Haberler

Arınç: "Terörle Mücadeleyi de Hukuk Nasıl Emrediyorsa Öyle Yapacağız"

Bakanlar Kurulu Toplantısı-Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç: (2)- (İç güvenlik reformu) "Ama bu çalışmalarda şüphesiz, özgürlükler esas olacaktır, demokrasi esas olacaktır ve hukuk esas olacaktır.

Bakanlar Kurulu Toplantısı-Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç: (2)- (İç güvenlik reformu) "Ama bu çalışmalarda şüphesiz, özgürlükler esas olacaktır, demokrasi esas olacaktır ve hukuk esas olacaktır. Yani terörle mücadeleyi de hukuk nasıl emrediyorsa öyle yapacağız"- "Yani öyle bir organizasyon olmalı ki bu tür olaylar anında bastırılabilmeli. Teknik olarak hiçbir eksiğimiz kalmamalı, istihbarat olarak hiçbir eksiğimiz kalmamalı ve bu aralarındaki uyumu sağlayabilecek yeni bir mekanizmayı gündeme getirebilmeliyiz"- "Eğer çözüm sürecinde bugün çok iyi bir noktada olsaydık, yani en azından sonuçlanmış olsaydı, belki Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu'nda esasen var olan hükümler sebebiyle biz artık 'güle güle' diyecektik ama bu yaşadığımız olaylar gösterdi ki hayır o noktada değiliz"ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, iç güvenlik konusunda yeni bir reform planlandığını belirterek, "Ama bu çalışmalarda şüphesiz, özgürlükler esas olacaktır, demokrasi esas olacaktır ve hukuk esas olacaktır. Yani terörle mücadeleyi de hukuk nasıl emrediyorsa öyle yapacağız" dedi.Başbakan Yardımcısı Arınç, Bakanlar Kurulu Toplantısı devam ederken düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Arınç, terörle mücadelede askere güvence konusunda çalışmaların tamamlanıp tamamlanmadığı yönündeki soru üzerine, iç güvenlik kapsamında yeni bir reform planlandığını altını çizerek söylemek istediğini kaydetti.Arınç, "Kolluk kuvvetlerimizin, diyelim ki polisimizin, jandarmamızın, kara kuvvetleri unsurlarının, yerine göre bugün zaten İl İdare Kanunu'nda bulunduğu şekliyle bunun dışındaki mevzuatımızda bulunduğu şekliyle kapsamlı bir incelemesini yapıyoruz. Yani öyle bir organizasyon olmalı ki bu tür olaylar anında bastırılabilmeli. Teknik olarak hiçbir eksiğimiz kalmamalı, istihbarat olarak hiçbir eksiğimiz kalmamalı ve bu aralarındaki uyumu sağlayabilecek yeni bir mekanizmayı gündeme getirebilmeliyiz" ifadelerini kullandı.Türk Ceza Kanunu'nun 2005 yılında tamamen yenilendiğini hatırlatan Arınç, şunları söyledi: "Eğer çözüm sürecinde bugün çok iyi bir noktada olsaydık, yani en azından sonuçlanmış olsaydı, belki Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu'nda esasen var olan hükümler sebebiyle biz artık 'güle güle' diyecektik ama bu yaşadığımız olaylar gösterdi ki hayır o noktada değiliz. Dolayısıyla Terörle Mücadele Kanunu bugün yürürlükte. Keşke biran evvel kurtulabilsek ama eşkiya durmuyor. Su uyuyor, düşman uyumuyor. Bu ülkenin birliğine varlığına kasteden insanların bir gün iki gün içinde neler yapabileceğini gördük"ABD'deki polisin yetkilerini örnek gösteren Arınç, "Araba kullanırken arabanızı durdururlarsa elinizi direksiyondan ayırmamanız size ihtar edilir. Hapşırmak istediniz, cebinizden