Haberler

Demokratikleşme Paketi

Türkiye'de duruşmalara başörtüsüyle giren ender avukatlardan, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın AK Parti'nin kapatılmasına ilişkin açtığı davada hakkında siyasi yasak istenen 71 kişiden Ayşe Yüreklitürk, demokratikleşme paketi içerisinde yer alan başörtüsü serbestliğinden oldukça umutlu Yüreklitürk: "Bazı hakimler bizi içeri almak istemiyorlar, bazıları mobbing yapıyor, bazıları takdir hakkını bizden değil karşı taraftan yana kullanıyor. Öyle baskı yapıyor. Bazıları da tutanaklara hukuka aykırı bir şekilde baroya şikayet edeceğini yazarak müvekkilimiz yanında bizi küçük düşürmeye çalışıyor"

RAMAZAN ERCAN - Türkiye'de duruşmalara başörtüsüyle giren ender avukatlardan, dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın AK Parti'nin kapatılmasına ilişkin açtığı davada hakkında siyasi yasak istenen 71 kişiden Ayşe Yüreklitürk, demokratikleşme paketi içerisinde yer alan başörtüsü serbestliğinden oldukça umutlu.

İzmir Barosu avukatlarından Yüreklitürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 13 yıldır avukatlık yaptığını, davalara 1 yıl öncesine kadar başörtülü olduğu için alınmadığını, dava dosyalarını hazırlayıp yanında çalışan avukatlara yetki vererek bu süreci işlettiklerini anlattı. Yaklaşık bir yıl önce Danıştay 8. Dairesi'nin açılan bir dava neticesinde Türkiye Barolar Birliği Yönetmeliğinin ilgili maddesinde yer alan avukatlarla ilgili "Başı açık" ibaresinin yürütmesinin durdurmasının ardından duruşmalara çeşitli sıkıntılar altında girebildiğini dile getiren Yüreklitürk, şöyle konuştu:

"Sadece başörtülü avukat olarak değil, başörtülü kadın olarak toplumun her alanında sıkıntı yaşadım. Hep bir ötekileştirme oldu hayatımızda. Benim bu kavramla tanışmam çocukluk yıllarında annemin gözlerindeki iki damla ile oldu. Babam Fransa'da doktora yapmış başarılı bir akademisyendi. Yayınları, kitapları çalışmaları olmasına rağmen sırf annemin başı örtülü diye doçentlik jürisinde reddedilince annemin gözlerindeki iki damla yaşta ötekileştirmeyi tanıdım.

Özgürlükleri savunan bir meslek olmasına rağmen en çok yasakla karşılaşan meslek avukatlar oldu. Baro stajından sonra adliyeye ilk gittiğimde başörtülü olduğum için baro yönetiminden bir avukat meslektaşım tarafından hakarete uğrayıp dışarı atıldım, bu travmayı yaşadım. Siyasi bir partide il başkanlığı yardımcılığım sırasında hakkımda yapılan bir haberde başörtülü olduğum için fotoğrafım kullanılmadı. 2006 yılında İzmir'deki özel bir üniversitede kadınların sorunlarının tartışıldığı bir toplantıya avukat olarak davet edildim. Toplantının ev sahipliğini de dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in eşi Semra Hanım yapıyordu. Semra Hanım, beni o toplantıda istemediği için dışarı atıldım. Uluslararası şirketlerden müvekkillerim var ve onlara bunu izah edemiyorum. Duruşmaya geldiklerinde inancım nedeniyle duruşmaya katılamamamı anlatamıyorum, onlar da hayret ediyorlar."

Hakkında siyasi yasak istendi

Hasta Hakları Kurulu üyesi olması nedeniyle İl Genel Meclisi toplantısına davet edildiğini ve burada misafir locasında otururken hakkında "Türban meclise girdi" şeklinde haberler yapıldığını, bu olaydan yaklaşık 2 yıl sonra dönemin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın AK Parti hakkında kapatma istemiyle dava açtığını anımsatan Yüreklitürk, şöyle devam etti:

"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, bu olayı, 'İdeolojik eylemleriyle Cumhuriyeti yıkma girişimi' olarak değerlendirerek hakkımda siyasi yasak istedi. Siyasi yasak istenen 71 kişi arasına soktu. Hayatımın her alanında bu öteleme, itelemeyle karşılaştım.

Mesleğimde de 1 yıldır davalara giriyorum ama henüz herşey bitmedi. Bazı arkadaşlarımız korktuğu için başörtüsünü çıkararak duruşmalara giriyorlar. Yürütmeyi durdurma kararını uygulamamak anayasal suçtur. Danıştay'ın aldığı kararın uygulanması lazım. Ancak bazı hakimler bizi içeri almak istemiyorlar, bazıları mobbing yapıyor takdir hakkını bizden değil karşı taraftan yana kullanıyor, öyle bir baskı uyguluyor. Bazıları da tutanaklara hukuka aykırı bir şeklide baroya şikayet edeceğini yazarak müvekkilimizin yanında bizi küçük düşürmeye çalışıyor. Bunları yaşamak istemeyenler başörtüsünü açarak giriyorlar.

Demokratikleşme paketini bu anlamda çok önemsiyorum. İlk defa bir Başbakan çıkıyor ve insanların hayat tarzlarına müdahale edilmemesi gerektiğini ve bunu devlet güvencesi altına alacağını söylüyor. Bizim halimizi yaşayan bilir. Bu, Türkiye'nin demokrasi yolculuğunda önemli bir virajdır, adımtır. Yasakların yıkılması anlamında çok önemli birşey. Çok umutluyuz. Demokratikleşme paketinin yasalaşmasıyla birlikte başını açmak zorunda kalan meslektaşlarım rahatlıkla görevlerini yapabilecek. Bu çok güzel birşey. Benim annemin gözyaşlarını gördüğüm için benim çocuğum da benim gözyaşlarıma tanık olmayacak." - İzmir

Kaynak: AA / Güncel

Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title