Haberler

Hak-İş Genişletilmiş Başkanlar Kurulu

Kurul toplantısında, Kıbrıs, Ortadoğu'daki gelişmeler, Kobani bahanesiyle ortaya çıkan sokak olayları, çözüm süreci, iş sağlığı ve güvenliği, ilerleme raporu, orta vadeli program ve torba yasa gibi konular ele alındı.

HAK-İŞ Konfederasyonu Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısında, Kıbrıs, Ortadoğu'daki gelişmeler, Kobani bahanesiyle ortaya çıkan sokak olayları, çözüm süreci, iş sağlığı ve güvenliği, ilerleme raporu, orta vadeli program ve torba yasa gibi konular ele alındı.

Konfederasyondan yapılan açıklamaya göre, Genişletilmiş Başkanlar Kurulu toplantısının sonuç bildirgesinde, HAK-İŞ'in 39. kuruluş yıldönümünü büyük bir gururla kutladığı belirtildi.

HAK-İŞ'in 39 yıllık tarihinde Türk çalışma hayatının, toplumun ve uluslararası sendikal hareketin önemli ve etkin bir aktörü haline gelmesinden büyük onur duyduğu ifade edilen bildirgede, konfederasyonun, 21 sendikası ve çeyrek milyona yakın üyesiyle işlevini büyük bir etkinlik içerisinde yürüttüğü anlatıldı.

HAK-İŞ'in, klasik sendikacılık anlayışı yerine hayata ve insana dair her alanda faaliyet gösterdiği de belirtilen bildirgede, bu anlayışa uygun olarak 2012 yılında başlatılan kısa film yarışmasının bu yıl üçüncüsünün gerçekleştireceği bildirildi.

Film yarışmasıyla insan emeğinin sanatsal alandaki çalışmalarına bir farkındalık kazandırılmasının amaçlandığı vurgulanan bildirgede, bu vesileyle konfederasyonun kültürel alandaki çalışmalarının artırılmasının planlandığı aktarıldı.

-Kıbrıs konusu

Kıbrıs konusunda yıllardan beri süre gelen görüşmeler çerçevesinde, olumlu bir noktaya varılamadığına işaret edilen bildirgede, Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin son olarak Türk Deniz Kuvvetlerine ait gemilerin sondaj çalışmalarını izlemesi nedeniyle masadan çekildiği, ortak aklın, Rumlardan ve Türklerden oluşacak ortak bir komitenin Kıbrıs bölgesindeki doğalgaz ve petrol sondaj çalışmalarını birlikte yürütmesini gerektirdiği anlatıldı.

Bildirgede, her iki topluma da ait Kıbrıs'taki yer altı ve yer üstü kaynaklarının ortak kullanımı için, ortak bir komite oluşturulup doğal gaz ve petrol konusunun çözüme katkı olarak kullanılması önerildi.

Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin olumsuz tavrına karşın, iyi niyetle görüşmelerin devam ettirilmesi istenen bildirgede, "Artık, AB ve BM'nin bu durumda gerekli müdahaleleri yapıp, sürekli sorun çıkaran taraf olan Rum kesimini, daha ciddiyetle uyarması ve kapsamlı bir çözüm için baskılarını daha da artırıp nihai çözüm yoluna girilmesini sağlamalıdır" denildi.

Suriye ve Irak başta olmak üzere bölgedeki IŞİD gibi yeni oluşumların bölgenin geleceği açısından kaygı verici olduğu belirtilen bildirgede, Suriye sorunu çözülmediği müddetçe, yeni adlarla bir dizi farklı oluşumların artarak devam edeceği endişesine dikkat çekildi.

Ortadoğu'da yaşananların bütün boyutlarıyla, ulusal ve uluslararası platformlarda tartışılması, diktatör-terör ve zorunlu göç sarmalının birlikte ele alınması ve çözülmesi gerektiği anlatılan bildirgede, sorunun kaynağına inmeden yapılacak müdahalelerin bölgede daha büyük sorunlar yaratacağı kaydedildi.

