Haberler

Sözlü tarih ve tarih yazımındaki dönüşüm

Tülay Çağlar Kadı

Tülay Çağlar Kadı

Eğitimci - Yazar
31.01.2023 04:14

Tarih boyunca yaşananları bireysel olarak anlamamızı sağlayacak en etkili yöntemlerden biri sözlü tarih yöntemidir.

Tarih boyunca insanın, varoluşsal anlam arayışını mitolojik dönem itibariyle "anlatarak aktarmasından" izlemekteyiz. Hikaye ve masal anlatıcılığı günümüzde ivme kazanmış olsa da kitap ve okulun olmadığı belki arkaik dönemlerde başlayan anlatarak tarihi kitlelere aktarmak yöntemi günümüzde objektiflik kazanmak adına yapılan bilimsel yöntem olarak dönüşüm geçirmiştir.

Kolektif şuur ve hafızalardan günümüz insanına aktarıla gelen yaşayan bellekler ile iletişime geçmek maksatlı gerçekleştirilen sözlü tarih araştırmaları, sosyal alan çalışmalarına katkıda bulunmaktadır. Araştırma ve inceleme sırasında, bir araya getirilen belgelerin güncel zamanda ele alınışıyla sözlü tarihle yapılabilecek kapsamlı çalışmalar sayesinde tarihçiler dış dünya ile daha objektif iletişim kurabileceklerdir.

Günümüz insanı bilime dayalı terminoloji ve verilerle hatta kimi zaman arkeolojik buluntularla ulaşan veriler veya araştırma konusuna ilişkin bir eserde dönem insanlarının yaşadıklarından bahsedilirken belki yanlış değil ancak eksik olarak aktarılabilir.

Sözlü tarih araştırması yapan araştırmacı veya tarihçi; psikoloji, sosyoloji gibi diğer disiplinlerle işbirliği içerisinde olmak zorundadır böylelikle sözlü tarih araştırmaları disiplinler arası bir oluşum ve emeklerin neticesi, hasat ve ürünü olarak ortaya çıkmaktadır.

Yaşam öyküsü araştırılacak olan sözlü tarih araştırmalarında, yaşama ilişkin her öğe değerlendirmeye tabi olduğundan öncelikle kutsal olarak atfedilen dini ve milli bayramlar, doğum günleri, cenazeler, düğünler, kabul gören hurafe veya batıl inançlar, barınma gibi konular başlıca araştırmacılar aracılığıyla değerlendirilmelidir.

Sözlü tarih kapsamında yer alan video kayıtları, kıyafetler, günlükler, eşyalar da yöntemi desteklemektedir. Dünyada ve ülkemizde sözlü tarih çalışmaları gün geçtikçe önem kazanmaya başlamış ve objektif tarih yazımı kabul görerek, desteklenmiştir.

Sözlü tarih araştırması yapan araştırmacı veya tarihçi neden farklı disiplinlerle işbirliği içerisinde olmak zorundadır?

Örneğin Psikanalizin sonuçları üzerinde düşünmek, sözlü belleğin kanıt olarak kabul edilmesi hususundaki gelişmeler; araştırmaya ilişkin bahsi geçen kurum, oluşum ve kişilerin yalan veya yanlış beyanlarını değerlendirmeye tabi tutarak bu ifadelerden psikoloji biliminin yardımıyla toplumsal hafıza tartışmalarına çok önemli katkılar sağlamaktadır.

