Haberler

Takım olgusu

Enis Kaymak

Enis Kaymak

Basketbol Antrenörü - Spor Yazarı / Girişim S.K
04.08.2023 10:45

Konunun çokça parasal muhabbetler ile ölçüldüğü şu zamanlarda, gözden kaçırılan büyük bir durum var aslında. Düşük bütçeli takımların, finallere çıktığı hatta büyük kupalar kazandıkları dönemler sıklıkla oluyor. Aidiyet, tatlı rekabet, birbirini sevme, disiplin, sıkı çalışma, bağlılık ve güven gibi konular hatta buna kan, ter ve gözyaşı olarak eklentiler yapılabilir.

Kaptan

Antrenörden çok aslında takım içerisinde, sistemi uyumlu hale getirmeyi sağlayan sıkı bir kaptan olmalıdır. Bazı zamanlarda antrenörleri kovduran hatta takımı kendi kuran kaptanlar bile gördük.

Bazılarınızın bu konuda bilgisi var, bazılarınızın yok diyebilirim sanırım.

Oyuncuların, kaptan denilen olguya saygı ve güven duyması çok önemlidir. Diğer oyuncular bilir ki aslında antrenör ile bir problem oluştuğunda ya da oluşabileceğinde ilk önce sistem hiyerarşik düzende güçlü kaptan ile görüşülür.

Kaptan, sorunu çözmek için kendince adımlar atabilir. Sonrasında problem örneğin gruplaşma konusuna dönüyorsa, bu çabucak asistan antrenörlere iletilmeli, sonrasında baş antrenör, konuya müdahil olup önüne geçmek için çeşitli yöntemler ile oluşmakta olan düzensizliği gereken şekilde sonlandırmalıdır.

Asistan antrenörler

Üst kadroya yani baş antrenöre bağlı, kuvvetli karakterlerden oluşan, oyuncuların ciddi anlamda güvendiği ve tabi ki bu köprüyü gerçek güven ve saygı çerçevesinde kullanan kişilerden oluşmalıdır.

Bazı sistemlerde uyumsuzluk oluşturabilecek bir iki kelime takımdaki bütün güven duygusunu bozmakla kalmayıp , tüm yönetim ekibinin kovulmasına sebep olabilecek davranışları tetikleyebilir.

Dolayısı ile yardımcı antrenörlerin görevleri net şeklide belirtilmeli, hatta alabilecekleri sorumluluklar net çizgilerle çekilmelidir. Keza siz yokken orada olacak ilk kişi asistan antrenörünüzdür.

Oyuncu, kim ne söyledi diye çok fazla bakmaz. Onlar için antrenör, antrenördür.

Çünkü yönetim güvenmiş, takım hakkında bazı sorumluluklar vermiş, sporcuları antrene edebilecek kadar disiplinli, donanımlı birini getirip takımın asistan antrenörü yapmıştır.

Onların söylediği söz, sizin sözünüz kadar etkili olabilir.

Burada en önemli konulardan biri güven duygusunu arttıracak bazı antrenman sistemleri uygulamaktır. Bunları açıklamaya şu an gerek olduğunu çok düşünmüyorum fakat birkaç örnek verecek olursa;, yere düşmelerini sağlayacak, onları yerden yine takım arkadaşlarının kaldıracağı bazı driller, birbirlerine temas etmelerini hatta sarılmalarını sağlayacak bazı driller, birbirleri yüzünden ceza koşmalarını sağlayacak driller ve tabi ki birbirleri sayesinde zor geçen bir antrenmanı bitirmenizi sağlayacak driller uygulanabilir.

Bu sistemler onların birbirlerine olan güvenlerini kısa sürede ileri seviyeye getirmelerini sağlayacaktır.

Burada baş antrenörün duruşu tabi ki çok önemlidir fakat o başlığa birazdan giriş yapacağım.

Konuya dönecek olursak, asistan antrenörler bu sistemler içerisinde oyuncuların mümkün olduğunca yakınında bulunmalı ve onlarla olan köprü bağlantısını sıkı tutmaya hatta güçlendirmeye çalışmalıdır.

Hangi oyuncunun bu sistemden serzenişte olduğunu, hangi oyuncunun, diğerlerine karşı ne kadar koruyucu davrandığını görüp, bunların raporunu alıp, baş antrenöre doğru şekilde sunmalıdır.

