Haberler

Cumhurbaşkanı Gül: ''Ümit ederiz ki daha önce olduğu gibi arkası açık bir müzakere süreci olmaz" (2) -

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Bütün arzumuz tabi ki Ortadoğu'da da kalıcı barışın tesisi. Son günlerde yaşanan büyük dramı, acıyı, trajediyi görmezden gelemeyiz. Filistin halkıyla olan dayanışmamız, bu saldırıların, bu can kayıplarının bir an önce bir ateşkesin sağlanması konusunda Türkiye olarak elimizden geleni yapıyoruz" dedi.

Gül, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile düzenlediği ortak basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

KKTC'li bir gazetecinin "Gazze meselesinin ardından Başbakan Erdoğan, İsrail ile nihai bir çözümün kendisi var olduğu sürece sıkıntılı olduğunu ifade etti. İsrail - Türkiye ilişkilerinin bozulması, Kıbrıs'ta yeni çözüm senaryolarını sizce nasıl etkilemiş olabilir?" sorusu üzerine, İsrail'in, Kıbrıs meselesinin bir tarafı olmadığına işaret etti.

Ortadoğu meselesinin Kıbrıs ile ayrı bir konu olduğunu vurgulayan Gül, "Bütün arzumuz tabi ki Ortadoğu'da da kalıcı barışın tesisi. Son günlerde yaşanan büyük dramı, acıyı, trajediyi görmezden gelemeyiz. Filistin halkıyla olan dayanışmamız, bu saldırıların, bu can kayıplarının bir an önce bir ateşkesin sağlanması konusunda Türkiye olarak elimizden geleni yapıyoruz" dedi.

Doğu Akdeniz'de ve Kıbrıs'ta barış ve huzur önemine işaret eden Gül, " Doğu Akdeniz'de barış, huzur sağlanırsa, Ada'da kalıcı bir uzlaşma sağlanırsa bütün Akdeniz'in, Doğu Akdeniz'in enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden dünyaya dağıtılması en fizıbil olan projedir. Dolayısıyla bu açıdan baktığımızda Ada'daki bir kalıcı barış sadece Ada'da yaşayan Türk ve Rum tarafı için değil, bütün çevre için refaha ve olumlu gelişmelere katkı sağlayacaktır" diye konuştu.

Kıbrıs'taki müzakere sürecinin başarıyla tamamlanmasını samimi olarak arzu ettiklerini, uluslararası camiada KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun buna karşı gibi algılandığını dile getiren Cumhurbaşkanı Gül, Eroğlu'nun kararlılık ve Kıbrıs halkının, Meclis'inin, hükümetinin desteğiyle müzakereleri samimi bir şekilde, kabul edilebilir bir barış tesis etmek için canlı tuttuğunu ve bunun da bütün dünya tarafından görüldüğünü belirtti.

ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'in, KKTC ziyaretinin çok önemli bir gelişme olduğunu, daha önce bu tip ziyaretlerin yapılmadığını vurgulayan Gül, ABD'nin Kıbrıs'taki müzakere sürecine olumlu katkı veriyor olmasını da takdirle karşıladığını söyledi.

-"Ümit ederiz ki daha önce olduğu gibi arkası açık bir müzakere süreci olmaz"

"Ümit ederiz ki daha önce olduğu gibi arkası açık bir müzakere süreci olmaz" diyen Gül, Eroğlu'nun da bir yol haritası ortaya koyduğunu, kimse kimseyi suçlamadan, ortak çıkarı gözeterek, barışın tesis edilerek, kalıcı olabilmesi için Birleşmiş Milletler parametreleri çerçevesinde bir uzlaşmaya varılmasını ümit ettiğini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Gül, Kıbrıs'taki müzakerelerin sonuç vermemesi halinde alternatif çözüm önerileri ve Türkiye'nin İsrail ile askeri ve ticari ilişkilerinin hangi noktada olduğuna dair sorulara da şöyle yanıt verdi:

"Kalıcı bir barışın sağlanması için müzakereleri ne kadar desteklediğimizi ve bunun netice vermesi için ne kadar büyük bir samimi arzu içinde olduğumuzu ifade ettim, orada bir tereddüttün olmamasını isterim, bütün arzumuz bu. Ayrıca 2004 yılında gerek Türkiye Cumhuriyeti'nin gerekse Kıbrıs Türk halkının BM ve AB'nin barış planına nasıl destek verdiğini, nasıl 'evet' dediğini bütün dünyaya gösterdik. 50 senelik ihtilafın bir 50 sene daha gitmesini her halde hiç kimse arzu edemez, bu gerçekçi değil. Onun için eğer şayet böyle bir çözümden yana değilinse, böyle bir yol taktik olarak devam ettiriliyor ve samimi olarak arzu edilmiyor gibi bir durum söz konusu olursa o zaman tabi ki diğer alternatifin müzakere edilerek yine uluslararası hukuk, camia içerisinde bunun gerçekleşmesi mümkündür, dünyanın başka yerlerinde olmuştur.

İsrail'in saldırılarını sadece Sayın Erdoğan değil, bütün Türk halkı, herkes, hepimiz kınıyor, bunun bir an önce durdurulmasını herkes istiyor. Orada da bir barış vizyonumuz var, orada da 2 devletli bir çözümü destekliyoruz. Filistin halkının ve İsrail'in yan yana yaşayabileceği bir düzenin kurulmasını... Bunun için vaktiyle çok çabalar da gösterdik, ama İsrail'in bu son saldırıları bütün dünyanın gözü önünde çocukları, kadınları, sivil insanları bu şekilde acımasızca, hukuk tanımadan öldürmesi bu vizyonu da tehlikeye atıyor. Bunların bütün dünya tarafından görülmesi de bizim en büyük arzumuzdur."

Cumhurbaşkanı Gül, KKTC ziyaretinin siyaseten Kıbrıs Türk halkına bir veda olup olmadığı sorusu üzerine, Türkiye'de de veda ziyaretleri yaptığını, bazı sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldiğinde onlara da veda ettiğini, başka veda ziyaretleri de olacağını söyledi.

Gül, "Cumhurbaşkanı olarak tabi ki Kıbrıs Türk halkına da veda ediyorum, ama daima Kıbrıs Türk halkıyla dayanışmam her halükarda, nerede, nasıl, hangi pozisyonda, nerede, nasıl olursam olayım muhakkak ki bu milli davamızı takibe ve bu dayanışmayı her zaman göstereceğim" dedi.

-"Uluslararası toplumun en tartışmalı konularından birisi"

Gül, uluslararası toplumun Kıbrıs konusuna ilişkin tutumuna yönelik soruyu yanıtlarken de Kıbrıs meselesinin uluslararası toplumun en tartışmalı konularından birisi olduğunu vurguladı.

Konunun, Birleşmiş Milletler'de de her sene görüşüldüğünü, zaman zaman çok sıcak konu olduğunu ifade eden Gül, şöyle konuştu:

"Bizim bütün arzumuz şu, realist davranmak. 50 yıl bir problem bu şekilde devam edemez. Bugün adada ateşkes hukukuna göre bir sükunet var. Öyle değil mi? Yani bir anlaşma yok. 40 yıldır sadece ateşkes hukukuna dayanan bir beraber yaşama söz konusu olur mu? Fiili olarak, defakto olarak olan şey bu. Bunu şüphesiz ki dünyada söz sahibi olan, Güvenlik Konseyinin daimi üyesi olan ülkeler de bütün bu gerçekleri hep göreceklerdir, konuşulacaktır, tartışılacaktır. Onun için zaten 2004 yılında BM planına hep beraber destek verdiler, onun için AB hep beraber destek verdi o zaman. Ümit ediyoruz ki yine böyle bir konjonktür oluşur, müzakereler neticesinde olumlu bir noktaya gelinir, arkası açık tutulmaz, belli parametreler çerçevesi içerisinde anlaşılır. Her iki taraf uzlaştığı noktaları uzlaşırlar, uzlaşamadıkları boşluğu yine gerekirse BM'ye verilir, BM o boşluğu doldurur ondan sonra eş zamanlı tekrar referanduma gidilir. Bundan daha mantıklı, bundan daha çok herkesi ikna edecek bir öneri söz konusu olabilir mi? Yeter ki bu kararlılığımızı devam ettirelim."

