Cumhurbaşkanı Erdoğan, 7. Din Şurası'nda konuştu: (3)
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Din adamlığıyla şovmenlik aynı kisvede bulunamaz. Şöhret hastalığı, samimiyetin, hüsnüniyetin ortadan kalkmasına neden olur, bunun vebali ağırdır.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Din adamlığıyla şovmenlik aynı kisvede bulunamaz. Şöhret hastalığı, samimiyetin, hüsnüniyetin ortadan kalkmasına neden olur, bunun vebali ağırdır." dedi.
Diyanet İşleri Başkanlığı Konferans Salonu'nda düzenlenen 7. Din Şurası'nda konuşan Erdoğan, başta Kur'an-ı Kerim olmak üzere Hazreti Peygamber'e, onun hadis-i şeriflerine, yaşantısına, asırlardır yollarını aydınlatan alimlere, toprakları iman ve hikmetle yeşerten gönül insanlarına, medya ve sosyal medya üzerinden sistematik saldırılar gerçekleştirildiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kimi zaman cahiller, kimi zaman az okumuş, yarım okumuşlar, kimi zaman da bilginin peşinden koşarken hikmeti ıskalamış yarım akıllılar, medya üzerinden genç nesilleri ifsat ediyor. Son yıllarda filmlerin, dizilerin, televizyon programlarının, aileyle birlikte dini değerlerimizi, dindarları hedef aldığını da müşahede ediyoruz. Tek tük ve istisnai olumsuz örnekler üzerinden su-i misal emsal yapılarak bütün dindarlara hakaret edilmekte, vakıflar, dernekler, tarikatlar, dini müesseseler linç edilmekte, dindarlar ve dini değerler yıpratılmaktadır. Sarıklı, sakallı, başörtülü, çarşaflı, cübbeli vatandaşlarımıza ahlaksızca saldırılmakta, itibar suikastları düzenlenmektedir. Tıpkı 28 Şubat dönemindeki gibi belli toplum kesimlerimiz adeta öcü gibi gösterilmekte, tahkir ve tahrik edilmektedir. Buna sessiz, tepkisiz kalmamız mümkün değildir.
Siyasi hayatımızın, bütün safhalarında desteğini, duasını hatta 15 Temmuz gecesi olduğu gibi canlarını bizden esirgemeyen insanlarımızın, sırf inancı, sırf dış görünüşü dolayısıyla aşağılanmasına 3-5 kendini bilmezin reyting savaşına meze yapılmasına müsaade edemeyiz. Açık ve net söylüyorum, toplumun çimentosu olan mukaddesatımıza yönelik bu tür girişimler milli güvenlik sorunudur ve RTÜK başta olmak üzere ilgili kurumlarımız bu konularda hızlı tedbirleri devreye almalıdır. 2024 Türkiye'sinde 28 Şubat'ı hortlatmaya çalışanlara göz yummayız. Böyle bir atmosferin oluşmasına da asla fırsat vermeyiz."
"Din adamlığıyla şovmenlik aynı kisvede bulunamaz"
İlim ve mesuliyet sahibi herkesin, bu saldırılara karşı sağlam bir direniş hattı kurması gerektiğine inandığını belirten Erdoğan, bir şikayette de bulunmak istediğini dile getirdi. Erdoğan, alimlerin, en hassas, en derin, en çetrefilli konuları, medya ve sosyal medyaya taşımak suretiyle tehlikeli bir yola girdiğini vurgulayarak, ilim erbabı arasında konuşulması, müzakere edilmesi gereken konuların ulu orta yapıldığını aktardı.
Meselelere hakim olmayanların zihinlerinin bulandırıldığını ifade eden Erdoğan, "Üniversitelerimiz özgürdür, ilahiyat fakültelerimiz özgürdür. Hocalarımız da öğrencilerimiz de her soruyu sormalı, her meseleyi cesurca tartışmalı, hiçbir endişe duymadan rahatça konuşmalıdır. Ancak bunlar ulu orta kamuoyu önünde, medya ve sosyal medyada değil ilim meclislerinde ehil insanlar arasında yapılmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, sivil dini yapıların, kendi içlerinde ya da kendi aralarında yaptıkları münakaşaların, toplumda bu müesseselere karşı güveni aşındırdığına dikkati çekerek, sivil dini yapıların bu yolla yıpratılmasının birtakım sapık oluşumlara zemin hazırladığını, kötü örneklerin toplumda umudun kararmasına sebep olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Din adamlığıyla şovmenlik aynı kisvede bulunamaz. Şöhret hastalığı, samimiyetin, hüsnüniyetin ortadan kalkmasına neden olur, bunun vebali ağırdır." diye konuştu.
Topluma örnek olması beklenen kişilerin, şöhret ve kudret uğruna ağırbaşlılıktan, vakardan, samimiyetten uzaklaşmasının iki cihanda hesabı verilemez ağır bir vebal olduğunu belirten Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Yüce Allah, Şura Suresi'nin 38. ayetinde şöyle buyuruyor; 'Onlar, Rab'lerinin davetini kabul ederler ve namazı dosdoğru kılarlar. Onların işleri de kendi aralarında istişareyledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan onlar Allah yolunda harcarlar. Resul-i Kibriya aleyhissalatu vesselam efendimiz ise bir hadis-i şeriflerinde müminlere şu tavsiyede bulunuyor; 'İstişare edilen kişi kendisine emniyet edilen kişidir. Biz istişare şuurunu Kitabullah'tan, Peygamberimizin örnek yaşantısından, asrısaadetin o muhkem, o müreffeh ikliminden tevarüs ettik. Meşvereti, fikir teatisini, bilgi ve tecrübe paylaşımını, kadim geçmişimizden, köklü medeniyet değerlerimizden, ecdadımızdan devralıp, Allah'ın izniyle bugünlere getirdik.
Ortak akla, danışma kültürüne, işbirliğine hep bu anlayışla, bu şuurla sahip çıktık. Din şuralarımıza da bu nazarla bakıyor, çağın sorunlarına yine Kur'an'la, sünnetle, siretle çözüm yolları arayan çalışmaları çok önemsiyoruz, son derece kıymetli buluyoruz. Yurt içinde ve yurt dışında yürüttüğümüz din hizmetlerinin geliştirilmesinin, ortak sorunlara, ortak çözümler üretilmesinin özellikle dijital mecralardan, inancımıza, değerlerimize ve nesillerimize yönelen tehditlerin bertaraf edilmesinin şura faaliyetlerinin öncelikle hedefleri arasında yer aldığını biliyoruz. Geniş bir tartışma ve müzakere zemininde cereyan eden bu çalışmalara katılmakla sizler hiç şüphesiz ağır bir yükü omuzluyor, büyük bir mesuliyeti, bihakkın yerine getirmeye gayret ediyorsunuz. Mevla, her birinizi muvaffak eylesin diyorum."
Erdoğan, 7. Din Şurası'nın katılımcılarına, hasbi gayretlerinden ötürü teşekkür etti.
Notlar
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, günün anısına Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, üzerinde "Allah'ım, ilmimi ziyadeleştir" duasının yer aldığı Arapça hat tablosu hediye etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Ali Erbaş, eski TBMM Başkanları ve eski Diyanet İşleri Başkanları hatıra fotoğrafı çektirdi.
Erdoğan, daha sonra "3 Mart 1924, Kuruluşundan Günümüze Diyanet İşleri Başkanlığı" adlı sergiyi gezdi ve Erbaş'tan sergiye ilişkin bilgi aldı.
(Bitti)