Haberler

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Zengin: Çok Haşin Bir Dil Var 1

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

* Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Özlem Zengin,'Son günlerde özellikle kampanya süreçlerinde de görüyorum, çok haşin bir dil var. Ben şahsen bundan yoruluyorum.

* Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Özlem Zengin,

'Son günlerde özellikle kampanya süreçlerinde de görüyorum, çok haşin bir dil var. Ben şahsen bundan yoruluyorum. Ben kadınların dilinin merhamet ve adalet dili olduğu kanaatindeyim. Merhamet ve adalet dili böyle acziyet içeren bir dil değil, çok üstün bir dil"

'Türkiye'de bilinçli olarak siyaset değersizleştiriliyor. Siyasetçi kimliğimizle söylediğimiz cümle en az değerli cümle oluyor çünkü sizin taraf olduğunuz düşünülüyor. Oysa ki her birimiz kafamızda bir fikir ile bir şey anlatıyoruz"

Haber: Gülseli KENARLI - Kamera: Güven USTA / İstanbul DHA

Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD)'nin olağan genel kurul toplantısı yapıldı.

Toplantında "Gelişen Türkiye'nin Değişen Dinamikleri" konulu bir panel düzenlendi. Gazeteci Palçiçek İlter moderatörlüğündeki panele, Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Özlem Zengin, Demsa Grup Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Demet Sabancı Çetindoğan, Akademic Hospital Yönetim Kurulu Başkanı Zehra Neşe Kavak, Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Semra Gürel Sürmeli, Demirören Holding Yönetim Kurulu üyesi Meltem Demirören Oktay, Gürallar Grubu Yönetim Kurulu Başkan vekili Esin Güral Argat, avukat Kezban Hatemi'nin konuşmacı olarak katıldı.

ÇETİNDOĞAN: SADECE OTELCİLİKTE İYİ OLMAKLA TURİZMCİLİK OLMUYOR

Panelde ilk konuşmacı Demet Sabancı Çetindoğan oldu. Çetindoğan, yabancı yatırımcıların otelcilik alanında Türkiye'deki yatırımlarına dikkat çekerek, 'Sadece otelcilikte iyi olmakla turizmcilik olmuyor. Bir turist geldiğinde onlarla muhatap olan birkaç sektör personeli, iş insanı oluyor. Mesela otellere gelindiğinde müşterinin ilk muhatap olduğu kişiler garsonlar oluyor. Müşteri olarak bizlerde otele gittiğimizde ne genel müdür görüyoruz, ne birim müdürlerini görüyoruz. Ama bize servis yapan garsonlarla bir araya geliyoruz. İlk intiba ülke adına o işletme adına bize geri dönüşümü veren garsonlar. Bütün olarak ele alalım derken garsonundan hatta ve hatta taksicilere. Bir çok turistlerimiz, yerli, yabancı şehre geldiklerinde genellikle toplu taşımanın yanında taksileri kullanıyorlar. Bunların Türkiye için, o şehir için ciddi anlamda bir rehberlik bilgisi olması gerekiyor. Sadece giyim kuşamları, temizlik ve bakım açısından değil. Ama bizim onları şehrimizin birer rehberi olarak düşünüp, ona göre bir yapılanma yapmamız gerekiyor" dedi.

Çetindoğan, perakende sektörü ile ilgili olarak da değerlendirmelerde bulunarak, 'Bizim en büyük sıkıntımız perakende konusunda ülkemizde iki önemli alan var. Bir markaların maalesef sahtelerinin çok ciddi anlamda ülkemizde yer alması. Bu önemli, özellikle büyük markaların Türkiye'ye gelmek istememesinde önemli bir yer teşkil ediyor. Çünkü adım başı neredeyse her yerde görebileceğimiz sahte ürünler bulunmakta. Bunun izahını veremiyoruz. Bu konuda devletimizden çok büyük bir yaptırım, ceza bekliyoruz" diye konuştu.

SÜRMELİ: BİZ 'TÜRK MALI' ETİKETİYLE 'TÜRK' İSMİYLE, AVRUPA'YA YA DA AMERİKA'YA SATIŞ YAPAMIYORUZ

Ardından panelde söz alan Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Semra Gürel Sürmeli de, 'Markaların Türkiye'deki satış isimleriyle, yurtdışındaki isimleri birbirinden çok farklı. Çünkü biz 'Türk Malı' etiketiyle 'Türk' ismiyle, Avrupa'ya ya da Amerika'ya satış yapamıyoruz. 'Made in Turkey' yazısını bile zor alıyoruz. Bu nedenle ilk önce kendi kendimizi bir kıymetli olarak değerlendirelim, Türk malına sahip çıkalım. Markalaşma konusunda iddialı olalım, iyi şeyler yapmaya çalışalım. Ondan sonra, biz kendimize inandıktan sonra tüm dünyanın da bize inanacağına, bizim ürettiğimiz ürünlerin kalitesine inanacağına ben şahsen canı gönülden inanıyorum" dedi.

