Haberler

"Öcalan'ın Özgürlük Koşulları Sağlanmalı"

Güncelleme:

Demokrasi ve Barış Konferansı sonuç bildirgesinde, "Müzakereyi büyük kısıtlar altında yürüten Abdullah Öcalan'ın "sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının' sağlanması ve toplumun çeşitli kesimlerinden oluşan heyetlerle iletişim imkanlarının yaratılması gerekliliğini belirtiyoruz" denildi.

BDP, Ankara'da düzenlenen Demokrasi ve Barış Konferansı sonuç bildirgesini açıkladı. Bildirgede, "müzakere sürecini, Kürt sorununda çözüm ve barışla taçlandırmak için yapılması gerekenleri değerlendirmek amacıyla toplanan Demokrasi ve Barış Konferansı'nda, Türkiye'deki farklı kesimler bir araya gelindiği" belirtildi.

Bildirgede, sürecin kalıcı bir barışa ulaşması için çoğulcu, eşitlikçi ve özgürlükçü bir demokrasiyi bütün kurumlarla oluşturmanın ve buna işlerlik kazandırmanın kaçınılmaz olduğunu vurgulanırken, "Demokrasiyle barışın birbiriyle doğrudan bağlantılı olduğunu bir kez daha saptayarak, demokratikleşme yönünde atılacak adımların barış sürecini de ilerleteceğini belirtiyoruz" denildi.

Bildirgede şu ifadelere yer verildi:

"Müzakerelerin sonuç alıcı bir biçimde sürmesi ve geliştirilmesi için, şu aşamada müzakereyi büyük kısıtlar altında yürüten Abdullah Öcalan'ın "sağlık, güvenlik ve özgürlük koşullarının' sağlanması ve toplumun çeşitli kesimlerinden oluşan heyetlerle iletişim imkanlarının yaratılması gerekliliğini belirtiyoruz. Halkların dil, kültür, inanç ve kimlik haklarının evrensel olduğunu, bunların bir pazarlık konusu haline getirilemeyeceğini ve bu hakların eşit yurttaş olmanın gereği sayıldığını bir kez daha vurguluyoruz. Konferans katılımcıları olarak kendimizi barış ve müzakere sürecini izlemekle görevlendiriyoruz. Güvenlikçi politikalara asla geri dönülmemesi, sürecin kesintiye uğramaması ve geliştirilmesi gereğini özellikle vurguluyor ve bu bakımdan üzerimize düşen bütün çabaları gösterme kararlılığını ilan ediyoruz. Çözümün yalnızca tek taraflı fedakarlıklarla sağlanamayacağını değerlendirerek, Meclis'te bulunan siyasi partilere çağrı yapıyoruz. İktidar ve muhalefetiyle yasal reform adımlarının, demokratikleşmenin hızlandırılması, yeni anayasa çalışmalarının seçimlerden önce sonuçlandırılması, çözüm sürecinin ruhuna uygun bir çalışma temposunun, tarzının ve dilinin parlamentoda da geliştirilmesi gerektiğini belirtiyoruz. Barışın sadece Türkiye'de değil, Ortadoğu ve Suriye'de de gerçekleşmesi hedefinin Konferans katılımcılarının ortak mücadele konusu olduğuna işaret ederken, Reyhanlı'da yaşanan katliamın barış ihtiyacının ne kadar acil olduğunu gösterdiğini vurguluyoruz. Bu Konferans'ta toplumun çok farklı kesimlerini bir araya getiren bir çözüm, barış ve demokratikleşme iradesi oluşmuştur. Bundan sonraki çalışmalarımızı, "Hakikat, Yüzleşme ve Adalet Komisyonu', "Hukuk, Yol Temizliği ve Yeni Anayasa Komisyonu', "Toplumsal Müzakere ve Demokratik Siyaset Komisyonu' ve bunların Koordinasyonu aracılığıyla sürdürme kararlılığındayız."

-"YENİ BİR ANAYASA İHTİYACI SEÇİMLERE VEYA BAŞKANLIK TARTIŞMALARINA BAĞLANAMAZ"-

Konferans çerçevesinde "Hakikat, Yüzleşme ve Adalet", "Hukuk, Yol Temizliği ve Yeni Anayasa" ve "Müzakere Sürecinde Barışın Toplumsallaşması ve Demokratik Siyaset" başlıkları altında yapılan oturumlardaki değerlendirmelere de bildirgede yer verildi.

"Hukuk, Yol Temizliği ve Yeni Anayasa" başlıklı oturumda yapılan değerlendirmeler ve tartışmalarda şu sonuçlara ulaşıldı:

"Hukukun üstünlüğü ve adalet idaresindeki zafiyet, süregelen insan hakları ihlalleri, güven artırıcı adımların genel olarak tek taraflılık karakteri arz etmesi, yargı sisteminin özellikle toplumun belli kesimleri açısından yeterli bir güvence sunmaması gibi engellerin karşılıklı güvenin sağlanması ve barış sürecinin güçlendirilmesi için ortadan kaldırılması aciliyet arz ediyor.

Ceza mevzuatının yenilenmesi, Terörle Mücadele Kanunu'nun kaldırılması, temsilde adaleti engelleyen yüzde 10 barajının değiştirilmesi ve hazine yardımının bütün partilere yapılması başta olmak üzere Siyasi Partiler ve Seçim Mevzuatı, ifade ve örgütlenme özgürlüğü ile ilgili mevzuatta köklü değişikliklerin yapılması, yargı sistemine hakim olan anlayışın değişmesi sürecin başarıyla devam etmesi için hayati önemdedir.