"Kıbrıs'taki uzun zamandır devam eden sorunun çözümü açısından tek bir şey yapılması gerekirse bu ne olur" şeklindeki soruya karşılık Gül, KKTC'nin "evet" dediği konuların kendileri için de geçerli olduğunu söyledi.

Gül, KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi ile garantör ülkeler arasında çapraz görüşme yapılması konusuna ilişkin soruyu da şöyle yanıtladı:

"Görüşmelerin teknik tarafına girmek istemem. Onu Hariciyemiz ve heyetlerin içerisinde olan arkadaşlarımız verdiğimiz istikamette devam ettiriyorlar. Önemli olan şey şu, bir sene önce bu çapraz ziyaretlerin yapılabileceği bile düşünülemezdi. Kıbrıs Türklerinin temsilcisinin Atina'ya, Kıbrıs Rumlarının temsilcisinin Ankara'ya, bu bir iki sene önce bile düşünülemezdi. Dolayısıyla bunlar hep adım ve iyi niyetli olmaya, ümitli olmamıza gösterebileceğimiz bir çok sebep. Buna bu taraftan bakmak gerekir. Yoksa içinde tabii ki konuşulan şeyler ayrı şeyler. Burada da konuşulur, New York'ta da konuşulur, Londra'da da konuşulur, konuşma fırsatları her yerde olur ama burada önemli olan şey iki toplumun temsilcilerinin Atina'ya ve Ankara'ya gitmeleri. Bunlar hep olumlu, yapıcı adımlardır. Bu açıdan bakmak daha faydalı."

(Sürecek)

Cumhurbaşkanı Gül KKTC'de

-Gül, Eroğlu ile ortak basın toplantısında konuştu: (2)

-"Ortaklığa dayalı çözüm üzerinde anlaşma olmayacaksa, farklı çözüm seçeneklerinin müzakere edilmesi de düşünülebilir"

-"Kıbrıs'ta BM Barış Gücü 50 sene önce gelmişti. Hala bu meselenin çözülmemiş olması, üstelik Akdeniz'in ortasında bir adada bu problemin nihai neticeye ulaşamamış olması gerçekten çok üzüntü vericidir"

-"Müzakerelerin bir takvime bağlanarak bitirilmesi, bizim esaslı düşüncemizdir. Müzakereler ve karşılıklı uzlaşma yoluyla sağlanacak, kapsamlı siyasi çözüm, hem adadaki iki taraf hem tüm bölge açısından çok önemli getirileri olacaktır"

-"Doğu Akdeniz'de ve çevresinde son dönemde yaşanan trajik gelişmeler, Kıbrıs meselesinin daha fazla gecikilmeden çözülmesini mecbur etmektedir. Çözüm hedefine ulaşılması Doğu Akdeniz'in bir barış, istikrar ve işbirliği adası haline gelmesine fırsat verecektir"

-"Mevcut durumun ila nihaye böyle devam etmesine de müsaade edilmez. Gerekirse de buna razı olunacaktır. Bunun da bilinmesini isterim"

LEFKOŞA Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Ortaklığa dayalı çözüm üzerinde anlaşma olmayacaksa, bütün tercihimiz anlaşma ve bunun için bütün gayretlerinizle hep beraber çalışma hedefinde ve kararlığını ifade içinde olduğumuzu tekrarladıktan sonra, eğer bu hiç mümkün olmayacaksa farklı çözüm seçeneklerinin müzakere edilmesi de düşünülebilir" dedi.

Gül, KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile ortak basın toplantısı düzenledi.

