkılma korkusu yaşayan bazı köylüler yakınlarına taşınırken, toprak kayması sonucu 3 mahalleye giden yol kapandı.
Kütahya'nın Emet- Tavşanlı güzergahında geçen yıl tamamlanarak hizmete geçen 45 kilometrelik yolun 8'nci kilometresinde büyük çökmeler meydana geldi. Trafiğe kapatılan yolun her hafta farklı noktalarda çökmeler yaşanırken, Karayolları 14. Bölge Müdürü Turgay Çolak ve Ulaştırma Bakanlığı Daire Başkanlığı görevlileri yolda ince
Evlerinde hasar oluşan köylülerden bazıları, yıkılma korkusuyla yakınlarının evlerine taşındı. Köyde oturan Nazife Çalışkan (81), yolun güzergahının değiştirilmesi gerektiğini belirterek, "Aşağıya yol yaptılar oda göçtü. Her yerler çöktü arabalar geçmiyor artık. Yol yapıldıktan sonra göçmeye başladı. Çok oydular altını, buradan oraya toprak yığdılar. Evlerinde hasar olanlardan bazıları taşındı. Kimisi akrabasına gitti. Evi çatladığı için akşam çıkmışlar evden" dedi.
'ÜÇ MAHALLENİN YOLU TOPRAKLA KAPANDI'
Yoldaki çökmelerden dolayı bazı bölgelerde toprak kayması meydana geldi. Günlüce köyünün alt kısmında bulunan 3 mahalleye giden yolun trafiğe kapandığını anlatan köylülerden Kadir Yücel, "Toprak kayması sonucu 3 mahalleye giden yol tamamen kapandı. Buralara ulaşım şehitlikten yada Emet tarafından yapılıyor. Yolun mesafesi yaklaşık ikiye katladı. Yeni yoldaki yapılan menfez yaklaşık 400 metre yukarıdan toprakla birlikte aşağıya kadar inerek yolu kapattı" dedi.
Görüntü Dökümü
----------
-Köyden evlerden görüntü
-Nazife Çalışkan ile röp.
-Toprak kayması sonucu mahalle yolu
-Kadir Yücel ile röp.
-Havadan çöken yol ve hasar gören evler (DRONE)
-Genel görüntüler
Haber-Kamera: Oğuzhan KILIÇ-Tuna İŞLEYEN/KÜTAHYA,-
================
Sınıfta saldırıya uğrayan Yağmur: Öleceğimi zannettim
Antalya'da sınıfta bir grup öğrenci tarafından dövülen iki öğrenciden Yağmur S.P.'nin annesi Özlem P., "Kızım tam 6 dakika 53 saniye işkence görmüş. Kızım bana 'Anne öleceğimi zannettim' dedi" diye konuştu. Özlem P., saldırgan öğrencilerin yanı sıra, okul idaresinden de şikayetçi olduklarını söyledi.
20 Şubat günü yaşanan olay, iddiaya göre şöyle gelişti; Kepez Hacı Ekrem Şerife Yazaroğlu Anadolu İmam Hatip Lisesi 9'uncu sınıf öğrencileri Yağmur S.P. (16) ile arkadaşı Gülsen M. (16) sınıftayken ders arasında kapıya gelen başka okuldan Gülsüm E., "Herkes dışarı çıksın, Yağmur ile Gülsen kalsın" dedi. Sınıftaki diğer öğrencilerin çıkmasının ardından Gülsüm E., daha önce aralarında mesaj yoluyla hakaret ettiği Yağmur S.P. ile Gülsen M.'ye saldırdı. Bu sırada sınıfa giren 3 kız öğrenci daha iki kızı dövmeye başladı. 2 kızın çığlık atması ve masaları devirmesinin ardından sesleri duyup sınıfa gelen bir öğretmenin müdahalesiyle olay yatıştırıldı.
