Haberler

Yüreğimizi dağlayan deprem

Okan Geçgel

Okan Geçgel

Gazeteci Yazar / TİGAD Genel Başkanı
08.02.2023 03:36

Türkiye son yüzyılın en büyük deprem felaketi ile karşı karşıya. Öyle bir felaket ki 13 milyondan fazla insanın birebir etkilendiği ve on şehrin yıkıldığı bir felaketten bahsediyoruz.

Merkez üstü Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan ilçeleri olan iki ayrı 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremler maalesef on ilimizi viran haline getirmiştir.

Yüreğimiz yanmış acımız tavan yapmıştır. Maalesef binlerce insanımız can vermiş ve yaralanmıştır. Yine binlerce bina yıkılmış binlerce insanımız evsiz kalmıştır. Acının tarifi maalesef kifayetsiz kalmış ve felâketin boyutları çok ama çok büyüktür.

Ülkemiz gerek Karadeniz gerek Marmara gerekse Akdeniz bölgelerinde yoğun fay hatlarının olduğu bir ülke. Bir çok fazla depremin yaşandığı ülkemizde 1999 Marmara depremi başta olmak üzere sayısızca depremin olduğu bir ülke. Ama bu denli geniş bir alana yayılan ilk deprem şu anki deprem diye biliyoruz. On ilde birden ve bir çok ilçe merkezinden yıkıma neden olan böylesi şiddetli bir deprem, yüzyılın depremi olarak veya felaketi olarak adlandırılabilir.

Bölgemizdeki deprem gerçeğini hep hafızalarımızda diri tutmalıyız ve bu gerçekle hayatımızı idame etmeliyiz. Bu deprem bilinciyle konutlarımızı inşaa etmeli ve yaşamsal sürecimizi devam etmeliyiz.

Erzincan, Van, Bingöl, Marmara, Malatya, Elazığ velhasıl bir çok depremin yaşandığı ülkemizde maalesef bizlere henüz bir ders niteliğinde olmamıştır. Öyle ki hala deprem ile yıkılan konut sayısı çok ama çok fazla olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yıkılan binalardan şunu görüyoruz ki, deprem bilinci ile hala konutlar yapılamıyor. Mühendislik hataları mı dersiniz, malzeme eksiği mi dersiniz, adına ne derseniz deyin hala depremlerde konular yıkılıyor maalesef. Yuva olarak aldığımız çatılarımız başımıza yıkılıyor ve bizlere mezar oluyor.

Türkiye'deki deprem şiddetlerinden daha fazla şiddetlerle sarsılan Japonya veya Çin gibi ülkelerde yıkımın hiç olmaması veya daha az olması bizlere bir ders niteliğinde olması gerekmektedir. Biz bir deprem ülkesiyiz ve tüm tedbirlerimizi ona göre almalıyız. Kentsel dönüşüm ile depreme dayanıklı konutlar üretmek mecburiyetindeyiz, maliyeti ne olursa olsun konutta dönüşüm şarttır ve elzemdir.

Özellikle Hatay'da yıkılan binalara baktığımızda tamamına yakınının eski olduğunu görüyoruz. Yeni deprem yönetmeliğine göre depreme dayanıklı konutların sekiz şiddeti ve üzeri depremler için konutların inşa edilmesi gerekirken, yıkılan 1,2,3 yaşındaki binaların ise incelenip sorumlular hakkında derhal işlem yapılması gerekmektedir. Öyle ki bu binaları inşaa edenlerin toplu cinayet ile yargılanmaları gerekir.

Bu depremde devletin bölgeye ani müdahalesi ve onlarca bakan ile bölge halkıyla beraber olması konusuna gelecek olursak da devlet üzerine düşen tüm sorumlulu yerine getirmiş ve vatandaşın yanında yer almıştır. Afad başta olmak üzere tüm kurumlar ve kuruluşlar olabildiğince hızlı hareket etmiş ve bölgede insan üstü çaba sarf etmiştir.

Depremin çok geniş bir bölgede oluşu binlerce enkazın var olması elbetteki bazı eksiklikleri veya aksaklıkları doğurmuştur. Ancak devlet gücünü ortaya koymuş ve gereken müdahalede bulunmuştur. Deprem ve afet üzerine siyasi rant devşirmeye çalışanlar da olmuştur ama milletimiz feraseti ile tüm iyi niyetli adımların ve çalışmaların farkındadır.

Acının gözyaşının ve felaketlerin insanları kenetleştirmesi ve birleştirmesi gerekir. Hala bu kadar acının üzerine siyasi rant elde etmeye çalışmak bana göre ihanetin ta kendisidir.

Yüreğimizi dağlayan içimizi yakan bu felaketin sonuçları ağır olmuştur. Allah devletimize zeval vermesin Allah milletimizi korusun.

title