Ayık "Olimpiyatlarda 3 Madalya Bekliyorum"
Ahmet Ayık, Türk ve Dünya güreş tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir efsane. Kendisiyle, geçmişten, günümüze uzanan bir röportaj yaptık. Kazandığı şampiyonluklarla Türk milletine yaşattığı sevinçleri ve bugün eski popülaritesini kaybetmiş, Ata sporumuz güreşi sorduk. Türkiye Güreş Federasyonu Başkanlığı ve Dünya Güreş federasyonu Asbaşkanlığı da yapmış olan Ayık, sorularımıza içtenlikle cevap verdi.
Ahmet Ayık, Türk ve Dünya güreş tarihine adını altın harflerle yazdırmış bir efsane. Kendisiyle, geçmişten, günümüze uzanan bir röportaj yaptık. Kazandığı şampiyonluklarla Türk milletine yaşattığı sevinçleri ve bugün eski popülaritesini kaybetmiş, Ata sporumuz güreşi sorduk. Türkiye Güreş Federasyonu Başkanlığı ve Dünya Güreş federasyonu Asbaşkanlığı da yapmış olan Ayık, sorularımıza içtenlikle cevap verdi.
Sporvadisi.com: Bir çok başarıya imza atmış, Dünya ve Olimpiyat Şampiyonluğu kazanmış bir efsanesiniz. Sizin zamanınızla bugünün güreşi hakkında ne fark var?
Ahmet Ayık: Ne yaptıysam ben, aldığım, kazandığım bütün başarıları Türkiyemiz ve Ayyıldız için, istiklal marşımızın okunması için yaptım. Allah'a hamdolsun, 12 defa bayrağımızı göndere çektirdim, 8 defa da İstikla Marşımızı çaldırttım. Bu gerçekten büyük bir gurur, büyük bir onur benim için. Bir Türk olarak bunu başarmış olmak beni çok mutlu etti. Her dönemin kendine has durumları var ve her dönemin ayrı bir başarısı var. Bizden sonra da başarılı güreşciler geldi, örneğin Hamza Yerlikaya gibi, bugüne geldiğimizde Taha(Akgül) gibi, ağır sıklette Rıza gibi isimler var. Daha sayılarını arttırabiliriz, bir çok arkadaşımız var. Bunların hepsini tebrik ederiz. Yalnız şu var, o zaman bu kadar imkan olmamasına rağmen daha çok şampiyon çıkıyordu. Bunun nedeni daha çok insan güreş yapıyordu. Daha çok seyircisi vardı, ratingi daha yüksekti. Futbolla eşdeğer gidiyordu. Aynı dönemin sporcusu olduğumuz, rahmetli Metin Oktay'la sanki yarış yaparmışız gibi gazetelerde, manşetlerde yer alırdık. Bugün futbol var, güreş diye bir şey yok gazete sütunlarında görüyorsunuz. O sebeple de ratingi olmayan bir spor da kolay kolay ayakta duramaz.
BİREYSEL SPORLAR CAN ÇEKİŞİYOR!
Sporvadisi.com: Futbola olan bu kadar yoğun ilgi diğer sporlara olan ilgiyi düşürüyor mu?
Ahmet Ayık: Düşürdü zaten. Özellikle dikkat ederseniz bireysel sporlar can çekişiyor. Zaman zaman ferdi başarılar var, bireysel başarılar var, ancak olimpik bireysel sporlara baktığımızda madalya sayımızdan belli bu kötü durum. Olimpiyatlarda bugüne 38 altın madalya almışız, bunun 28'i güreşten, geri kalan 10 tanesi de geriye kalan bütün branşlardan. Bir de bireysel sporlarda Türkiye'ye altın getiren halter var. Rahmetli Özal döneminden sonra, Naim gibi, Halil gibi insanlar Türk sporuna damga vurdular. Bizim dönemimizde bugünkü gibi ödül falan, hiç birşey yoktu. Sadece alkış vardı, bir de bizde, bayrak aşkı, İstiklal Marşı aşkı vardı. Bir de bize halkın sevgisi vardı, yüreğine basıyordu bizi. Mesela Necatibey Caddesine ufak bir tane "Ayık Piknik" adıyla 34 sandalyeli piknik vari bir yer açmıştım, yanımda çok büyük, lüks bir restaurant vardı, insanlar bizim oraya geliyor, ayakta bekliyordu. Sebebi de paramız Şampiyon'a gitsin, ona kısmet olsun diye. Halk bu kadar çok, bu kadar candan seviyordu bizi. Belki o zaman devletin şartları müsait değildi, belki yönetmelik yönünden hazır değildi. 1986'da Rahmetli Özal sonrası herşey değişti. Ev, araba, Cumhuriyet altını vermeye başladılar. O döneme kadar şampiyonların hiçbiri, bir şey almadı.
