Türkiye'nin Somali ve Etiyopya arasındaki arabuluculuk rolü
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Kuzey Afrika Direktörü Dr. Kaan Devecioğlu, Türkiye'nin Etiyopya ve Somali arasındaki gerginliği sona erdirmek için üstlendiği arabulucu rolünü ve Ankara Süreci'ndeki gelişmeleri AA Analiz için kaleme aldı.
Ortadoğu Araştırmaları Merkezi (ORSAM) Kuzey Afrika Direktörü Dr. Kaan Devecioğlu, Türkiye'nin Etiyopya ve Somali arasındaki gerginliği sona erdirmek için üstlendiği arabulucu rolünü ve Ankara Süreci'ndeki gelişmeleri AA Analiz için kaleme aldı.
***
Türkiye'nin Somali ve Etiyopya arasındaki anlaşmazlığın çözümünde üstlendiği arabuluculuk rolü iki ülke arasındaki gerilimin diplomatik yollarla hafifletilmesine önemli bir katkı sunuyor. Türkiye, dış politikada son yıllarda aktif ve çok boyutlu bir strateji izleyerek Afrika Boynuzu'nda önemli bir aktör haline geldi. Somali ve Etiyopya arasındaki gerilimli ilişkilere yönelik Türkiye'nin arabuluculuk girişimi de bu stratejinin somut örneklerinden biri olarak öne çıkıyor. Ankara Süreci olarak ifade edilebilecek girişim, Türkiye'nin bölgedeki pozitif gündemini ortaya koyuyor ve aynı zamanda iki ülke arasındaki ihtilafların barışçıl yollarla çözülmesini ve bölgesel istikrara katkıyı hedefliyor.
Somali ve Etiyopya temsilcileri arasında 12-13 Ağustos'ta Ankara'da gerçekleştirilen ikinci tur görüşmeleri, Türkiye'nin taraflar arasında güven inşa etmeye yönelik çabalarının somut bir yansıması olarak değerlendirilebilir. Türkiye, bu süreçte tarafsız ve yapıcı bir arabulucu olarak müzakerelerin sürdürülmesi ve anlaşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesi için gerekli diplomatik ortamı sağladı. 17 Eylül'de devam edeceği belirtilen üçüncü tur görüşmeler, Türkiye'nin bu arabulucu rolünü kararlılıkla sürdürdüğünü ve Somali ile Etiyopya arasındaki diyaloğu güçlendirmeye yönelik çabalarının devam edeceğini gösteriyor. Bu bağlamda Türkiye, taraflar arasında doğrudan müzakereleri teşvik ederek bölgesel istikrarı destekleyen önemli bir diplomatik aktör olarak öne çıkıyor.
Ankara süreci ve ilk aşamalar
Ankara Süreci, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali'nin Türkiye'den arabuluculuk rolü üstlenmesi talebinde bulunmasıyla başladı. Bu talep, Etiyopya'ya Somaliland'ın Berbera Limanı üzerinden Kızıldeniz'e erişim imkanı sağlayan Mutabakat Zaptı'nın (MoU) Ocak 2024'te Etiyopya ve Somaliland arasında imzalanmasının ardından Somali'nin sert tepkisiyle ortaya çıkan diplomatik gerilimleri hafifletme amacını taşıyordu. Etiyopya'nın Somaliland'in bağımsızlığını tanıdığı anlaşma, Somali tarafından egemenliğine yönelik bir ihlal olarak değerlendirildi ve bu durum bölgedeki gerilimlerin artmasına yol açtı.
Türkiye, Somali ve Etiyopya ile uzun süredir devam eden güçlü diplomatik bağlara sahip olması ve her iki tarafın da güvenini kazanması nedeniyle, sürecin doğal arabulucusu olarak öne çıktı. Temmuz 2024'te Ankara'da başlatılan ilk tur görüşmelerde, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan liderliğinde yürütülen mekik diplomasisiyle, taraflar arasındaki farklılıkların dostane bir ortamda ele alınması ve potansiyel çözüm yollarının araştırılması hedeflendi. Türkiye'nin bu süreçteki rolü, her zaman tarafsız ve yapıcı bir kolaylaştırıcı olarak bölgesel barış ve istikrarı teşvik etmek üzerine oldu.
12-13 Ağustos'ta gerçekleştirilen ikinci tur görüşmelerinde Türkiye'nin tarafsız ve kararlı tutumu, Somali ve Etiyopya arasında uzlaşı sağlanmasının zeminini oluşturdu ve bu sayede barışçıl çözüm arayışlarının devam edeceği taahhüt edildi. Türkiye'nin bu süreçteki başarısı hem Somali hem de Etiyopya ile olan derin ilişkilerine dayanıyor. Bu ilişkiler, taraflar arasında güven inşa etmede kritik bir rol oynuyor. Bu arka plan Türkiye'yi bölgesel krizlerin çözümünde kilit bir aktör olarak konumlandırıyor.