Türkiye'nin Suriye'deki iç savaştan ve terör ortamından kaçarak sığınanlara kucak açmasının insani ve tarihi bir sorumluluğun gereği olarak değerlendirildiği belirtilen bildirgede, "Ancak sayıları 1.5 milyonu aşan bu göç dalgasının, Türkiye açısından sürdürülemez olduğu görülmelidir. Pek çok Avrupa ülkesinin bile 50-100 kişiyi sınırdan geri çevirdiği bir ortamda, Türkiye'nin Suriyeli mültecileri misafir etmesi ve her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalışması memnuniyet vericidir. Ancak, ihtiyaçların layıkıyla giderilmesi için büyük ve zorlu projelere ihtiyaç duyulduğu, uluslararası toplumun katkısının gerektiği ve hepimize sorumluluk düştüğü de bir gerçektir" değerlendirmesinde bulunuldu.

-"Sokakları savaş alanına çevirmeye kimsenin hakkı yok"

"HAK-İŞ Konfederasyonu Genişletilmiş Başkanlar Kurulu, her türlü terör örgütünü ve IŞİD'in bütün saldırılarını ve Kobani'ye yönelik saldırılarını şiddetle kınamaktadır. Ancak IŞİD'in Kobani'ye saldırısını protesto etmek bahanesiyle Türkiye'de başlayan sokak olayları nedeniyle büyük bir üzüntü ve kaygı içerisindeyiz" ifadesine yer verilen bildirgede, Kobani'ye yönelik saldırıyı protesto etmek bahanesiyle Türkiye sokaklarını savaş alanına çevirmeye kimsenin hakkının olmadığı vurgulandı.

Bildirgede, çözüm süreci devam ederken ve bazı ilerlemeler kaydedilmişken, Kobani bahanesiyle bu süreci provoke etmek isteyenlerin oyununa gelinmemesi, ülkenin huzurunu bozma ve kaos yaratma girişimleri boşa çıkartılması gerektiği belirtildi.

Konfederasyon olarak, barışçıl eylemler ve gösterilerden yana olunduğu ancak eylem adı altında silahların çekilmesine, yakmaya ve yıkmaya dayalı, toplumda korku ve kaos yaratmaya yönelik anarşist olayların "eylem" diye nitelenemeyeceği ifade edilen bildirgede, "Özellikle Doğu ve Güneydoğuda terör örgütlerinin şehirleri ve halkı adeta tutsak alması, güvenlik güçlerine ve halka saldırması, sindirme, baskı ve tehditleri kabul edilemez. Devlet, halkın güvenliğinin sağlanması için önlem almalı, saldırı ve tehditleri bertaraf etmelidir" denildi.

Konfederasyonun, terörün son bulması silahların susması ve barış sürecinin egemen olması için çözüm sürecini desteklediği ve başarıyla sonuçlanmasını arzu ettiği aktarılan bildirgede, bütün zorluklara, zehirlemelere ve provokasyonlara rağmen çözüm sürecinin devam ettirilmesinin büyük önem taşıdığı kaydedildi.

-İş sağlığı ve güvenliği

İş sağlığı ve güvenliği konusuna da değinilen bildirgede, bu alanda son yıllarda önemli düzenlemelere imza atmasına rağmen Türkiye'nin hala tam manasıyla güven verecek bir noktaya gelemediği ifade edildi.

Başta madencilik işkolundaki işyerleri olmak üzere tüm sanayi bölgelerinin iş sağlığı ve güvenliği bakış açısıyla yeniden gözden geçirilmesi gerektiğinin altı çizilen bildirgede, ILO'nun 167 sayılı inşaat işlerinde güvenlik ve sağlık sözleşmesi ile 176 sayılı maden işyerlerindeki güvenliğin sağlanması ile ilgili sözleşmelerinin biran önce onaylanması istendi.

Bu sözleşmelerin onaylanacağına 1 Eylül 2014 tarihinde açıklanan Hükümet Programında yer verilmesinin önemli bulunduğu belirtilen bildirgede, son torba yasa ile madencilerin çalışma haklarına ilişkin düzenlemeler yapıldığı ancak konunun bütünsel olarak ele alınması gerektiği ifade edildi.

Torba yasayla kademeli olarak yüzde 3'e çıkacak işkolu barajının yüzde 1'de sabitlenmesinden büyük memnuniyet duyulduğu aktarılan bildirgede, yetki sorunlarının çözümü için uygulamaların, Ekonomik ve Sosyal Konsey üyesi Konfederasyonlara üye tüm sendikaları kapsamasının adil ve gerçekçi olacağı kaydedildi.