Dünyada sözlü tarih yönteminin katkılarına örnek verecek olursak; Essex'te eğitim almış olan Joanna Bornat'ın öncülüğündeki İngiltere'de 1970'li yıllardan sonra kayda değer sözlü tarih çalışması "hatırlama terapisi" oluşu gösterilebilir. Batılı ülkeler sözlü tarih araştırmalarına diğer ülkelerden önce yaklaşık 19. yüzyıldan itibaren gözlem ve görüşme yapma gibi yöntemler kullanarak işçi sınıfının tarihini araştırma konusunda İngiltere, Avrupa'daki sözlü tarih araştırmaları gerçekleştirmiştir. Dünyada ki gelişmelere diğer örnek; Birinci Dünya Savaşı ve İkinci Dünya Savaşı gibi büyük insan kitlelerinin katılımı ile gelişen olayların devlet kaynaklarında eksik oluşu ile dünya yeni bir kaynağı keşfetmiştir. Öyle ki savaşan askerlerin bellekleri, Almanya'da İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudilerin yaşadıkları ile ilgili anlatılanlar, İtalya'da İkinci Dünya Savaşı sırasında Mussolini döneminin yönetimi üzerine sözlü tarih araştırmaları yapılmıştır.Tarih, insanlara dönemleri aynalayarak, bilimsel verilerle aktararak yardım eder böylelikle İngiltere'de yakın dönem tarihinin bu kadar popüler ve siyasi hem toplumsal önemini de Sözlü Tarih yöntemleri ile destekler.

Tarih yazımı denilince, çoğu zaman sadece yazılı kaynakların kullanıldığı bir tarih yazımı akla gelmektedir. Örneğin fotoğraf arşivlerinde çalışan tarihçilerin sayısı oldukça azdır. Fotoğraf ve resimlere yer veren tarih dergileri de oldukça azdır..

Sözlü tarih yalnızca belgelerin tamamen söz olarak aktarılışı değildir objektif olmayı destekleyen her şey araştırma kapsamına dâhildir. Örneğin kişilerin not defterleri, video kayıtları, günlükleri, hatıra defterleri, kıyafetleri, eşyaları, fotoğrafları ve diğer materyaller de sözlü tarih araştırmaları kapsamındadır. Sözlü tarih görüşmelerinde anlatılmak istenenin ötesine geçilmesi; anlatanın mimikleri, ses tonu, duraksamaları tüm süreci geliştirebilir ve dönüştürebilir. Kimi zamanda sözlü tarih araştırmaları aracılığıyla olayları gün yüzüne çıkarıp belgeleyerek sosyal adalete yardımcı olduğunu belirtmiştir. Sesi duyulmayan insanların yaşadıklarının ve görüntülerinden oluşturulacak olan arşiv müzelerde, filmlerde, belgesellerde, tiyatrolarda, resmi günlerde veri tabanı olarak değerlendirilebilmektedir.

Sözlü tarih, yazılı kültürün unutturmuş olduğu fakat toplumsal hafıza aracılığıyla tarihe katkısı olan, yeni araştırma alanı açığa çıkarmıştır.

Sözlü Tarih sürecinde ilk yapılacak olan, ön görüşmelere dair bilgi edinilmesidir. Tarihçinin, görüşme yapılacak olan kişiyle ilgili de bilgi sahibi olması gerekmektedir. Belgesel hazırlanılacaksa kamera kaydına, bir sunum hazırlanılacaksa fotoğraflara, müzik kaydı ses kayıt cihazlarıyla görüşmeler bireysel ve sonrasında toplu halde sağlanmalıdır. Böylelikle unutulan bazı şeyler hatırlanabilir veya çelişkili ifadeler aydınlanabilir tam da burada özetin başında belirttiğim psikanalizin katkısı ve önemi açığa çıkar.

Uzun vadeli toplumsal değişimleri desteklemesi açısından otobiyografi eserlerinin yazımı desteklenmesi, önerilerim arasında yer almaktadır.

Sözlü Tarih tekniği ile tarihçi psikoloji, sosyoloji gibi disiplinlere dair uzmanlar farklı projelerde özellikle akademik çevrelerde bir araya gelmelidir. Birleşik alanlardan açığa çıkan proje, belgesel, sempozyumlar geniş kitlelerce merak konusu uyandırarak toplumsal bilgi akışına kalite kazandıracaktır.

title