bir şey almak istediniz kafanıza kurşunu yersiniz. Polisin bu kadar yetkisi vardır" dedi. Avrupa Birliği üyesi ülkelerin bu konudaki mevzuatlarına bakıldığı zaman mesela Almanya örneğinde de polisin gözaltına alma hakkı, korunaklı bir yere götürme hakkı olduğunu belirten Arınç, şunları dile getirdi: "Biz madem AB müktesebatına uyum kapsamında pek çok yasal düzenleme yaptık, niçin kolluk kuvvetlerimizin daha güçlü olması bakımından yeni bir iç güvenlik yasası veya reformu çıkarmış olmayalım. Bunların hepsini dikkate alıyoruz ama bu çalışmalarda şüphesiz, özgürlükler esas olacaktır, demokrasi esas olacaktır ve hukuk esas olacaktır. Yani terörle mücadeleyi de hukuk nasıl emrediyorsa öyle yapacağız. Hukuk dışında bir uygulamaya, hele hele bazıları fazlaca konuşmaya başladı, '90'lara Türkiye'yi geri döndürmek mi istiyorsunuz' sözlerine gerek yok. Son yaşanan olaylar muvaffak olabilseydi, Türkiye bırakın 90'ları daha çok eski dönemlere dönerdi. Buna müsaade edilmedi. Halkımız müsaade etmedi, hükümetimiz müsaade etmedi. Çok acı çektik, çok ağır tahribat var ama amaçlarına ulaşamadılar. Katılım bakımından, verdikleri etki bakımından ve arkalarındaki toplumsal destek de kaçtı gitti. En azından onları 'sokağa çıkın' diye teşvik edenler bile özür dilemek, mazeret bulmak, 'evet bunlar oldu ama bizi de dinleyin, aslında bir duygusal kırılma var' gibi kimsenin ikna olmadığı sözlerin arkasına sığınmak zorunda kaldılar."Bülent Arınç, daha önceki bir Bakanlar Kurulu Toplantısı'nda askeri ceza kanunu üzerinde bir görüşmenin yapıldığını ancak bazı konuların tekrar çalışılması gerektiğini söylediğini hatırlattı. Arınç, bu konunun sonuçlanması durumunda bilgi vereceğini kaydetti.- Zarar gören iş yerleri ve kamu binaları Zarar gören iş yerlerinin yeniden inşası konusunda nasıl bir program yapıldığı yönündeki soru üstüne Arınç, kamu binalarına veya özel iş yerlerine yapılan her türlü zararın, Maliye Bakanlığı tarafından valiliklere gönderilen acil destek kapsamında yerine getirildiğini ve getirileceğini söyledi. Arınç, bu konuda zarar görenlerin hiçbirisinin şikayetinin kalmayacağını belirterek, "Mutlaka bu olay nedeniyle zarar görenlerin zararları, basit bir tespiti müteakip kendilerine karşılanacaktır. Bu zararları meydana getirenlerle ilgili olarak da cezai soruşturmalar en kısa sürede başlayacaktır" diye konuştu. AK Parti binalarının zarar gördüğünü hatırlatan Arınç, "Bunu partimiz kendi imkanlarıyla belki daha güzel binalara sahip olması konusunda yardımda bulunacaktır. Hazine'den aldığımız yardım var, bu yardım kapsamında teşkilatlarımızın ihtiyaçlarını şüphesiz gidereceğiz" dedi.Arınç şöyle konuştu: "O kadar büyük bir vahşet ki maalesef HDP'li belediyeler yangına müdahale edilmesini engellemişlerdir. İtfaiye araçlarını vermemişlerdir. İtfaiye araçları zorla valilikler tarafından el konulup olay yerine sevk edilmek istenirken, önlerine taşlarla barikat kurulmuştur. Her şey anlaşmalı ve planlı bir şekilde yapılmıştır." "Bu vahşet ve vandallığa kim çanak tutmuşsa hukuk karşısında herhalde bir sorumluluğu olacaktır" diyen Arınç, maddi zararların hükümet tarafından karşılanacağını vurguladı.