Haberler

CHP'li Salıcı: "4 milyar dolarlık bir borçlanma gerçekleştirdiler"

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, "Cumhuriyet Halk Partisinin İş Bankası hisselerinden dolayı elde etmiş bir kuruş geliri yok. Cumhuriyet Halk Partisinin görevlendirmiş olduğu yönetim kurulu üyeleri, İş Bankasında Atatürk'ün vasiyetini temsil etmek için bulunuyorlar.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Oğuz Kaan Salıcı, "Cumhuriyet Halk Partisinin İş Bankası hisselerinden dolayı elde etmiş bir kuruş geliri yok. Cumhuriyet Halk Partisinin görevlendirmiş olduğu yönetim kurulu üyeleri, İş Bankasında Atatürk'ün vasiyetini temsil etmek için bulunuyorlar." dedi.

CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında parti genel merkezinde toplandı.

Toplantının ardından açıklamada bulunan Salıcı, bugün Medeni Kanun'un kabulünün 94'üncü yılı olduğunu hatırlattı ve Medeni Kanun'un kabulüyle Türkiye'nin uygarlık yönünde en önemli atılımlardan birini gerçekleştirdiğini ifade etti.

Salıcı, CHP olarak, Türkiye'nin 2018'de girdiği finansal krize karşı alınması gereken tedbirleri 13 maddeyle özetlediklerini ve iktidara ekonomik krizden çıkılması için destek vermeye hazır olduklarını ifade ettiklerini ancak iktidarın bu çözüm önerilerini dikkate almadığını ileri sürdü.

Ekonomik krizin derinleştiğini, buhrana dönüştüğünü ve insanların kendi canına kıydığını söyleyen Salıcı, Türkiye'nin içinde bulunduğu medya düzeni nedeniyle bunların gösterilmediğini savundu. Salıcı, "2001'de Başbakanlık merdivenlerine yazar kasa atıldığında kimse ölmemişti, kimsenin burnu kanamamıştı. Ama o günleri yaşayan herkes o fotoğrafı, o tabloyu, o görüntüleri bugün itibarıyla hatırlıyor. Ama bu kadar uzun bir liste, maalesef yurttaşlarımızın kendi canına kıyma noktasına gelmiş olduğu bir liste önümüzde ve bunları kamuoyu neredeyse göremiyor içinde bulunduğumuz medya düzeni nedeniyle." diye konuştu.

"4 milyar dolarlık bir borçlanma gerçekleştirdiler"

Salıcı, Türkiye İstatistik Kurumunun Kasım 2019'a ilişkin iş gücü istatistiklerini açıkladığını hatırlatarak Türkiye'de 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısının Kasım 2019'da bir önceki yılın aynı ayına göre 327 bin kişi arttığını ve 4 milyon 308 bine çıktığını söyledi.

İşsizlik oranının 1 puan yükselerek yüzde 13,3 olduğunu, her 100 işsizden 27'sinin bir yıl veya daha uzun bir süredir iş bulamadığını belirten Salıcı, "Hükümet ne yapıyor? Hükümet bu arada Cumhuriyet tarihinin en büyük tek seferde borçlanmasını gerçekleştirdiği için övünmekle meşgul, 4 milyar dolarlık bir borçlanma gerçekleştirdiler." dedi.

Türkiye İş Kurumunun verilerine göre, 2019 yılında işsizlik ödeneği için başvuranların sayısının 2018'e kıyasla yüzde 19,8 artarak 1 milyon 955 bin 41 kişiye ulaştığını dile getiren Salıcı, bazı şartları olduğu için herkesin bu ödeneği de alamadığını söyledi.

Salıcı, " 'Tank Palet Fabrikasına 50 milyon dolar bulamadığım için özelleştirdim, sattım.' diyen iktidar, bir günde 48 milyon 703 bin dolar yabancılara faiz ödüyor. Yabancıya faiz ödemeye geldiği zaman parayı buluyorlar ama tank palete, Türkiye'nin can damarı fabrikalarından bir tanesine kaynak ihtiyacı olduğu zaman bu parayı bulamıyoruz, dolayısıyla yandaşımız olan iş adamına bunu verelim diyorlar." ifadesini kullandı.

Bugün 2020'nin ocak ayına ilişkin Merkezi Yönetim Bütçe verilerinin açıklandığını anlatan Salıcı, ocak ayında faiz harcamalarının önceki yılın aynı ayına göre yüzde 75'lik artışla 12,8 milyar lira olduğunu söyledi. Salıcı, artan borçların millete fatura edildiğini ileri sürdü.

