Haberler

İş kazası vefat tazminatı (3)

Av. Arb. Mahmut Altınel

Av. Arb. Mahmut Altınel

Avukat-Arabulucu / Altınel Hukuk ve Arabuluculuk Bürosu
03.05.2022 09:13

İlk iki bölümde iş kazası konusunda genel olarak bilgiler verdim. Yazı dizisine sığmayacak kadar geniş bir konu olduğunu biliyorum. Fakat, herkesin anlayabileceği dilde özetleyerek konunun daha anlaşılır hale getirmeye çalışıyorum.

İş kazasında vefat nedeniyle tazminat konusu, ilk iki yazımda belirttiğim hususlarla doğrudan ilgili olduğunu belirtmek isterim. İş kazası nedeniyle SGK'ya yapılacak başvuru ve yürütülecek idari süreç benzerlik göstermektedir. İlk yazılarımda sadece iş kazası nedeniyle yaralanmadan bahsettim şimdi iş kazası sebebiyle ölüm hakkında bilgiler aktaracağım.

İş kazası sonucu ölüm olması halinde, SGK'dan ölüm geliri ile birlikte işverene ya da sorumlulara karşı maddi ve manevi tazminat davası açılabilmektedir. İş kazasında kusurlu her zaman işveren olmayabilir, işveren dışında özellikle trafik iş kazalarında 3. Kişilerin sorumluğu olduğu olaylar sonucu da olabilmektedir. Bu nedenle davalar hem işverene hem de 3. Kişilere açılabileceği gibi sadece işverene ya da 3. Kişilere karşı açılabilir. Bu değerlendirme somut olaya göre yapılıp karar verilir.

Kimlere iş kazası aylığı bağlanır?

Eşine;

İş kazasında vefat edenin eşine iş kazası ölüm geliri bağlanması için, ölüm tarihinde sigortalının resmi evliliği olması gerekmektedir. Sigortalı işçinin vefatı sonucu geride kalan dul eşine % 50 si;aylık bağlanmış çocuğu bulunmayan dul eşine ise Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaması veya kendi sigortalılığı nedeniyle herhangi bir gelir veya aylık bağlanmamış olması halinde % 75 i oranında aylık bağlanmaktadır.

Çocuklarına;

İş kazasında vefat edenin sigortalının çocuklarına ölüm geliri bağlanabilmesi için çocukların cinsiyeti, yaşı, malul olup olmaması, öğrenim durumu ve medeni hali gibi kıstaslar dikkate alınır.

Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (e) bentleri hariç Kanun kapsamında veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmıyor olmalar halinde;

Kız çocuklarının kendi sigortalılıkları nedeniyle gelir ve aylık bağlanmamış olması ve evli olmamaları veya evli olmakla birlikte sonradan boşanmış veya dul kalmış olmaları şarttır. Kız çocuklarına ölüm aylığı bağlanabilmesi için herhangi bir yaş ya da öğrenim durumu şartı bulunmamaktadır.

Erkek çocukları için ise kendi sigortalılıkları nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olması, evli olup olmadıklarına bakılmaksızın, erkek çocukların yükseköğrenim görmeleri halinde 25 yaşını doldurmamış olmamaları, ortaöğrenim görmeleri halinde 20 yaşını doldurmamış olmaları, herhangi bir eğitim kurumunda öğrenim görmemeleri halinde ise 18 yaşını doldurmamış olmalarışartıyla bağlanır.

Kurumda tespit edilen Sağlık Kurulu kararı ile çalışma gücünü en az % 60 oranında yitirdiği tespit edilen malul çocuklara da evli olup olmadığına, yaşına veya cinsiyetine bakılmaksızın ölüm aylığı bağlanır.

Yukarıda açıkladığımız hususlarla ilgili her somut iş kazası olayına göre değerlendirme yapmak gerekir. Ölüm gelirinin miktarı için kişinin maaşı, geride bıraktığı eş ve çocukların yukarıdaki hangi şartları taşıyıp taşımadıkları önemlidir. İş kazası nedeniyle maaş için mirasçılık belgesi dahil tüm belgeler tamamlandıktan sonra il ve ilçe sosyal güvenlik merkezlerine ilgili dilekçe doldurularak başvurular yapılır. Ayrıca www.turkiye.gov.tr adresinden online başvuru yapabilme imkanı da bulunmaktadır.