İlk yurt dışı ziyaretini KKTC'ye yaptığını anımsatan Gül, görev süresi biterken yaptığı bu ziyaretin de Barış Harekatı'nın 40. yıl dönümüne denk geldiğine dikkati çekti. Bunun da kendisi için gayet anlamlı olduğunun altını çizen Gül, "Bu vesile ile ana vatanın selamını ve sevgilerini Kıbrıs'taki bütün kardeşlerime iletmekten de ayrıca büyük bir memnuniyet duyuyorum" diye konuştu.

Gül, Cumhurbaşkanı Eroğlu ile müzakere sürecinin içinde bulunduğu aşama ve Türkiye ile KKTC arasındaki dayanışma ve yakın işbirliğini başbaşa görüşmede gözden geçirdiklerini dile getirerek, toplantının gayet verimli olduğunu söyledi. Kıbrıs'ta adil, kalıcı ve kapsamlı çözüme ulaşılması için Türk tarafının üzerine düşeni yerine getirdiğinin artık uluslararası toplum tarafından yakından bilindiğine ve takdir edildiğine işaret eden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2013 sonu itibarı ile 50 yılını dolduran Kıbrıs meselesinin daha fazla gecikmeksizin bir çözüme kavuşturulması hedefi, Türkiye'nin öncelikli dış politika konuları arasında yer almaktadır. Şöyle baktığımızda yarım asırdır hala konuşulan dünyada fazla mesele kalmadı. Kıbrıs'ta BM Barış Gücü 50 sene önce gelmişti. Hala bu meselenin çözülmemiş olması, üstelik Akdeniz'in ortasında bir adada bu problemin nihai neticeye ulaşamamış olması gerçekten çok üzüntü vericidir. Bu bakımdan Türkiye olarak daima önceliğimiz kalıcı, adil bir çözümden yana olmuştur."

-Fırsatlar kaçırılmasın

Bu hedef doğrultusunda tavır ve sonuç almaya yönelik çizginin sürdürüldüğünü ve KKTC'nin çabalarına destek verildiğini anlatan Gül, 11 Şubat'ta yeniden başlayan müzakere sürecinin bu kez başarı ile sonuçlanması için pek çok olumlu faktör bulunduğunu belirtti. Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun da ifade ettiği gibi amaçlarının "en kısa sürede, eş zamanlı referandumların yapılması ile yeni ortak devletin hayata geçirilmesine gelinmesi" olduğunu vurgulayan Gül, daha önce bazı fırsatlarda olduğu gibi bu fırsatın kaçırılmamasını istedi.

Gül, ucu açık müzakere süreçlerinin bu fırsatları kaçırdığının altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Onun için herkesin kararını en iyi şekilde, bu müzakerelerin bir takvime bağlanarak bitirilmesi, bizim esaslı düşüncemizdir. Müzakereler ve karşılıklı uzlaşma yoluyla sağlanacak, kapsamlı siyasi çözüm, hem adadaki iki taraf hem tüm bölge açısından çok önemli getirileri olacaktır. Doğu Akdeniz'de ve çevresinde son dönemde yaşanan trajik gelişmeler, Kıbrıs meselesinin daha fazla gecikilmeden çözülmesini mecbur etmektedir. Çözüm hedefine ulaşılması Doğu Akdeniz'in bir barış, istikrar ve işbirliği adası haline gelmesine fırsat verecektir. Doğu Akdeniz'deki böyle bir barış ve istikrar, çok büyük bir sinerji oluşturacak ve ekonomik faaliyetlerden tutun da güvenlik alanına kadar sadece adanın değil, bütün bölgenin faydalandığı imkanları ortaya çıkartacaktır."

-Mevcut durum ilanihaye böyle devam edemez

Ortak milli davaya desteğin dün olduğu gibi, bugün de yarın da gelecekte de devam edeceğini aktaran Gül, Türk tarafının çözüm yönündeki samimi yaklaşımından hiç kimsenin şüphe duymaması gerektiğini kaydetti. Bunun 2004 yılında bütün dünyaya gösterildiğini anımsatan Gül, "Tek taraflı bir propaganda içinde olmadığını, yeri geldiğinde gerçekten çözüme "evet" dediğini o zaman gösterdi. Bundan sonra da bu kararlılığını devam ettirecektir. Ancak, şunu da açıkça ifade etmek istiyorum ki; mevcut durumun ilanihaye böyle devam etmesine de müsade edilmez. Gerekirse de buna razı olunacaktır. Bunun da bilinmesini isterim" değerlendirmesini yaptı.