'KIZIMA 7'Sİ KIZ 11 KİŞİ PUSU KURDU'
Yağmur S.P.'nin annesi Özlem P., olay sonrası polis merkezine giderek, saldırganlardan ve okul idaresinden şikayetçi olduklarını söyledi. Özlem P., 15 Şubat Cuma günü kızının arkadaşlarıyla okul bahçesinde voleybol oynarken kızının arkadaşı Gülsen'in, yanındaki erkek arkadaşına tutması için şapkasını verip 'Tut bunu kanka' dediğini, sonrasında şapkanın o çocukta kaldığını belirterek, şöyle dedi:
"Gülsen daha sonra arkadaşına 'Kanka şapkamı gelirken getir' diye mesaj atmış. Mesaj attığı erkek arkadaşının kız arkadaşı Gülsüm E., mesajı görünce Gülsen'e hakaret içerikli mesajlar atmış. Bunun üzerine benim kızım ve arkadaşı, 'Sen bize nasıl hakaret edersin' diyerek instagram üzerinden karşılıklı mesajlaşmış. 20 Şubat Çarşamba günü ise şebeke halinde, 7'si kız 11 kişi sınıfın önünde bekleyerek pusu kurmuş. Bu çete sınıftan diğer öğrencileri çıkartıp kızımı ve arkadaşını sınıfta rehin almış. Kamera kayıtlarında bunlar mevcut. İki erkek kapıda nöbet tutarken, kızım tam 6 dakika 53 saniye işkence görmüş. Kızımın sesinin çıkmaması için boğazını sıkıp ağzını kapatmışlar. Kızım bana 'Anne öleceğimi zannettim' dedi ve o an masaları görüp ayaklarıyla masalara vurduğunu söyledi. Bir üst kattaki nöbetçi öğretmen sesleri duyup gelmiş. Kapıdaki erkek öğrenciler 'Millet öğretmen geliyor dağılın' diye bağırınca kızım kurtulmuş."
O öğretmen gelmese kızının başına daha kötü şeyler gelebileceğini söyleyen Özlem P., "Kızım sınıftan çıkıp olaylardan haberi olmayan okul dışındaki babasının yanına gitmiş. 'Baba bunlar beni dövdü' deyince eşim Çağdaş, şaşkın bir şekilde arabadan inmiş. 'Ne oluyor burada' derken önlerini kesen beyaz araçtan inen kişiler eşime kafa atmış. Bir tarafta eşimi diğer tarafta kızımı darbetmişler. Etraftaki kişilerin ayırmasıyla kurtulmuşlar."
'MÜDÜR EŞİME SALDIRDI'
Okul idaresinden, öğretmenlerden, müdürden şikayetçi olduklarını da aktaran Özlem P., "Müdür olayı örtbas etmek için öğrenciler önünde eşime saldırdı. Bunlar kamera kayıtlarında mevcut. Müdür ve 11 erkek öğretmen eşime saldırdı, tek amaçları ise eşimin onlara vurmasıydı. Eşim onlara vursaydı haklıyken haksız konuma düşecektik, fakat oyuna gelmedik. Adalete güvendiğimiz için gereken yerlere şikayetlerimizi yapıyoruz. Olayla ilgilenilmesini istiyorum. Herkesin evladı olabilirdi" diye konuştu.
'SAÇIMDAN ÇEKEREK YERDE SÜRÜKLEDİLER'
Olay sonrası polis merkezinde ifade veren Yağmur S.P. ise 20 Şubat günü saat 15.20 sıralarında aynı sınıfta okuyan arkadaşı Gülsen M. ile sınıfta bulundukları sırada adını ve soyadını sonradan öğrendiği Gülsüm E.'nin sınıfın kapısına gelerek, "Herkes dışarı çıksın, Yağmur ile Gülsen kalsın" dediğini belirterek, şöyle dedi:
"Daha sonra sınıfa girerek 'Hadi bakalım şimdi konuş' dedi. Ben de kendisine, Gülsen'e mesaj yoluyla 'kaşar' dediğini, böyle hitap edemeyeceğini söyledim. Bunun üzerine kolumdan tuttu, saçımı çekmeye başladı. Bu sırada sınıfa giren 3 kız öğrenci daha bize saldırıp vurdu. Ardından 3 erkek öğrenci geldi, ancak onların vurup vurmadığını hatırlamıyorum. Öğretmenlerin gelmesi için sıraları devirmeye başladım. Bir öğretmenin gelmesiyle bize saldıran öğrenciler sınıftan çıktı. Sınıftan çıkıp okul dışında arabamızın yanına gittik. Gülsen evine gitmek için yanımızdan ayrıldı. Babamla birlikte aracımızla eve giderken beyaz renkli bir araç önümüzü kesti. İçinden, sınıfta bize saldıran erkek ve kızlar indi. Biz de araçtan indik. Bu sırada erkeklerden biri babama kafa atmaya çalıştı. Bir kız babama vurmaya çalışırken ben saçından çektim, ardından yere düştüm. Babam ise diğer erkek öğrencilerin kendisine vurmasını önlemeye çalışıyordu. Bu sırada bana saldıran kız öğrenciler beni saçımdan çekerek yerde sürükledi. Daha sonra saldırganlar araçlarına binip gitti. Hepsinden şikayetçiyim."