Sigortasız işçi çalıştırılması halinde vefat olması durumunda, iş kazası başvuru süreci sadece idari başvuru ile olmayacaktır. İş kazasının öncelikle tespiti yapılmalıdır. Sigortasız çalışan işçinin iş kazası sonucu vefat etmesi halinde her halde SGK başvuru yapılır ve iş kazasına ilişkin müfettiş görevlendirilmesi sağlanır. İşveren sigortasız işçi çalıştırıldığı tespit edildiğinde ciddi idari yaptırımları mevcuttur. Bu başka bir konu olması nedeniyle burada değinmeyeceğim. İş kazasının ve sorumlu kişilerin tespitine yönelik iş kazası tespit davası açılmaktadır. İşverenin iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini verip vermediği, bu konuda yeterli önlemi alıp almadığı inceleme açısından önemlidir.

Bazı kazalar, eser sözleşmesi gereği başka işverene devir edilmiş olabilir. Eser Sözleşmelerinde "yüklenicinin" işçilerinin geçirdikleri işkazalarından veya üçüncü kişilere verilen zararlardan dolayı"iş sahibi"sorumlu tutulamaz. Fakat, burada birçok hukuki durumu birlikte incelemek gerekir. Talimat verme, kontrol ve denetleme gibi yetkiler bakılarak eser sözleşmesi iş kazası sorumluluk değerlendirmesi yapılır.

Bazı durumlarda genelde tazminatı tahsil imkânı olmayan yükleniciler sorumluluğunda iş kazaları olmaktadır. Bu durumlarda eğer eser sözleşmesi varsa iş sahibi ne yazık ki sorumlu tutulamamaktadır. Bu değerlendirme iş kazasında tazminatların tahsili açısından çok büyük önem arz etmektedir. Sadece eser sözleşmesinin bulunması yeterli olmayıp iş sahibi ile yüklenici arasındaki ilişki, iş sahibi ve işçi arasındaki ilişki önemlidir. Her somut olaya göre değerlendirme yapılarak sorumluluk tespit edilir. Bazı iş sahipleri, iş kazasından sorumluluktan kurtulmak maksadı ile başka şirketler kurarak bu sorumluluktan kurtulmak istemektedir. İş kazası nedeniyle vefat edenlerin yakınları bu hukuki ilişkiyi iyi araştırmalı ona göre dava yöneltmeleri doğru olacaktır. Eğer taraf eksikliği olursa dava da karış avukatlık vekalet ücretleri ya da tahsil edilemeyen tazminatlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Bu nedenle bu süreçte avukattan destek almaları yararlarına olacaktır.

İş kazası ölüm gelirine ek olarak iş kazası nedeniyle vefat tazminatı alabilme imkanları bulunmaktadır. Bu tazminatlar iş kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı, defin ve cenaze giderlerine yönelik tazminat, manevi tazminattır. Destekten yoksun kalma tazminatı, defin ve cenazi giderlerine yönelik maddi tazminat kapsamındadır. Maddi tazminat ile birlikte ölüm nedeniyle yaşanan acı ve elemin karşılığı olarak manevi tazminat talep edilir. Maddi tazminat içinde eğer vefat nedeniyle ölüm geliri bağlanmışsa bu gelirin rücuya tabi peşin sermaye geliri hesaplanan maddi tazminattan düşülmektedir. Bu hesaplama SGK tarafından yapılıp mahkemeye bildirilir. Mahkemede dosya bilirkişiye gittiğinde SGK gelen cevap yazasına göre yapacağı aktüer hesaplamada tespit edilen tazminat miktarından bu geliri düşecektir. İşveren sorumluysa yarısı, 3. Kişiler sorumluysa yarısı rücuya tabidir. Bu değerlendirme çok önemlidir. Aksi halde fazladan rücuya tabi gelir tazminattan düşülecektir.

Rücuya tabi olup olmadığı sadece SGK'nın vereceği cevaba göre kabul etmek doğru olmaz. Gerçekten ölüm gelirinin rücuya tabi olup olmadığı incelenmelidir. SGK işverene ya da 3. Kişilere rücu ettiğinde bu davanın sonucu önemlidir. Rücuya tabiyse ödenecek tazminattan herhalde düşülür. Kaçınılmazlık durumu var mı yok mu değerlendirmesi çok önemlidir.