Bütçede "teşebbüs ve mülkiyet gelirlerinin yüzde 21 artışla 42,5 milyar liraya ulaşmış olması" hususunun önemli olduğunu vurgulayan Salıcı, şöyle konuştu:

"Bu önemli çünkü Merkez Bankasından Hazineye aktarılan parayı bu kalemde görüyoruz. Ocak ayı sonunda Merkez Bankasından Hazineye yaklaşık 41 milyon lira aktarılmıştı. 42,5 milyar liralık teşebbüs ve mülkiyet gelirinin büyük kısmını bu para oluşturuyor. Hatırlanacağı gibi 2019 Mart ayında yapılacak yerel seçimler öncesi kaynak yaratmak için Merkez Bankası Genel Kurulu ocak ayına çekilmişti. Her sene nisan ayında aktarılan Merkez Bankası karı, ocak ayında Hazineye aktarılıp bir güzel yenmişti. 2020'de de aynısı yapıldı. Merkez Bankasının kaynağını bütçeye önden yüklemek sarayın alışkanlığı haline geldi. Sadece bu değil milletin kefen parası olarak Merkez Bankasının ihtiyat akçesi de Hazineye aktarıldı."

Gezi Parkı olaylarına ilişkin davanın devam ettiğine işaret eden Salıcı, yarın davanın duruşmasının yapılacağını söyledi. Salıcı, "Dava bir siyasi dava, orası kesin. Dolayısıyla genel başkan yardımcılarımız, milletvekillerimiz, il başkanımız, partili arkadaşlarımız davayı izlemek için dava salonunda bulunacaklar. Barışçı, tüm toplumun bütün kesimlerinin katıldığı bir hak arama eylemiydi Gezi protestoları." dedi.

"Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi"

Oğuz Kaan Salıcı, açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

"Sayın Hilmi Özkök, '2004 MGK'sinde biz hükümeti FETÖ ile ilgili uyardık ama gereği yapılmadı.' dedi. 'Neden ihraç etmediniz FETÖ'cüleri TSK'den?' şeklindeki eleştirilere de 'Fetullahçılık kanunen suç değildi o dönem.' dedi. Sayın Özkök'ün açıklamalarını nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna Salıcı, şu yanıtı verdi:

"Aslında perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Evet 2004 yılında bir Milli Güvenlik Kurulu kararı var. Sayın Genel Başkanımız geçen haftaki grup konuşmasında bunu geniş bir çerçeve içinde ele aldı, FETÖ'nün siyasi ayağı meselesini ele aldı. Ama 1990'lardan itibaren yazılmış raporlar var, MİT raporları var. Bizim arkadaşlarımızın dile getirmiş olduğu görüşler var, devlet içinde bir örgütlenme var ve bu örgütlenmenin devletin dışındaki güçlerle temas halinde olduğunu ifade eden MİT'in de yazmış olduğu raporlar var. Bunların tamamı görmezden, duymazdan gelindi. O dönem Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında bakanlık yapanların veciz ifadeleri var. Fethullah Gülen'i, Gülen cemaatini ya da bugün FETÖ terör örgütü dediğimiz yapıyı savunan, onların yaptığı iyi şeyler olduğunu ifade ettikleri konuları anlatan şeyler var. Aslında dediğim gibi perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Ama 2004 MGK kararından sonra yapılanlara baktığınızda, Ömer Dinçer'in bu konudaki kitabında ilgili bölüme baktığınızda aslında o kararın bakanlıklara dağıtılmadığını, bunun siyasi sorumluluğunu Tayyip Erdoğan'ın, bürokratik sorumluluğunu da Ömer Dinçer'in aldığını kendi ağzından göreceksin zaten."

Salıcı, "İktidarın muhalefeti özellikle bir darbe söylemi üstünden eleştirmesi var. Siz bu söylemleri nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "İktidar muhalefeti darbe söylemi üzerinden eleştirmeye çalışıyorsa ortada bir garabet vardır. Bu darbe söylemini son günlerde kaleme alanlar kimler? Adalet ve Kalkınma Partili köşe yazarları, doğrudan onların yönlendirdiği kişiler. Peki savcılıklar kimin emrinde? Mahkemeler kimin emrinde? İktidarın emrinde. Bir çağırıp sorsunlar bakalım nereden kaynaklanıyor bu söylemler? Neden bunları yazıyorsunuz? Bunlarla ilgili bildiğiniz bir şey mi var? Bildiklerinizi bize bir anlatın diye bir sorsunlar." karşılığını verdi.

