6-7 Ekim Olaylarının 2. Yılı
SİİRT/MARDİN/ HDP'nin çağrısı üzerine 6-7 Ekim 2014'te Ayn el Arap (Kobani) bahanesiyle PKK/PYD yandaşlarının gerçekleştirdiği, 2 polisin şehit olduğu ve 31 kişinin yaşamını yitirdiği şiddet olaylarının üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen etkileri sürüyor.
SİİRT/MARDİN/ HDP'nin çağrısı üzerine 6-7 Ekim 2014'te Ayn el Arap ( Kobani ) bahanesiyle PKK/PYD yandaşlarının gerçekleştirdiği, 2 polisin şehit olduğu ve 31 kişinin yaşamını yitirdiği şiddet olaylarının üzerinden 2 yıl geçmesine rağmen etkileri sürüyor.
HDP Merkez Yürütme Kurulu ve HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Sokağa çıkın" çağrısı üzerine, terör örgütü PKK/PYD yandaşlarının Ayn el Arap'ı ( Kobani ) bahane edip 35 ilde gerçekleştirdiği şiddet olaylarından etkilenen Hür Dava Partisi (HÜDA PAR) yetkilileri o dönemde yaşadıklarını ve tepkilerini dile getirdi.
HÜDA PAR Siirt İl Başkanı Zülfikar Fırat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 6-7 Ekim olaylarının planlı ve programlı olduğunu, bu plan dahilinde halkın çocuklarının sokaklara salındığını söyledi.
Bu işin başını HDP'nin çektiğini, olaylarda birçok vatandaşın zarar gördüğünü anımsatan Fırat, bunun içinde dindarların öncelikli hedef olduğunu, bu nedenle partilerine karşı saldırı yapıldığını kaydetti.
Türkiye çapında 21 parti binalarının tahrip edildiğini ifade eden Fırat, "Bazı üyelerimizin evleri ateşe verildi, kurşunlandı, iş yerleri yakıldı. Siirt'te de bu olay gerçekleşti. 35 ilde gerçekleşen bu olaylarda özellikle sokakta sakallı, çarşaflı ve örtülü gördükleri insanları DAEŞ bahanesiyle kız erkek demeden katlettiler." diye konuştu.
Kur'an kurslarına ve külliyelere de saldırdıklarına işaret eden Fırat, kutsal kitabın içinde bulunduğu yerlerin ateşe verildiğini ifade etti.
"Halkı birbirine düşürme amacının önceki bir hazırlığıydı"
Yaşanan olayların uzaktan birileri tarafından düğmeye basılarak başlatıldığını savunan Fırat, şöyle devam etti:
"Olayları sadece o gün şartlarında anlamak da doğru değil. Büyük bir planın parçasıydı. Daha sonra gerçekleşecek olan bir iç savaşın, halkı birbirine düşürme amacının önceki bir hazırlığıydı. Halk bunu kabullenmedi. 3-4 gün çok sıkıntılı geçti. İl binamız taşlandı, camları kırıldı. Yan komşumuzun yeri ateşe verildi. Bazı üyelerimizin evleri kurşunlandı, hatta suikast girişimi yaşandı, fakat Allah'ın inayetiyle olmadı. Kurban Bayramı'nın 4. günüydü, ortada çok polis yoktu. Tabii bunun başka sebepleri de vardı, ayarlanması, zamanlanması manidardır. Birkaç gencin ortaya çıkışı, ortalığı tahrip edişi düşüncesi doğru değildir. Olayların gerçekleşme şekilleri ciddi planların olduğunu ve bu da bugün konuştuğumuz değişik kirli bağlantıların var olduğunu ortaya koyuyor."
"Bu planlanmış bir oyundu"
6-7 Ekim olaylarının bölgenin tarihçesi açısından bir milat olduğunu aktaran Fırat, partilerine karşı bir yok etme planı yapıldığını, Diyarbakır'da başlattıkları kirli emelleri devam ettirmek istediklerini bildirdi.