Maddi tazminat davası belirsiz alacak olarak açılır, manevi tazminatta tarafların sosyo-ekonomik durumu, kusur gibi bir çok etken önemlidir. Hâkimin taktir yetkisi çok fazladır. Yargıtay kararları ne yazık ki, zenginleşme ve fakirleşmeme kıstaslarını dikkate almaktadır. Caydırıcılık konusunda henüz Yargıtay içtihatları oluşmamıştır. Bu konuda kişisel olarak beklendim iş kazalarında manevi tazminatın artık caydırıcı olmasıdır. Aksi halde, tamamen kusurlu olan işverenlerin maddi durumuna göre çok düşük rakamlar takdir edilmektedir. Cezai olarak da ciddi bir yaptırım olmaması durumu dikkate alındığında iş kazaları konusunda caydırıcılıktan uzak hukuki ve cezai yaptırım söz konusu olmaktadır. Manevi tazminat miktarı belirlenirken güncel Yargıtay kararları dikkat edilip belirlenmelidir. Aksi halde hem yargılama gideri hem de davanın ret olması halinde karşı vekalet ücretleri ile karşı karşıya kalınabilmektedir. Manevi tazminatları, bölünmezliği ilkesi gereği yeniden artırma imkanı yoktur.

Manevi tazminatlarla ilgili bence değişmesi gereken hususta, kısmi kabul olması halinde karşı avukatlık vekalet ücretleri hususudur. Önceden hâkimin ne kadar takdir edeceğini bilme imkanı olmadan talep edilen manevi tazminatların ret edilen kısmi nedeniyle karşı avukatlık vekalet ücreti ödenmektedir. Bu durumun mağdur olan aileler için çok hakkaniyetli olmadığını düşünüyorum. Bu konu düzenlemesi gereken bir mağduriyet olduğu kanaatindeyim. Zaten düşük takdir edilen manevi tazminat taleplerine ek olarak üstüne bu tazminatlardan karşı vekalet ücret takdir edilip mağdur ailelerinden alınması pek adil bir sonuç değil.

İş kazasında peşin sermaye değeri belirlenmeden açılan dava sonuçlanma imkânı yoktur. İş kazası davalarında yargılamayı uzatacak konuların başında kusur durumu gelmektedir. Kusura yönelik raporlara hem davalılar hem de davacılar tarafından itiraz edilmektedir. Bu nedenle yargılamayı birkaç duruşma uzatacaktır. İşverenin mali durumu güçlü ise, teminat yatırıp istinaf mahkemesine istinaf etme eğer miktar temyiz sınırı üstünde ise temyize gitme durumu bulunmaktadır. Bu nedenle mağdur ailelerin tazminat alma süresi uzun bir yargılama sürecini beraberinde getirmektedir. TBK md.76'da düzenlenen geçici ödemenin amacı, uzun süren yargılamalar neticesinde, davacının mağduriyetinin önlenmesi olup, yargılama sonucunda hükmedilmesi muhtemel olan tazminatın bir kısmının önceden ödenmesi mümkündür. Ama mahkemeler bu maddeye dayanarak çoğu zaman talepleri reddetmektedir. Bu açıdan benim düşüncem ilk derece mahkeme sonuçlandığında bedensel zararlara ilişkin tazminatların en azından % 25'inin istinafa ve temyize tabi olmamasıdır. Uzun yargılama sürecinin beklemeden mağdur işçiler ve aileler tazminatın bir kısmını tazmin ederek gelecekte uzun bir yargılamayı beklemeden kısmi ihtiyaçlarını karşılayabileceklerdir. Geçici ödeme düzenlemesi takdire açık olduğundan amacına hizmet etmediği açıktır. Bu nedenle ilk derece mahkemesi kararına göre % 25'inin istinaf ve temyiz itirazına tabi olmamasını doğru buluyorum.

Tazminatın miktarı kişinin yaşına, kusura, maaşa, geri destekten yoksun kalanların yaşına göre değişmektedir. İş kazasında vefat edenin sadece mirasçıları değil yakınları tazminat hakkına sahiptir. Bunlar arasında anne, baba, eş, çocuklar hatta uzun süre bakımın üstlendiği diğer kişiler bulunmaktadır. Yüksek öğretim öğrencileri kız ve erkek 25 yaşına kadar, kız çocukları 22 yaşına kadar, erkek çocukları 18 yaşına kadar destekten yoksun kalma tazminatına hak kazanır. Eğer evde bakımını üstlendiği engelli bir çocuğu varsa çocuğun ömür hayatı boyunca destekten yoksun kalma tazminatı alabilme olasılığına göre hesaplamalar yapılır.

