Ato: Sağlık Hak Olmaktan Çıktı, Satın Alınan Meta Haline Geldi
Ankara Tabip Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Çetin Atasoy, 'Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın hayata geçmesi ile birlikte sağlığın giderek piyasalaştığını, sağlığın hak olmaktan çıkıp para ile satın alınan bir meta haline geldiğini, sağlık hizmetinin niteliğinin yıldan yıla bozulduğunu söyledi.
Ankara Tabip Odası (ATO) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Çetin Atasoy, 'Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın hayata geçmesi ile birlikte sağlığın giderek piyasalaştığını, sağlığın hak olmaktan çıkıp para ile satın alınan bir meta haline geldiğini, sağlık hizmetinin niteliğinin yıldan yıla bozulduğunu söyledi.
Atasoy, bu programın hekimler ve sağlık emekçileri için yaşamı her gün daha da çekilmez hale getirdiğini, şiddet üreten sağlık ortamının hekimler ve sağlık emekçileri için hakaret, dayak, yaralanmalar ve hatta ölümlerle sonuçlandığını öne sürdü.
Prof. Dr. Çetin Atasoy, ATO Genel Sekreteri Dr. Ebru Basa, yönetim kurulu üyeleri Doç. Dr. Asuman Doğan ve Dr. Onur Naci Karahancı ile birlikte yaptığı açıklamada, 'Sağlıkta Dönüşüm Programı' ile iş barışının bozulduğunu, dayanışmanın azaldığını söyledi. Prof. Dr. Atasoy, şunları söyledi:
"Hekimler kendilerini mesleki olarak geliştiremez, dahası yıllık izinlerini dahi kullanamaz olmuştur. Sürekli artan iş yükü, önlenemeyen şiddet, bozulan sağlık ortamı karşılığında ne yazık ki sağlık çalışanları, emeklilikte kendilerini açlık ve yoksullukla baş başa bırakan düşük temel ücretlerle, güvencesiz ve sürekli azalan döner sermaye gelirleriyle yüz yüzedir. Hekimler, sağlık çalışanları ve onların emeklileri, arttığı ifade edilen refahtan ve kişi başı gelirden yararlanamamıştır. Bir hekim emeklisinin maaşı en fazla yoksulluk sınırının neredeyse yarısı kadardır, açlık sınırının biraz üzerindedir. Artan döviz kurları ve enflasyon karşısında temel ücretler ve güvencesiz gelirler erimektedir."
Prof. Dr. Çetin Atasoy, Ankara Tabip Odası olarak 26 Kasım 2015'te üyelerine gönderdikleri sahadaki anket çalışmasının sonuçlarını açıkladı. 375 hekim tarafından yanıtlanan ankette, hekimlerin yüzde 47'si kadın, yüzde 53'ü erkek, unvanlarına göre yüzde 3'ü asistan hekim, yüzde 5'i pratisyen hekim, yüzde 64'ü uzman hekim, yüzde 29'u öğretim üyesi olduğu belirtildi. Çalışılan kuruma göre yüzde 29'u devlet hastanesinde, yüzde 48'i eğitim ve araştırma hastanesinde, yüzde 19'u tıp fakültesinde, yüzde 4'ü ASM/TSM'de çalıştığı kaydedildi. Çalışma süresine göre hekimlerin yüzde 21'inin 5 yıldan az, yüzde 4'ünün 6-10 yıl arası, yüzde 24'ünün 11-20 yıl arası, yüzde 41'inin 21 yıldan fazla çalıştığı belirtildi. Açıklamada, hekimlerin yaklaşık üçte ikisinin en az 10 yıllık meslek yaşamına sahip olduğu belirtildi.
NÜFUSUNDAN FAZLA ACİL SERVİSE BAŞVURAN TEK ÜLKE TÜRKİYE
Sağlıkta Dönüşüm Programı ile yurttaşların hekime başvuru sayısının hızla arttığını kaydeden Prof. Dr. Çetin Atasoy, bununla ilgili şunları söyledi:
"2002'de kişi başı hekime başvuru sayısı 3.1 iken, 2014'te 8.3 olmuştur. Bu sayı OECD ülkelerinin ortalamasından hayli yüksektir. Acil servislere her yıl 100 milyondan fazla başvuru olmaktadır. Nüfusundan fazla acil servis başvurusu olan tek ülke Türkiye'dir. Bu nedenle hekimler ve sağlık çalışanları son derece ağır bir iş yükü altındadır. Çok sayıda hekim polikliniklerde günde 100'den fazla hasta muayene etmekte, özellikle genç hekimler ve asistanlar ayda 10 güne varan nöbet tutmakta, nöbet sonrası izin kullanamamaktadır. Hekimler ve sağlık emekçileri bu olağanüstü çalışmalarının karşılığını alamamaktadır. İş yükleri giderek artığı halde bir çok hekim gelirlerinin azalması tehlikesiyle karşı karşıyadır. Anketimizden; son bir yılda hekimlerin yüzde 81'inin döner sermaye gelirlerinin azaldığı, yüzde 17'sinin değişmediği, sadece yüzde 2'sinin arttığı öğrenilmiştir. Yani 5 hekimden 4'ü bu gelirlerinin azaldığını söylemektedir."
