Can Dündar ve Erdem Gül Cumhuriyet Gazetesi'nde
Silivri Cezavi'nden 92 gün sonra tahliye edilen Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Şişli'deki Cumhuriyet gazetesine gelerek mesaisine başladı.
Silivri Cezavi'nden 92 gün sonra tahliye edilen Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Şişli'deki Cumhuriyet gazetesine gelerek mesaisine başladı. Gazete çalışanları Dündar ile Gül'ü çiçek ve alkışlarla karşıladı. Kameraların karşısına geçen Can Dündar ve Erdem Gül basın açıklaması sırasında da sık sık espri yaptı.
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, Anayasa Mahkemesi'nin "ihlal" kararının ardından Silivri Cezaevi'nden tahliye edilen Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara Temsilcisi Erdem Gül bugün saat 13.00 sıralarında peş peşe gazeteye geldi. Dündar ile Gül'ü gazete çalışanları alkışlar ve çiçeklerle karşıladı. Can Dündar çalışanlarla tek tek tokalaştı; sarılarak hasret giderdi.
SIK SIK ESPRİ YAPTILAR
Can Dündar ve Erdem Gül karşılamanın ardından gazete bahçesine konulan kürsüye çıkıp basın açıklaması yaptı. Basın açıklaması sırasında Dündar ve Gül sık sık karşılıklı espri yaptı.
"TÜRKİYE'NİN EN GÖZDE CASUSLARI OLDUK"
Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunduğu sırada kendisine destek olan herkese teşekkür ettiğini belirten Can Dündar, "Ben Sayın Cumhurbaşkanı'na teşekkür etmek istiyorum. Gerçek bu birlikteliği yarattı. Bizi birbirimize daha yakınlaştırdı. Bu gizlemeye çalıştıkları sırrı bütün dünyanın duymasını sağladı. Gerçekten biz istesek bu kadarını yapamazdık. Gerçekten çok ağır bir suçlamayla karşı karşıya olup bu kadar, galiba, Türkiye'nin en gözde casusları olduk. Onun için de seviniyoruz. Anayasa Mahkemesi bize yöneltilen suçlamanın dayanaksız olduğunu ortaya çıkarmakla kalmadı aynı zamanda da basın özgürlüğünün ne kadar hayati ve elzem olduğunu ortaya koydu. O açıdan birazcık yattıysak bir işe yaradı diye düşünüyorum. Bundan sonra yatması muhtemel arkadaşlara, aramızda vardır onlardır muhtemelen, onların önünü kestiysek ne mutlu. İçeridekilere bir dayanak olduysa ne mutlu" diye konuştu.
"O KÜÇÜCÜK ÇADIRDAN BİZ BİR UMUT YARATTIK"
Dündar ayrıca şunları söyledi:
"Cumhuriyet bize çok sahip çıktı. Kendi gazetem diye söylemiyorum, çok güzel bir gazete. Sağolsun arkadaşlarımız canını dişine takıp, tatil yapmadan, gece gündüz demeden çalıştılar ve Erdem de ben de sabah demir kapı vurulup içeri Cumhuriyet uzandığı zaman odanın aydınlandığını gördük, seslerinizi duyduk, satırlarınızı okuduk. ve her birine dokunarak, tutunarak oradaki çileyi aslında öyle göğüsledik. Onun için sizin huzurunuzda her bir arkadaşımıza teşekkür etmek istiyorum. Gazetemiz olmasaydı herhalde bu kadar sağlam ve çabuk çıkamazdık diye düşünüyorum. Onun dışında da bütün meslektaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Sizlerin ilgisi bizi ayakta tuttu. Sabah meslek büyüğümüz Mete Akyol ile konuştum. Türkiye'de bazen bir sandalyenin, bir iskemlenin ne kadar kıymetli olabileceğini o iskemleyi çekip oraya oturmanın nasıl bir büyük umut direnişini tetikleyebileceğini gösterdi bize. Bir örnek verdi. O umut nöbeti de bizi dışarıya çıkaran unsurlardan birisi. Ona da teşekkür etmek istiyorum. Hakikatten bazen bir sandalye bir tahtı devirebiliyor. Bazen bir çadır bir sarayı devirebiliyor. O çadır gerçekten müthiş bir etki yarattı. O küçücük çadırdan biz bir umut yarattık. O sayede hep beraber dışarı çıktık. Umarım bir daha böyle şeyler yaşamayacağız."
"BEDELLERİ DAHA ÖNCE ÖDENDİ"
Erdem Gül ise "Dünkü karar kaybettiğimiz bir şeyi yeniden bulup sevinmek gibi de bir hal. Aslında normal bir şey olması lazım. Yani düşünce ve basın özgürlüğü... Bunun yeniden mahkeme kararlarıyla bize yeniden kazandırılması gerekmez. Biz zaten bu haklara çoktan sahip olmamız gerekirdi. Bu ülkede de bunun bedelleri de daha önce ödendi" dedi.
"MÜCADELE ETMEYE DEVAM ETMEMİZ GEREKİYOR"
Gül daha sonra sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aslında muhalif gazetecilik diye bir şeyden bahsetmemiz gerekir. Böyle bir kavramın doğru olmaması gerekir. Gazetecilik zaten bir denetleme faaliyetidir. Dolayısıyla da kimi denetler, iktidarı denetler. Yani iktidar, güçlüler varken herhalde daha zayıfları denetlemeyecektir gazeteci... Denetleyen bir faaliyet olduğuna göre muhalif gazeteci, iktidarın gazetecisi diye bir ayrım olmaması gerekir. Ama Türkiye'de bırakın eleştiriyi normal bir haber bile bir suçlama konusu, bir müebbet konusu, tutuklama konusu olabildiğine göre demek ki bir süre daha yapacağımız çok fazla işler var. Yani yaptığımız işlere devam etmemiz gerekir. Dün söylediğim gibi yani bizim kişisel olarak 90 günlük, 3 aylık meselemizin çok önemli olmadığını bunun zaten haber yazmak isteyen herkes tarafından ödenebileceğini; ama bundan sonra tutuklu gazeteciler sorunu devam ettiğine göre yazmaya, çizmeye ve bu yolda mücadele etmeye devam etmemiz gerekiyor.
Basın açıklamasının ardından da Can Dündar ile Gül gazete binasına 92 günün ardından bugün mesailerine başladı. - İstanbul