Timsah Uzmanı Adam Britton, Hayvan İstismarı Suçlarından Mahkum Edildi
Dünyanın dört bir yanında bir zamanlar hayvan haklarının tutkulu savunucularından biri olarak bilinen Adam Britton adlı timsah uzmanı, hayvan istismarı suçlarından mahkum edildi.
Uyarı: Bu makale, okuyucuların rahatsız edici bulabileceği detaylar içermektedir.
Dünyanın dört bir yanında bir zamanlar hayvan haklarının tutkulu savunucularından biri olarak bilinen Adam Britton adlı timsah uzmanı, hayvan istismarı suçlarından mahkum edildi.
Geçen hafta Avustralya’da verilen kararla 53 yaşındaki Britton, onlarca köpeği cinsel olarak taciz ve istismar ederken görüntülerini kaydetmesi gerekçesiyle on yıldan fazla hapis cezasına çarptırıldı.
BBC ve National Geographic yapımlarında görev alan İngiliz Britton, kendisine 56 başlıkta yöneltilen hayvanlara zulüm ve cinsel saldırı suçlamalarının yanı sıra, çocuk istismarı içeriğine erişimi olmasını içeren dört ayrı suçlamayı da kabul etti.
Avustralya’daki Northern Territory bölgesinin yüksek mahkemesine göre Britton, hayvanlara ölene kadar işkence ettiği videoları sahte isimlerle internette paylaştı.
Britton, 2022 yılında videolarında bulunan bir ipucu sayesinde gözaltına alınana kadar yıllarca tespit edilemedi.
BBC’nin Avustralya muhabiri Tiffanie Turnbull’un makalesine göre, Britton’ın hayvan hakları savunucusu olarak bilinirken acımasız suçları işleyen bir mahkuma dönüşmesi, bütün dünyada büyük bir şok etkisinin ortaya çıkmasına yol açtı.
Yırtıcı hayvanlarla vahşi doğada yüzen, evcil timsahı Smaug’un sayısız film ve belgeselde yer almasına olanak sağlayan Britton, doğa belgesellerindeki anlatımıyla dünyaca ünlü bir çevreci olan David Attenborough’ı da Avustralya’nın Darwin kentindeki evinde ağırlamıştı.
Mahkumiyet alması Britton’ı tanıyan bazı kişilerin ilişkilerini ve Britton’ın karakterini sorgulamasına yol açtı.
Britton’ın suçlarını işlediği Darwin’deki geniş bir araziye sahip evinin bulunduğu yer olan McMinns Lagunu, kendisinin “McMinns Lagunu Canavarı” olarak anılmasına yol açtı.
BBC'ye konuşan çok sayıda kişi, Britton'ı utangaç ama arkadaş canlısı biri olarak tanımlarken, bazıları da ona ait olmayan işlerin ününü üstlenen, kibirli bir dikkat meraklısı olarak tarif etti.
Ancak çoğu, Britton’ın suçlarına dair ipuçları bulmak için hafızalarını zorladıklarında bir şey bulamadıklarında hemfikir.
Eski meslektaşı Brandon Sideleau, ABD’li seri katil Ted Bundy’ye atıfta bulunarak, "Gerçekten, böyle bir şeyin mümkün olabileceğini asla hayal edemeyeceğiniz bir Ted Bundy durumu gibi görünüyor” açıklamasında bulundu.
13 yaşındayken işlediği suçlar
Mahkeme kayıtlarında, İngiltere’nin West Yorkshire bölgesinde 1971 yılında doğan Britton’ın 13 yaşında atlara cinsel tacizde bulunmaya başladığı yer alıyor.
Britton, 1992 yılında Leeds Üniversitesi'nde fen bilimleri okudu, 1996 yılında Bristol Üniversitesi'nde yarasaların avlanma yöntemleri üzerine zooloji alanında doktora yaptı.
Ancak hayali İngiltere’yi terk edip timsahlar üzerine araştırma yapmaktı; 2008 yılında verdiği bir röportajda çocukluğundan beri timsahlara ilgi duyduğunu ve insanlar ile sürüngenler arasındaki giderek artan gergin ilişkiyi yeniden şekillendirmeye yardım etmek istediğini söyledi.
