Haberler

Beşiktaş'ın Rövanşta Şansı Az Değil

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Uğur Meleke, dün geceki maçları ve Oğuzhan Özyakup, Diego Ribas ve James Rodriguez'in takımları için önemini değerlendirdi.

Emirates'te Özyakup

Atatürk Olimpiyat Stadı'nda dakikalar 80'i gösteriyordu... Premier League'in bu aralar en gözde oyuncularından biri, attığı goller ve kaybedilen ünlüler esprisiyle belki de hak ettiğinden çok daha fazla bir uluslararası üne kavuşan Aaron Ramsey, orta sahada topu güvenle, belki de biraz şımarıkça eveleyip geveliyordu. Oysa o anda karşısında o pozisyonu sıradan bir orta saha mücadelesinden daha fazlası olarak gören başka bir genç, Oğuzhan, onun bildiği ismiyle Ozzie vardı...

Oğuzhan, bütün bir altyapı geçmişini üst düzey bir star olma beklentisiyle geçirmiş bir genç. Hollanda gibi muazzam bir milli takımda alt yaş gruplarının kaptanı ve yıldızı olmuş, Arsene Wenger gibi hassas bir gözün de radarından kaçmamıştı.

Londra ekibiyle 18 yaşında iki Akademi Ligi şampiyonluğu vardı, 19'unda da bir Manchester United maçıyla Premier League kulübesiyle tanıştı. 2011-12 sezonunda Lig Kupası'nda kısa sürelerle forma giydi, hatta Shrewsbury Town önünde 77'de girip 78'de asist yapınca Emirates tribünleri onun nihayet beklentileri karşılayacak seviyeye ulaştığını düşünmüşlerdi.

Ama olmadı...

Wenger, 2012 yazında Diaby ve Arteta'nın varlığını, Cazorla'nın gelişini, Ramsey ve Wilshere'in gelişimini göz önüne alıp Ozzie'ye kapıyı gösterdi. Coquelin'e inandı, Frimpong'a inandı ama Oğuzhan'ı bıraktı Wenger. Tabii ki bu tercihte Oğuzhan'ın da fiziksel eksiklikleri rol oynamıştır, ama belli ki Hollanda kökenli Türk oyuncu, Salı gecesi Atatürk Olimpiyat Stadı'nda Wenger'e yanlış kişileri tercih ettiğini ispat etmek istiyordu.

80'de de Ramsey'den kazandığı topla driplinge kalkıp formasından çeken Galli'yi attırınca herhalde o an, Oğuzhan için de, Londralılar için de, Fransız menajer için de sıradan bir an değildi. Belki de o anı Oğuzhan, ömrü boyunca unutmayacak.

Ve esas Oğuzhan performansını ben Emirates'te, Premier League'de önlerine çıkmayı çok hayal ettiği ama rüyasının gerçekleşmediği Arsenal taraftarı önünde bekliyorum. Emirates'te Ramsey cezalı... Arteta sakatlandı, rövanşta olup olmayacağı belirsiz. Wenger muhtemelen orta sahada Mesut'u kullanacaktır, Flamini de 11'de çıkabilir. Atiba'lı, Veli'li ve Özyakup'lu Beşiktaş orta sahasının Londra'da da şansının hiç de az olmadığını düşünüyorum ben.

Vicente Calderon'da James

Real Madrid için sezonun ikinci resmi maçı pek kolay olmadı doğrusu... Sevilla karşısında Kroos'un, Ronaldo'nun, Bale'in iyi oyunları Avrupa Süper Kupası'nı kazanmaya yetmişti ama İspanya Süper Kupası için pol pozisyonu, burun farkıyla Atletico'da...

Atletico Madrid transfer döneminde hücumdan Diego Costa, Adrian Lopez, David Villa, Diego Ribas ve Sosa'yı kaybetti ama savunmadan tek kaybı Filipe Luis oldu. Hücumda çok eksildiler ve hala tam olarak ne yapacaklarını bilmiyorlar. Hazırlık maçlarında San Jose, Club America ve Galatasaray'a sıfır, Numancia ve Cadiz'e bir gol atabildiler. Real Madrid önünde de genel olarak hücumda verimli değillerdi ama yine bir duran topta istediklerini aldılar.