Sporvadisi.com: Döneminizde o zamanın yenilmez dev güreşçilerini mindere gömdünüz. Rus Aleksandr Medved, İranlı Gulam-Rıza Tahti gibi. Güreşe de çok geç başlayan biri olarak, başarınızın sırrı neydi?
Ahmet Ayık: Başarının yegane sırrı, her konuda olduğu gibi çalışmak. Napolyon'un para, para, para dediği gibi, sporda da hangi dal olursa olsun, ticarette de, sanayi de, her işte de işin başında azim ve çalışmak geliyor. Azmedeceksin, çalışacaksın dürüstçe ve Yaradana sığınacaksın. Allah'da başarıyı veriyor.
MEDVED'İ YENDİĞİMDE YER YERİNDEN OYNADI!
Sporvadisi.com: Rus Medved o dönemin yenilmez, şampiyon ismi, Onu yendiğiniz zaman tüm Dünyada da bu büyük ses getirmişti sanırım?
Ahmet Ayık: O dönemin spora ilgi duymayan bir gazetesi vardı, Medved'i yendiğim zaman birinci sayfadan on sütun verdi. Ahmet Ayık, Rus Medved'i devirdi diye. Hiç unutmam, gazete bende hala saklıdır. Hiç sporla ilgisi olmayan bir gazeteydi. Buna rağmen öyle manşet attı. Benim güreş hayatım biraz zikzaklı geçti. Geç başladım, iki defa bıraktım, tekrar başladım. Buna rağmen çok başarılı oldum. Çok çalıştığım için çok başarılı oldum, ve çok büyük güreşcilerle güreştim. Medved bir efsaneydi, Gulam-Rıza Tahti bir efsaneydi. Gerçekten büyük sporculardı. Bir de Ivan Yarigin vardı. Medved, Yarıgin ve Tahti'nin benim dışında neredeyse mağlubiyetleri yok. Yalnız 1966 Olimpiyatlarında Tahti'yi, İsmet Atlı ağabeyim de yendi ve şampiyon oldu. Bu önemli adamları yenmeyi Allah bana kısmet etti. Ben Medved'i yenince yer yerinden oynamıştı. Ben 1963'de 87 kiloya güreşiyordum, Dünya Şampiyonasına katıldım ve daha önce yendiğim bir güreşciye yenildim. Haberimiz olmadan sarılık geçiriyormuşum. Dünya Şampiyonası, Bulgaristan'da yapılıyordu. Bulgarlar, hem maç öncesi hem de maç sonrası bizleri sağlık kontrolünden geçiriyorlardı. Bizimkileri uyarmışlar, sarılık geçiriyor, güreştirmeyin, yenilir demişler. Bizimkilerse 3 güreşini tuşla kazandı, şampiyonluğa gidiyor, güreşeceği kişi de bir hafta önce yendiği biri, Dünya ikincisi Japon Sasaki, onu nasılsa yener, sonra da bir tek rakibi kalıyor, onu yenerse birinci, yenilirse ikinci olur takıma puan getirir diyerek, bana söylemediler. Haberi olursa morali bozulur demişler. Halbuki bana haber verseler, ben daha temkinli güreşebilirdim. İlk 5 dakika berabere kaldık, ikinci 5 dakikada benim kondisyonum kalmadı, enerjim bitti, 6 gün önce açık farkla yendiğim adam, bu sefer beni yendi. Ben güreş bitsin diye dua ediyorum. Tuş olmaya da utanıyorum, bırakamıyorum da güreşi. Bu sonuçla Dünya beşincisi oldum. Ondan sonra ben rahmetli hocam Celal Atik'e dedim ki, bu Medved'i çok abartıyorlar, ben bu adamı yenerim dedim. Ben 87 kilodayım, Medved 97 kiloda. Celal Atik'de bana sen önce önündeki rakipleri yen dedi. Medved'de 97 kiloda rahmetli Hamit Kaplan'la güreşti ve 8-0 yendi. Bir sene