Yeni bir anayasa ihtiyacı seçimlere veya başkanlık tartışmalarına bağlanamaz. Bugün askeri darbe döneminin ürünü olan 12 Eylül 1982 Anayasası'nı kimi tadilatlarla bir "geçiş anayasası' haline getirmek suretiyle demokratik bir çözüm üretilemez. 1982 Anayasası referans alınarak yeni bir anayasa yapılamaz. Yapılırsa da bu yeni bir anayasa olmaz.

Türkiye'de yaşayan herkesin buluşacağı bu anayasanın; herkesin anadiliyle eğitim gördüğü ve hayatın her alanında anadiliyle yaşadığı, farklı dil, kültür ve inançların, inançsızların; cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimlerin eşitlik hukuku çerçevesinde tanındığı ve korunduğu, toplumsal cinsiyete duyarlı, vicdani red hakkının tanındığı, siyasi katılımı, ekonomide adaleti, çevre ve iklim adaletini esas alan bir anayasa olması hepimizin acil, vazgeçilmez talebi ve ihtiyacıdır.

Seçimlerden önce yeni bir anayasa çalışmalarının tamamlanması siyaset kurumunun önünde duran önemli bir görevdir."

-"HAKİKAT VE ADALET KOMİSYONU"-

"Demokrasi ve Barış Konferansı"nın "Hakikat, Yüzleşme ve Adalet" toplantısında ise elde edilen sonuçlar şöyle:

"Kapsamlı, kalıcı ve adil bir barışa ulaşmak için en önemli öğelerden biri yüzleşmedir. Yüzleşmenin iki temel işlevi ise, "hakikatin ortaya çıkartılması' ve "öteki sayılanlarla empati ve vicdan üzerinden yeni bir ilişkisel alan yaratılması'dır.

Yüzleşme-barış sürecinin sağlıklı bir şekilde ilerleyebilmesi için; güven ve güvenlik ihtiyacı kritiktir. Bu nedenle mevcut çatışmasızlık ortamının özenle sürdürülmesi gerekmektedir. Tarafların birbirini eşdeğer olarak görebilmesi ve birbirine asgari saygı duyması, buna uygun bir barış dili geliştirmesi gerekir.

Hakikatlerin ortaya çıkartılması için bir bilgi ve hafıza çalışması olarak

hızla sivil bir "Hakikat ve Adalet Komisyonu'nun kurulmasına karar verilmiştir. Mevcut konjonktür gereği, Türk-Kürt meselesi üzerinden ve bugünden başlayacak olan yüzleşme ve adalet arayışında yol alındıkça, diğer kara sayfalarla ve geçmişle yüzleşme de kolaylaşacaktır. Bu bağlamda, özellikle 1915'te Ermeniler, Pontus Rumları ve Süryanilere, 1938'de Dersim Alevilerine uygulanan soykırımlarla, 1925 Şeyh Sait ayaklanmasına İstiklal Mahkemeleri eliyle uygulanan katliamla yüzleşme gereğine işaret edildi.

Halen süren hak ihlalleri yakından takip ve teşhir edilmelidir. En son ve en yakıcı örnekler olarak Roboski ve Reyhanlı'da gerçekleştirilen katliamların aydınlatılmasının ve faillerinin yargılanmasının takipçisi olunmalıdır."

-"AKİL İNSANLAR BİLGİYİ SADECE HÜKÜMETE SUNMAMALI"-

"Müzakere Sürecinde Barışın Toplumsallaştırılması ve Demokratik Siyaset" başlıklı toplantıda da tartışmalar, müzakere sürecinin ilerletilmesi için yapılması gerekenler ve müzakerelerin yerelleşmesi-toplumsallaşması ve demokratik mücadelenin yükseltilmesi üzerinde yoğunlaşırken, toplantıda uzlaşılan görüş ve öneriler ise şöyle oldu:

"Müzakereleri yürüten Abdullah Öcalan'ın "sağlık, güvenlik ve özgürlük" koşullarının sağlanması, müzakerelerin daha hızlı ve daha sonuç alıcı bir şekilde ilerlemesini sağlayacaktır.

Başta kimlik, dil ve kültürel haklar olmak üzere temel hak ve özgürlükler pazarlık konusu edilmemelidir. Bu haklar önündeki engeller müzakere konusu dahi edilmeden, iade edilmelidir. Çözüm sürecinde parlamento daha fazla sorumluluk almalı, "Hakikat, Yüzleşme ve Adalet Komisyonu' ve "Barış Komisyonu' yasayla kurulmalıdır. Hükümet müzakere sürecinin ilerlemesi için, güven geliştirici adımlar atmalıdır.

Akil İnsanların sadece hükümete bilgi ve rapor sunması müzakere süreciyle bağdaşmamaktadır. Sonuçların tüm partilerle ve halkla paylaşılması gerektiğini düşünen konferansımız, müzakere sürecinin şeffaflaşmasının gerekli olduğuna da dikkat çekmiştir." - Ankara

Kaynak: ANKA / Güncel

Abdullah Öcalan Reyhanlı Türkiye Barış Süreci Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title