Bakanlıktan Kaz Dağları'nda altın aranmasına ilişkin açıklama
Kazdağları'na altın madeni yapılıyor iddiası üzerine harekete geçen bazı vatandaşlar, sosyal medya üzerinden 'Kazdağları hepimizin' etiketiyle bölgeyi koruma için girişimde bulundu. Kısa sürede büyük etki gösteren girişim sonrası Bakanlıktan açıklama geldi. Yapılan açıklamada, "Maden bölgesi Kirazlı Balaban Tepesi'ndedir" denildi.
Türkiye'nin oksijen depolarından Kazdağları'na altın madeni yapılacağına dair söylentiler, tüm vatandaşların tepkisine neden oldu. Sosyal medyadan 'Kazdağları hepimizin' etiketiyle başlatılan Kazdağları'nı koruma girişimi büyük ilgi gördü. Kısa sürede büyüyen tepki sonrası Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından konu hakkında açıklama yapıldı.
Bakanlık tarafından Çanakkale'deki altın aramalarına ilişkin, "Maden bölgesi Kaz Dağları'nda değil, Kaz Dağları'na yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Kirazlı Balaban Tepesi'ndedir. Orman izin sınırları dışında herhangi bir faaliyet söz konusu değildir." ifadeleri kullanıldı.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada, madencilik gibi katma değeri yüksek ve emek yoğun bir alanla ilgili yayılan yanlış bilgilerin, geçimini bu sektörden sağlayan 100 binden fazla insanın emeğini değersizleştirdiği kaydedildi.
"İDDİALAR GERÇEK DIŞI"
Kirazlı Balaban'daki madencilik faaliyetinin Atikhisar Barajı'nın kısa ve orta mesafeli koruma alanlarının dışında yapıldığı bildirilen açıklamada, "İşletme aşamasında ortaya çıkacak su ihtiyacı öncelikle yüzey akışı sularından sağlanacaktır. Bu suların ihtiyacı karşılamaya yetmediği durumlarda ise proje sahibi tarafından inşa edilecek Altınzeybek Göleti'nden su temin edilecektir. Kirazlı Altın ve Gümüş Madeni'nin su ihtiyacının Atikhisar Barajı'ndan karşılanacağı iddiası tamamen gerçek dışıdır." denildi.
Açıklamada, halk arasında madenlerin aranması ve çıkarılması süreçlerinde siyanür kullanıldığına dair yanlış bir kanının olduğuna işaret edilerek, altın dahil madenlerin aranması ve çıkarılması süreçlerinde doğal ortamda siyanür ya da türevi bir madde kullanılmadığı, çıkarılan kayanın içindeki altının metal olarak ayrıştırılması aşamasında ise ulusal ve uluslararası kriterlere göre kapalı tesislerde üretim yapıldığı belirtildi.
"KESİLEN AĞAÇ SAYISI 13 BİN 400'DÜR"
Çevre ve Şehircilik Bakanlığından Çevresel Etki Değerlendirmesi İzni, Tarım ve Orman Bakanlığından Orman İzni ve yerel yönetimlerden Gayrisıhhi Müessese İzni almadan madencilik işletme faaliyetlerine izin verilmediği bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Mevzuatta yapılan son değişiklikle madencilik faaliyeti için kesilen ağaç sayısı kadar farklı noktalara ağaç dikilmesi ve madencilik faaliyetinin sona ermesiyle aynı bölgenin yeniden ağaçlandırılarak eski haline getirilmesi şartı getirildi. Söz konusu maden faaliyetlerinde bulunan firma, mevzuat gereği 2 farklı noktada hatıra ormanı oluşturarak, 14 bin fidan dikimi gerçekleştirdi. İddialarda yer alan alanda kesilen ağaç sayısı ortaya atıldığı gibi 195 bin değil, 13 bin 400'dür. Ayrıca, tüm maden faaliyetleri Bakanlığımız ve ilgili kurumlar tarafından periyodik olarak denetleniyor. Bu kapsamda Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü faaliyetleri yerinde incelemek üzere bir ekibi sahaya göndermiştir."
Açıklamada, Çanakkale'deki altın araması bölgesinin Kaz Dağları'nda olmadığı vurgulanarak, "Maden bölgesi Kaz Dağları'nda değil, Kaz Dağları'na yaklaşık 40 kilometre uzaklıktaki Kirazlı Balaban Tepesi'ndedir. Orman izin sınırları dışında herhangi bir faaliyet söz konusu değildir. Ayrıca maden araması için ağaç kesimi tamamlanan alanlarda, madencilik faaliyetinden sonra sahanın rehabilitasyonunda kullanılmak üzere üst toprak sıyırma ve depolama işlemlerine başlandı." ifadeleri kullanıldı.
ALTIN İTHALATINA 8,5 MİLYAR DOLAR ÖDENDİ
Enerji ve Tabii Kaynaklar verilerine göre, Türkiye'nin altın ithalatına geçen yıl 8,5 milyar dolar ödediği kaydedilen açıklamada, "Türkiye, dünyada üretilen 90 madenin 77'sini ticari olarak üretebilecek bir rezerve sahiptir. Buna rağmen Türkiye'de madencilik faaliyetleri toplam gayri safi yurt içi hasıladan sadece yüzde 1 civarında pay alırken, ABD, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerde bu oran yüzde 10'lara kadar yükselmektedir." değerlendirmesinde bulunuldu.