'KIZIMA İŞKENCE YAPMIŞLAR'
Gülsen M.'nin babası Vedat M. ise 10'dan fazla öğrencinin kızına işkence yaptığını belirterek, "Güvenlik kamerası görüntülerini görünce şoka girdim. Saldırıyı planlayan kız öğrenci okulun girişinde ellerini ovuşturup birbirine vuruyor. Yani o kadar hırslı. Sonrası ise felaket. Bu çocuklar nasıl bu hale gelmiş? Olaydan beri kızım okula gidemiyor" dedi.
MİLLİ EĞİTİM SORUŞTURMA BAŞLATTI
Antalya İl Milli Eğitim Müdürü Yüksel Arslan, olaydan bilgileri olduğunu belirterek, "Üzücü bir olay. Biz konuyla ilgili idari soruşturma başlattık. Olayın nasıl başladığını, varsa ihmalleri araştırıyoruz. Soruşturmanın ardından gerekirse kamuoyuna bilgilendirme yapacağız" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
------------
Anne ve babanın kaymakamlığa gelişi
Anne ve baba bilgi verirken görüntüsü
RÖP: Özlem P.( ANNE )
Anne elinde sağlık raporunu gösterirken
573 MB -- 05.11 //// HD
Haber: Aslı DURAN-Kamera: Mehmet KILIÇASLAN/ANTALYA,
==================
Bitlis Eren Üniversitesi'nde '28 Şubat darbesi ve Türkiye' konulu panel düzenlendi
Bitlis Eren Üniversitesi (BEÜ) İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından '28 Şubat Darbesi ve Türkiye' konulu panel düzenlendi.
BEÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Konferans Salonu'nda gerçekleştirilen panele, Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Zeki Argunhan, Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Demirtaş, Prof. Dr. Sabir Rüstemli, öğretim üyeleri, öğrenciler katıldılar. Panelin açılış konuşmasını yapan Rektör Vekili Prof. Dr. Zeki Argunhan, sosyal, siyasal, inanç ve tarih açısından etkileri çok derinden hissedilmiş olan bir sürecin değerlendirmesinin yapılacağını belirterek şöyle konuştu:
"28 Şubat süreci için bin yıl devam edecek denildi. Süre açısından belki yanılmış olsalar da, bu sürecin etkisini halen yaşıyoruz. Türk siyasi tarihinin karanlık sayfalarında yerini alan ve postmodern darbe olarak nitelendirilen 28 Şubat, bildiğiniz gibi 1997 yılının Milli Güvenlik toplantısının üzerinden tam 22 yıl geçmiş. Ama biz halen bu konuları konuşuyoruz. Alışılagelmiş darbelerden farklı olarak 28 Şubat, İslam düşmanı bütün kesimlerin seferber edildiği, icrasında özellikle sivillerin etkin rol oynadığı, bir darbe olarak nitelendirilmektedir. Bu dönemin Cumhurbaşkanının, muhalefetinin, medyanın, sendikaların, üniversite yönetimlerinin, çeşitli sivil toplum kuruluşlarının işbirliği ile İslami kesime yönelik adeta bir cadı avı başlatılmıştı. Ankara'da tanklar yürütülmüştür. Bu dönemde kamusal alanda dindarlara yönelik baskı ve zulüm uygulanmıştır."
