Haberler

"184 Çocuk, AKP Döneminde Şiddetten Öldü"

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

CHP Genel Başkan Yardımcısı Tanrıkulu, "AKP'nin iktidara gelmesinden sonraki süreçte, polis ve asker şiddetinden 184 çocuk yaşamını yitirdi." dedi.

Chp Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Recey Tayyip Erdoğan'ın Berkin Elvan için bir tasiye mesajı dahi vermediğini belirterek, 2002 yılında AKP'nin iktidara gelmesinden sonraki süreçte, polis ve Asker şiddetinden 184 çocuk, çıkan olaylarda yaşamını yitirdi dedi.

Seçim çalışmaları için, CHP PM üyesi Fikri Sağlar, Ercan Karakaş ve Dursun Bulut ile birlikte Siirt'e gelen Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı sert bir dille eleştirerek, Berkin Elvan'ın cenaze törenini değerlendirdi. CHP Siirt teşkilatı tarafından öğretmenevinde düzenlenen aday tanıtım töreninde konuşan Tanrıkulu, AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana meydana gelen olaylarda 184 çocuğun yaşamını yitirdiğini belirterek, Bugün 1 milyon insan, İstanbul'da yürüdü. Ne için yürüdü 184 gündür yoğun bakımda yaşam savaşı veren Berkin için yürüdü. Başbakan Erdoğan bir taziye mesajı bile vermedi. 2002 yılında yılından bu yana bu ülkede Adalet ve Kalkınma Partisi döneminde polis ve asker şiddetinden 184 çocuk, çıkan olaylarda yaşamını yitirdi. 2004 yılında Uğur Kaymaz ve babası, 12 kurşunla Kızıltepe'de öldürüldü. Mardin'deki duruşmaya ben de avukat olarak gittim. Duruşmaya gelmesi gereken sanıklar Mersin, Bursa ve Eskişehir'e gönderildi. Mahkemeye gelmediler ve o dava orada görülmedi, dava Eskişehir'e gitti. Eskişehir'de polisler beraat ettiler. Geçen hafta Türkiye, en ağır mahkumiyeti Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde aldı. Bu hükümet döneminde aldı. 4 ay cezaevinde kalan Başbakan Erdoğan, Siirt'e gelip mağdur edebiyatı yapıyor. Bu mağdur edebiyatını Siirtliler yemez, Kürtler hiç yemez dedi.

CHP'YE OY VERMEYECEKSENİZ, BDP'YE VERİN

CHP PM üyesi Dursun Bulut, AK Parti'nin kazanmaması için BDP'ye oy verilmesini isteyerek, 1991'lerde bu bölgede o bölünmelerin olmadığı dönemde, bütün çoğunluktaki belediyeler bizim elimizdeydi. O dönemde biz birinci partiydik. Sonra böldüler, bölmeyle de kalmadılar, Doğu'da hepimize kabus yaşattılar. 20 yıldan fazla bu bölgede insanlarımız öldürüldü, katledildi ve insanlarımızda huzur kalmadı. Köyler ve dağlar yakıldı. İki sene önce Tunceli festivaline gittiğimde, o dağlardaki dumanlar hala gözümün önünde. Devlet bu bölgedeki insanlarımıza üvey evlat muamelesi yaptı, bu yetmez imha etti. Biz sürekli bunlara karşı çıktık, karşı çıkacağız. Bizim partimiz kalıcı barışın sağlanması için üzerine ne düşüyorsa yaptı ve yapacaktır. Önümüzdeki günler yeniden birlikte mücadele etmenin günleridir. Önümüzdeki seçim önemlidir. Türkiye'de hepimizi kandırarak, iktidara gelen şu anki iktidarın 11 yıl içinde neler yaptığını artık hepimiz bilmekteyiz. 30 Mart'ta herkese ciddi görevler düşmektedir. Biz 30 Mart'ta halktan yana olan Cumhuriyet Halk Partisi'ne, eğer Cumhuriyet Halk Partisi'ne vermiyorsanız, çok açık söylüyor size, burada kendinize çok yakın olan BDP'ye oy verip bu hükümetten kurtulmamız lazım diye konuştu.

KARAKAŞ SOLCULAR KÜRT VE ARAPLARA YAKINLIK GÖSTEREMEDİ

CHP'li PM üyesi ve eski bakanlardan Fikri Sağlar, sosyal demokrat ve solcuların bölge insanına, Kürt ve Araplar ile farklı dindeki insanlara yakınlık gösteremediğini söyledi. Sağlar, Bir öz eleştiri yapmamız gerekiyor. Sosyal demokratlar ve solcular, maalesef 2000 yılından itibaren bu bölgenin insanlarına yakınlık gösteremedi. Kürt, Arap ve bu bölgede yaşayan değişik dildeki, dindeki insanlara gerekli yakınlığı gösteremedi. Yakınlık göstermeye çalıştı ama yeterince yapamadı. Birlikte mücadele ettiğimiz arkadaşlarımız, şimdi onlar siyasetlerini devam ettiriyorlar, başarılı işler yapıyorlar. Ama ayrı ayrı kulvarlarda olduğumuz için birbirlerimizle zaman zaman hiç istemesek de kardeşlerin yan yana gelmesi ve hatta karşı karşıya gelmesi gibi sıkıntı yaşıyoruz. Bunların aşılması gerekir. Türkiye'nin demokratikleşmesini sağlayabilmesi için, Türkiye'de gerçekten insan hakları, özgürlükler ve eşitliğin gerçekleşebilmesi için, Kürt sorununun çözülmesi gerekir. Kürt sorununun çözümü zor bir iş değildi. Türkiye'de yaşanan her insanın kendi ana diliyle konuşması kadar temel insan haklarının yaşam haklarından bir tanesi olan eğitim hakkının alması, kendi diliyle, kültürüyle gelişip büyümesi, eşit yurttaş olarak Cumhuriyet'in bütün olanaklarından faydalanması gerekir. Kimliğinin tanınması ve kültürünün gelişmesi, bizlerin yapması gereken birinci görevdir. Bunun Doğu'da olduğu kadar, Batı'da da gerekli olduğu ve ancak bu anlayışın yerleşmesiyle Türkiye'de gerçek demokrasinin ve barışın kurulacağını unutmamamız gerekir diye konuştu.

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title
Close