ZENGİN: KAMPANYA SÜREÇLERİNDE DE GÖRÜYORUM, ÇOK HAŞİN BİR DİL VAR

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Özlem Zengin ise "Türkiye'nin demokrasisinin gerçekten oturması gereken yere gelmesi için kadınların daha fazla baskın olmasını, karar verici olmasını istiyorum. En çok isteme sebeplerimden biri de son günlerde özellikle kampanya süreçlerinde de görüyorum, çok haşin bir dil var. Ben şahsen bundan yoruluyorum. Ben kadınların dilinin merhamet ve adalet dili olduğu kanaatindeyim. Merhamet ve adalet dili böyle acziyet içeren bir dil değil, çok üstün bir dil" dedi.

Özlem Zengin, 'Türkiye'deki kadınların bu toprakların gerçek manevi sahipleri olduğuna inanıyorum. Kadınların bu ülkeye kıyamıyor. Türkiye'de hukukun üretildiği merkez siyaset. Bu sebeple özellikle iş dünyasının siyasete sahip çıkmasını çok anlamlı buluyorum. Türkiye'de bilinçli olarak siyaset değersizleştiriliyor. Siyasetçi kimliğimizle söylediğimiz cümle en az değerli cümle oluyor çünkü sizin taraf olduğunuz düşünülüyor. Oysa ki her birimiz kafamızda bir fikir ile bir şey anlatıyoruz" diye konuştu.

ZENGİN: GENÇLERİN EZBERE EVETLERİ, EZBERE HAYIRLARI YOK

Zengin, Türkiye'de hukuku değerli yapacak şeyin kaliteli siyaset algısı olduğuna dikkat çekerek, "Kadınların sahiplendiği, merkezinde olduğu ekonomik STK'ların muhakkak siyaseti sahiplenmesi gerektiğine inanıyorum. Yeni Anayasa sürecinde Türkiye'yi gezdim. Gençlerin çok değiştiğini görüyorum. Yeniden ikna edilmek istiyorlar. Türkiye'deki gençlerimizde çok büyük potansiyel görüyorum. Gençlerin ezbere evetleri, ezbere hayırları yok" şeklinde konuştu.

OKTAY: GENÇLERİN BİZDEN BEKLEDİĞİ ÇOK BÜYÜK ŞEYLER VAR

Meltem Demirören Oktay da, 'Türkiye'nin genç nüfusunun bizi belirlediği noktada olmalıyız diye düşünüyorum. Çünkü gençlerin bizden beklediği çok büyük şeyler var ve çok dinamikler, farklı açılardan bakarak geliyorlar. Onun için her birimiz bütünün bir parçasıyız ve hepimiz birbirimize destek vermeliyiz. Biz aile olarak aslında hizmet sektöründeyiz. Enerji sektörü diye görünsek bile. Bürokratik engellerde çok sürünmüş bir aileyiz her birimiz gibi. İnşallah bu yeni açılımda bunların üstesinden geleceğiz diye düşünüyorum. Aslında en büyük beklentimin de bu olduğu ve gençlerin bizi buna iteceğini düşünüyorum" dedi.

HATEMİ: BÜYÜK BİR TSUNAMİNİN ETKİSİYLE HALLAÇ PAMUĞU GİBİ ATILMIŞ VAZİYETTEYİZ

Panelde bir konuşma da avukat Kezban Hatemi yaptı. Hatemi, 'Evet sağlıkta çok iyiyiz, hukukta değiliz, eğitim de hiç değiliz. Bunu başaramadık arkadaşlar. Bunun için ne yapmalıyız' Bunları düşünmeliyiz. Büyük bir tsunaminin etkisiyle hallaç pamuğu gibi atılmış vaziyetteyiz. 4 bin hakimden 600'ü görevden kaldı. Yeni gelenleri sormayın. Kürsüden kafasını bile kaldıramıyor, 'bir şey sorarlarda bilemem' diye. Böyle bir yoğun karanlık bir koridor içindeyiz, ışığa ihtiyacımız var. Tünelin sonu ışık ama yeniden yapılanma inanın Kurtuluş Savaşı'ndan sonraki yapılanmadan daha zor. Orada hiçbir şey yoktu. Yeniden kurduk. Burada sistem var çalıştıramadık. İşte bu sistemi çalıştırmamız lazım. Bu sistemi çalıştırabilmemiz için her birimizin söz sahibi olması lazım" dedi.

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Zengin: Çok Haşin Bir Dil Var 1
Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title
Close