Taşeron işçilere toplu sözleşme yolunu açan önemli bir düzenlemenin getirilmesinin memnuniyet verici olduğu, taleplerin hepsini karşılamamakla birlikte bu düzenlemenin son derece önem taşıdığı vurgulanan bildirgede, taşeron çalışmanın yaygınlaşmasının önüne geçecek yeni düzenlemelerin daha da geliştirilmesi istendi.

-AB ilerleme raporu

AB, ilerleme raporunda "Sosyal Politika ve İstihdam" başlıklı 19. faslın geçmiş yıllara göre daha makul değerlendirmeler içerdiği aktarılan bildirgede, raporda, cinsiyet, sektör farklılıkları olsa da kayıtdışı istihdam oranlarındaki düşüşe vurgu yapıldığı anımsatıldı.

Bildirgede, "Taşeron işçilerin yaşadığı sendikal üyelik, kötü çalışma koşulları, işten çıkarılma riskleri gibi sorunlara değinilmesi önemli olmakla birlikte ülkemizde üzerinde uzlaşma olmayan geçici çalışma ve benzeri alt sözleşme şekillerinin önerilmesini doğru bir yaklaşım bulmuyoruz" denildi.

Sendikal üyeliklerde e-devlet portalının kullanımında veri gizliliği, verilerin kötüye kullanımı gibi Türkiye'de tartışma ve kaygı konusu olmayan hususların raporda belirtilmesinin yersiz bulunduğu anlatılan bildirgede, rapordaki, toplu sözleşme kapsamının düşüklüğü, sendikal örgütlenmeyi kısıtlayıcı barajlar, sendikal üyelik nedeniyle işten çıkarılma, örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının kullanımındaki sorunlar gibi hususların Türkiye tarafından kayda alınması gerektiği kaydedildi.

2015-2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programın, sosyal boyutunun eksik olduğu ve istihdam politikalarına ilişkin perspektifin sınırlı kaldığı savunulan bildirgede, sosyal boyut ve güçlü istihdam politikalarıyla desteklenmeden oluşturulacak ekonomi politikalarının eksik olacağı kaydedildi.

Programda geçmiş dönemdeki ifadelerle, özelleştirme politikalarına geniş şekilde yer verilmesinden kaygı duyulduğu belirtilen bildirgede, taşeron uygulamasının gözden geçirilmesine, işçi sağlığı ve güvenliği alanında çalışmaların yaygınlaştırılmasına yönelik politikaların sınırlı şekilde de olsa programda yer almasının önemli olduğu ifade edildi.

Bildirgede ayrıca, programda yer alan özel istihdam bürolarının yaygınlaştırılmasına yönelik görüşün, taşeron çalışmayla ilgili suistimallerin sınırlı da olsa giderilmesine yönelik adımların atıldığı dönemde, yeni ve derin mağduriyetlere neden olacağının altı çizildi.

Programdaki "Sosyal taraflarla diyalog içerisinde tüm işçilerin faydalanacağı ve bireysel hesaba dayanan bir kıdem tazminatı sistemi geliştirilecektir" ifadesinin de kaygı yarattığı aktarılan bildirgede, kıdem tazminatı konusunda yeni işe girecekler de dahil olmak üzere istisnasız her çalışan için güvence altına alınacak, haksızlıkların, adaletsizliklerin yaşanmayacağı, kazanılmış haklardan geriye gidiş olmayacak şekilde yeni bir sitemin geliştirilmesi gerektiği vurgulandı.

"Dünyadaki tüm mağdur ve mazlumlara yardım elini uzatmayı, sadece tarih ve medeniyet sorumluluğumuzun değil, insani olarak, emek örgütü olarak sorumluluğumuzun da bir gereği olarak değerlendiriyoruz" ifadesine yer verilen bildirgede, "Ulusal ve uluslararası sorunların giderilmesine katkı sağlamayı amaçlayan HAK-İŞ Konfederasyonu, Ziraat Bankası, Akay Şubesi, Hesap No: 0760 5994340-5012 IBAN No: TR62 0001 0007 6005 9943 0405 12" bağış hesabına bağışta bulunabileceği belirtildi. - Ankara

Kaynak: AA / Güncel

Türkiye Suriye Kobani Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title