'SİVİLLERİN İÇİNDE OLMADIĞI BİR HAREKETİN BAŞARIYA ULAŞMASI MÜMKÜN DEĞİL'
Panelin Moderatörlüğünü yapan Rektör Yardımcısı Pof. Dr. Mehmet Demirtaş ise 28 Şubat darbesinin bir diğer sonucunun da toplum katmanlarını alabildiğe tahrip etmesi olarak nitelendirerek, şunları konuştu:
"28 Şubat darbesinin toplumun katmanlarını tahrip etmesinin sebebi, sivillerin bu darbenin içerisinde olması ve üniversite yönetimlerinin de destek vermesidir. Yani üniversite yönetimlerinin, rektörlerin cübbelerini giyerek sokağa çıkarak orduyu darbeye davet ettiği bir süreçten bahsediyoruz. Hiçbir darbede böyle bir durum söz konusu olmamıştır. Bizim kuşak gözünü 1980 darbesi ile lise yıllarında açtı. Ancak onun etkisini 28 Şubat darbesinden daha az hissettik. 28 Şubat darbesinin etkileri o günden bu yana asla değişmeden belki daha sinsi bir suretle devam ederek geldiğine şahit olmaktayız. Sivillerin içinde olmadığı bir hareketin başarıya ulaşması mümkün değildir. İster gayrı meşru hareketlerde ister meşru toplumsal olaylarda arayın, bu böyledir. O dönemde Fetullahçı Terör Örgütü liderinin 28 Şubat'ın mimarlarından Çevik Bir'i kutsayan mektuplarına şahit olduk. ve yine bu şahsın 'Başınızı açmanızda hiçbir mahsur yoktur. İslam buna cevaz veriyor' şeklindeki ifadelerini ibretle izledik. 'Şarap içebilirsiniz. Kırmızısı daha iyidir. Ordu evlerine gidin şarabınızı rahatlıkla için. Yeter ki işinizden olmayın, mevkinizi koruyun' yaklaşımı toplumu dejenere eden bir model olarak, bir proje olarak uygulandı. ve bugünlere geldik."
Panel, öğretim üyesi Dr. Zeki Uçar, Dr. Nadir Çomak ve Dr. Yusuf Çınar'ın sunum yapmasıyla devam etti.
Görüntü Dökümü
------------
-Panele katılanlar
-İstiklal Marşının okunması
-Bitlis Eren Üniversitesi Rektör Vekili Prof. Dr. Zeki Argunhan'ın konuşması
-Panelistlerin davet edilmesi
-Moderatör Prof. Dr. Mehmet Demirtaş'ın konuşması
-Panelistlerin sunumu
Haber-Kamera: Özcan ÇİRİŞ/BİTLİS, -
==============================================
11 Mayıs Reyhanlı Şehitler Derneği Başkanı Tuna: Artık sonuç bekliyoruz
11 Mayıs Reyhanlı Şehitler Derneği Başkanı Ahmet Tuna, 2013 yılında 53 kişinin yaşamını yitirdiği, 146 kişinin yaralandığı bombalı saldırının faili olarak tutuklu yargılanan Yusuf Nazik'in dün Ankara 9'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmasına katıldıklarını söyledi. Tuna, "Şehit aileleri olarak yorulduk. 6 yıldır mahkemeyi takip ediyoruz, artık sonuç bekliyoruz" dedi.
Reyhanlı saldırısı davasının tutuklu sanığı Yusuf Nazik ile geçen hafta Samandağı ilçesinde yakalanan Aykan Hamurcu'nun davasının birleştirilmesi yönünde mahkemenin karar verdiğini belirten Ahmet Tuna ve yaşamını yitirenlerin aileleri, dernek binası önünde açıklama yaptı. Davanın birleştirilmesine sevindiklerini belirten Tuna, "Şehit aileleri olarak duruşmaya katıldık. Hepimizin isteği, 53 şehit ve 146 yaralının bulunduğu Reyhanlı saldırısında parmağı olanların yakalanması ve yargılanmasıdır. Patlama ile ilgili parmağı olanlar kesinlikle ceza alsınlar ve bırakılmasınlar. Sanıklar her bir şehit için 1 yıl ceza alırsa 53 yıl olur. Asla tahliye istemiyoruz. Hepimizin beklediği karar, yüreğimize su serpecek karar olmalıdır. Evlerimizi, şehrimizi, yuvalarımızı yıkan, evlatlarımızı öldüren sanıkların ceza almalarını bekliyoruz. Bugüne kadar dik durduk, durmaya da devam edeceğiz. Duruşmanın ertelendiği 13 Mayıs günü de tüm ailelerle Ankara'ya gideceğiz. Asla taviz yok, büyük kararlılıkla gideceğiz ve büyük sonuç beliyoruz. Bizi sevindirecek, yüreğimize su serpilecek bir karar bekliyoruz. Devletimize ve mahkemeye güveniyoruz. Sonuna kadar da davanın takipçiyiz" diye konuştu.