Devletin bütün kurumlarının iktidarın kontrolünde olduğunu ifade eden Salıcı, "Özellikle referandumdan sonra başkanlık sistemine geçildiğinden beri kuş uçsa Tayyip Erdoğan'ın bilgisi dahilinde oluyor. Dolayısıyla buyursunlar onlara sorsunlar önce. Cumhuriyet Halk Partisi darbelerden mağdur olmuş ve darbelere karşı da göğsünü gere gere karşı çıkmış bir siyasi parti. Bizim daha fazla söyleyecek bir şeyimiz yok, bizim durumumuz çok açık bu konuda." diye konuştu.

"Türkiye'yi gerecek adımlardan uzak durulması gerekir"

Cumhuriyet Halk Partisinin İş Bankası hisselerine ilişkin bir soruya karşılık Salıcı, bu konunun gündeme ara ara getirildiğini söyledi. Salıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Cumhuriyet Halk Partisinin İş Bankası hisselerinden dolayı elde etmiş bir kuruş geliri yok. Cumhuriyet Halk Partisinin görevlendirmiş olduğu yönetim kurulu üyeleri, İş Bankasında Atatürk'ün vasiyetini temsil etmek için bulunuyorlar. Bu daha önce de böyleydi bugün de böyle. Ama biliyorsunuz bankalar itibarları ve şöhretleri üzerinden hayatta kalırlar. İş Bankasına yönelik yapılan bu saldırılar, İş Bankasını Türkiye'nin en büyük bankaları sırasında gerilere doğru çekiyor, dünyanın en büyük bankaları sıralamasında gerilere doğru çekiyor. 2018-2019-2020... Aslında bu tartışmalar daha çok son 2 yıla ait. Bu 3 yıl içindeki İş Bankasının sıralamasına bakarsanız İş Bankasının zemin kaybettiğini görürsünüz. Az önce ne dedik? Dedik ki Türkiye'de bir kriz yok artık, Türkiye'de bir buhran var. Böyle bir buhran döneminde sırf siyasette yeni bir kutuplaşma yaratmak için Türkiye'nin ekonomisini daha derin bir krize sokacak bir çabanın içine girmiş oluyor iktidar. Biz kendilerini bu konuda uyarıyoruz. Bizim insanımız kendisini yakıyor, intihar ediyor, açlıktan çöp konteynırlarını kurcalayıp, pazar artıklarını toplayıp hayatını geçindirmeye çalışıyor. Böyle bir ortamda Türkiye'yi tekrardan gerecek, Türkiye'yi ekonomik olarak sıkıntıya sokacak bu tür adımlardan uzak durulması gerekir."

Salıcı, Mustafa Kemal Atatürk'ün vasiyetinin takipçisi olacaklarını kaydetti.

"Türkiye'de kongre yapan tek partiyiz"

"İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın bir sorusu oldu Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik. 'Kabinenizde İmamoğlu'na FETÖ iftirası at.' diyen bir bakan oldu mu olmadı mı?' şeklinde. MYK'de bu konu gündeme geldi mi? Biliniyorsa bu isim kimdir?" sorusu üzerine Salıcı, bu tartışmaların odağında olduğu söylenen FETÖ/PDY davası kapsamında tutuklanan Erkan Karaaslan'ın verdiği ifadeden bir paragrafı okumak istediğini belirtti. O paragrafta iddiaların nereye ulaştığının görüldüğünü ifade eden Salıcı, şöyle devam etti:

"Şimdi sorular şunlar, Erkan Karaaslan, 'Bakanlar, belediye başkanları beni aradılar aileme baskı yaptılar.' diyor. Kim bunlar? Kim bu kişiler? Kim bu belediye başkanları? Kim bu bakanlar? 'Seni avukat görüşüne çıkaracağız.' dedikleri halde karşısına bir gazeteci çıkaran ve o gazetecinin az önce okumuş olduğum ifadelerine neden olan görüşmeyi sağlayanlar kimler? Bunlar tek merkezden yönetilen bir operasyon mu? Bunlardan sarayın bilgisi var mı? Bunlar neyin sonucunda ortaya çıkıyor? Cumhuriyet Halk Partili Özlem Çerçioğlu ve Ekrem İmamoğlu nasıl bir oyuna alınmaya, nasıl bir sürecin içine sokulmaya çalışılıyor? Bunlar da bizim soracağımız sorular."

