Haberler
Bahçeli'nin çağrısı sonrası DEM Parti Öcalan'la görüşmek için yazılı başvuru yaptı

Bahçeli'nin Öcalan çağrısı sonrası DEM Parti ilk adımı attı

'Ahmet Özer' tartışması tansiyonu yükseltti, İmamoğlu çileden çıktı

İBB Meclisi'nde tansiyon yükseldi, İmamoğlu çileden çıktı

Ankara'da görüşme hareketliliği! Bahçeli ve Ahmet Türk'ten art arda açıklamalar

Bahçeli "Ağaların kapısı açık olur" dedi, Ahmet Türk'ten yanıt gecikmedi

Lübnan Dışişleri Bakanı'ndan ateşkes umudu: Nihai karar İsrail'in

Gözler Orta Doğu'da! Saatler içinde her şey değişebilir

Camiler ve Din Görevlileri Haftası

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İstanbul Müftülüğü, Camiler ve Din Görevlileri Haftası dolayısıyla 6. İstanbul Müftüsü Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı'yı anmak amacıyla panel düzenledi.

İstanbul Müftülüğü, Camiler ve Din Görevlileri Haftası dolayısıyla 6. İstanbul Müftüsü Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı'yı anmak amacıyla panel düzenledi.

Fatih Ali Emiri Kültür Merkezi'nde düzenlenen panelin oturum başkanı İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, Camiler ve Din Görevlileri Haftası'nın çok önemli bir hafta olduğunu söyledi.

Bu haftada yapılacak en önemli şeylerden birinin hizmet etmiş kişileri yad ederek vefa göstermek olduğunu belirten Yılmaz, şöyle devam etti:

"Bu sene Diyanet İşleri Başkanlığı haftanın konusu 'din hizmetine adanmış ömürler' belirledi. Biz de İstanbul Müftülüğü olarak İstanbul'da öne çıkmış müftülerimizi anıyoruz. Bugün İstanbul'un 6. Müftüsü Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı hoca efendiyi anmak için toplandık. Hocamız özgün, özel kişiliğiyle bizim din ve kültür hayatımızda derin izler bırakmış çok sevilmiş farklı bir simadır. Osmanlı ile Cumhuriyeti birleştiren, bağdaştıran ve onu liyakatla temsil eden bir özelliği vardır. Hocamız önemli bir hatipti. 6 yıl kadar İstanbul Müftülüğü yapmıştır ve 74 yaşında görevi başında hakka yürümüştür."

İlahiyatçı yazar Ali Rıza Demircan ise İstanbul Müftülüğünün düzenlemiş olduğu programdan memnun olduğunu belirtti.

Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı hocayı 15 yaşındayken Beyazıt Camisinde tanıdığını anlatan Demircan, "Bir pazar günüydü. İkindi namazının ardından yaptığı vaazı dinledim ve o vaazı bugünki gibi hatırlıyorum. Vaaz sonrasında elini öptüm, duasını aldım. Güleç yüzü ve simasıyla benim kalbime kazınmıştı hocamız." diye konuştu.

Demircan, Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı 1965 yıllarında rüyasında gördüğünü ve Kasımpaşa'da bir hocanın kendisini Güzelyazıcı'nın yanına getirdiğini ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hocamızla benim irtibatım daha ziyade salı geceleri toplantıları vesilesiyle oldu. Biz bu sohbetlerde buluşurduk. Bu sohbetlerde hocamızın edebi kişiliğiyle danıştık. Kuran'ı, medeni bilgi aktarımı, sosyal-kültürel alakalı anlatıları, şairliğini anlatan şiir örnekleriyle hocamız edebi kişiliğiyle bizi kuşatıvermişti. O gün ki seviyemizle anlayabildiğimiz kadar ondan yararlanıyorduk. Ben Süleymaniye Camisinin hatibi olunca hutbelerimi yazmamı söylemişti. Bende hazırladığım hutbeleri yazdım. Daha sonra hutbelerim birikti ve onları basmaya karar verdim. Kendisi mutlu oldu ve ön söz yazmasını istedim kendisinden. Hocamız muhteşem bir yazı kaleme aldı. Hocamızın her cuma namazdan sonra gider elini öper duasını alırdım."

Abdurrahman Şeref Güzelyazıcı'nın damadı Bülent Çorapçı da Güzelyazıcı'nın vefatına kadar Kur'an üzerine çalıştığını söyledi.

Güzelyazıcı'nın düzenlediği salı toplantılarının saygın toplantılardan olduğunu dile getiren Çorapçı, "Ben en son toplantılarına yetiştim. Salı akşamları toplanırdık ve 100 kişi gelirdi. O zamanın meşhur insanları bu toplantılar katılırdı. Yatsı namazından sonra yapılan toplantılarda ilmi, felsefi her türlü konu konuşulur, sonunda sabah namazı kılınır çıkarlardı. Merhum Necmettin Erbakan, Turgut Özal, Korkut Özal gibi o neslin tepesinde olan kişiler toplantıda devamlı olarak bulunurlardı." değerlendirmesini yaptı.

Gazeteci yazar Sadık Albayrak ise kendisinin imam hatip okulu mezunu olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Şimdi bina yapıyorsunuz ama bu imam hatip okulunun tarihçesini, ruhunu, gelişmesini ortaya koyan bir eser yok, o şuur yok. Hepsi derya idi. İlim Yayma Cemiyeti'ni kuranlar 70 kişidir. Peki niye bu ulemayı, fukahayı, bu cemiyeti kuranların hayatını yazmıyorsunuz? 10 sayfa yazsanız 700 sayfalık bir külliyat olur. Hepsinin mutlaka dosyaları vardır. Geçen senelerde Yusuf Ziya Kavakçı, Mahmut Bayram hocayı yazdı. Çok duygulandım."

Kaynak: AA / Güncel
title