sonra Balkan şampiyonu oldum Köstence'de. Bana, rahmetli hocam Celal Atik, artık 97 kiloda güreşeceksin, Hasan Güngör'ü tuşla yensen bile takıma giremezsin dedi. Ben de kampı terkedip gidecekken, zamanın Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Malik Yolaç, ve kamp müdürü rahmetli Mustafa Çakmak, bırakmadılar beni. Tam kapıdan çıkarken, yakaladılar. Geri getirdiler. Sabah 87 kiloya tartılmışım bana 97 kiloya çıkacaksın dediler, çıktık 97'ye bizde. 97'de rakiplerim var, Gıyasettin Yılmaz, İsmet Atlı, Hamit Aslan, İsmail Topcan, hepsiyle güreştim. Kimisini tuşla, kimisini ittifakla yendim. Takıma girdim ve Tokyo'ya gittik. Medved'le ilk orada karşılaştık. 2-1 yendim orada kendisini, önce beni galip ettiler sonra Ruslar itiraz etti. O zamanlar Varşova paktı ve NATO paktı vardı. Ben duşa gittim geldim, dediler ki senin maçı berabere ilan ettiler. Dedim nasıl olur, Çekoslav, Macar ve Yunan hakem karar değiştirip, müsabakayı berabere veriyorlar. Bu yetmiyor gibi Bulgar'ı Medved'e tuş ettirdiler, ben ittifakla yenmiştim. Sonuçta yenilmeden Olimpiyat ikincisi oldum. 1964 Tokyo Olimpiyatlarında, Tahti'yi de ilk orada yenmiştim. Bir yıl sonra, Medved'i bu sefer Manchester'da yendim ve Dünya şampiyonu oldum. Üzerimdeki yük kalktı. Erciyes dağı sanki benim omuzlarımdaydı. Unutamadığım, müthiş bir andı benim için. Sonra Toledo'da bir kez daha karşılaştık, berabere kaldık ve benim sıkletimden vazgeçip,ağır sıklete geçti. Ondan sonra da ağır sıklette şampiyon olup, devam etti.
DÜNYA'DA DA GÜREŞE İLGİ AZALDI!
Sporvadisi.com: Sadece ülkemizde değil Dünya güreşine de ilgi azaldı mı? Son senelerde yenilmez bir güreşci neden çıkmıyor?
Ahmet Ayık: Kesinlikle azaldı. Bir Karalin yok artık. 10 Dünya Şampiyonu, 3 Olimpiyat Şampiyonu. Bir Boriz Zaytiev, 3 Olimpiyat Şampiyonu artık yok. Son yıllarda bir bizim Hamza (Yerlikaya) vardı, O da bıraktı. Sürekli şampiyon olabilecek bir güreşci yok. Çok iyi giderse, Ben Taha'dan çok ümitliyim. İnşallah bu Olimpiyatı da alırsa, kendisine daha güvenecek, eğer çok çalışırsa 8-10 sene Dünya'da, onu yenecek görünmüyor. Güzel bir laf vardır, "Marifet iltifata tabidir" diye. Güreşe kamuoyu olarak yeterli ilgiyi verirsek olur ancak bizi çok üzen bir durum, basın olarak Ata sporumuz güreşe hiç değer veremiyoruz. Burada özeleştiri yapayım, FİLA'nın da çok hatası oldu. Adı değişti şimdi, United World Wrestling oldu. Ben Asbaşkanken, güreşin devamlı puan kaybettiğini, seyircisini kaybettiğini, kamuoyunda ratinginin düştüğünü defalarca anlatmama rağmen, eski FİLA başkanı Raphael Martinetti'ye bir türlü kabul ettiremedim. 