Koronavirüs: 'Katar'ın göçmen işçileri yiyecek dileniyor'
Onlarca göçmen işçi ile görüşen Guardian gazetesi Katar'da binlerce göçmenin Covid-19 salgını sürecinde işsiz, parasız ve çaresiz, mahsur kaldıklarını anlatıyor.
Guardian gazetesinin, 20'yi aşkın görüşmeye dayanarak kaleme aldığı özel haberinde, Katar'da binlerce göçmen işçinin Covid-19 salgını yayıldıkça işsiz, parasız ve çaresiz, mahsur kaldıkları anlatılıyor.
Dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Katar'da her dört kişiden birinin koronavirüs testleri pozitif çıkar ve salgın hızla yayılırken, felce uğrayan ekonomiden en ağır payın göçmen işçilere düştüğünü yazan Guardian, işini kaybedip ülkeden de ayrılamayan binlerce göçmenin yiyecek dilenmek zorunda kaldığını yazıyor.
Gazeteyle görüşen göçmen işçiler Dünya Kupası'na ev sahibi seçilen bu Körfez ülkesinde nasıl aniden işten atıldıklarını ve beş parasız kalakaldıklarını anlatıyorlar. Göçmen işçilerin bir kısmı çok çaresiz olmalarına rağmen ülkelerine de dönemediklerini, bazıları ise yardım kuruluşlarından ya da patronlarından yiyecek dilenmek zorunda kaldıklarını söylüyor.
Güvenlikleri nedeniyle görüşülen tüm göçmen işçilerin söyledikleri, isimleri değiştirilerek verilmiş.
Bangladeşli temizlikçi Rafiq Mart ayında işten çıkarılmış. "Fazla yiyeceğim kalmadı. Sadece pirinç ve mercimek var. Bir kaç gün daha yeter. Bu da bitince ne yapacağım?" diye soruyor.
Ekonomisi 2 milyonu aşkın göçmen işçiyle dönen Katar, şu anda dünyada nüfusa oranla salgının en yaygın olduğu ülke. Nüfusu yalnızca 2 milyon 800 bin olan ülkede 16 bin vaka var ve bunların yaklaşık dörtte biri son 10 gün içinde tespit edildi.
Salgın en çok göçmen işçiler arasında yaygın. Hükümet vakaların çoğunun hafif olduğunu ve şu ana kadar sadece 12 kişinin hayatını kaybettiği salgında ölüm oranının çok düşük olduğunu söylüyor.
Dönüm noktası: Nisan ortasındaki kararname
Katar hükümetinin Nisan ayı ortalarında koronavirüs kısıtlamaları nedeniyle faaliyetlerini durduran şirketlere, işçilerini ücretsiz izne çıkarma ya da iş akitlerine son verme izni veren bir kararname yayınlamasıyla birlikte işten çıkarmalar başlamış.
Hükümet işçilerin, genellikle işverenler tarafından sağlanan, kalacak yer ve yiyecek ihtiyaçlarının karşılanmasına devam edilmesi gerektiğini de bildirmiş ancak işçilerin tanıklıkları bazı durumlarda buna uyulmadığını gösteriyor.
Katar'a iki ay önce gelen bir güzellik uzmanı, maaşının sadece yarısını aldığını ve işten çıkarıldığını anlatıyor:
"Peki benim Filipinlerdeki ailem ne olacak? Benim göndereceğim parayla geçiniyorlar. Ben nasıl yiyecek alacağım. Bize yiyecek veren yok. Patronum bile vermiyor" diyor.
En kötü durumda olanlar ise çalışma izni olmayanlar ve 'serbest vize' denilen bir izinle ülkede kalanlar. Bunlar genellikle kısa dönemli ya da geçici işlerde çalışan, sürekli bir işverenleri olmadığı için kalacak yerleri ve gıdalarını kendileri bulmak zorunda olan insanlar.
Bangladeş'ten boya badana ustası Saidul bu şekilde 'serbest vize' ile Katar'da bulunanlardan biri. Mart ortalarından bu yana işsiz olduğunu anlatıyor. "Bütün biriktirdiğim parayı harcadım. Arkadaşlardan, akrabalarımdan borç alarak kira ödüyor ve yemek yiyebiliyorum. İş olmadan yaşamak çok zor. Koronadan korkmuyorum ama iş bulamamak büyük sorun" diyor.
