Haberler

Celal Ülgen: Savcının Okuduğu Esas Hakkında Mütalaa Değil, 7-8 Ay Sonra Göreceğiniz Mahkeme Kararı

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Ergenekon davasında Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in mütalaasını açıklamaya başlamasının ardından sanık avukatlarından delillerin yeterince incelenmediği gerekçesiyle yoğun itirazlar geldi.

Ergenekon davasında Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in mütalaasını açıklamaya başlamasının ardından sanık avukatlarından delillerin yeterince incelenmediği gerekçesiyle yoğun itirazlar geldi. Tutuklu sanık Tuncay Özkan ve bir kısım sanığın avukatı Celal Ülgen, "Şu anda Cumhuriyet Savcılarının okuduğu esas hakkındaki mütalaa değildir. Şu anda savcıların okuduğu aslında 7-8 ay sonra göreceğiniz mahkeme kararının ta kendisidir" dedi.

Celal Ülgen, mahkemenin duruşmaya verdiği arada basın mensuplarına yaptığı açıklamada, şunları söyledi:

"Değerli arkadaşlar 5 yıldır süren bu yargılamanın sonunda bütün itirazlarımıza karşın henüz yeteri kadar delillerin irdelenmediği, hukuka aykırı delillerin ayrıştırılmadığı itirazlarımıza rağmen nihayet esas hakkındaki mütalaanın okunmasına geçildi. Önce gözlemliyoruz ki, 96 sanık sadece TCK'nın 314. maddesinin 2. fıkrası uyarınca sadece örgüt üyeliğinden 5 yıl ile 10 yıl arasında hapsi isteniyor. Geri kalan bütün İrticayla Mücadele Eylem davasından kalan, birleştirilen. Birinci ve ikinci davada birleştirilen ve ayrıca İnternet Andıcı davasında birleştirilen sanıkların tümüne 312. maddeden, yani hükümeti cebir ve şiddet kullanarak devirme suçu, yükleniyor. Cumhuriyet savcılarının görüşü böyle ve bunu yaparken de delil olarak cebir ve şiddetin kanıtı olarak sadece Alparslan Aslan'ın işlediği Danıştay cinayetini gösteriyorlar. Çünkü hükümeti devirmek için bir cebir ve şiddetin ortaya çıkması gerekir. Cebir ve şiddet bu. Yani böylece bir tarafta Danıştay cinayetini gerçekleştiren Alparslan Aslan müebbet hapse, öbür tarafta Türkiye Cumhuriyeti'nin genel kurmay başkanlığını yapmış İlker Başbuğ, İnönü Üniversitesi'nin rektörü Sayın Hilmioğlu, Mustafa Balbay, Tuncay Özkan, Mehmet Haberal ve diğer askerlerin aynı hükümeti cebir ve şiddet kullanarak devirmekten mahkum olmaları isteniyor. Buna kim inanır zamanla göreceğiz."

"Basın mensuplarının önünde bir şeyi daha tekrarlamak istiyorum" diyen Ülgen, "Şu anda bizim içinde bulunduğumuz yargı sisteminde, Balyoz'da da bunu gördük. Şu anda cumhuriyet savcılarının okuduğu esas hakkındaki mütalaa değildir. Şu anda savcıların okuduğu aslında 7-8 ay sonra göreceğiniz mahkeme kararının ta kendisidir" diye konuştu.

HANGİ CEBİR VE ŞİDDET

Celal Ülgen, "İlker Başbuğ için istenen 212, burada başka bir nokta var deniyor. Örgüt üyeliği ve yöneticiliğinden değil darbeye teşebbüs etmekten denildi. Bu kamuoyunu yumuşatmak için mi?" şeklindeki soruya şu cevabı verdi:

"Kamuoyuyla bir ilgisi yok bunun. Tam tersine kamuoyu infial duyabilir. Türkiye Cumhuriyeti'nin genelkurmay başkanı veya bir rektörü hangi cebir ve şiddetle bunu gerçekleştiriyor. Bir tane gösterebilirler mi? Hangi aklı ve mantığı olan bir kişiye Danıştay cinayeti hükümeti devirmenin cebir ve şiddet unsurudur diyebilir? Bir defa Danıştay cinayetinde yola çıkılış felsefesi, Danıştay cinayetini işleme kastı, türban olayında karar vermiş bir mahkemeye yönelme. Nasıl olur da hükümeti devirmeye yönelik cebir ve şiddet unsuru sayılabilir? Bunun takdirini kamuoyu umarım yapacaktır. Üstelik içinde bulunduğumuz bu dönemde KCK ve PKK zanlılarına, sanıklarına kapılar olabildiğince açılırken Türkiye Cumhuriyeti'nin genelkurmay başkanı başta olmak üzere, eski rektörlerine aydınlarına cezaevleri kapıları üzerine kapanmak üzerlerine beton dökülmek isteniyor. Halk buna ne diyecek, bunu zaman gösterecek?"

Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Güncel
title
Close