Chp'li Tarhan'dan Ömeroğlu'na: "Ensende Olacağız"
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Kamu Başdenetçisi seçilen Mehmet Nihat Ömeroğlu'na "Sen muhterem, sen ancak AKP'nin ombudsmanı olursun, benim herhangi bir şeyim olamazsın" diye seslendi CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Kamu...
CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Kamu Başdenetçisi seçilen Mehmet Nihat Ömeroğlu'na "Sen muhterem, sen ancak AKP'nin ombudsmanı olursun, benim herhangi bir şeyim olamazsın" diye seslendi CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Kamu Başdenetçisi seçilen Mehmet Nihat Ömeroğlu'na "Sen muhterem, sen ancak AKP'nin ombudsmanı olursun, benim herhangi bir şeyim olamazsın" diye seslendi.
Tarhan, yaptığı yazılı açıklamada Ömeroğlu hakkındaki Hrant Dink kararı, THY'deki iddialar ve oğlunun nikahına Başbakan'ın katılması nedeniyle gösterilen tepkilerin ardından, Ömeroğlu'nun "siciliyle" ilgili bazı iddiaları gündeme getirdi. Tarhan, 1999 yılında Bursa'da Adli Yargı Komisyonu Başkanlığı sırasında çalışma arkadaşları Başsavcı Hakkı Köylü ve Başsavcıvekili ile birlikte geçirdikleri soruşturmanın ardından Edirne'ye tayin edilen Ömeroğlu'nun soruşturma sonucu hazırlanan "hal kağıdında' iddiaya göre, bir yargıç için "en can sıkıcı kriter" olan "zayıf not' ve "görev yerinin değiştirilmesi uygundur' ibarelerinin yer aldığını ifade etti. Ömeroğlu'nun, bazı sermaye grupları ile samimi ilişkiler, makamını kötüye kullanma gibi meslek etiği ile bağdaşmayan tavırlar içerisinde olduğunun da iddialar arasında yer aldığını kaydeden Tarhan şöyle devam etti:
"Bu sürgünden itibaren de "Bursa grubu' olarak adlandırılan bir grubun üyesi sayılan muhterem hakkındaki iddialar hiç bitmedi ve AKP'nin iktidara gelmesi ile de taçlandıkça taçlandı. Önce Adalet Bakanlığı Hukuk ve Ceza İşleri Genel Müdürlüğü görevlerine getirildi, hatta o kadar başarılıydı ki müsteşar olması için ismi 4 kez dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in önüne gitti ve muhtemelen sicili nedeniyle reddedildi. Bu arada kendisi hakkında olumsuz sicil verenleri de unutmadı tabii, başlarına türlü işler gelmesi için epey uğraş verdiği söylenir durur. Müsteşarlıktan umut kesildikten sonra 2005 yılında o menhus "bir bizden, bir sizden' yaklaşımı ile Adalet Bakanının kontenjanından Yargıtay Üyesi seçildi. Yargıtay Üyesi olarak görev yaparken Hrant Dink davasının Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından verilen malum kararı için canla başla çalışıp, diğer üyeler ile hararetli tartışmalar yaşadığı ve Yargıtay'da bir kampanya açtığı bilinmektedir. 23 yüksek yargıcın ateşlediği bir linç kampanyasına dönüşen bu trajik ama içinin karanlığı yüzüne vurmuşlar için zafer olan bu süreçteki başarısı onu bugünlere taşıdı işte. ve tabii ki referandum sürecindeki "AKP Yaşlı Kolları Başkanı' gibi çalışması oğluna ve kendisine ebedi ikbal yolunu açtı. Biz iktidarın yanlışlarına, saldırılarına ve kıyımlarına karşı dik durmaya çalışırken, muazzam iktidar olanaklarını arkasına almış, kankası Başbakan'ın "Liyakat mi, sadakat mi?' sorusuna insan yaşamını dahi hiçe sayarak "Yetmez ama evet, sadakat' diye cevap vermiş bu yargıç bugün zayıfların haklarını, halkın haklarını koruyacakmış da Hangi halkın haklarını söyler misin muhterem? Bireylerin hakkını bu özgürlüklerden yana hiç tavır koyamamış bu iktidarcı anlayışla nasıl koruyacaksın? "Evet' için çalışırken sureti haktan görünüp, nelere hazırlanıyormuşsun meğer, aynı sana benzeyenler gibi. Ha AKP MYK'sında ha ombudsmanlıkta ne fark eder?"
-"RUTİN İŞLEM DEDİĞİN BİR MASUMUN ÖLÜMÜNÜ HAZIRLADI"
Ömeroğlu'nun Hrant Dink kararına ilişkin açıklamalarına da tepki gösteren Tarhan, "Efendi efendi, madem salt vicdani kanaatine göre karar verdin, 23 kişiden sadece biri olmanın konuyla ne ilgisi var? Sorumluluğu başkalarıyla paylaşmaya çalışman nedendir? Kullandığın dil de, yaklaşım da, kafanın karışık ve vicdanının pürüzlü olduğunu gösteriyor. ve bilmez misin behey muhterem, o rutin işlem dediğin, o vicdani kanaat dediğin şey, bir masumun ölümünü hazırladı, bir kadını eşsiz, çocukları babasız ve bir ülkeyi geleceğinden umutsuz kıldı. Kankanın çivisini çıkardığı bu ülkede bir masumu hedefe koydu, tabutuna bir çivi çaktı o senin vicdani kanaatin. O masumun adı Hrant olsa, Fırat olsa ne fark eder ki? Şimdi Hrant olayında tüm terfisini almışlar gibi o da terfisini almış da ombudsman mı ne olacakmış... Sen muhterem, sen ancak AKP'nin ombudsmanı olursun, benim herhangi bir şeyim olamazsın. Demişsin ki, "Meclisi arkamda görmek istiyorum', evet tam arkanda, ensende olacağız. Hazır ol" ifadelerini kullandı. - Ankara