Haberler

Hastaneler ve şiddet: Pandora’nın kutusu nasıl kapanacak?

Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu

Prof. Dr. Özgür Karcıoğlu

Eğitim Sorumlusu / Taksim Eğt. ve Araşt. Hst. Acil Tıp Kliniği
19.02.2022 10:28

İstanbul Fatih'te 12 Şubat 2022'de gerçekleşen olayda (Samatya Eğitim ve Araştırma Hst. Acil Servisi'nde) uzman, asistan hekimler hemşire, güvenlik ve diğer personeller toplu şekilde darp edildi. Bu tür olaylarda maalesef en sık yapılan hata, ağırlıkla hasta yakınlarının acılı ve mağdur oluşları öne çıkarılarak münferit bir duygusal tepki gibi sıradanlaştırma, ya da her yerde karşılaşılabilecek adli bir vaka olarak görülerek olağanlaştırılmasıdır. Adliyede veya başka kurumlarda da acılı veya mağdur kişiler bulunmakta fakat hiçbir zaman o binalarda böyle bir taşkınlığa izin verilmemekte ya da şiddet olduğunda en ağır biçimde cezalandırılmaktadır. Açıkçası sağlık kuruluşunda görevi başındaki bir çalışana uygulanan hakaret veya şiddet suçlarında verilen cezalara baktığımızda sokakta herhangi iki kişi arasında geçen adi olaylarmış gibi muamele edildiği kanısı uyanmaktadır. Devletin adalet veya güvenlik mekanizmalarının binalarında işlenen suçlar ile sağlık kurumlarında yapılanlar maalesef farklı şekilde değerlendirilmektedir.

Uzmanlık dernekleri ve TTB'den aldığımız bilgilere göre acil servis hekimlerinin %70'i ağır sözel hakaret ve tehdit, %40'ı hafif veya ağır fiziksel darp ile karşılaşmıştır. Erkek ve acil servis çalışanı olmak şiddete uğrama açısından yüksek risk faktörüdür. Her sosyoekonomik grupta, her bölgede hasta ve hasta yakınlarında şiddet eğilimi görülebiliyor olması konunun derin toplumsal köklerine işaret etmektedir.

Konunun kök neden analizi için çalışırsak, Türkiye'nin nüfusundan daha fazla acil servis başvuru sayısına sahip olması aşırı bir iş yükü ve kalabalıklığa yol açmaktadır. Pandemiden bağımsız olarak yılda kişi başı 2-2.5 civarında acil servis başvurusu dünya için de kırılması zor bir rekordur. Hem hastaların yetersiz hizmet almasına hem de sağlık çalışanlarının aşırı yorgunluğu ve hata yapma riskine yol açan bu durum acilen incelenmesi ve çözüme kavuşturulması gereken bir halk sağlığı sorunudur. Nüfus tabanlı aile hekimliği sistemi ve yeterli poliklinik hizmetlerinin olmaması herkesi 3. Basamak acil servislere yönlendirmektedir.

Sizler can güvenliğinizden endişe duyuyor musunuz?

Tabii ki evet. Her hastada değilse de hastaneye, en çok da acil servislere kesici alet veya ateşli silahla girilmesi sıradan olay durumundadır. Ülkemiz insanının son derece duygusal tepki verebildiği düşünüldüğünde, çoğu olayda cezasız kalındığı da eklendiğine ne kadar kolay yaşamsal tehlikelerle karşılaşabildiğimiz anlaşılabilmektedir. Taşeron şirketler üzerinden güvenlik şirketleri ile anlaşma yapılması da yardımcı/destek personelin motivasyonunun düşüklüğünün nedenidir. Hastane polisleri hem sayıca hem nitelik olarak yeterli olmamakta, ekip çağrılmakta ancak müdahale gecikmeleri yaşanabilmektedir.

Şiddet uygulayan bu kişiler sizce nasıl bir ceza uygulanmalı?

Öncelikle, giderek artan şiddet olaylarının önlenebilmesi için devlet organlarının birlikte ve net bir duruş sergilemesi, yani siyasi, bürokrat, yönetici ve hukukçuların ortak bir tavır göstermesi önemlidir.

'Beyaz kod' uygulaması sağlıkçıların bu konuda daha iyi korunması için çıkarılsa da çığ gibi büyüyen şiddet karşısında çözüm olamamıştır. Aksine belirgin şekilde saldırgan olan kişi ve gruplara karşı dava açan sağlık personeli daha net bir hedef haline de gelebilmektedir. Bunun yerine kitle iletişim araçları, halkın geniş çapta bilgilendirilmesi ve caydırıcı cezalandırma ile kalıcı bir çözüme gidilebilir.

title