Salıcı, "Ankara olağan il kongresini tamamladınız ancak bazı tartışmalar yaşandı. Delegelere baskı yapıldığı iddia edildi. Bu iddia doğru mu? Adaylık başvurusu sırasında da tartışmalar yaşandı. Üst kurul delege listelerinde de bu tartışmaların yaşandığını gördük. Buna ilişkin değerlendirmeniz nedir?" sorusunu cevaplarken, Türkiye'de kongre yapan tek parti olduklarını söyledi.

Başka bir siyasi partinin kongresinde blok liste, çarşaf liste, birden fazla aday ve bunların nasıl yapıldığı ile ilgili bir tartışma olduğuna ya da bir kongre olduğuna genellikle şahit olunmadığını belirten Salıcı, CHP delegesinin özgür iradesiyle kararını verdiğini vurguladı. Salıcı, "Bir arkadaşımız aday olmak istedi, aday olmak için tüzükte gerekli olan koşullar sağlanmadığı için adaylığı gerçekleşmedi ve Cumhuriyet Halk Partili delegelerimiz Ali Hikmet Akıllı arkadaşımızı Ankara İl Başkanı olarak seçti ve süreç devam ediyor." dedi.

Salıcı, toplamda 56 il kongresi yaptıklarını, bu kongrelerde tüzükteki maddelerin bağlayıcı olduğunu anımsattı.

"İnce'nin ağzından duymadığımız sürece bu konularla ilgili yorum yapmayız"

"İYİ Partide yaşanan bir istifa oldu; İsmail Ok. Kendisi Millet İttifakı olarak sizin de belediye başkan adayınızdı Balıkesir'de. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusu üzerine Salıcı, İYİ Partide yaşanan bir iç meseleyle ilgili yorumda bulunmalarının İYİ Partili yöneticilere ve siyasetçilere karşı saygısızlık olacağını kaydetti.

Salıcı, "HDP Van Milletvekilinin aracında terör örgütü üyesi olduğu ifade edilen bir kişiyi taşıdığı belirtildi. Bunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusunu, "Eğer ortada terörle bir bağlantı varsa bu ülkenin polisi, yargıcı, askeri var. Gereken yapılır. Eğer böyle bir iddia yoksa zaten konu, dava düşmüş demektir. Başka bir siyasi partinin gündemiyle, iç meselesiyle ilgili yorum yapmak bize çok nezaket içinde bir davranış olarak görünmüyor." şeklinde yanıtladı.

"Geçen hafta yaşanan bir görüşme vardı Sayın Genel Başkan ile Muharrem İnce arasında. Daha önce Muharrem İnce'nin dile getirdiği iddialar da vardı. Görüşmeyi nasıl yorumlamak gerekiyor? MYK'de değerlendirme oldu mu?" sorusuna şu cevabı verdi:

"MYK'de bu konuda bir görüşme olmadı. Ama Sayın Muharrem İnce partimizin üyesi, partimizdeki önemli bir siyasetçi. Eğer Genel Başkanımız ile görüşmek istediyse doğal olarak Genel Başkanımız görüşür. Nitekim bir görüşme gerçekleşti bu iki siyasetçi arasında. CHP'nin Genel Başkanı ile Cumhurbaşkanı adayı olmuş Sayın Muharrem İnce arasındaki görüşme, çok normal bir görüşme. İddialar... Biz Sayın İnce'nin ağzından duymadığımız sürece bu konularla ilgili yorum yapmayız."

"İdlib meselesi ve Suriye MYK'de değerlendirildi mi? sorusuna karşılık Salıcı, Türkiye'nin dış politikada uzun zamandan beri savrulduğunu ileri sürdü ve İdlib'de yaşanan gelişmelerle ilgili Kılıçdaroğlu'nun 5 maddelik bir öneri paketi sunduğunu hatırlattı. CHP'nin bu konudaki çözüm önerilerinin iktidar tarafından dikkate alınmasının Türkiye'de ve Suriye'de yaşayanların çıkarına olacağını değerlendiren Salıcı, çözüm önerilerinin dikkate alınmaması halinde ise Türkiye'nin bu konuda sıkıntı yaşamaya devam edeceğini kaydetti.

CHP'li Salıcı:
Kaynak: AA / Güncel
title
Close