Haberler

Balyoz Kararının Gerekçesi Açıklandı

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Anayasa Mahkemesi, davayla ilgili ihlâl kararının gerekçesinde; sanıkların gösterdiği bilirkişi raporlarının dikkate alınmadığına ve dijital verilerin doğruluğunun araştırılması talebinin yetersiz gerekçeyle reddedildiğine vurgu yaptı.

Anayasa Mahkemesi (AYM), Balyoz Davası'nda 230 sanık hakkında verdiği hak ihlali kararıyla ilgili gerekçesini internet sitesinde yayınladı. Gerekçede, sanıkların dijital verilerle ve tanık dinlenilmesiyle ilgili şikayetlerine yer verildi.

AYM, ilk derece mahkemesinin, elde edilen dijital belgelere ilişkin hazırlanan bilirkişi raporlarından yalnızca cumhuriyet savcılığınca soruşturma aşamasında TÜBİTAK uzmanlarınca hazırlanan bilirkişi raporu ile arama ve el koyma tedbirleri sırasında ele geçirilen delillerin tespitine yönelik üç raporu hükme esas aldığı belirtti. Sanıklar tarafından alınmış bilirkişi raporları ile duruşmada dinlenen uzman mütalaalarının hiçbirine itibar etmediğini aktardı.

Mahkemenin, bu rapor ve mütalaaların hiçbirini hükme esas almadığı belirtilen gerekçede, şöyle denildi:

"Mahkumiyet kararının dayanağını oluşturması nedeniyle, söz konusu CD'lerin sistem saati güncel olmayan bir bilgisayarda 2003 yılından sonra ve muhtemelen 2007 yılından sonraki bir tarihte oluşturulduğu kabul edilse bile CD'lerin oluşturulduğu tarihe kadar sanıkların ya da dava dışı bazı kimselerin elinde bulunan ve Mahkemenin kabulüne göre güncellenen bir kısım dokümanın oluşturulma tarihinin hangi surette CD'lerin oluşturulduğu tarihten önce üretildiği hususunun, Mahkemece şüpheye yer bırakmayacak ve ikna edici bir şekilde açıklanması gerekmektedir."

'İlk derece mahkemesinin yeterli açıklaması yok'

Sanıkların derece mahkemelerinde "2003 yılında üretilmiş ve 2007 yılına ait bir yazılım ile açılmış" bir belge ile "2007 yılında üretilmiş belgenin" farklı olduğunu ileri sürdükleri bilirkişi raporu ve uzman mütalaaları ile sundukları belirtilen gerekçede, buna rağmen derece mahkemelerinin bu rapor ve mütalaalar hakkında bir açıklamada bulunmadıkları ifade edildi.

Gerekeçede, davanın temelini teşkil eden CD'lerden 11 ve 17 numaralılar üzerindeki el yazılarının sanık Süha Tanyeri'nin davaya konu 1. Ordu Plan Semineri sırasında tuttuğu el yazısından kopyalandığı iddia olunmasına rağmen, ilk derece mahkemesi ve Yargıtay tarafından bu hususta bir açıklama yapılmadığı da vurgulandı.

Anayasa Mahkemesi'nin gerekçesinde, şu tespitlere yer verildi:

"Tarafsızlığı, keyfiliği, denetimden kaçmayı ve perdelemeyi önlemek için mahkemeler, kararın verilmesine neden olan temelleri yeterince açık olarak belirtmekle yükümlüdürler. Mahkemelerin yargılama süresince kendilerine iletilen her iddia ve talebi gözetme zorunda olmadıkları biçimindeki serbesti, kararın verilmesine neden olan temellere asgari açıklıkta değinilmesi görevini ortadan kaldıracak şekilde yorumlanamaz.