(Sürecek)Bakanlar Kurulu toplantısı- Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Arınç: (4)- "Yabancı unsurları değil, Suriye halkından, Suriyeli, bu işi yapmak isteyen ve onların eğitilebileceği bir ortamı meydana getirmek istiyoruz. Bu konuda henüz yer, imkan, şartlar kesin olarak belirlenmiş değil"- "(Eğit-donat faaliyeti) Bu bizim için yeni bir unsur değil. Biz, Suriye'deki ılımlı muhalefetin güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye bu konuda haklı çıkmıştır. Keşte Türkiye'nin sözlerine ABD de diğer batılı ülkeler de kulak verebilseydi"- "Batılı ülkeler, Türkiye'nin geldiği bu noktada, bir eğit-donat faaliyetinin ki sayılarının binler filan değil belki birkaç yüz olabileceği bir faaliyetin yapılmasını düşünüyorlar. Türkiye'nin haklı olduğunu kabul ediyorlar, böyle bir faaliyetin Türkiye içerisinde en uygun yerde nasıl yapılabileceği konusunu da karşılıklı görüşme olarak devam ettiriyorlar"-"Ümit ederiz ki bu yapı iyi bir HSYK ortaya çıkarır, mevcut sorunları asgariye indirir ve tüm adalet camiasını kuşatacak, kucaklayacak bir noktada faydalı işler yapar"ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, "Yabancı unsurları değil, Suriye halkından, Suriyeli, bu işi yapmak isteyen ve onların eğitilebileceği bir ortamı meydana getirmek istiyoruz. Bu konuda henüz yer, imkan, şartlar kesin olarak belirlenmiş değil" dedi.Arınç, Bakanlar Kurulu Toplantısı'nın ardından açıklamalarda bulundu, gazetecilerin sorularını yanıtladı.Bir gazetecinin HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken'in çözüm sürecinin yol haritasına ilişkin oluşturulan bir taslak sayfasını gördüklerini, bunun kendileriyle paylaşıldığına yönelik açıklamasını hatırlatarak, "Bu, Resmi Gazete'de yayımlanandan farklı bir yol haritası mı detaylarında neler var?" demesi üzerine Arınç, bunun kendisine değil, açıklamayı yapan Baluken'e sorulması gerektiğini belirterek, "Verecek bir cevabı vardır herhalde" yanıtını verdi. - "Türkiye bu konuda haklı çıkmıştır"Başka bir gazetecinin "Eğit-donat çerçevesinde belirlenen tesisler hangileridir" sorusu üzerine Arınç, "Eğit-donat konusunda söylemek istediğimiz şu: Bu, bizim için yeni bir unsur değil. Biz, Suriye'deki ılımlı muhalefetin güçlendirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Türkiye bu konuda haklı çıkmıştır. Keşte Türkiye'nin sözlerine ABD de diğer batılı ülkeler de kulak verebilseydi" diye konuştu.Alanda, sahada zayıf kalan ılımlı muhalefetin boşluğunun aşırı unsurlarca doldurulduğunu vurgulayan Arınç, şunları söyledi: "El Nusra, El Kaide, IŞİD, başka bir şey dediğiniz radikal unsurlar, ılımlı muhalefetin veya gücün olmadığı Suriye'da sahayı doldurdular. Eğer muhalefete gerçekten bir yardım yapılabilseydi hem askeri hem teçhizat bakımından, onların zalim Esed'in güçleriyle mukabele veya mücadele etmesi mümkün olacaktı. Şimdi batılı ülkeler, Türkiye'nin geldiği bu noktada, evet bir eğit-donat faaliyetinin ki sayılarının binler filan değil belki birkaç yüz olabileceği bir faaliyetin yapılmasını düşünüyorlar. Türkiye'nin