BAKTIĞIN HASTA, YAPTIĞIN AMELİYAT KADAR ÜCRET DAYATMASI
Artan hayat pahalılığına, artan iş yüküne karşılık hekimlerin ücretlerinin azaldığını belirten Prof. Dr. Atasoy, "Azalma oranı hekimlerin yüzde 12'sinde yüzde 10'dan az, yüzde 24'ünde yüzde 10-20, yüzde 26'sında yüzde 21-30, yüzde 13'ünde yüzde 31-40, yüzde 13'ünde yüzde 41-50, yüzde 8'inde yüzde 51-75, yüzde 4'ünde yüzde 76-100 arasındadır" dedi. Azalma oranının neredeyse her üç hekimin 2'si için en az yüzde 20 düzeyinde olduğunu kaydeden Prof. Dr. Atasoy, "Yüzde 50'den fazla azalma olduğunu belirtenlerin oranı yüzde 12.43'tür. Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın hastanelerdeki yüzü olan performansa dayalı ek ödeme, yani 'baktığın hasta kadar, yaptığın ameliyat kadar ücret alırsın' dayatması, sağlık hizmetlerinin niteliğinde kabul edilemez aşınmalara yol açmıştır. Hekimler, sağlık hizmetinin ne yönde değiştiğini hem bizlerden, hem de Sağlık Bakanlığı'ndan daha iyi değerlendireceklerdir" diye konuştu.
Prof. Dr. Atasoy, performansa dayalı ek ödeme sisteminin sağlık hizmeti niteliğini ne yönde etkilediğine yönelik soruya hekimlerin yüzde 4'ünün arttığı, yüzde 18'inin değişmediği, yüzde 78'inin azaldığı yanıtını verdiğini kaydetti. Prof. Dr. Atasoy, "Neredeyse 5 hekimden 4'ü bu sistemin hastaların sağlığına yaramadığı görüşündedir. Sağlık Bakanlığı'nı bu dramatik bulguyu ciddiye almaya davet ediyoruz" dedi.
Sağlık hizmetinin ekip işi olduğunu belirten Prof. Dr. Atasoy, "Ekibin uyum içinde, dayanışma halinde çalışması hizmetin niteliğini doğrudan etkileyen bir unsurdur. Ne yazık ki hekimler bu özelliğin de artık kalmadığı kanısındadırlar. Performansa dayalı ek ödeme sistemi ile sağlık çalışanları arasındaki dayanışma ve iş barışının nasıl etkilendiği sorusuna hekimlerin yüzde 1'i arttığı, yüzde 4'ü değişmediği, yüzde 95'i azaldığı yanıtını vermişlerdir. Hekimlerin neredeyse tamamı iş barışının bozulduğu konusunda ittifak etmiştir. Bu feryadı bakanlık duyacak mıdır?" diye sordu.
20 DAKİKA OLAN MUAYENE SÜRESİ 3-5 DAKİKAYA İNDİ
Sağlığın ticarileşmesi sonucu sağlık ortamının moral değerlerini ortadan kaldırdığını kaydeden Prof. Dr. Atasoy, "Hekimler eskiye oranla hastalarına daha az zaman ayırabilmektedir. Kuşkusuz bunun en önemli nedeni kışkırtılmış sağlık talebidir. Dünya Sağlık Örgütü'nün önerisine göre 20 dakika olması gereken muayene süresi, hekimlerin günde yüzlerce hasta muayene etmeye zorlandığı bugünün koşullarında 3-5 dakikaya inmiştir. Bir yurttaşımız yılda ortalama 8.3 kez hekime başvurmakta olup; bu sayı, sağlık göstergeleri bizden çok daha iyi olan Finlandiya'nın, İsveç'in neredeyse 3 katıdır. Bu sistemin sonucunda hastalarına ayırdığı sürenin arttığını söyleyen hekim neredeyse yoktur. Hekimlerin yüzde 65'i, yani yaklaşık üçte ikisi hastalarına ayırdıkları zamanın azaldığını ifade etmektedir. Bu sistem bizleri hastalarımızı yeterince dinlemekten, muayene etmekten, tedavilerini kendilerine açıklamaktan alıkoymaktadır" dedi.
'Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın şiddet ürettiğini vurgulayan Prof. Dr. Atasoy, "Sağlık çalışanları için sıkça hakaret, kimi zaman dayak, hatta ölüm anlamına gelmektedir. Her gün ortalama 30 şiddet vakası Sağlık Bakanlığı'na bildirilmekte, yıllar içerisinde bu sayıda herhangi bir azalma meydana gelmemektedir. Hekimler ve sağlık çalışanları karşılayamayacakları iş yükünün altında tükenmiştir. Özellikle genç hekimler, asistanlar olmak üzere çok sayıda hekim haftalık 40 saat çalışma süresinin çok üzerinde sürelerde çalışmakta, sık nöbet tutmakta, nöbet sonrası izin kullanamamakta, bazı nöbetlerin ücretini alamamaktadır. Yıllık izinlerin kullanımı dahi sorun olabilmektedir" diye konuştu.
HEKİM MAAŞI EMEKLİ AYLIKLARINA YANSIMALI
Hekimlerin hastalarına yararlı olabilmek adına bilgi ve deneyimlerini yaşam boyu korumaya ve geliştirmeye mecbur olduğunu belirten Prof. Dr. Çetin Atasoy, performansa dayalı ek ödeme sistemiyle birçok hekimin bu olanağının giderek azaldığını kaydetti. Prof. Dr. Atasoy, emekliliğe yansımayan, güvencesiz, yıldan yıla azalan ücret politikalarından vazgeçilmesi gerektiğini belirtirken, "Hekimlerin temel ücretleri çok uzun olan eğitim süreleri ve çok ağır olan çalışma koşulları dikkate alınarak bir an önce iyileştirilmelidir. Hekim maaşlarının emekli aylıklarına yansıması için gerekli düzenlemeler bir an önce yapılmalı, bu amaçla TBMM'ye verilmiş yasa teklifleri gündeme alınmalı ve görüşülmelidir" dedi. - Ankara