Üçüncü tur görüşmelerinden beklentiler
Ankara Süreci'nin 17 Eylül'de gerçekleştirilmesi planlanan üçüncü tur görüşmeleri Somali ve Etiyopya arasındaki gerilimleri kalıcı olarak çözmek için kritik bir fırsat sunuyor. Taraflar arasında yüz yüze görüşmelerin henüz gerçekleşmemesi ancak tarafların buna rağmen sürecin devamına yönelik kararlı tutumu Türkiye'nin arabulucu rolünü daha da önemli kılıyor. Dolayısıyla Türkiye, taraflar arasında mekik diplomasisi yürüterek Somali'nin egemenlik endişeleriyle Etiyopya'nın deniz erişimi talebi arasında bir denge sağlamaya çalışıyor.
Somali tarafı, özellikle uluslararası hukuka ve 1982 Birleşmiş Milletler (BM) Deniz Hukuku Sözleşmesi'ne uygun bir çözüm arayışında olduğunu belirterek Etiyopya'nın Somaliland ile yaptığı anlaşmayı egemenlik ihlali olarak görüyor ve bu anlaşmanın geri çekilmesini talep ediyor. Bu çerçevede, Somali'nin bir çözüm ararken egemenliğine saygı duyulmasını şart koştuğu açıkça görülüyor.
Etiyopya ise tarihsel olarak denize çıkış hakkından yoksun olmanın getirdiği ekonomik ve stratejik dezavantajlarını aşmak amacıyla bir deniz erişimi talep ediyor. Bu nedenle Etiyopya, Somaliland ile imzalanan MoU'nun, ülkenin 120 milyonluk nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamak açısından hayati öneme sahip olduğunu vurguluyor.
Türkiye'nin bu süreçteki başarısı, her iki tarafın da taleplerini dikkate alarak Somali'nin egemenliğine ve Etiyopya'nın denize çıkış hakları bağlamındaki ekonomik ihtiyaçlarına cevap verecek bir orta yol bulma kabiliyetine bağlıdır. Bu bağlamda Türkiye, tarafların beklentilerine yönelik alternatif çözüm önerileri sunarak orta yol bulunmasına katkı sağlıyor.
İlk iki turda taraflar arasında yüz yüze görüşmeler gerçekleşmemesine rağmen üçüncü tur görüşmelere devam etme kararlılığı, somut ilerleme kaydedilmesi açısından ve Türkiye'nin diplomatik prestiji bakımından kritik bir öneme sahiptir. Bu bağlamda Somali ve Etiyopya'nın temel beklentisinin, Türkiye'nin yapıcı ve tarafsız tutumunu sürdürerek taraflar arasında uzlaşıyı teşvik eden bir çözüm sunması olduğu söylenebilir. Diğer taraftan, bu sürecin başarıyla sonuçlanması Afrika Boynuzu'nda bölgesel istikrarın sağlanmasının yanı sıra dünyanın farklı bölgelerindeki benzer sorunlar için de bir referans noktası teşkil edecektir.
Zorluklar neler?
Sonuç olarak Türkiye'nin, Somali ve Etiyopya arasındaki arabuluculuk girişimi, Ankara'nın bölgesel ve küresel diplomasideki konumunu güçlendirdiğini gösteriyor. Bu girişim, sadece iki ülke arasındaki gerilimleri azaltmakla kalmayıp, Türkiye'nin Afrika Boynuzu'nda uzun vadeli ve sürdürülebilir kalkınma temelli bir strateji izlediğini de ortaya koyuyor. Ankara Süreci'nin üçüncü turundaki ya da takip eden aşamalarındaki tutumu Türkiye'nin rolünün bölgesel barışa katkı sağlamasını ve uluslararası arenada güvenilir bir arabulucu olarak tanınmasını konsolide edecektir.
Ankara Süreci'nin kayda değer zorluklarla karşı karşıya olduğu unutulmamalıdır. Bu zorluklar Etiyopya'nın Somaliland ile imzaladığı MoU ve Somali'nin, Büyük Etiyopya Rönesans Barajı bağlamında Addis Ababa ile anlaşmazlık yaşayan Mısır'la yakınlaşan ilişkileridir. Ancak bu gelişmeler, zorlukların yanı sıra Türkiye'ye arabulucu aktör olarak fırsatlar da sunuyor. Bu anlamda Türkiye, söz konusu gelişmeleri tarafları ortak zeminde buluşturabilmek adına süreci hızlandırabilecek bir kaldıraç olarak kullanma potansiyeline de sahiptir.
[Dr. Kaan Devecioğlu, ORSAM Kuzey Afrika Çalışmaları Koordinatörüdür.]
*Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editoryal politikasını yansıtmayabilir.