2. Uluslararası Stk Fuarı
Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği (ORDAF) Başkanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Filistin meselesinin tarihe intikal etmiş mekanlar ile bunların hukuki statüsünün tartışılmadan çözülemeyeceğini belirterek, "Çünkü orada işgalci, hatta bir ileri seviyede kolonyalist bir yapı ve akıl var.
Ortadoğu ve Afrika Araştırmacıları Derneği (ORDAF) Başkanı Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, Filistin meselesinin tarihe intikal etmiş mekanlar ile bunların hukuki statüsünün tartışılmadan çözülemeyeceğini belirterek, "Çünkü orada işgalci, hatta bir ileri seviyede kolonyalist bir yapı ve akıl var. Onun önüne bütün tarihi gerçekleri koymak zorundasınız." dedi.
Kurşun, İslam Dünyası STK'ları Birliği (İDSB), Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı'nın (TGTV) iş birliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle Yenikapı'daki Avrasya Gösteri ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen 2. Uluslararası STK Fuarı kapsamında "Filistin'de Güncel Durum" başlıklı sunum gerçekleştirdi.
Prof. Dr. Kurşun, ORDAF olarak, Türkiye'nin, Filistin meselesi ortaya çıktıktan sonra verdiği desteğin altını dolduracak bilimsel veriler oluşturmak için bir çalışma başlattıklarını söyledi.
Çalışma kapsamında Filistin'in tamamında bulunan vakıf eserlerine ilişkin ciddi doneler elde ettiklerini ama araştırmalarının hala sürdüğünü dile getiren Kurşun, "Filistin'in tamamında tahmini olarak 2 binin üzerinde vakıf olduğunu biliyoruz. Sadece Kudüs'ün merkezinde 585 vakıf var. Bunlar Eyyübiler döneminden başlayıp Osmanlı Devleti'nin son dönemine kadar uzanıyor." diye konuştu.
Kurşun, çalışmaların sonucunda bu coğrafyanın yer yer, köy köy isimlerinin tespit edildiğini ve bir atlas olarak yakın zamanda basımının yapılacağını belirterek, bölgenin İsrail geldikten sonra nasıl bir dönüşüme uğrandığının sonuçlarını bulmaya çalıştılarını söyledi.
Prof. Dr. Kurşun, "Bu çalışmaların faydası ne olacak? Bugün Kudüs'ün statüsünü belirlerken, bunlar konuşulmadan hiçbir şey konuşulamaz. Biz, tüm bunlar ortaya çıkarıldığında, Türkiye'nin daha başından beri bu davaya gönlü ve duygularıyla verdiği desteği, maddi delillerle de tamamlamış olacağız." dedi.
"Filistin'in İslam ümmetinin mirası olduğunu ispat etmeye gayret ettik"
Prof. Dr. Zekeriya Kurşun, vakıfların tarihsel önemine değinerek, şunları kaydetti:
"Tarihimize intikal etmiş olan bu mekanları tartışmadan, bu mekanların hukuki statüsünü tartışmadan Filistin meselesini çözemeyiz. Çünkü orada işgalci, hatta bir ileri seviyede kolonyalist bir yapı ve akıl var. Onun önüne bütün tarihi gerçekleri koymak zorundasınız. Bunun için daha erken devirden itibaren, 1949'da İsrail Kudüs'ü başkent olarak ilan etmiş ve birtakım kurumlarını oraya taşımaya başlamıştı, hatta buna istinaden bazı ülkeler elçiliklerini oraya taşımıştı ve BM aldığı kararla 'Doğu Kudüs'te işgalcisiniz' demesiyle o ülkeler oradan tekrar elçiliklerini geri taşıdılar. İsrail bunu anladıktan sonra bir şey yapmaya başladı; buradaki tarihi yok etmeye başladı. Biraz önce bahsettiğimiz 121 köy, 580 küsur vakfın üzerinde şu anda Yahudi yerleşimcilere tahsis edilmiş evler bulunuyor. Uluslararası Adalet Divanı'nı gittiğinizde önce bunları söyleyeceksiniz. Vicdanın ölmemiş, körelmemiş dünya kamuoyunun önüne çıktığınızda önce bunları söyleyeceksiniz."
Türkiye'nin bu konuda büyük bir duyarlılık gösterdiğini ancak bu davayı sürdürebilmek için asıl olanın bilimsel araştırmalar olduğunu dile getiren Kurşun, "Filistin Platformu ile yaptığımız bu çalışmada Filistin'in İslam ümmetinin mirası olduğunu ispat etmeye gayret ettik ve bu konuda önemli ölçüde bir yol aldık. Tabii ki bu kolay olmadı, bununla ilgili pek çok problemlerimiz hala devam ediyor inşallah onları da aşar ve bu meseleyi pazarlanan bir mesele değil, savunulan bir mesele haline dönüştürürüz. Filistin meselesi pazarlanacak bir mesele değildir. Kudüs'ü kimsenin pazarlamaya hakkı yoktur. Yani Trump pazarlayamaz ama aynı şekilde İslam dünyasının herhangi bir noktasında 'Müslümanım' diyen birinin de pazarlama hakkı yoktur. Bu bir davadır ve bu davanın savunulmaya ihtiyacı vardır. Bu dava da bugünden yarına tamamlanacak bir şey değildir. Gelecek nesillere miras bırakılacaktır tıpkı ecdadımızın bize miras bıraktığı gibi. Şimdi biz bu mirası daha anlaşılır kılmak zorundayız. Bu konuda da ilgilenen herkesin de aklına, fikrine ve desteğine muhtacız." ifadelerini kullandı.