haklı olduğunu kabul ediyorlar, böyle bir faaliyetin Türkiye içerisinde en uygun yerde nasıl yapılabileceği konusunu da karşılıklı görüşme olarak devam ettiriyorlar. Türkiye bunun sadece eğitim bölümünde olabilir, bu güne kadar olduğu gibi silah ve teçhizat bölümünde olmaz. Nasıl gelirler ve bütün bunlarda dikkat edeceğimiz şey, eğitim-donatımda mutlaka Suriye halkından olması gelenlerin. Yabancı unsurları içerisinde barındırmaması düşünülüyor."Bunu Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun her konuşmasında ifade ettiğini hatırlatan Arınç, "Yabancı unsurları değil, Suriye halkından, Suriyeli, bu işi yapmak isteyen ve onların eğitilebileceği bir ortamı meydana getirmek istiyoruz. Bu konuda henüz yer, imkan, şartlar kesin olarak belirlenmiş değil" dedi.- "Türkiye, kendi ulusal çıkarlarını en önde tutmak zorundadır"Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'ne paralel yapının gireceğine yönelik açıklamalar hatırlatılarak, bu konudaki çalışmaların sorulması üzerine Arınç, MGK'nın 30 Ekim'de toplanacağını belirtti. MGK'nın gündemini tayin ve tespit yetkisinin tamamen Cumhurbaşkanı'nda olduğunu dile getiren Arınç, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın gündemi nasıl belirleyeceğini, hangi konuların görüşüleceğini bugünden bilmesinin mümkün olamayacağını söyledi.Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesut Barzani'nin "IŞİD saldırıları olduğu dönemde kendilerine önce İran'ın ardından Türkiye'nin yardım ettiğini ancak Türkiye'nin konjonktür gereği bunu açıklamadığına" yönelik basına yansıyan açıklamalarına ilişkin görüşünün sorulması üzerine Arınç, şunları kaydetti: "Sayın Barzani'nin açıklaması bence olumlu bir açıklamadır. Şu açıdan, 'Evet, Türkiye bu konuda bize yardım etti ama beklediğimiz kadar değil' dedi. Olabilir, onun da sebeplerini kendisi doğru olarak tespit etmiş. Bu bir serzeniş, eksiklik değil. Türkiye kendi ulusal çıkarlarını her bakımdan en önde tutmak zorundadır. Bizim kuzey Irak'taki yönetimle ilişkilerimizin iyi olduğunu herkes biliyor. İster Mesut Barzani olsun isterse Neçirvan Barzani olsun, o yönetimle Türkiye'nin ilişkilerinde bir sorun yok ancak Kobani'de yaşanan olaylar sebebiyle Türkiye'den belki bazı talepler yapılmış olabilir. Biz bunları hukuk içinde değerlendirmek durumundayız ama zannediyorum ki Barzani'nin asıl üzerinde durmak istedği konu, IŞİD'in Musul'dan sonra Erbil üzerine yürümesi ve ABD uçaklarının müdahale etmesi, bazı ülkeler tarafından da silahlı güçlerin kuzey Irak'a gönderilip yardım amacıyla kullanılmasıdır. Evet, biz bunları yapmadık. Yapmamak için de kendimize göre pek çok sebebimiz var. Onu Sayın Barzani, Türkiye'nin kendileriyle olan ilişkisindeki dürüstlüğünü ve çabasını hem de bu olaylardaki tavrımızın gerçek sebeplerini herkesten çok daha iyi bilir."