Haberler
İstanbul'daki aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedeni bulundu

Aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedenine ulaşıldı

Olay iddia: 7 kişiyi öldürüp intihar eden cani 'Karım beni aldatıyor' demiş

7 kişiyi öldüren cani tek bir cümle sarf edip silahına sarılmış

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na yeni dava

Erdoğan, mahkemedeki o sözleri affetmedi

İmamoğlu ve Kurum aylar sonra yeniden karşı karşıya: 'Hadi gel de kapat'

Aylar sonra yeniden karşı karşıya geldiler: Hadi gel de kapat

Girişimciliğin Güçlendirilmesi: Proje Finansman Modelleri" Paneli

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

MÜSİAD Genel Başkanı Olpak: "Gelir gider dengesi ve nakit akışı doğru biçimlendirilmiş, bilançosunu ortaya şeffafça koyan projelerin, makul teminatlar alınarak kaliteli ve hızlı finansman bulabilmeleri, ülkemizin önündeki önemli gündem maddesidir" "Yeni finansal paradigma, kesinlikle risk paylaşımını.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkanı Nail Olpak, "Gelir-gider dengesi ve nakit akışı doğru biçimlendirilmiş, bilançosunu ortaya şeffafça koyan projelerin, makul teminatlar alınarak kaliteli ve hızlı finansman bulabilmeleri, ülkemizin önündeki önemli gündem maddesidir" dedi.

Nail Olpak, MÜSİAD ve İstanbul Ticaret Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenen "Girişimciliğin Güçlendirilmesi: Proje Finansman Modelleri" konulu panelin açılışında yaptığı konuşmada, finans sektörünün temel fonksiyonunun toplumların refah düzeylerinin arttırılmasında gerekli olan kaynakların oluşturulması ve atıl kaynakların ekonomiye kazandırılarak ekonomik faaliyetlerin işlerliğinin arttırılması olduğunu söyledi.

Mevcut küresel finansal sistemin bu amacı paylaşmadığını dile getiren Olpak, 2008 küresel ekonomik krizinin başında finans sektörünü kurtarmak amacıyla büyük fonlar oluşturan devletlerin takip eden süreçte, bozulan kamu dengelerini düzeltmek için ağır bedeller ödemek zorunda kaldıklarını ve hala ödemeye de devam ettiklerini kaydetti.

"Özelleştirmelerin 'kamusal menkul kıymetleştirme' şeklinde yapılması önemli"

Türkiye'nin ise son 11 yılda ekonomik açıdan gücünü arttırdığını belirten Olpak, 2013 yılının ikinci yarısının siyasetin ekonomiye taşındığı ve her açıdan ülke ekonomisinin test edildiği bir dönem olduğunu ifade etti.

MÜSİAD olarak ülke ekonomisinin bu sınamalardan başarıyla geçtiğine inandıklarını aktaran Olpak, 2023 hedeflerine ulaşabilmek için tüm paydaşların hesaba katıldığı kapsamlı bir ekonomi politikası oluşturmak gerektiğini vurguladı.

Sanayi tarafı zayıf, hizmet sektörü ağırlıklı bir ekonominin hedef olmaması gerektiğinin üzerinde duran Olpak, aksi halde ekonomik gelişmenin sürdürülebilir olmaktan çıkacağını ve şoklara karşı daha kırılgan hale geleceğini ifade etti.

Kalkınma stratejisinin odak öznesinin KOBİ'ler olması gerektiğini belirten Olpak, "KOBİ'leri temel almayan bir düzenlemenin, Türkiye'nin başarısını sekteye uğratacağı muhakkaktır. Patriot sektörlere öncelik verilen, odağında KOBİ'lerin olması gereken yeni kalkınma stratejimizde eksik kalan, üretimin finansmanıdır. Finansman yönünde ciddi düzenlemelere ihtiyaç vardır. Büyümeyi finanse etmek için, kaliteli finansmana etkin erişimi sağlanmalıdır" diye konuştu.

Finansmana kolay erişimin güven ekonomisi için çok önemli olduğunu belirten Olpak, şunları kaydetti:

"Gelir-gider dengesi ve nakit akışı doğru biçimlendirilmiş, bilançosunu ortaya şeffafça koyan projelerin, makul teminatlar alınarak, kaliteli ve hızlı finansman bulabilmeleri, ülkemizin önündeki önemli gündem maddesidir. Ayrıca, ülkemizin gururu, çok büyük projeleri, makul boyutlara bölerek, bu projelerde, orta ölçekli firmaların da yer almasını sağlamak, hem projelerin riskini azaltacak hem finansmanını kolaylaştıracak hem de daha fazla oyuncuyu piyasaya dahil edecektir.

Diğer taraftan, özelleştirme uygulamalarının, devlet tekelinden özel sektör tekeline dönüşecek şekilde değil, 'kamusal menkul kıymetleştirme' şeklinde yapılması önemlidir. Bu şekilde, kar-zarar ortaklığı kültürünün yaygınlaşması, devlet eliyle de sağlanmış olacaktır. Bununla birlikte, kamu bankalarının katılım bankacılığı kurma yönündeki iradeyi de takdirle takip ediyoruz. Kurulacak kamu katılım bankalarının özellikle, mudaraba ve muşarake ağırlıklı çalışmasının doğru olacaktır."

