Haberler

Bu Ülkede Bir Gecede 250 İnsan Şehit Oldu"

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında haklarında "silahlı terör örgütüne üye olma ve terörizmin finansmanının önlenmesi hakkındaki kanuna muhalefet" suçundan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan 22'si tutuklu 103...

Adana'da, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması (FETÖ/PDY) soruşturması kapsamında haklarında "silahlı terör örgütüne üye olma ve terörizmin finansmanının önlenmesi hakkındaki kanuna muhalefet" suçundan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açılan 22'si tutuklu 103 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Adana 11'inci Ağır Ceza Mahkemesince, Bölge Adliye Mahkemesinin 375 kişilik salonunda yapılan duruşmaya, tutuklu sanıklar ile bazı tutuksuz sanıklar ve avukatları katıldı.

Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Halil Kadı, FETÖ'nün sadece eğitim kısmında yer aldığını, şahsıyla ilgili hususların algıdan ibaret olduğunu söyledi.

Sanık Kadı, mahkemede savunma yaparken, "İş adamı olarak bir gecede her şeyimi kaybettim" demesi üzerine Mahkeme Başkanı Halil İbrahim Kibar, "Bu ülkede bir gecede 250 insan şehit oldu. Masum insanların üzerinden tanklar geçti. Yani bu ülkede bir gecede değişen çok şey oldu. Biz bunun sorumlularını bulacağız ve yargılayacağız." diyerek tepki gösterdi.

Savunmasına devam eden Kadı, şunları söyledi:

"Benim bu yapıyla ilgili ismim geçmesi, sadece Işık Dershanesi ve Kanuni Üniversitesiyle alakalıdır. Bu yapının eğitim kurumlarıyla tanışmam, iş kapsamında Türkmenistan'a gittiğimde olmuştur. Orada bu yapının okullarına gezme amacıyla gittim. Döndükten sonra beni, Mehmet Yazar ve Kemal Elibal ziyaret ederek Türkmenistan'daki okulları ziyaret ettiğimi öğrenmişler. Beni dershaneye davet ettiler. Ben hayırsever bir insanım.

Emperyalist dünyanın ahtapot kollarından kurtulmamız için eğitime yatırım yapmak zorundayız. Işık Dershanesinin yönetiminde yer aldım. Fakat 17-25 Aralık sonrası 'devletle kavga olmaz' diyerek dershanenin kapatılmasını istedim. Bu yapının illegal bir amacının olduğunu bilmiyordum. Bizim dini ve milli değerlerimiz kullanılmıştır."

"Bu yapı sizden bir şekilde bir şeyler alır"

Sohbet toplantılarına katıldığını ve her sohbet grubunun kendi düzeyindeki insanlardan oluştuğunu vurgulayan Halil Kadı, bir sohbet grubunun başka bir grupla alakasının olmadığını ve toplantılarda dini konuların yanı sıra güncel meselelerin de konuşulduğunu ifade etti.

FETÖ/PDY terör örgütü yapılanmasının insanlardan bir şekilde bir şeyler aldığına dikkati çeken Kadı, şunları anlattı:

"Bu yapı içinde olacaksanız eğer, vereceksiniz. Bu yapılanma zaten sizden bir şeyleri bir şekilde alıyor. Ben Amerika'ya 2009 yılında gittim. Ben merak ediyor ve görmek istiyordum. Bu sebeple de 5-6 saat kadar Pensilvanya'da bulundum. Çok kalabalıktı. Bizim gittiğimizden, çıktığımızdan kimsenin haberi dahi olmadı. Benim Fetullah Gülen'le telefon görüşmem olmadı."

Mahkeme Başkanı Kibar'ın "18 ay boyunca bu devletten nasıl kaçtınız? Örgütün gaybubet evlerinde mi kaldınız?" sorusunu yöneltmesi üzerine sanık Kadı, kendi evinde kaldığını belirterek, sadece İstanbul'da 3 ay kadar bulunduğunu ve kaçmak amacını taşısa Suriye üzerinden dünyanın her yerine gidebileceği yanıtını verdi.

Sadece korktuğunu ve sağlık problemlerinin bulunduğunu aktaran Halil Kadı, suçsuz olduğuna inandığı için gelip teslim olduğunu dile getirdi.

Kadı, FETÖ/PDY'nin Amerika'nın işine gelen bir yapı olduğunu ve Amerika'nın "ılımlı Müslümanlık" adı altında bir Müslüman tarzı istediğini söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı Halil İbrahim Kibar da "Amerika'nın işine DEAŞ tarzı Müslümanlık gelir." dedi.

"Bu örgüt insanları sinir uçlarından yakalıyor"

Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Ahmet Dönmez ise insanın bu örgütün yaklaşım tarzını fark etmesinin çok zor olduğunu ve örgütün insanları sinir uçlarından yakaladığını ifade etti.

FETÖ mensuplarının insanları büyülediğine dikkati çeken Dönmez, "Bu yapının mensupları ilk önce insanlarla ilgilenmeye başlıyorlar. Eğer insanda bir cevher gördülerse, biat etmesi için ilgilenme süresini uzatıyorlar. Bu yapının mensupları tedbir amacıyla terörle mücadele, istihbarat ve ordu gibi alanlarda çalışanların deşifre olmaması için şunları söylerlerdi; 'Tartışma olduğu vakit savunan taraf olma, tartışmalarda cemaat aleyhine söylem olursa tepki verme'.

Benim kalmış olduğum cezaevinde ByLock'un hukuka aykırı bir delil olduğu, suçu kabul edenlerin tazminat davalarında hiçbir hak elde edemeyeceği propagandası yapılıyordu. Hatta devletin 'Suriye bataklığından çıkamayacağı', itirafçıların ceza alacağı yönünde sistematik baskılar yapılıyordu. Benim bu örgütle hiçbir hiyerarşik bağım yoktur. Zaten daha önceki aşamalarda etkin pişmanlığa dair detaylı beyanlarda bulundum. Ben terörist değilim. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum." diye konuştu.

Tutuklu sanık Yağmur Akkülah da terör örgütü üyesi olmadığını iddia ederek, 20 aydır tutuklu olduğunu dile getirdi.

Tutuklanacağını bildiği halde yurt dışına gitmediğini ve ByLock programı kullanıcısı olmadığını aktaran Akkülah, tahliyesini ve beraatini talep etti.

Daha sonra cumhuriyet savcısı tutuklu sanıkların mevcut hallerinin devamı, tutuksuz sanıklar Ali Koçaklı, Ali Kazım Başaran, Aykut Fatih Doğan, Bayram Ali Sivaslıoğlu, Bayram İspir, Hakkı Polat, İbrahim Orhan Gündüz, Muammer Beluk, Mustafa Boğar ve Seyfettin Alpat'ın da tutuklanması yönünde mütalaasını verdi.

Mahkeme heyeti ise ara kararını tanzim ederek, tutuklu sanıklar Eyüp Akgemci, Ahmet Dönmez, Kemal Aydıner'in dosyalarını ayırarak ve tutuklukta geçirdikleri süreyi göz önüne alarak, yurt dışına çıkış yasağı ve adli kontrol kararı vererek, tahliye edilmelerine karar verdi.

Duruşma, diğer sanıkların savunmalarıyla devam ediyor.

Kaynak: AA / Güncel
title
Close