Fırat, "Yasin Börü ve birkaç arkadaşının oradaki şehadetleri olayların net bir şekilde görülmesi, bunların vahşet yüzünün ortaya çıkması açısından, özellikle batıda yaşayan insanların doğudaki insanların sesini duyması açısından gerçekten önem arz ediyordu. İnşallah halkımız bu tür oyunlara karşı dirayetli olur, bir daha da böyle oyunlara gelmez. Çünkü millet olarak bilelim ki bu planlanmış bir oyundu. Kıvılcımlarla bir ateş yakılmak istendi, ama halk buna müsaade etmedi." ifadelerini kullandı.
Batman
HÜDA PAR Batman İl Başkanı Mehmet Emin Doğru da 6-7 Ekim'de başarılı olunsaydı Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine gerek kalmayacağını söyledi.
Doğru, şöyle devam etti:
" Pkk'nın ve onların siyasi uzantısı olan bir siyasi partinin eş genel başkanının ve idarecilerinin sınırlarımızın dışındaki bazı olayları bahane ederek, özellikle 'Her yer Kobani' mesajıyla halkı sokaklara döktüler. Tabii o günün şartlarında Kobani'de savaş, öldürme ve katliam vardı. Aslında bu çağrının satır aralarında toplumdan, tabanından neyi talep ettiği açıkça görülebilmektedir. O gün Batman'da, Diyarbakır'da ve belli başlı bazı illerde bu kalkışmanın, alana inen insanların yaptığı tahribatlar hat safhadaydı."
Doğru, Diyarbakır'da kurban eti dağıttığı sırada arkadaşları ile birlikte vahşice katledilen Yasin Börü ve arkadaşlarını hatırlatarak, parti teşkilatları, bazı sivil toplum kuruluşları, işyerleri ve bankaların tahrip edildiğine, camilerin, Kur'an kurslarının ateşe verildiğine, işyerlerinin talan edildiğine dikkati çekti.
"Yıkımlara rağmen emellerine ulaşamadılar"
Bu olayların tarihe kara bir leke olarak geçeceğini, özellikle 7 Ekim'de Diyarbakır'da kurban eti dağıtan Yasin Börü ve arkadaşlarının şahsında masum sivil insanların katlediğini dile getiren Doğru, "6-7 Ekim'in Yasin Börü'leri, 15 Temmuz'da katledilen Ömer Halisdemir'lerdir aslında." ifadelerini kullandı.
Doğru, 6-7 Ekim'in aslında bir darbe girişimi olduğunu, ancak bunu yapanların emellerine ulaşamadığını aktardı.
"Bölgenin İslami değerlerine, İslami sembol ve şiarlarına yönelik HDP- Pkk ve onların uzantıları olan başka güçlerin eliyle bölgede bir olay yaşandı ama bütün tahribat ve yıkımlara rağmen emellerine ulaşamadılar." diyen Doğru, HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş ve diğer yerel yöneticilerinin çağrılarıyla bu olayların yaşandığını söyledi.
Doğru, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Belki de asıl üzücü olan bu çağrıların bu kadar aşikar olmasına rağmen ve bu çağrıların neticesinde onlarca masum insanın katledilmesine, binlerce insanın yaralanmasına ve binlerce işyerinin tahrip edilmesine rağmen bu insanların hala ellerini kollarını sallayarak dolaşmaları yetmiyormuş gibi 6-7 Ekim olaylarının yıl dönümünde yine böyle bir çağrı yapmaları çok manidardır."
6-7 Ekim olaylarını tam anlamıyla anlayabilmek için FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimini iyi tahlil etmek gerektiğini vurgulayan Doğru, 15 Temmuz gecesi darbe girişiminde bulunan FETÖ elemanlarının 6-7 Ekim'de de aktif rol oynadıklarını aktardı.
