Haberler

Milli Eğitim Bakanı Özer: Türkiye son 20 yılda eğitimde devrimsel bir dönüşüme tanıklık etti

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Samsun Olgunlaşma Enstitüsü Kültür ve Sanat Merkezi açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son 20 yılda eğitimde devrimsel bir dönüşüme tanıklık ettiğini belirtti. Ayrıca, Ticaret Bakanı Mehmet Muş da Samsun'un bölgenin en büyük ve Türkiye'nin de sayılı şehirlerinden biri olduğunu vurgulayarak, Samsun Olgunlaşma Enstitüsü Kültür Sanat Merkezi'nin önemine değindi.

SAMSUN Olgunlaşma Enstitüsü Kültür ve Sanat Merkezi açılışında konuşan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Türkiye'nin 2000'li yıllara gelirken beşeri sermayesini hoyratça kullanan bir ülke olduğunu belirterek, son 20 yılda eğitimde devrimsel bir dönüşüme tanıklık ettiğini söyledi.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer ve Ticaret Bakanı Mehmet Muş, Samsun Olgunlaşma Enstitüsü ve Sanat Merkezi açılışına katıldı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, AK Parti milletvekilleri, Vali Zülkif Dağlı, Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Demir ve protokol üyelerinin de yer aldığı açılışta konuşan Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Türkiye'nin son 20 yıl içerisinde eğitimde devrimsel bir dönüşüme tanıklık ettiğini belirtti. Ülkedeki en kalıcı sermayenin beşeri sermaye olduğunu söyleyen Bakan Özer, "Beşeri sermayenin de niteliğini arttırmada kullanılan en önemli enstrüman, eğitim. Eğitim olmazsa üretim olmaz. Eğitim olmazsa geçmişten geleceğe iddialı bir şekilde yola yürümek mümkün olmaz. Eğitim olmazsa sanat olmaz, eğitim olmazsa hiçbir şey olmaz. Onun için bugün rekabet etmiş olduğumuz ülkeler 2'nci Dünya Savaşı'ndan sonra eğitimde okullaşma oranlarını arttırmak için yani, tüm eğitim kademelerinde çocuklarını, gençlerini eğitimle buluşturmak için devasa yatırımlar yaptılar. Okullaşma oranlarını yüzde 100'lere ulaştırdılar ama 2000'li yıllara geldiğimiz zaman Türkiye'de eğitimin manzarası çok kötüydü. 2000'li yıllarda 5 yaşındaki okullaşma oranı yüzde 11'di. Yani 5 yaş, 100 çocuktan sadece 11 tanesi okuldaydı. 89 tanesi dışarıdaydı. O eğitim alanlar da sosyoekonomik seviyesi güçlü olan aileler. Yani garibanlar eğitim erişimle ilgili dezavantajları olanlar, eğitim erişemiyordu. Ortaöğretimde, yani lisede okullaşma oranı sadece yüzde 44'tü. Yani lise çağı nüfusunun 100 gencimizin 56 tanesi liseye devam edemiyordu, kayıt dışıydı. Yükseköğretimdeki net okullaşma oranları yüzde 14'tü. Türkiye 2000'li yıllara gelirken beşeri sermayesini hoyratça kullanan, ona eğitim üzerinden gerekli değeri vermeyen bir ülke konumundaydı. İşte Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde eğitimle ilgili devasa bir seferberlik başlatıldı. Derslikler yapıldı. Okullar yapıldı. 2000'li yıllarda Türkiye'deki 81 ilde, 920 ilçedeki derslik sayısı sadece 300 bindi. Bugün 857 bin dersliği olan bir ülkeyiz" ifadelerini kullandı.

'SORUN OLAN DİLLERİNE PELESENK VESAYET ODAKLARIYDI'

Okul öncesi eğitimdeki tüm çocuklara ücretsiz olarak yemek verdiklerine değinen Bakan Özer, "Bu sosyal politikaların bugünkü maliyeti, son 20 yıldaki sosyal politikaların maliyeti 525 milyar TL. 5 yaştaki okullaşma oranı yüzde 11'den, yüzde 99,86'ya çıktı. Ortaöğretimdeki net okullaşma oranı yüzde 44'ten, yüzde 99,17'ye çıktı. Yükseköğretimdeki net okullaşma oranı yüzde 14'lerden yüzde 7'lere çıktı. Yani son 20 bu ülkenin beşeri sermayesini en bereketli bir şekilde kullandığı bir döneme tekabül etti. Bunun iki tane kazananı vardı. Birincisi garibanlar, ikincisi de kadınlar oldu. Ortaöğretimdeki kızlarımızın okullaşma oranı ortalama yüzde 44 olmasına rağmen yüzde 39'du. Şu anda yüzde 99'a yükseldi. Kız çocuklarının ve kadınların okullaşma oranları ilk kez erkekleri geçti. Yükseköğretimde 2014 tarihinden itibaren kadınların okullaşma oranı erkeklere geçti. Muhafazakar kesim sürekli töhmet altında bırakıldı. Kızlarını, çocuklarını, kadınlarını okutmuyor diye. Sen hem okul yapmayacaksın hem başörtüsü yasağı uygulayacaksın hem de kenara çekileceksin. Bugün problem kalmadı. Demek ki muhafazakar kesimin eğitimle ilgili bir sorunu yok. Sorun olan onu sorun olarak dillerine pelesenk eden o vesayet odaklarıydı" diye konuştu.