Bireysel başvuru yolunda derece mahkemelerinin gerekçelerinin niteliği ancak açık bir keyfilik veya takdir hatası oluşturduğu ya da makul ve ikna edici açıklamalar içeren bir gerekçe gösterilmediği, iddia olunan eylem ile hüküm arasında 'uygun illiyet bağı' kurulmadığı durumlarda denetlenebilir. Derece mahkemesi kararlarının, adalet gereksinimini giderecek ölçü ve nitelikte yeterli gerekçe ile açıklanıp açıklanmadığı hususları, adil yargılanma hakkının ihlali iddiasıyla yapılan bireysel başvurularda Anayasa Mahkemesince yapılacak denetimin kapsamında yer almaktadır.

Savunmaların dayanağını oluşturan ve dijital verilerin güvenilirliğine ilişkin ciddi kuşkular uyanmasına neden olan bilirkişi raporları ve uzman mütalaaları gözetildiğinde, önemli ölçüde, dijital veri ve içeriklerine dayanan İlk Derece Mahkemesince verilen kararın gerekçesi, adalet gereksinimini giderecek ölçü ve nitelikte, yeterli ve makul olarak değerlendirilemez. Bu sebeple 'gerekçeli karar hakkı' ihlal edilmiştir."

Duruşmalarda eşit muamele

Gerekçede, ilk derece mahkemesinin, sanıklar tarafından sunulan hiçbir rapor ve mütalaaya itibar etmediği de hatırlatıldı. Mahkemesinin hangi sebeple itibar edilmediğini kararında göstermediğine değinilen gerekçede, şunlar kaydedildi:

"İlk derece mahkemesi, yeterli olmayan gerekçeler ile başvurucular tarafından sunulan bilirkişi raporları ve uzman mütalaalarını göz ardı etmiştir. AİHM içtihatlarında da ortaya konulduğu gibi adil yargılanma hakkının temel unsurlarından biri olan 'silahların eşitliği' ilkesi iddia makamının tanık veya bilirkişileri ile sanıkların tanık ve bilirkişilerinin duruşmalarda eşit muameleye tabi tutulması gerekir.

Hem cezai, hem de cezai olmayan davalarda uygulanan silahların eşitliği ilkesi, taraflara, talep ve açıklamalarını diğer tarafa nazaran dezavantajlı olmayacak şekilde ileri sürebilmeleri için fırsat verilmesini gerektirir."

'Silahların eşitliği' ilkesi ihlal edildi

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) bilirkişi raporlarının kapsamını oldukça geniş bir şekilde yorumladığına işaret edilen gerekçede, "İlk Derece Mahkemesi, başvurucular tarafından sunulan bilirkişi raporları ile duruşmada dinlenen uzman görüşlerinden hiçbirine itibar etmemiş buna karşın Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma sırasında alınan bilirkişi raporlarının tümüne ise itibar etmiştir" denildi.

Başvurucuların, dijital verilerin gerçeği yansıtmadığı iddialarını değerlendirmek üzere mahkemenin bilirkişi heyeti tayin etmesi ve rapor aldırması yönündeki taleplerini yeterli olmayan gerekçeyle reddettiği belirtilen gerekçede, şu ifadelere yer verildi:

"Böylece başvurucuların, haklarında yöneltilen suçlamaların dayanağı olan delillere karşı kovuşturmanın genişletilmesini isteme hakları kısıtlanmış, ceza yargılamasının, maddi gerçeğin ortaya çıkartılması amacına yönelik olarak 'silahların eşitliği' ilkesi ihlal edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle, dijital delillerin değerlendirilmesine ilişkin şikayetler yönünden, başvurucuların sundukları bilirkişi raporları ve uzman mütalaalarının İlk Derece Mahkemesince kabul edilmemesi ve bu konularda Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılması yolundaki taleplerinin de yetersiz gerekçelerle reddedilmesi, 'gerekçeli karar hakkına' ve 'silahların eşitliği' ilkesine aykırı olduğundan, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı ihlal edilmiştir."

Kaynak: Aljazeera / Güncel
title
Close