Bu sayede baş antrenör , hangi oyuncunun takım içerisinde güçlü karaktere sahip olduğunu , bağlayıcı gücün kimde olduğunu , daha kırılgan oyuncuların nasıl yahut kim ile desteklenebileceğini kuracağı sistem üzerinde netleştirebilir.

Baş Antrenör

Tüm sistemin oluşturulduğunu düşündüğümüzde her zaman en önemli sorumluluk sahibi kişi tabi güçlü bir baş antrenördür.

Kulüp ve yönetim ona güvenmiş, tüm sporcuların sorumluluğunu yönlendirmiş, hatta rekabet içerisine girecek bir kurumun yetkilerini ona devir etmiş gibidir.

Kazanacak kişi de antrenör, kaybedecek kişide antrenördür artık.

Okurken bile bu aidiyet duygusunu hissettiğinizi düşünerek devam ediyorum.

Sezon sonunda yeni bir kulüp ile anlaşılmış, halihazırda takımda bulunan oyuncular gözlemlenmiş, kurulacak yeni sistem için kilit oyuncular seçilmiş ve transfer edilmiş , asistan antrenörlere, görevler ve yetkiler net olarak verilmiş artık sezonun başlamasına yani ilk maça 8 haftalık bir süre kalmıştır.

Hazırlık dönemi yahut müsabaka dönemi gibi antrenman bilimi ile ilgili başlıklar çok önemli de olsa bizim konumuz olmadığından bu yazıda hiç buralara girmiyorum.

8 haftalık süre içerisinde takımda önceden bulunan sporcular ile yeni gelen sporcuları kaynaştırmak zorundayız. Bir yandan takımı sezona hazırlamak zorundayız bir yandan takımın size alışmasını sağlamak zorundayız.

Genelde, oyuncu egoları ve antrenör ego çarpışmasından dolayı bu süre yeterli gelmese de elimizde olan vakit bu kadar.

Kurulması gereken sistemi genel hatları ile anlattığımda zaten konuyu farkedip ona göre kurgulayacağınızdan eminim.

İlk başta bahsettiğim kaptan durumları, sonra asistan antrenör durumları ve en önemli olarak sizin bu sistemler içerisindeki tutumunuz, sağlam duruşunuz. Türkiye'de tabir edilen baba vasfında bir antrenör olmak, oyuncularınızın sizle olan ilişkisini hiyerarşik bir düzen içerisinde kalmasını sağlayacaktır. Sizden hem çekinecek hem de sevmeye devam edeceklerdir.

Sizin kurduğunu bu köprüler sayesinde, size duyacakları güven ve bağlılık artacağından konu artık sadece para olmayacaktır.

En başta belirttiğim kan, ter, gözyaşı durumuna gelmiş her şeyi ile oynayan bir takım ortaya çıkması için bütün köprüler artık kurulmuştur.

Buradan sonrası artık sizin antrenman yahut maç sırasında oyunculara verdiğiniz disiplin ve mücadele ruhu ile eşit olarak devam edecektir.

Antrenörler, bazen öğretmedikleri ya da antrenmanda denemedikleri şeyleri oyunculardan istemek gibi bir hataya düşebilir. Unutmayın bunun önüne her zaman geçmek zorundayız.

Yeterli zaman yok gibi kavramları es geçiyorum çünkü istenilen zaman ve çalışma bir şekilde elde edilebilir.

Siz sahada ne kadar agresif olursanız maç yahut antrenman sırasında onlar da tıpkı hazırlandıkları gibi oynayacaklardır.

Çalışılmamış gözüken konular, bireysel organizasyonlar gibi aslında bütün bunların çalışılmış ve opsiyonlanmış bir sistem üzerine kurulması gerektiği unutulmamalıdır.

Artık ne kadar sert savunma yaptıracağınız , hangi sistemde hücum yaptıracağınız, hangi zamanda bireysel hücum ihtiyacınız olduğu gibi konular netleşmiş olmalıdır.

Bu sistemlerin tamamını kurabildiğinizde, başarısız olabilmeniz gerçekten çok zor olacaktır.

Bunları küçük bir yazı içerisinde anlatmamın genel hatları ile de olsa sizlere birazda olsa katkı sağlayacağına eminim.

Sağlıklı günler dilerim.

Enis KAYMAK

title