Yaşamını yitirenlerden Halil Erdemci'nin annesi Medine Erdemci ise henüz yakalanmamış olan şüphelilerin de bir an önce yakalanmasını istediklerini söyledi. Anneler olarak tek arzularının, sanıkların hak ettikleri en ağır cezayı almaları olduğunu belirten Erdemci, "2 gece yol çekmek kolay değil. Biz de rahatlamak istiyoruz. Aslında idam istiyoruz ama yok. Cezalansınlar" dedi.
Oğlu Murat Yelliz'i kaybeden İbrahim Yelliz de "Bu hainlerin, canilerin yakalanarak hesap vermelerini istiyoruz. Biz 53 can verdik. Hainlerce katledildiler. Biz de şehit aileleri olarak dışarıdakilerin yakalanmasını ve cezalarını almalarını, mahkemenin bir an önce sonuçlanmasını istiyoruz. Ayrıca şehitlik verilmesi yönündeki talebimizi de yineliyoruz" diye konuştu.
Görüntü Dökümü
--------------
-Dernek üyelerinin görüntüsü
-Başkan Ahmet Tuna'nın konuşması
-Medine Erdemci'nin konuşması
-İbrahim Yelliz'in konuşması
-Dernek binasından detaylar
SÜRE: 5'38"BOYUT: 630MB
Haber-Kamera: Ferhat DERVİŞOĞLU/REYHANLI(Hatay),
====================
Aranan hükümlü, kamyonetin kasasında yakalandı
Mersin'in Tarsus ilçesinde, 7 farklı suçtan 3 yıl 1 ay 15 gün kesinleşmiş hapis cezası bulunan bir kişi, jandarma ekiplerince durdurulan kamyonetin kasasında gizlenirken yakalandı.
İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, takibe aldıkları bir kamyoneti ilçe girişinde durdurdu. Kamyonetin arka kısmında bulunan narenciye kasalarının arasına giren ekipler, burada gizlenen 1 kişiyi yakaladı. Kimlik bilgilerini gizleyen şüphelinin parmak izini alan jandarma, şüphelinin 'dolandırıcılık, hükümlü ve tutuklunun kaçması, hayvan hırsızlığı ve belirli hakları kullanmaktan yoksun bırakma' gibi 7 farklı suçtan 3 yıl 1 ay 15 gün kesinleşmiş hapis cezasının bulunduğu belirlendi.
İl Jandarma Komutanlığı ekipleri hükümlüyü cezaevine teslim etti.
Görüntü Dökümü
--------------------------
Kamyonetin gelişi ve durdurulması
Zanlının kasaların arasında bulunması
SÜRE: 00'34" BOYUT: 61.8 MB
Haber: Adnan AÇIKGÖZ - Kamera: MERSİN,
===================
Safranbolu'da bayrak, afiş, flama asmak yasak
Karabük Safranbolu Kaymakamı ve Belediye Başkanı Fatih Ürkmezer, yerel seçimler öncesi siyasi parti temsilcilerinin Tarihi Çarşı bölgesinde bayrak, afiş, flama asmama ve müzik çalmama kararı aldığını açıkladı.
Safranbolu Kaymakamı ve Belediye Başkanı Fatih Ürkmezer, insanların doğal ve kültürel güzellikleri görmek ve eski yaşantının devam ettiğini görmek için Safranbolu'ya geldiğini söyledi. Safranbolu'da güvenli bir seçim için bütün hazırlıkları tamamladıklarını belirten Ürkmezer, "Bütün siyasi parti temsilcileriyle bir toplantı yaptık. Sağ olsunlar kendileri gündeme getirdi. 'En azından sesli propaganda faaliyeti kullanmayalım, bayrak, afiş ve flama çalışması yapmayalım' dediler. Bütün siyasi parti temsilcileri ortak karar aldılar. Biz de ona saygı duyduk, onları destekledik. İnşallah gelen turistlere o kalabalık ortama fazla muhatap olmadan sadece Safranbolu'nun tarihi dokusunu yaşamasını istiyoruz. İnşallah hedeflediğimiz turist sayısına ve kaliteye en kısa zamanda ulaşırız" dedi.
Görüntü Dökümü
-------------
-Fatih Ürkmezer'in açıklaması
-Tarihi Çarşı bölgesinin havadan (drone) görüntüsü
Süre: (03.35) Boyutu: (398 MB.)
Haber-Kamera: Bülent DİKTEPE/SAFRANBOLU(Karabük),
============================