Sanayi bölgesi ve yüzbinlerce işçinin barındığı yatakhaneler
Ev işçilerinin durumu da riskli. Nepal'den gelen bir grup "yatılı olmayan" ev işçisi, normal olarak gündüzleri evlerde çalışıp geceleri kendi kaldıkları odalara dönüyor. Ama salgın baş gösterince yanlarında çalıştıkları aileler onların yanında kalmalarını şart koşmuşlar. Fazla çalıştırılmaktan ve hastalanmaktan korktukları için bunu kabul etmeyenler işlerini kaybetmiş ve çok zor durumla kalmış.
Birlikte yaşayan bir grup ev işçisinden biri kendilerine iş bulan ajansın artık maaşlarının ödenmeyeceğine dair bir kağıt imzalamaya zorladığını anlatıyor. Mart ayının başından bu yana sadece 22 dolar almışlar.
"Hiç paramız kalmadı. Ajanstakilerden yiyecek dilendik. Sonunda bir şeyler verdi ama bu bitince ne yapacağız belli değil" diyor.
Doha'nın varoşlarındaki, çalışma kampları, fabrikalar ve atölyelerle dolu bu uçsuz bucaksız sanayi bölgesinin önemli bir kısmında Mart ayında salgının ortaya çıkmasından bu yana sokağa çıkma yasakları uygulanıyor.
Kalabalık yatakhanelerde yüzbinlerce işçinin yaşadığı bölgenin giriş çıkışları, metal barikatlar kurmuş polis tarafından kontrol ediliyor.
Hükümet şirketlere, karantinada ya da hükümetin koyduğu yasaklar nedeniyle izolasyonda olan işçilerinin ücretlerini ödeyebilmesi için 800 milyon doları aşkın kredi fonu açtı. Fakat Guardian'la konuşan sanayi bölgesindeki bazı işçiler kendilerine ücret ödenmediğini anlattılar.
Hindistan'dan işçi Feroz iki aydır sanayi bölgesinden çıkamadığını anlatıyor.
"Şirket bize Nisan ayı maaşımızı ödemeyeceğini söyledi ama biraz yiyecek verdi. Fakat artık o da bitti. Bir kaç gün önce bir kutu yumurta ve biraz yağ vermişlerdi. Hepsi bu. O kadar çok sorunumuz var ki. Adeta hapishanedeyiz" diyor.
Katar hükümeti yetkilileri ise sanayi bölgesine her gün 1000 kamyon yiyecek ve işçiler için koruyucu malzeme gönderildiğini söylüyor.
Körfezde genel bir sorun
Katar'daki düşük ücretli göçmen işçilerin durumu aslında Körfez ülkelerinin çoğunda yaşananları yansıtıyor. Bu ülkelerin ekonomileri hemen tamamen Asya ve Doğu Afrika ülkelerinden gelen milyonlarca göçmen işçiye dayanıyor.
Kuveyt'te işini kaybeden ve evine dönemeyen göçmenler arasında intiharların arttığına ilişkin haberler var. Birleşik Arap Emirlikleri'nden işçiler de hem işlerini kaybettiklerini hem evlerine dönemediklerini söylüyorlar. Suudi Arabistan ise salgın sürecinde binlerce Etiyopyalı ev işçisini sınır dışı etti.
İnsan hakları örgütlerinden oluşan bir koalisyon Nisan ayında Körfez ülkelerine yolladığı mektup ile ucuz işgücü olarak kullanılan göçmen işçilerin salgın karşısında korumasız olduğunu kaydederek hükümetleri salgının yol açtığı ekonomik sıkıntıları azaltmak için adımlar atmaya çağırdı.
Katar hükümeti işçilere bedava test ve tedavi sağladığını ve salgını kontrol altına alabilmek için bir dizi sıkı kuralı yürürlüğe koyduğunu, yaygın bir bilgilendirme kampanyası sürdürdüğünü ve çok sayıda test yaptığını söylüyor.