Gül, Ada'nın ortak sahibi olan Kıbrıs Türk halkının eşit statüsünün güvence altına alacak anlaşmaya varılması, Kıbrıs'ta iki kesim, siyasi eşitlik ve eşit statüye haiz iki kurucu devleti içeren yeni ortaklık gibi BM çerçevesinde çözümün bulunmasını garantör ülke olarak hem Türkiye'nin de hem de Kıbrıs Türkleri'nin istediklerini söyleyerek, "Ancak ortaklığa dayalı çözüm üzerinde anlaşma olmayacaksa, bütün tercihimiz anlaşma ve bunun için bütün gayretlerinizle hep beraber çalışma hedefinde ve kararlığını ifade içinde olduğumuzu tekrarladıktan sonra, eğer bu hiç mümkün olmayacaksa farklı çözüm seçeneklerinin müzakere edilmesi de düşünülebilir" dedi.

Ana vatan ve garantör olarak Türkiye'nin, Kıbrıs Türkleri'nin Kıbrıs Rum Devletinde azınlık haline getirilmesine azla izin vermeyeceğinin altını çizen Gül, "Türkiye her koşulda Kıbrıs Türkü'nün yanında olacak, güvenlik ve kalkınmasına kararlılıkla destek verecek, Ada'da, bölgede huzur ve istikrarın yerleşmesi konusundaki sorumluluklarını hassasiyetle yerine getirecek ve sürdürecektir. Kıbrıs Türkü, ekonomik ve siyasi istikrarını, birlik ve beraberliğini güçlü bir şekilde sürdürdüğü müddetçe her geçen yıl daha büyük mesafeler katedecektir. Bu yolla da Türkiye her zaman yanında olacaktır. Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin geleceğe güvenle bakması önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti, dün olduğu gibi bugün ve gelecekte de Kıbrıs Türk halkının hürriyetini, hukukunu ve refahının muhafazası ve tekamülü yönünde ahdi ve tarihi sorumluklarını yerine getirmeye devam edecektir" ifadesini kullandı.

-"Kıbrıslı kardeşlerime desteğim devam edecek"

Gül, siyasi hayatı boyunca Kıbrıs davası ile yakından ilgilendiğini dile getirerek, gerek 1990'lı yıllarda hükümetlerde bulunduğu sıralarda Kıbrıs'tan sorumlu olduğunu, daha sonra ise başbakanlık ve dışişleri bakanlığı görevleri süresi içinde de dava ile yakından ilgilendiğini kaydetti. Gül, "Türkiye'nin milli meselesi olan bu konuda Kıbrıs Türklerinin hakkı ve hukukunu korumak ve barışın tesisi konusunda her türlü çabayı gösterdik. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak da bütün bu birikimimi yine barış, huzur ve kalıcı bir çalışma ve aynı zamanda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin işleyen demokrasisi, sağlam ekonomisi, hukuku ve itibarı için de hep kullandım. Bundan sonra da hangi şartlar altında olursa olsun Kıbrıslı kardeşlerime bu desteğim, bu beraberliğimiz, muhakkak ki devam edecektir" diye konuştu.

Gül, KKTC Cumhurbaşkanı Eroğlu'nun çok büyük bir nezaket göstererek, Hükümet'in, Meclis'in ve Kıbrıs Türk halkının hissiyatını gösteren KKTC Devlet Nişanı'nı kendisine tevdi ettiğini belirtti. Gül, nişanı büyük bir onurla taşıyacağını ifade ederek, Kıbrıs Türklerine sevgi ve muhabbetlerini sundu.

(Bitti)

Kaynak: AA / Politika

Birleşmiş Milletler Derviş Eroğlu Doğu Akdeniz Abdullah Gül Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title