Haberler

Köktürk menhir ve heykel sanatı

Tülay Çağlar Kadı

Tülay Çağlar Kadı

Eğitimci - Yazar
01.12.2022 12:16

KÖKTÜRK HEYKEL SANATINDA MENHİRLER

Bugün sizlere; zamanı sonsuz kılmak, alan belirlemek, daima canlılık hissi adına yeryüzünde var olmuş "Köktürk heykel sanat öğesi menhirlerden" bahsetmek isterim. Orta Asya da gelişen, "Köktürk bilinen diğer adıyla Göktürk sanatını tanıyabilmek tüm Erken Dönem Türk Sanat öğeleri kadar sanat tarihinin seyrini gözlemlemek fırsatını" bizlere böylelikle tanımaktadır. Hun sanat dönemi sonrasında ve Uygur dönemi sanatı öncesinde var olan "Köktürk heykel sanatı" dönem insanın inanç, algı, maddeye mana yükleme arayışlarını günümüz insanına dinamik kültürel etkilerle yansıtmaktadır. Göktürk sanatı heykelcilik adına coğrafyanın özellikle bozkır ve Asyanın tamamını kapsayan antropolojik geçişlerin seyrini menhir, balbal ve taş anıtlarda izlemek mümkündür. Örneğin daimi esen kuvvetli rüzgarlara dayanıklılık ilkesiyle yanıt veren "taş heykeller" gibi… İlkel dönemler itibariyle taş heykellerin tapınak alanları, ruha yardımcı olması gereği mezarlık alanlarında rastlanabilmesi gibi…

Dünyanın birçok yerinde rastlanan "menhirler" tarihin erken zamanlarında oldukça yalın ve sade ifadelerle, ayrıntı gerektirmeyen tasvirlerle biçim almışken tarihin ilerleyen yıllarında insana dair ince ayrıntıları da yansıtabilen hatta sanat tarihi öğesi açısından, hayvan ve insan vücudu ayrıntıları kapsaması nedeniyle araştırma konusu olan antik eserler arasında yer almaktadır. Proto-Türk toplumlarının (MÖ 1500 – 1200) özellikle dini, tarihi ve kültürel geçişlerini yansıtan menhirler dolayısıyla ilerleyen zamanlarda özgün ifade ve tasvirlerin kaynağı haline gelebilmiştir. Mehirlerde kimi zaman insan ve hayvan üsluplarının karışımlarına rastlanabilmektedir örneğin Hun devri sanat izlerinde rastlanan geyik ve boynuz kompozisyonları…

Dönemin yaşamsal biçim ve anlayışlarını böylelikle koşullarını aktaran menhirler birebir mitolojik öğretilerle de desteklenmiştir. Belki de söz veya tavırla harekete geçmek yerine tasvir yeteneğini aracı kılarak, kendinden kendine ifadeye çıkmış insanoğlunun izlerini izlemekteyiz.

Sanatsever okuyuculara menhirin kelime anlamından da bahsetmek isterim. 10-12 metre yüksekliğinde menhirler her zaman değilse bile genellikle mezar taşı niteliğinde dev taşlardır. Devasa ölçülerde, güzelliğini abartısından alan, bütünlüğünü detay gerektirmeyen ifadelerle, izleyicisine daima canlı ve diri izlenimi veren mitoloji, halk masallarına dahi konu olmuş tasvirlerdir.

Menhirlerle ilgili efsanelerden anlaşıldığı üzere, antik dönem insanın anlayışına göre menhirler doğan, dirilen, dans eden, gülen kimi zaman arınarak ağlayan, ölen böylelikle yaşayanlardır. Sanatın izlerini her dönem insanında, kendinden kendini tekrarlarken izlediğimiz yeni yayınlarda buluşmak üzere, hoşça kalınız!

Kaynak: Prof. Dr. Yaşar Çoruhlu – Erken Dönem Türk Sanatı - Ötüken Yayınları

title