10 defa belki yazı yazdım oraya. Beni her gördüğünde, biliyorum sen bu sisteme karşısın derdi, ben de "Tabi ki karşıyım" derdim. Ben aynı zamanda Teknik Asbaşkandım, en son 2012'de Budapeşte'de toplandık. Ancak toplantı öncesinde diğer asbaşkanlara demiş ki, "Sakın kurallara dokunmayın". "Kurallara dokunmayacaksak, o zaman buraya neden toplandık?" dedim. Güreşte bir kural vardı, ayak veriyorsun, güreşci ellerini havaya kaldırıyor, bunun herşeyden önce insan haklarına aykırı olduğunu söyledim. Çıktım toplantıda bunun olmaması gerektiğini herkese gösterdim. Asistanım Ramazan Savran toplantıda bacağımdan tuttu, herkese gösterdim bunun olamayacağını. Bu, bırakın güreşi, insan haklarına aykırı, bir de polis çağırın, ellerimizi arkadan bağlasınlar dedim. Rating düşünce, bir de güreşi Olimpiyatlardan kaldıracağız dediler. Ben kaldırılacağına ihtimal vermiyordum ama kaldırılmaması için çok çalıştık. Kendi imkanlarımla Arjantin'e gittim, eşe, dosta, herkese anlattık. Neticede güreş Olimpiyatlarda kaldı. Phuket'de yapılan toplantıda FİLA başkanı Martinetti görevinden ayrıldı, oylamayla yeni başkan Nenad Laloviç olarak belirlendi. Benim verdiğim 10 maddenin 7'si kabul edildi. Bulgarlarda beni destekledi ve doğru olanı yaptılar. Şimdi güreş daha zevkli olmaya başladı, insanlar daha zevkle seyrediyorlar maçları. 1.5-2 dakikaydı güreş müsabakaları, şimdi en azından 3 dakikaya çıktı. Ben bu sene FİLA'dan ayrılıyorum, aday olmayacağım. Genel Müdürümüze ve Bakanımıza söyledim bunu, şu ana kadar herhangi bir şey söylenmedi. Ben ayrılsam da, arkadaşlarıma yardım için her zaman hazırım. Güreş benim hayatım, vazgeçilmez bir parçam. 58 yılımı verdim. Hem Ulusal hem de Uluslarası olarak tam 58 yıl.
OLİMPİYATLARDA MADALYA BEKLİYORUM!
Sporvadisi.com: Rio Olimpiyatlarında Güreş Milli Takımımızdan başarı bekliyor musunuz?
Ahmet Ayık: Olimpiyatlar çok önemli, altın bekliyorum. Olimpiyatlarda ne kadar güçlü olsan da, illa altın diye bir şey olamaz. Ben altın da, gümüş de, bronz da bekliyorum. En az 3 madalya bekliyorum. Temenni ederiz ki 3'ü de altın olsun ama çok zor, bunu da kabul etmek gerekir. Olimpiyatlara tüm ülkeler çok iyi hazırlanıp gleiyorlar. Bütün güçleriyle, en iyi adamlarını getiriyorlar. 4 yıl hazırlanıyorlar. Dünya Şampiyonası olsa konuşmak, tahmin yürütmek daha kolay olur. Ama inşallah 3 madalya bekliyorum.
Ahmet Ayık:
Dünya ve olimpiyat şampiyonu efsane güreşci, 1938'de Sivas-Eskiköy'de doğdu. Karakucakla köy güreşlerinde tanışan Ayık, askerliği sırasında ilk kez mindere çıktı.
1961'de Serbest Güreş Milli Takımı'nda yerini aldı. 1962'de Adriyatik Kupası, 2.'liği, 1963 Akdeniz, 1964 Balkan Şampiyonu oldu. 1965'de o yılların en meşhur güreşçisi Rus Medved'i yenerek Dünya Şampiyonu oldu.
1967 Avrupa, 1967 Dünya, 1968 Olimpiyat oyunlarında 97 kiloda şampiyonluklar kazandı. Otoritelerce dünyanın gelmiş, geçmiş en iyi güreşçilerinden biri olarak kabul edilen Ayık, 1970'de Avrupa Şampiyonu oldu. Toplam 8 şampiyonluğu Türk milletine hediye etti.
Sayın Ahmet Ayık'a bize bu röportajı verdiği için çok teşekkür ediyoruz.