Savunmada ise hala taş gibiler. Yeni kaleci Moya, henüz Courtois'yı aratacak bir hata yapmadı. James'in golünde yapabileceği hiçbir şey yoktu. Savunma üçlüsü Juanfran-Miranda-Godin kaldıkları yerden kusursuz devam ediyorlar ve hiç kimseye kolay kolay gol rüyası kurdurmuyorlar. Luis'in halefi Siqueira da gruba uymuş gözüküyor. Yedi hazırlık maçında zaten tek bir gol yemişlerdi, Real Madrid'e de ancak savunmaya çarpan ters bir topla gol şansı verdiler...

Real Madrid ise Atletico'nun tersine, gidenler için değil gelenler için çareler arıyor. Carlo Ancelotti, Sevilla önünde geçen sezonki sistemini bozmamış; Kroos'u Khedira'nın rolünde, defansif orta sahada kullanmış, soluna James'i sağına Modriç'i koymuştu. Yani Real Madrid'de hala 10 numara rolü yok, James için sistem değişikliği söz konusu değil…

Ancelotti, Atletico önünde de sistemini değiştirmedi. Bu kez defansif orta saha rolünü Alonso'ya verdi, soluna Kroos'u, sağına Modriç'i yerleştirdi. İkinci yarıda Ronaldo'nun yerine oyuna giren James'se bu kez kendine çizgide yer buldu...

James'in henüz ikinci maçında ilk resmi golünü atmış olması tabii ki büyük moral. Ama Ancelotti'nin hala bu sistemde James'i nasıl kullanacağını bildiğini zannetmiyorum. James'e orta üçlüde yer verse, büyük maçlarda defansif özelliklerinin Di Maria'dan-Modriç'ten eksik kalacağını düşünüyor. Hücumda yer verse, James'in Ronaldo-Bale'le rekabet etmesi hiç kolay değil.

Sanırım Vicente Calderon'daki maça kadar geçecek 72 saatte de Ancelotti'nin en önemli problemi bu olacak: James'i kullanmak için Alonso'dan mı, Modriç'ten mi yoksa Bale'den mi vazgeçmeli? ya da son Şampiyonlar Ligi şampiyonu gerçekten de James'i bu takıma monte etmek zorunda mı?

Zor bir problem doğrusu...

Manisa'da Diego

İsmail Kartal, akıllı bir adam...

Henüz çok iyi bir taktisyen mi, muazzam bir motivasyon ustası mı ya da büyük bir teknik direktör mü bilmiyoruz. Elimizde çok az veri var bu yargılara varmak için. Ama şunu biliyoruz: İsmail Kartal, akıllı bir adam.

Ani bir kararla, sürpriz bir anda aldığı Fenerbahçe teknik direktörlüğü görevinin altında kalmadı. Olympiakos ve Roma gibi çok ciddi iki hazırlık maçını hiç macera aramadan, sürpriz yapmadan, kişisel imza atma merakına kapılmadan sorunsuz geçirdi.

Her iki maçta da, Fenerbahçe'nin yaklaşık iki yıldır oynadığı 4-3-3 formasyonu ile sahaya çıktı. İlk maçta Gökhan'ın yerinde Mehmet Topuz, ikinci maçta Emre'nin yerinde Alper oynadı. Geri kalan her şey aynıydı, herkes aynıydı.

Evet, savunmada Bekir-Alves, Egemen-Alves tadında değiller. Alves'in sağ stoperden sol stopere kayması, bence savunma ritmini etkiledi. Evet, Volkan da Destro'dan yediği golle hala konsantrasyon sorunları yaşadığını gösterdi. Ama Fenerbahçe için özellikle hücumda kaldığı yerden devam ediyor diyebiliriz...

Şimdi sanırım İsmail Kartal'ın önündeki tek handikap, eğer hazır olursa Manisa'daki Süper Kupa maçında Diego'yu kullanıp kullanmamak... Fenerbahçe dizilişinde bir 10 numara rolü yok, orta üçlünün hepsi çalışkan, hepsi iki yönlü. Diego'yu bu sistemin içine sokmak, tabii ki yetenek dozajını artırmak ama şüphesiz mücadele ritmini de düşürmek anlamına gelecek. Bu durumda aynen Ancelotti'nin James'le yaşadığı imtihanın bir benzerini İsmail Kartal da Diego ile yaşayacak gibi...

Benim tahminim, Kartal'ın tam hazır olmayan Diego'yu Manisa'da 11'de başlatmayacağı yönünde. Sonrası ise gerçekten soru işareti...

Uğur Meleke, Milliyet Gazetesi spor yazarı.

Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve Al Jazeera'nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

Kaynak: Aljazeera / Güncel
title
Close