Haberler

Deprem sonrası yüz yüze eğitimde engelli öğrenciler

Emre Taşgın

Emre Taşgın

Kurucu Başkan engelli hakları aktivisti öğretmen / Eğitimde Görme Engelliler Derneği
07.03.2023 04:07

Depremin üzerinden bir ay geçti. Afet bölgesindeki illerin yüz yüze eğitime başlama tarihleri planlandı. Kilis, Diyarbakır ve Şanlıurfa'da okullar 1 Mart tarihinde açıldı. Adana, Gaziantep ve Osmaniye'de ikinci dönem 13 Mart tarihinde başlayacak. Depremin en fazla etkilediği Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş ve Malatya'da ise okulların açılması için 27 Mart tarihi bekleniyor.

İçinde bulunduğu fiziksel ve çevresel koşullar nedeniyle depremden en fazla etkilenen kesimlerden biri olan engellilerin yüz yüze eğitimde karşılaşabileceği sorunlara yönelik önleyici tedbirler alınmalı. Zira bu dönemde ele alınmayan konular nedeniyle engelli öğrencilerin eğitiminde telafisi zor olan mağduriyetlerle karşılaşılma ihtimali bulunuyor.

Her şeyden önce, engelli öğrencilerin yeniden eğitime dönüşünü kolaylaştırıcı psikososyal destek mekanizmaları düzenli bir şekilde işletilmeli. Bunun için her engel grubunun özellikleri dikkate alınmalı ve alan uzmanlarının katılımıyla bir plan dahilinde hareket edilmeli. Psikolojik danışmanlar, bazı yetkililerin "şu kadar kişiye psikososyal destek sağlandı" şeklindeki söylemlerinin sahada karşılığının olmadığını ifade ediyor. Psikososyal desteğin bir defada verilerek tamamlanamayacağını, bunun sürece yayılması gerektiğini vurguluyorlar.

Bu yazının yazıldığı anda depremde hayatını kaybedenlerin sayısı 46.104 olarak açıklandı. Ancak bu kişilerin demografik özelliklerine göre dağılım verileri şimdiye kadar yayınlanmadı. Ayrıştırılmış veri bulunmadığından deprem bölgesinde kaç engelli öğrenci olduğunu da bilemiyoruz. Dahası, özel eğitim alması gereken engelli öğrencilerin ilkokul, ortaokul ve lise kademelerine göre dağılımının belirgin hale gelmesi önemli. Ayrıca hangi engel gruplarında ne kadar öğrenci olduğunun bilinmesi de sağlıklı bir planlama yürütülebilmesi için şart. Deprem bölgesinde yaşadığı halde farklı illere nakil olan engelli öğrencilerin takibi de yapılmalı. Kamu, böyle anlarda sivil toplumla veri paylaşımı konusunda ihtiyatlı davranıyor. Ancak Bakanlık bu verileri kendi içerisinde elde edebileceği teknik alt yapıya haiz.

Veri konusunun üzerinde bu kadar durmamın sebebi, her engel grubunun farklı desteklere ihtiyaç duyması. Bunları karşılayabilmek için engel grubu özelinde eğitim almış öğretmenler görevlendirilmeli. Deprem bölgesine özel eğitim öğretmeni görevlendirilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı tarafından bir çalışma yürütülüyor. Ancak 2014 yılından itibaren görme, işitme ve zihinsel engelliler öğretmeni yerine özel eğitim öğretmeni atanıyor. Bu ise, örneğin görme engelliler alanında uzmanlaşmış bir kişinin işitme engelli bir öğrenciye eğitim vermek zorunda kalabileceği anlamına geliyor. Mevzubahis konu olağan dönemde dahi üzerinde tartışılmaktayken, afet döneminde engel gruplarının farklı eğitim gereksinimlerinin nasıl karşılanacağını belirleyip uygulamak gerçekten titiz bir çalışma gerektiriyor.

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, ihtiyaç duyulan ders kitaplarının basım işlemlerinin devam ettiğini açıkladı. Görme engelli öğrencilerin bu dönemde Braille (kabartma) baskı ders kitabı ihtiyacı olup olmadığının saptanması ve varsa bu ihtiyacın hızlı biçimde giderilmesi gerekiyor. Ders Aletleri Yapım Merkezi tarafından basılan Braille ders kitaplarının eğitim öğretim yılı başlangıcına yetiştirilmesiyle ilgili yıllardır sorunlar yaşandığını biliyoruz. Bu nedenle ilgili Merkezin afet bölgesindeki ihtiyaçları karşılama noktasında daha hızlı hareket etmesi önem arz ediyor.

Deprem bölgesinde bulunan özel eğitim okulları arasında kullanılamaz halde bulunan bina olup olmadığı bilgisine ulaşmak uzaktan zor. Engellilik alanında ulusal düzeyde faaliyet yürüten sivil toplum örgütleri bu gibi bilgileri almanın yollarını aramalı. Deprem bölgesiyle dayanışma halinde olmak için konuya hakimiyet önemli. Diğer yandan böyle durumlarda kaynaştırma eğitimde büyük problemler yaşandığını daha önceki deneyimlerimizden biliyoruz. Bireysel eğitim planlarının uygulanması, destek eğitim gereksinimi olan engelli öğrencilere bu olanağın sağlanması, materyal ihtiyacı, okul olarak kullanılacak alanların fiziki şartlarının elverişli olması gibi sorunlarla karşılaşılacağını öngörmek hiç de zor değil. Şüphesiz bizim farkında olduğumuz konuların detaylarına karar alıcılar ve uygulayıcılar daha fazla hakim. Dolayısıyla bu kişilerin üzerinde büyük bir sorumluluk var.

Deprem bölgesinde bulunan bir ülke olduğumuzu her fırsatta dile getirsek de, yeterince tedbir almadığımız için büyük acılar yaşıyoruz. Elbette bir vatandaş olarak buna neden olanları eleştireceğiz, suçluların yargılanmasını talep edeceğiz ve konunun takipçisi olacağız. Depremin etkilediği bölgenin yaralarını sarmak için de sorumluluk üstleneceğiz. Eğitim, hayatın olağan akışına dönmesi ve çocukların içinde bulunduğu olumsuzluklardan uzaklaşması için son derece önemli bir araç. Böyle durumlarda bir azınlık grup olarak engelli öğrencilerin ihtiyaçları göz ardı ediliyor. Gelgelelim karşılaşılabilecek sorunların çözüme kavuşmasını sağlayacak bilgi birikimi ve imkanların mevcut olduğunu da biliyoruz. Yeter ki bu bilgi birikimi ve imkanlardan yararlanma yoluna gidilsin. İçinde bulunduğumuz olağanüstü şartların farkında olmakla birlikte, geçiş sürecini sağlıklı biçimde yürütecek bir irade gösterilebilir ve doğru adımlar atılabilirse, bu sorunlar daha kolay çözülür.

title