Bu nedenle Britton, 1990'ların ortalarında dünyanın en büyük tuzlu su timsahı nüfusuna ev sahipliği yapan Avustralya’nın Northern Territory adlı bölgesine gitti.
Burada bir hayvanat bahçesi ve araştırma kurumu olan Crocodylus Park’ta alanının önde gelen isimlerinden olan Grahame Webb tarafından işe alındı.
Müşterileri çalmakla suçlandı
Britton, film projeleri gerçekleştirdi, timsah kanının güçlü antibiyotik özellikleri üzerine 2005 yılında yapılan bir çalışmanın parçası oldu.
2006 yılında eşiyle beraber bir timsah danışmanlık şirketi kurdu, Charles Darwin Üniversitesi'nde bir araştırma rolü üstlendi.
Britton, Crocodylus Park’taki yıllarında başta utangaç ama iyi biri olarak tanımlanırken yıllar sonra bazı meslektaşları kendisini asosyal ve garip olarak nitelendirmeye başladı.
Sahada timsah araştırmaları yürüten John Pomeroy, "Kendini beğenmiş biriydi. Bu yüzden çok popüler değildi, ama işinde oldukça iyiydi" diyor.
Kendisine Avustralya’daki ilk işi veren Prof. Webb ise Britton ayrıldığında ilişkilerini bitirdi.
Webb, Britton’ın kendini beğenmiş birisi olduğunu, Crocodylus Park ekibinin çalışmalarının çoğunu kendisine aitmiş gibi gösterdiğini ve müşterilerini çaldığını iddia ediyor.
İşkence odası kurduğu ortaya çıktı
Ancak Britton, Crocodylus Park’tan ayrıldıktan sonra, timsah davranışları üzerine danışmanlık yapan bir uzmana dönüştü ve evini kurduğu, sekiz timsaha ev sahipliği yapan McMinns Lagunu’nu küresel bir film merkezi haline getirdi.
Mahkeme süreci boyunca Britton’ın burada dünyanın önde gelen belgeselcileri ve doğa araştırmacılarıyla beraber popüler yapımları hayata geçirirken insanları zorlayarak evcil hayvanlarına el koyduğu ortaya çıktı.
Eski sahiplerinin hayvanlarının durumuna dair bilgi istemesi takdirinde “sahte hikayeler anlattığı ve eski fotoğrafları gösterdiği” belirlendi.
Britton’un “işkence odası” adını verdiği bir konteynerde köpeklerin acı çekerek öldüğü tespit edildi.
Beraber iş yaptığı kişilerden Avustralyalı yönetmen ve yazar Andrew Traucki, "Bu duyduğum en rahatsız edici şeylerden biri. Onu asla böyle bir şey yapacak biri olarak düşünemezdiniz” diyor.
Mahkemeyi takip edenler ağladı
Dünyanın dört bir yanından yüz binlerce insan davasını takip etmek için sosyal medya gruplarına katıldı, kimileri mahkemeye izleyici olarak geldi. Bazıları ise 1985'te Avustralya'da idam cezasının kaldırılmasına rağmen Britton’ın ölüm cezasına çarptırılması gerektiğini öne sürdü.
Darwin’e seyahat ederek mahkemesini takip eden küçük bir grup, haberlerde yayınlanamayacak detaylar mahkemede okunurken ağladı.
Evcil hayvanlarını Britton’a veren kimileri ise suçluluk hissediyor ve travmatik bir süreçten geçiyor.
Britton’ın avukatı, müvekkilinin çocukluğundan beri “tipik olmayan bir cinsel ilgi geliştirmesine yol açan bir hastalıktan muzdarip olduğunu” öne sürdü.
Britton ise sorumluluğunu kabul ederek tedavi olma sözü verdi.
Mahkemeye katılan kişilerden biri olan Natalie Carey ise, “Ona bakıp, ‘Ne kadar zeki ve nazik bir adam’ diye düşünürdüm; yaptıklarını öğrendikten sonra üç hafta uyuyamadım” diyor.