Resmi evli olmayan eş tazminat alabilir mi?

Yukarıda açıkladığım gibi burada mirasçılık sıfatı önemli değildir. Hayatta olduğu sürece eğer resmi olmayan eşine destek verdiği ve birlikte yaşadığı ispatlanırsa tazminata hak kazanır. Bu ispat aynı evde resmi ikamet, birlikte çocuklarının olması gibi deliler olabilir. Ülkemizde halen resmi dışı evlilik hayatı olan birçok vatandaşımız bulunmaktadır. Bu vatandaşlarımız için bu ispatlayıcı hususlar varsa iş kazası tazminatı alabilir.

İş kazasında anne ve baba tazminat alabilir mi?

İş kazasında anne ve baba hem destekten yoksun kalma tazminatı hem de manevi tazminat alabilirler. Anne ve babanın ayrı olması da durumu değiştirmektedir. Burada çocukların anne ve babalarına destek verdiği varsayılır. Bu varsıyım üzerinden zaten tazminatlar ödenmektedir. TRH 2010 yaşam tablosu kullanarak bu varsayımsal durum üzerinden bilirkişi hesaplama yapmaktadır. Bu açıdan iş kazasında işçinin geliri ve yaşı çok önemlidir.

İş kazasında sigortalı gelir üzerinden mi tazminat hesaplanır?

Hayır, burada esas olan kişinin gerçek geliridir. 10 yıllık mühendis sigortalı olarak asgari ücret olarak gösterilmiş olsa bile gerçekte asgari ücret alma imkanı yoktur. Bu nedenle tanıklarla, emsel ücret araştırması ile, banka kayıtlarıyla ve diğer her türlü delille gerçek geliri tespit edilir. Ve bu gelir üzerinden tazminat hesaplaması yapılır. Ülkemizde ne yazık ki, çoğu zaman gerçek gelir üzerinden sigorta primleri yatmamaktadır. Bu açıdan gerçek gelir tespiti çok ama çok önemlidir. Bu husus tazminat miktarını 2 katına çıkartabilmektedir. Hem de SGK'nın rücuya tabi peşin sermaye değeri düşünce daha yüksek tazminatlar olabilmektedir. Dava dilekçesinde bu husus açık açık yazılmalı ve bu tespit yargılama sürecinde mutlaka yaptırılmalıdır.

İş kazasında kusur çok önemlidir. Ölüm gelirinde kusur dikkate alınmazken, iş kazasında sorumlu kişi ve kişilere dava açılırken kusur sorumluluğu dikkate alınır. Kusur tespitinde delillerin sunulması ve toplanması önemlidir. Yargılamada kusura ilişkin aleyhe olan raporlara mutlaka itiraz edilmelidir. Bu itirazlar genel-geçer ifadeler değil hatalı ve eksik hususlar bir bir tespit edilip ona yönelik yapılmalıdır. Hatta kusura ilişkin mütalaa alınıp katkı sunma imkanı vardır.

Tazminat miktarı belirlenirken kusur, yaş, gelirin çok önemli olduğunu belirttim. Yaşı değiştirme imkanı yoktur fakat kusur ve geliri değiştirme imkanı vardır. Geliri değiştirme imkanı şöyle vardır, gelir eğer resmi olarak gösterilmemişse gerçek gelirinin tespiti yaptırılarak tazminat miktarı yüksek olması sağlanabilir.

3. bölümümüzde iş kazasında vefat tazminatı hakkında bilgi verdim. 4. Bölümde işveren mali sorumluluk sigortaları ve diğer hususlar hakkında bilgi aktaracağım. Sorularınız için mahmut@altinelhukuk.com ALTINEL HUKUK VE ARABULUCULUK BÜROSU olarak bize iletebilirsiniz.

İnşallah, kazasız ve belasız bir ömür olur.

Sağlıcakla kalınız.

AV. ARB.MAHMUT ALTINEL

mahmut@altinelhukuk.com

title