"Adli bir sürecin, ülke ekonomimize yansıması böyle mi olmalı?"

Nail Olpak, yolsuzluk iddiaları sebebiyle 17 Aralık'ta başlatılan soruşturmayla oluşan ortamı, adli boyutunu ayrı tutarak, ülke ekonomisine, itibarına ve  güven ortamına zararları bakımından endişeyle takip ettiklerini söyledi.

Yerel seçimler, Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimler sürecine girilen bugünlerde, bu soruşturma sebebiyle yaşananların kamuoyunda siyasal alana yönelik bir çalışma algısı oluşturduğunu dile getiren Olpak, bu algının sonuçlarıyla beraber hızla ortadan kaldırılması gerektiğini kaydetti.

Kim tarafından gündeme getirilirse getirilsin, muhtevası ve muhataplarına bakılmaksızın, yolsuzluk iddialarının araştırılmasını arzu ettiklerini belirten Olpak, "Ancak, hukukun temel doktrini, masumiyet karinesi de unutulmamalıdır" dedi.

Yolsuzluk iddialarının yansımasının, adli boyutunun dışına taşmasının ülke ekonosine ciddi zarar verdiğini ifade eden Olpak, şöyle devam etti:

"Bu noktada, şu ana kadar önemli olan, olumsuz yansımaların, döviz, faiz ve borsa alanıyla sınırlı kalmasıdır. Temennimiz, üretim ve ticaret alanına yansımadan piyasanın toparlanmasıdır. Çünkü borsa, faiz ve döviz alanında  bozulma ve toparlanma hızlı olabilirken, arzu etmeyiz ama bozulma piyasaya yansırsa daha kalıcı zararlar vermesi mümkündür.

Şimdi sormak istiyorum, kendi mecrasında yürüyen adli bir sürecin, ülke ekonomimize yansıması böyle mi olmalı? Bu durumu, ne anlayabiliyoruz, ne de doğru buluyoruz. Türkiye'nin, 10 yıllık kazanımlarının olumlu sonuçlarını, hep birlikte yaşıyoruz. Geriye baktığımızda, en önemli kazanımımızın da, huzur, güven ve pozitif istikrar olduğunu görüyoruz. Ülkemizin geleceğine, hep birlikte ve mutlaka sahip çıkalım."

Olpak, zor günlerden geçilen bu dönemde ekonomik sistem ile finansal sistemin, tekrar amaç birliği kurmalarını sağlayacak yeni bir finansal paradigmaya ihtiyaç duyulduğunu belirterek, bu yeni finansal paradigmanın, kesinlikle risk paylaşımını destekleyici alternatifleri içermesi gerektiğini de sözlerine ekledi.

"Teminata sahip olamayan bir fikrin ülkemizde kredi alması neredeyse imkansız"

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dursun Topçu, Türkiye'de her 100 kişiden 5'inin girişimci olabildiğini, bu oranın Avrupa'da yüzde 12, ABD'de ise yüzde 11 düzeylerinde bulunduğunu söyledi.

Asıl meselenin sadece çok sayıda girişimci çıkarmak değil girişimcinin yeni iş fikrinin ortaya koyacağı katma değerde saklı olduğunu belirten Topçu, her girişimin arkasında sağlam bir bütçe ve finansal kaynağın şart olduğunu kaydetti.

Topçu, Türkiye'de işin finansman boyutuna gelindiğinde önemli bir tıkanıklık yaşandığına dikkati çekerek, "Türkiye'deki finansman sistemi bankacılık ağırlıklı. Firmalar dış kaynaklarını bankalardan kredi almak suretiyle oluşturuyor. Buradaki sorun, bankalarımızın kredilendirme sisteminin tamamen teminatlandırmaya dayalı olmasında. Yani teminata sahip olamayan bir fikrin ülkemizde kredi alması neredeyse imkansız. Ülkemizin kendi iç dinamikleri de dikkate alınarak teminatlandırma sisteminin farklılaştırılması ekonomimize yeni bir sinerji ve ivme kazandırabilecektir" değerlendirmesinde bulundu.

İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren ise girişimcilik ve finansman modelleri tartışmasında banka bazlı finans sektörü ile piyasa bazlı finans sektöründen hangisinin daha etkin olduğunun üzerinde durulması gerektiğine işaret etti.

Ekren, "Bu konferansın en önemli ana teması, iş dünyası ile finansal hizmetler sektörünü bir araya getirip her iki kesimin imkan ve kaynaklarını, bilgi ve yeteneklerini, tecrübelerini ülkemizin refah ve mutluluğunu artıracak bir süreçte kurgulamak olacaktır" dedi. - İstanbul

Kaynak: AA / Ekonomi
title