Doğru, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra devletin bazı kademelerini işgal eden bazı kişilerin, devletin kendilerine verdiği imkanlarla, devletin kurumlarını, milletin meclisini bombalayanların 6-7 Ekim'de de bölgede işbaşında olduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Yine aynı şekilde aynı kadrolarıyla aynı yerleri işgal etmişlerdi. Bu insanlar bölgede etnik bir çatışmanın, bir kaosun olması, kardeş kanının akıtılması için gayret gösterdiler. Bu olaylar yaşanırken olaylara seyirci kalarak bu vandallara, çetelere adeta teşvik oldu ve onların bu vahşetleri, bu vandalizmi daha üst seviyede yaşatmalarına sebep oldu. 6-7 Ekim'de bölgede başarılı olsalardı,15 Temmuz'a gerek kalmazdı. O gün bölgede başarılı olsalardı, bu olaylar ülkenin diğer yerlerine de sıçrayacaktı, dolayısıyla 15 Temmuz'da yapmak istediklerini 6-7 Ekim'de yapacaklardı. Ama hamdolsun ki emellerine ulaşamadılar."
Mardin
HÜDA PAR Kızıltepe İlçe Başkan Yardımcısı Abdullah Kavan da Kobani bahanesi ile Türkiye genelinde ve özellikle de bölgede çok dram ve acıların yaşandığını, hala toplumsal bir hafıza olarak acıları hissettiklerini belirtti.
O dönemde DAEŞ algısıyla özellikle dindar kesimlere bir saldırının söz konusu olduğunu söyleyen Kavan, şöyle konuştu:
"Bu tamamen batılıların bir projesi olup, sahada olan din düşmanlarını sahaya sürerek bu tür kesimlere saldırdılar. HÜDA PAR olarak bu saldırıları en derinden yaşayan kişilerden, kurumlardan, partilerden biriydik. Parti olarak birçok yerde bu acıları birebir yaşadık. Kobanililere yardım etme amacıyla yola çıkmış, fakat maalesef yine Kobani bahanesiyle bu insanlar katlediliyor."
İlçe teşkilatı olarak da saldırıya uğradıklarını aktaran Kavan, o sırada 70 insanın ilçede teşkilatında olduğunu, bu insanların linç edilmek istendiğini belirtti.
Saldırıların bir çok kesime yapıldığını kaydeden Kavan, şöyle devam etti:
"Kızıltepe'de Suudi Arabistan'dan gelen ve sadece sakallarından dolayı 2 kişiyi katlettiler. Birçok işyeri yağmalandı, özellikle İslami kimliği olan birçok iş yerleri bilerek seçildi. Bu bir proje idi, kendi kendine gelişen bir proje değildi. Biz inanıyoruz ki bundan sonraki süreçte halkımız bu kirli oyunu gördü. Hem yaşadıklarını hem de özellikle ülke olarak ülke içerisinde de bölge olarak gördüğü zararı, travmayı birebir yaşadılar. Belediyeler üzerinden ya da farklı söylemler üzerinden yine halkı sokağa dökmeye çalışıyorlar, fakat halk artık o tabloyu gördüğü için hiçbir şekilde bunlara prim vermiyor."
"Parti binası ateşe verildi"
HÜDA-PAR Kızıltepe İlçe Teşkilat Sekreteri İbrahim Bahadur da olaylar sırasında bayramlaşma için partide bulunduğunu, o günlerin dehşet verici olduğunu anlattı.
"Özellikle HDP zihniyetinin adeta insanlığını bir kenara bırakıp vahşetini ve gerçek yüzünü ortaya koyduğu bir gündü." diyen Bahadur, olaylarının başlamasıyla insanların parti binası etrafında toplandığını ve kendilerini taşlamaya başladığını hatırlattı.
Bahadur, şunları kaydetti:
"İçerde mahsur kaldık. Dükkanları yağmaladılar. Aldıkları silahlarla partimize doğru ateş ettiler. Yaklaşık 10 arkadaşımız yaralandı. Sokağa çıkma yasağı olmasına rağmen cirit atıyorlardı ve kimsenin olmadığı bir zamanda gelip parti binamızı yaktılar. Camlar kırıldı, parti binası ateşe verildi, eşyalar yağma edildi, parti adeta kullanılamaz hale geldi. Bu bizde bir acıya neden oldu, hala o günlerin acısını yaşıyoruz."