'OLGUNLAŞMA ENSTİTÜLERİ KRİTİK KURUMLAR'

Olgunlaşma enstitülerinin çok kritik kurumlar olduğuna dikkat çeken Bakan Özer, "Baktığınız zaman Cumhuriyetin kuruluşundan sonra hızlı bir şekilde devreye alınan kurumlar. Amacı çok sembolik. Tarihine İstanbul'da Türk Müslüman kadın terzi yok. Hep azınlıklar var. Sadece yerli el sanatları becerisi olan kadınları yetiştirmek için kuruldular. Yerli ve milli bir başlangıcı var. Zaman içerisinde Türkiye'nin farklı noktalarında dağılarak o geçmişten günümüze dokumanın, el işlerinin, sanatın, modanın taşıyıcı kuruluşları olarak hizmet vermeye başlıyor. Emine Erdoğan Hanımefendi buraya da dokundu. Burayı farklı bir konsepte taşımaya çalıştı. Sadece geleneksel üretim teknolojileriyle sınırlı kalmasın. Günümüzde de kullanılabilir ürünlere dönüştürüp geleceğe yani günümüze taşımayla ilgili bir misyon üstlendi" dedi.

TİCARET BAKANI MUŞ: SAMSUN BÖLGENİN EN BÜYÜK ŞEHRİ

Ticaret Bakanı Mehmet Muş da Samsun Olgunlaşma Enstitüsü Kültür Sanat Merkezi açılışında konuştu. Samsun'un bir turizm ve sanayi kenti olduğunu vurgulayan Bakan Muş, "Samsun aynı zamanda ticaret ve üretim merkezi. Bir kültür merkezi olma noktasında da emin adımlarla ilerliyor. Açılışını yaptığımız eser de Samsun'a mutlaka bir değer sunacaktır. İnsanların burada sosyalleşmesini, becerilerinin gelişmesini belki burada küçük işletmelerin kurulmasına kadar gidecek bir merkez olacak. Daha sonra, bizim alanımız ihracat olduğu için belki ihracatçılara dönüşecek, kadın girişimcilerin çıkacağı bir kuluçka merkezine dönüşebileceğini de düşünüyoruz. Bu nedenle emeğinizden, katkılarınızdan ve çok kısa sürede tamamlanması için yaptığınız çalışmadan dolayı şehrimiz adına teşekkür ediyoruz" ifadelerini kullandı.

'SAMSUN, TÜRKİYE'NİN SAYILI ŞEHİRLERİNDEN BİRİ'

Samsun'un bölgenin en büyük ve Türkiye'nin de sayılı şehirlerinden biri olduğunun altını çizen Ticaret Bakanı Mehmet Muş, "İki tane önemli ovası var. Hem tarımsal üretim noktasında Türkiye'nin önemli noktalarından birisi hem de bu yapılarla beraber iyi bir noktaya gelecektir. Büyükşehir Belediyesi de özellikle Samsun'da bir taraftan eski yapıların aslına uygun bir şekilde dönüştürülmesini yapıyor. Tabi çalışmaya başlandığı zaman ilk etapta belki anlaşılmıyor ama tablo ortaya çıkınca ne kadar büyük bir hizmetin ortaya çıktığı da daha iyi anlaşılıyor. Özellikle Samsun'un şehir merkezi bu anlamda kentleşme noktasında eksikleri var. Büyükşehir Belediyemiz bunları da yavaş yavaş dönüştürülüyor ve kazandırıyor. Bunları entegre bir şekilde düşündüğümüz zaman hem onlar hem bu tip yapılar şehri öne çıkaracaktır diye düşünüyoruz" diye konuştu.

Samsun'un geçen yıl 1,3 milyar dolar ihracat yaptığını hatırlatan Bakan Muş sözlerine şöyle devam etti:

"Biz tabi üretim olarak geçen yıl 1,3 milyar dolar ihracat yapan bir şehiriz. Bu rakamı ciddi bir şekilde yukarı çekmek istiyoruz. Bununla ilgili bazı çalışmalarımız söz konusu. Bunları hayata geçireceğiz. Tabi sanayi tarafını güçlendirirken bunun bir de kültür, sanat ve turizm tarafı var. Bunları bir bütün olarak değerlendirmek gerekir. Bu açıdan bir taraftan sanayi, üretimi, turizmi ve tarımı güçlendirirken bir taraftan da kültürel ve sanatsal faaliyetleri güçlendireceğiz."

Konuşmaların ardından kurdeleler kesilerek binanın açılışı yapıldı. Bakan Özer ve Muş, binayı gezerek brifing aldı.


Kaynak: Demirören Haber Ajansı / Eğitim
title
Close