- "Yargıçlara yakışır bir ağırbaşlılıkla bir seçim yapıldı"Bir gazetecinin HSYK seçimi öncesi yaşanan tartışmaları hatırlatarak, seçim sonuçlarına ilişkin değerlendirmesini sorması üzerine Başbakan Yardımcısı Arınç, seçimlere Yargıda Birlik Platformu'ndan bir grubun, YARSAV adaylarının ve bağımsız adayların katıldığını anımsattı. Arınç, şöyle konuştu: "Bunların hepsi yargıçtır. Yani adli yargıdan da idari yargıdan da hakimler, savcılar, oy kullanma hakkına sahip olan, seçilme ehliyetine sahip çünkü adeta Yüksek Seçim Kurulu, milletvekili, belediye, cumhurbaşkanı seçiminde olduğu gibi işe el koydu, müracaat eden adayları inceledi, kesin aday listesini açıkladı. Dün sandık kurulları vardı, onların tutanaklarını birleştirdi ve akşam kesin olmayan resmi sonuçları da aktarmış oldu. Bence yargıda güzel, sonuçları itibarıyla herkesin tartışabileceği ama huzur ve sukunet içerisinde ve yargıçlara yakışır bir ağırbaşlılıkla bir seçim yapıldı. Madem ki üç grup veya bağımsızlar seçime girmiştir, alınan oylara baktığımız zaman da Yargıda Birlik Platformunun adli yargıda tam olarak listesinin kazandığını, idari yargıda da asil üyelerden sadece birini kazandığını sizler de ben de öğrenmiş olduk."Kendisinin 12 Eylül 2010'daki referandumdan önce de siyasette olduğunu hatırlatan Arınç, şöyle devam etti: "Çok eskiden beri takip ediyorum, HSYK'nın yapısını hepimiz çok iyi biliyorduk. Bu yapıdan şikayetlerimiz vardı. 5 kişinin bütün yargıyı yönlendirmesi, adeta hükümete muhalif bir siyasi parti gibi nasıl hareket ettiğini hepimiz çok iyi biliyorduk. Halkımız yüzde 58 ile demokratik tabanı güçlü ve farklı kanallardan gelen bir HSYK yani 22 üyeli bir HSYK'yı kabul etti. Seçildiler, 4 sene geçti şimdi ikinci seçimleri yapılıyor. Bu ikinci seçimler sonucunda da şimdi Yargıtay, Danıştay bitti, adli ve idari yargıdaki seçimler de bitti, sanıyorum sadece Cumhurbaşkanımızın atayacağı ve Adalet Akademisinden seçilecek bir üye kaldı. Onların da tespit edilmesiyle Ekim'in 28'inde, bildiğim kadarıyla yeni HSYK göreve başlayacak. Seçimlerde alınan sonuçları bu üç grup hakkında bir takım faraziyeler öne süren veya bunlara yakıştırmalar yapanların bir şeyler konuşması daha doğru olur.Biz yargıdaki tüm insanlara, siyasi kanaatleri ne olursa olsun, hangi birliğin içinde yer alırlarsa alsınlar, eşit ve adaletli gözle baktık. Mesela ben veya hükümetimizden hiç kimse bunlardan birisini tercih etmek veya diğerlerini karşısına almak gibi bir tavrın içinde olmadık. Yargıda Birlik Platformu, Başbakanımızla Sayın Bekir Bozdağ bakanımızla da görüştü ama her ikisi de şunu ifade ettiler, 'Bizimle görüşmek isteyen kim varsa kapımız açıktır. Biz hepsine eşit yaklaşacağız. HSYK'daki yeni yapılanmasını bir bağnazlık içinde olmamasını, geçmişte çok acısını çekmiştik, farklı görüşlerin, düşüncelerin ve yargının hemen hemen 15 bine yakın mensubunu kucaklayan bir yapının oluşmasını arzu ediyoruz' demişlerdi. Ümit ederiz ki bu yapı iyi bir HSYK ortaya çıkarır, mevcut sorunları asgariye indirir ve tüm adalet camiasını kuşatacak, kucaklayacak bir noktada faydalı işler yapar."(Bitti) -Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç-Bakanlar Kurulu Toplantısı

Kaynak: AA / Politika

Bülent Arınç Türkiye Suriye Politika Güncel Haberler

500
Yazılan yorumlar hiçbir şekilde Haberler.com’un görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.
title