Haberler

Cinsel İstismarda İlk 5 Gün Uyarısı: 100 Vakanın 10'u Tespit Edilebiliyor

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

– ÇOCUĞA yapılan cinsel istismardan sonra, her 100 vakanın sadece 10'unda fiziksel bulgu bulunmasının mümkün olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Havva Nüket İşiten, "Kaldı ki bunun bulguları 3-5 günde ortadan kaybolur.

– ÇOCUĞA yapılan cinsel istismardan sonra, her 100 vakanın sadece 10'unda fiziksel bulgu bulunmasının mümkün olduğunu söyleyen Dr. Öğr. Üyesi Havva Nüket İşiten, "Kaldı ki bunun bulguları 3-5 günde ortadan kaybolur. Siz bir hafta 10 gün sonra zaten bulamazsınız. O noktada çocuğun ifadesi, çocuktaki değişiklikler gözlenip değerlendirilmeli" dedi.

İstanbul Gedik Üniversitesi, Üsküdar Belediyesi ve Tanı Terapi Enstitüsü'yle birlikte 4 gün boyunca devam edecek olan Uluslararası Çocuk İstismar ve İhmalinde 'İyi Uygulamalar' Sempozyumu başladı.

Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi'ndeki sempozyumun ilk gününde açılış konuşmalarını İstanbul Gedik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Zafer Utlu ve Çocuk Gelişimi Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Havva Nüket İşiten'in yaptı.

İSTİSMARI YAPANLARIN YÜZDE 80'İ YAKIN ÇEVREDEN

Sempozyumun uluslararası katılıma açık olduğunu belirten Rektör Prof. Dr. Utlu, "Özellikle Amerika'dan ve İngiltere'den gelen konuklarımızla çocuk istismarı konusunu etraflıca tartışacağız ve bunları bilimsel temellere dayandırarak her türlü açıklığıyla ortaya koyacağız. Bizim sağlıklı nesiller yetiştirebilmemiz için çocuklarımıza sahip çıkmamız ve onları bu istismardan uzak bir şekilde yetiştirmemiz gerekiyor. Çocuklara istismar yapanların yüzde 80'i, çocuğun yakın çevresinde, birebir ilişki içerisinde olduğu insanlardır" dedi.

"MAHKEMELERE YANSIYAN YAKLAŞIK 19 BİN 500 DAVA VAR"

"Çocuk istismarı tüm dünyada gerçekleşiyor" diyen Prof. Dr. Utlu, "Örneğin Amerika Birleşik Devletleri'nde 20 binin üzerinde istismar söz konusu. Fakat bizdeki 2014 yılı verilerinde durum biraz daha sıkıntılı. Şu anda ülkemizde mahkemelere yansıyan yaklaşık 19 bin 500 dava var. Bunlar özellikle ergenlik çağının altındaki kız çocuklarına yönelik olarak yapılan istismarlar. Bu konuda üniversitelere, sivil toplum örgütlerine, devlete ve her şeyden önce hukukçulara çok büyük görev düşüyor. Biz bir noktada bu istismarın önüne geçmek zorundayız, aksi taktirde gelecek nesillerimizin sağlıklı bir şekilde yetişmesi mümkün değil" ifadelerini kullandı.

DÜNYADA EN YAYGIN HASTALIK: ÇOCUK İSTİSMARI

Çocuk istismarının bir hastalık olduğunu vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Havva Nüket İşiten, "Dünyada hiçbir hastalık çocuk istismarı kadar yaygın ve komplikasyonları ağır bir durumda değil. Bu, kuşaktan kuşağa aktarılan ölüm veya sakat kalma riski çok yüksek olan bir hastalık. Biz burada konuklarımızla hem dünyadaki durumu hem de Türkiye'deki durumu tartışacağız" dedi.

"NİYET DEĞİL, ÇOCUKTAKİ SONUÇ ÖNEMLİ"

İstismar kapsamına giren ve girmeyen her konunun ve hareketin ayırt edilmesi gerektiğini dile getiren Dr. Öğr. Üyesi İşiten, "Bu konuda farkındalık eğitimlerinin olması çok önemli. Bir şeyin çocuğun gelişimini ve işlevselliğini engellemesi zaten istismar kapsamına girer. Bu bilinçli ya da bilinçsizce;bazen bilgisizlik nedeniyle yapılabilir. Burada niyet değil, çocuktaki sonuç önemlidir. Biz bunu göz ardı ediyoruz. Çocuk gelişen bir varlıktır. Siz onun gelişimini sekteye uğratıyorsunuz, o an bir semptom görmeyebilirsiniz ama bu aslında yaşamın yönünü ve kişiliğin gelişimini tamamen değiştiren hatta yolundan çıkaran bir müdahale olmuş olur" diye konuştu.

DUYGUSAL İSTİSMAR HAFİF BİR ŞEY DEĞİL

Duygusal istismarın da cinsel istismar kadar önemli olduğunu kaydeden Dr. Öğr. Üyesi İşiten, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Cinsel istismarda fiziksel bulgu bulmak, 100 tane vakanın 10'unda mümkündür yani 90'ında zaten fiziksel herhangi bir bulgu yoktur. Kaldıki bunun bulguları 3-5 günde ortadan kaybolur. Siz bir hafta 10 gün sonra zaten bulamazsınız. O noktada çocuğun ifadesi, çocuktaki değişiklikler gözlenip değerlendirilmeli. Duygusal istismar da çok hafif bir şeymiş gibi geliyor insanlara halbuki bu en ağırıdır. Çünkü yaşam boyunca o aşağılanmış, reddedilmiş, dışlanmış veya lakap takılmış bir çocuğun kimliğinin gelişimi ve onun komplikasyonları ömür boyu devam eder."

2016 yılından sonra bir durgunluk dönemine girildiğini, bu sebeple büyük araştırmaların yapılmadığını ifade eden Dr. Öğr. Üyesi İşiten, gerçekleştirilen çalışmalar ile daha iyi noktalara gelinebilmesinin ve farkındalığın artmasının sağlanabileceğini de sözlerine ekledi.

Sempozyumda, çocuk istismarı konusunda dünyada yapılan çalışmalar ile Türkiye'de yapılan çalışmaların tartışılması hedefleniyor. Ayrıca sempozyumda tıp, sosyal hizmetler, hukuk ve eğitim alanlarının birlikte çalışmasının önemine değinilecek.

Sempozyum, 11 Nisan Perşembe gününe kadar devam edecek.

(FOTOĞFALI-GÖRÜNTÜLÜ) - İstanbul

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title
Close