23. Gezici Film Festivali
23. Gezici Film Festivali kapsamında yönetmen Zeki Demirkubuz, Kastamonu Üniversitesi öğrencileriyle söyleşide bir araya geldi.
23. Gezici Film Festivali kapsamında yönetmen Zeki Demirkubuz, Kastamonu Üniversitesi öğrencileriyle söyleşide bir araya geldi.
Demirkubuz, Ahmet Yesevi Konferans Salonu'nda düzenlenen söyleşide, üniversite öğrencilerine tecrübelerini anlattı.
Filmlerinde oynayacak oyuncuları seçim yöntemine değinen Demirkubuz, "Daha çok hayat duygumu ve sezgilerimi kullanmaya çalışıyorum. Geliyorlar, görüşüyoruz ama daha sonra hiç olmadık biri daha iyi gelebiliyor. Bunun neden böyle olduğunu ben de çok ifade edemiyorum. Sezgiler çok ifade edilebilen şeyler değil zaten." dedi.
Filmdeki karaktere, seçtiği oyuncunun yüzünü oturtmaya çalıştığını aktaran Demirkubuz, şöyle devam etti:
"Bazı insanlar her ortamda başrol alır, sosyaldir ama 'Bir de bunu kameranın önünde yap' dersin, buz kesilir. Böyle insanları asla oynatamazsınız. Bazı insanlar topluluk içinde hiç konuşamaz ama kameranın önünde, tiyatro sahnesinde bambaşka biri olabilir. Son olarak bu insanla zor bir iş yapılır mı yapılmaz mı ona bakıyorum. Bir ay boyunca insan olmanın pek çok haliyle beraber bir ilişki sürdürüyorsunuz. Mesela yalancı biriyle çalışmam. Ticari filmlerde bunu idare ediyorlar, çünkü amaçlar belli. Üçüncü gün oyuncunun sahtekar olduğunu düşünmeye başlasam, dördüncü gün onun yüzüne bakamam. Çünkü anlamla ilgili bir şey yapıyorsunuz. Bunları topladığımda bende kötü bir hissiyat yaratmıyorsa onun da programı uygunsa birlikte çalışıyoruz."
"Politik film çekmeyi düşünmüyorum"
Demirkubuz, politik film çekmeyi hiç düşünmediğine işaret ederek, sinemaya, sanata ve anlama yüklediği şeylerin politikleşmesinin haksızlık olacağını düşündüğünü söyledi.
Haksızlıkları, sömürüyü, düzensizlikleri anlatmanın, hak aramaya çalışmanın karşılığı olabilecek pek çok imkan bulunduğuna dikkati çeken Demirkubuz, şunları kaydetti:
"Muhalif olmanın birçok hali var. Sanatı bunlardan ayıran bambaşka özellikler var. Geçmişteki insan tecrübelerine baktığımda, sanatı bir tür silah, propaganda, insanları bilinçlendirme aracı olarak görürsek, böyle bir kapıyı açarsak, bunu kötüler ve zalimler kullanır. Sistem bunu faşizan bir şekilde kullanıp insanlara hükmedebilir. Bugün diye yapılan şey çoğunlukla ideal olana hizmet edilen değil, egemenlere, kötülere hizmet eden bir şey. İyi niyetle bile olsa sanatı böyle bir yere çekmek, sanatı bitirmek anlamına gelir. Böyle düşünürken politik bir film yapmak çok büyük çelişki olur."
Zaman zaman çeşitli kitapları filme aktarmak istediğini anlatan Demirkubuz, "Birkaç sene öncesine kadar Karamazov Kardeşler'i çekmek istiyordum. Tuhaf bir biçimde son iki senedir Goriot Baba'ya çok takıldım. Sevginin yalnızlığı üzerine duran bir kitap. Üzerine kafa patlatıyorum." ifadesini kullandı.