Bebeklerin Yüzde 10-40'ı "Ağlama Krizi" Yaşıyor
Sağlıklı bir bebekte ilk 3 ay boyunca süren, belirli aralıklarla oluşan, sebebi belli olmayan ağlamalar olarak tanımlanan ve halk arasında "Ağlama krizi", tıp dilinde ise "İnfantil Kolik" olarak tanımlanan sorunun bebeklerin yüzde 10-40'ında...
Sağlıklı bir bebekte ilk 3 ay boyunca süren, belirli aralıklarla oluşan, sebebi belli olmayan ağlamalar olarak tanımlanan ve halk arasında "Ağlama krizi", tıp dilinde ise "İnfantil Kolik" olarak tanımlanan sorunun bebeklerin yüzde 10-40'ında görüldüğü bildirildi.
Çaresi kesin olarak bulunmayan bu sorunun bazı tedbirlerle en aza indirilebileceğini belirten Özel Meridien Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Sema Kılıç, annelere önerilerde bulundu.
Ağlama nöbetlerinin özellikle öğleden sonra ve akşam saatlerinde olduğunu belirten Dr. Kılıç, "Bebeklerin yalnızca yüzde 47'sinde belirtiler üç ay içerisinde kayıp olmaktadır. Yüzde 41'inde altıncı aya kadar, geriye kalan yüzde 12'sinde ise 12. aya kadar sürmektedir. Erkek bebeklerde daha sık görülmektedir" dedi.
YAŞAMIN İKİNCİ HAFTASI BAŞLIYOR
Ağlama nöbetlerinin, genellikle akşama doğru, yüzde kızarma ile başladığını, ardından bacakların karına doğru çekilmesi ve şiddetli ağlama nöbetleri ile sürdükten sonra sonlandığını ifade eden Dr. Kılıç, "Birkaç dakika sonra aynı nöbet yinelenir. Bu biçimdeki nöbetler yaklaşık 2-3 saat sürer ve bu tablo bağırsak guruldaması, gaz ve gaita çıkarımı ve ardından sakinleşme biçiminde biter. Ağlamayı açıklayabilecek bir neden yoktur" diye konuştu.
Bu sendromun genellikle yaşamın ikinci haftasında başladığını, gittikçe şiddetlenerek 2. ayda pik yaptığını ve yavaş yavaş azalarak kaybolduğunu ifade eden Dr. Kılıç, şunları kaydetti:
"Koliği açıklayabilecek kesin bir neden henüz ortaya konamamıştır. Şüphelenilen nedenler: besin alerjisi ya da intoleransı, anormal peristaltizm ya da aşırı gaz, duyu sinirlerinin bağırsak distansiyonuna aşırı duyarlılığı,
beyinde frontal lobların yeterince gelişmemesi nedeniyle zararlı ve hoşa gitmeyen stimulusların ağrı olarak algılanabilmesidir."
AİLEDEKİ GERİLİM VE STRES ETKİLİYOR
Uzm. Dr. Seda Kılıç, ailedeki gerilim ve stres, hamilelik sırasında çok sık psikososyal stresle karşılaşılması, doğum sürecinde kötü duygular içinde olan annelerin bebeklerinde daha fazla infantil kolik görüldüğünü söyleyen Kılıç, sorunun, mama ile beslenen bebeklerde daha sık görüldüğünü, reflünün de bebeklerde koliğin gelişmesinde risk faktörü olduğunu bildirdi.
Bebeğin kucakta ya da beşikte zarar vermeyecek biçimde sallanması, bebek arabası ile dolaştırılması, hafif müzik dinletilmesinin olumlu etkisinin olacağını belirten Uzm. Dr. Kılıç, "Kurutma makinası, elektrik süpürgesi gibi belirli ritmdeki seslerin dinletilmesinin bebeğin loş ve sessiz bir ortamda tutulması rahatlama sağlayabilir. Ilık banyolar ya da karına uygulanan masajlar da koliğin giderilmesinde faydalı olabilir" dedi.
ANNENİN YAPMASI GEREKENLER
Dr. Kılıç, annenin sigara içiyorsa bırakması önerisinde bulunarak, "Bebeğin yanında asla sigara içilmemeli. Aşırı kahve tüketen annelere günde üç fincandan az içmesi önerilir. Annede gaz yapan gıdalar bebekte de gaz yapabilir. Bu nedenle anneler beslenmelerine de dikkat etmeliler" diye konuştu.
Bebeklik döneminde ağır koliği olanlarda 10. yaşta atopi ve gastrointestinal sistem hastalıkları, uyku sorunları ve huzursuzluğun daha fazla görüldüğüne dikkati çekerek, "Bu bebeklerin ilerde daha dışa dönük kişilik yapısı olan bireyler oldukları gözlemlenmiştir" dedi. - ADANA